#Steve'in planı#

339 39 43
                                    

Herobrine'ın gözünden

Karanlık çökmek üzereydi. Belli belirsiz gölge, ağaç eve yaklaştıkça şekillenmeye başladı. Gözlerimi kıstım ve o yöne odaklandım.

Mavi giyinimli, kahverengi saçlı, lacivert gözlü. Hayatımı mahfeden kişilerden biriydi bu... Steve !

Uzun zaman oldu...

Diye geçirdim aklımdan. Bir yandanda Steve'i izlemeye devam ediyordum. Ağaç evin altında durudu bir süre. Sanki birşeyi, birini bekliyor gibiydi. Yüz ifadesi Ciddiydi...

Balkona çıktım. Eğildim ve havaya sıçradım. sertçe yere indiğimde, eğildiğim vücudumu, tekrar dik pozisyona getirdim. Ellerimi yumruk yapmış, kaşlarımı çatmış sinirle Steve bakıyordum.

Steve'in gözünden

Duyduğum sesle irkildim. Arkamı döndüğümde, o lanet kişiyi gördüm. Bembeyaz gözlerini dikmiş, bana bakıyordu.

"Ne işin var burada?!"

Sanki senin suratını görmeye meraklıydım şeytan...

Sorduğu soruya cevap vermedim. Her ne kadar korksamda belli etmiyordum. Etmeyecektim...

"Buraya gelmemin bir nedeni var Herobrine.. "

Kollarımı bağladım ve alaycı bir şekilde, tek kaşımı kaldırdım.

"Bir kızın olduğunu biliyorum... "

                ~Flashback~

Kapıda duran Alex'i soluklanıp dinlenmesi ve bana konuyu anlatması için içeri aldım. İki küçük mavi koltuğa karşılıklı oturduk. Odaya bir süre sesizlik hakim oldu. Ardından, Alex derin bir nefes alıp, bana herşeyi anlatmaya başladı.

"Gelirken köye uğrayıp, birkaç eşya almak istedim. Tam o sırada arkamda oluşan diyaloğa istemeden şahit oldum. Duyduklarım... "

Durdu bir süre ve yere baktı. Sanki... anlatacağı şeyin devamı kötü birşeymiş gibi hissediyordum. Ve bu yüzden istemeden bir korku sardı içimi.

Başını kaldırmadan, yeşil gözleriyle tekrar bana baktı. Gözünün önüne gelen Turuncu saçlarını kulağının arkasına yerleştirken.

"Herobrine'ın bir kızı varmış... "

Dedi.

"Ne? "

Evet haklıydı Bir kızı vardı. Ama ben... Ben onun o savaşta babası ile öldüğünü düşünmüştüm...

"Herabrienna ölmüştü... Abimle birlikte o da kaybolduğunda, bende dahil herkes öyle düşündük... "

Alex derin bir nefes verirken omzunun üstünden yan tarafa baktı.

"Demekki ölmemiş..."

"Aslında... Bunu iyi yönden kullanabiliriz Alex"

Dedim gözlerimi kısmış, Alex'e bakarken. Aklımda bir plan vardı bile...

Alex, başını kaldırdı benim güldüğümü görünce o da güldü.

"Seni dinliyorum? "

           ~flashback end~

Herobrine, üstüme gelmeye başladı. Sağ elime simsiyah kılıcını almıştı bile... Onun her adımında içimde büyüyen korkumu saklamakta zorlanıyordum artık.

Sinsice sırıttı Yüzünde de alaycı bir ifade vardı

"Steve... Boşuna uğraşma... Korkunu hissedebiliyorum."

"Yerimde olsan bunu yapmazdım Herobrine. Yi-"

Aniden boynumda hissettiğim bir soğuklukla durdum. Herobrine, çoktan kılıcını boynuma dayamıştı bile. Sinirle bakan beyaz gözleri o kadar yakındı ki bana, nefesini hissedebiliyordum.

"Sakın... Sakın deme.. O senin yeğenin değil Steve... Tıpkı kardeşim olmadığın gibi..."

Kendimi tutamadım ve bağırdım öfkeyle

"Yoksa ne olur?! benide annem ve babam gibi öldürür müsün?!"

Kollarımı iki yana açtım.

"Karşındayım işte kılıcında boynumda. Yapacağın tek hamleyle öldürsene hadi beni! Diğer masum olan herkese yaptığın gibi!"

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin