BÖLÜM SESKEN İKİ ~ Nether'daki Yeni Ev

193 10 36
                                    

Herobrine'ın gözünden

Bu mutluluk hiçbir zaman geçmeyecek bir duyguydu...

Kızım kollarımın arasındayken doya doya sarılmıştım ona. Burnumu, saçlarının arasına gömerken hiçbir zaman geçmeyecek hasreti gidermeye çalışmıştım. Beline kadar uzanan, su dalgası, benimle aynı ton koyu kahverengi saçlarını okşarken rahat bir nefes vermiştim. Artık bitmişti. Kızım, prensesim yanımdaydı. Ve bundan sonra artık asla bırakmayacağım onu. Gittiğim her yerde, her adımımda gözümün gördüğü yerde olacak.

Notch'tan bahsetmiyorum bile...

Nether'a ışımlandığımızda kızımın ifadesi tatlı olduğu kadar da komikti. Beyaz gözleri kocaman açılmış, küçük ağazı bir o şeklini almıştı. Ona yakın yanan bir ateşin ışığı yüzüne yansıyarak tenine yuruncu ve kırmızı ışıklar oluşturmuştu.

Baktığı manzaraya baktım. Tam önümüzde tavandan dökülen bir lav, deniz oluşturur gibi metrelerce alanı kaplıyordu. Dökülen lavın etrafında ghastlar uçuşuyor, uçuştukları yüksekliğin hemen yanında, havada duran bloklarım oluşturduğu zeminin üstünde bir grup domuz adam kağıt oynuyordu. Ta ki, bir ara ghastlardan biri, yanlışıkla o kağıtlara ateş topu atıp yakana kadar. Domuzadamlardan çoğu panik içinde kaçışırken, iki tanesi sinirle o ghasta baktı. Ghast ise durumdan gayet memnun görünüyordu.

"Baba!"

Dedi heyecanla Herabrienna blüzümü çekiştirirken. Ona baktığımda sağ tarafını işaret ediyordu.

"Şuradaki blok hareket etti!"

Aslında onun bir blok olmadığını, o yöne baktığımda gördüm.

Yüzümde bir gülümseme oluşurken kızımın hizasına diz çöktüm. Sağ edimi dizimin üstüne koyarken Herabrienna'ya baktım.

"Neden gidip ne olduğuna kendin bakmıyorsun?"

Herabrienna bir süre daha bakmaya devam etti. Adımlarını o yöne doru atarken, yüzünde de neyle karşılaşacağını bilmediği için korkudan çok, heyecan ifadesi vardı. Gülümsüyordu. Bir o kadar da dikkatliydi.

Yanına ulaşıp, dizlerinin üstüne oturduğunda bile blok hareket etmeye devam ediyordu. Elini uzattı. Bloğun lavdan yapısı ona zarar vermedi. Yüzeyini okşamaya başladı. Onun bir canlı olduğunu anlamış gibiydi. Gülümsemesi büyüdü ve kıkırdadı. Ardından bana döndü. Eli hâlâ bloğun üstündeydi.

"Baba, bu bir canlı. Peki ya adı ne?"

Gülümsemesine karşılık verirken yanına gittim.

"Bu bir magma küpü kızım. Ama... Fazla utangaç ki dışarı çıkıp kendini bize göstermiyor hım?"

Yolladığım mesajı algılayan magma küpü, bir sıçrayışta dışarı çıkarak kendini gösterdi. Yere yekrar konduğunda çıkan vıcık sese karşı, küçük bir kahkaha attı Herabrienna.

Magma küpünün kahverengi-kızıl rengi yüzeyini kaplıyor ve sert bir kaya görüntüsü veriyordu. Sarı, kırmızı ve turuncu tonlardaki gözleri, etrafında dört dönerek, hâlâ anlamaya çalıştığı olaylar var gibi görünüyordu. Rahatlatıcı bir ısı yayıyordu etrafına.

"Sanırım en sevdiğim canavar artık bu oldu"

Dedi Herabrienna gülümsemeye devam edip. Aynı zamanda elini çekerek tekrar kalktı. Bense yanağını okşadım

"Burada daha çok çeşit canavar var kızım."

Elimi uzattığımda hemen tuttu. Adımlarıma ayak uydurması kolay olsun diye yavaş bir ritimle yürüneye başladığımda, o da tam yanımdaydı. Gülümsüyordu, mutluydu ve güvendeydi. İşte o an, en güzel baba kız zamanlarından birini geçiriyorduk.

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Where stories live. Discover now