KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

Galing kay nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... Higit pa

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

79.BÖLÜM *KARŞILIK*

12.5K 735 345
Galing kay nazarozkan

İyi okumalar.✨

Medyada Batu🌸

Emre'nin Ağzından

Hızla arabadan inip arabanın arka tarafındaki çizilmiş yere baktım. Mesajı okuduktan sonra yolumu değiştirip eve gelmiştim. Arkama dönüp eve doğru ilerledim.

Kimdi bu mesajı atan ve bizden ne istiyordu?

Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra kapıyı annem açınca hızla içeriye girdim. Annemin arkamdan bana seslenmesine aldırış etmeden salona girdim. Babam elindeki dosyalarla ilgileniyordu. Adım seslerinden dolayı kafasını kaldırıp benim bulunduğum yere baktı.

"Emre, bir sorun mu var oğlum?"dedi ayağa kalkarak.

Cebimdeki telefonu çıkartıp mesajı açtım ve ekranı babama çevirdim. Anlamayarak elimdeki telefonu aldı ve ekrana baktı. Yavaş yavaş kaşları çatıldıktan sonra bakışlarını bana çevirdi.

"Sen iyi misin?"

"İyiyim, ne demek oluyor bu mesaj baba?"

Sıkıntı bir nefes aldıktan sonra az önce kalktığı yere geri oturdu. Annem salona girip babamın karşısındaki koltuğa oturup ikimize anlamayarak bakmaya başladı.

"Ben yarın halledeceğim Emre."dedi babam elindeki telefonu orta sehpadaki dosyaların yanına koyarak.

"Neyi halledeceksin baba?"dedim sinirle.

"Demet sen yukarı çıkar mısın?"dedi babam anneme bakarak. Annem bir şey demeden ayağa kalkıp salondan çıkınca babam bana baktı.

"Bir hafta önce bir şirketle ortaklık kurmak istedik şirketi daha yüksek bir noktaya taşımak için. Bu ortaklık hem bizim için hem de ortaklık kuracağımız şirket için iyi bir şey olacaktı. Her şey tamamdı. İki gün önce toplantı ayarlamıştık. Daha sonra ortaklık kuracağımız şirket bizi arayıp onlarla başka bir şirketin daha ortaklık kurmak istediği söyledi. Onlar da iki şirket arasında kalınca toplantıya diğer şirketi de katmak istediler. Biz de kabul ettik. Toplantı güzel geçmişti bizi tercih edeceklerinden hiç şüphem yoktu ama bize engel olan şirket rahat durmayıp birkaç kez bizi tehdit etti ama biz umursamadık. Şimdi sana zarar vermek gibi bir niyetleri olduğu için yarın gidip ortaklıktan vazgeçtiğimizi söyleyeceğim."

Her şey bir ortaklık yüzünden miymiş? Eğer ortaklıktan sırf bu yüzden vazgeçeceksek ben kabul etmiyorum öyle bir şeyi.

"Hayır baba, bir şey yapmıyorsun, o adam da hiçbir şey yapamaz."dedim.

"Emre işin ucunda sadece sen yoksun, Anıl, Can onların kız arkadaşları ve en önemlisi de Ahenk var, sana zarar veremezlerse sevdiklerine zarar verecekler, işin daha fazla uzamaması için yarın gidip o adamla konuşacağım."

Bana zarar vermelerini bir şekilde engellerim ama ya sevdiklerim, hadi onlar bir şekilde kendilerini korudular ya ben Ahenk'i yine koruyamazsam ve benim yüzümden yine zarar görürse?

"Emre hırsların, hedeflerin olabilir ama bazen gerektiği yerde geri çekilmek herkes için en iyisidir, sen bunu biraz daha düşün yarın seninle tekrar konuşuruz."dedikten sonra ayağa kalkıp karşımda durdu. Omzuma iki kez vurduktan sonra yanımdan geçip gitti.

Babam gittikten sonra ne kadar orada öyle ayakta bekledim bilmiyorum ama kafam çok karışmıştı.

Koltuğun üstüne oturup kafamı ellerim arasına alıp düşünmeye devam ettim. Benim yüzümden sevdiklerim zarar göremez ama küçük bir sorunda da geri çekilecek bir insan değildim. Elimi uzatıp saate bakmak için telefonumun ekranını açtığımda ekranda Ahnek'in resmini görünce aklıma yol üstü ona uğramam gerekti geldi.

"Hay ben böyle işin."diye mırıldanıp ayağa kalktım. Hızlı adımlarla salondan çıkıp kendi odama gittim. Yatağımın yanındaki komodinin çekmecesini açıp içinden başka bir arabanın anahtarını aldım. Ahenk şimdi arabamın o halini görürse bir sürü soru sorardı.

Odamdan çıkıp aşağıya indim. Evden de çıkınca arabamdan Ahenk'in kapşonlusunu alıp başka bir arabaya bindim ve arabayı çalıştırdım. Saate baktığımda gece yarısını çoktan geçmişti.

Belki Ahenk'i görürsem sakinleşip daha sakin bir şekilde düşünebilirdim.

Kısa bir süre sonra apartmanın önünde durunca camdan Ahnek'in odasının penceresine baktım. Uyumadığına emindim , benden bir haber almadığı sürece uyuyamayacağını biliyordum. Ama yine de bunu soracaktım. Derin bir nefes alıp hızla mesaj yazdım.

Ben: Uyudun mu güzelim?

Telefonun ekranını kapatıp kafamı direksiyonun üstüne koydum. Onu koruyabilirim, bu sefer koruyabilirim ya da bunlara hiç gerek kalmaz geri çekiliriz. Sabah olunca Anıl ve Can'la da konuşuyorum. Zaten babam da Emin amca ve Kerem amcayla konuşur.

Gelen bildirim sesiyle kafamı direksiyondan kaldırıp ekranı açtım. Mesajı okuduktan sonra kendi kendime gülümsedim.

Baş Belası: Hayır, kopşonlumu bekliyorum.

Ben: Aşağıda bekliyorum, gelip alabilirsin.

Mesajı yazdıktan sonra yan koltuktaki kapşonluyu aldım ve arabadan inip Ahnek'i beklemeye başladım. Yaklaşık beş dakika sonra apartmanın kapısı açıldı ve Ahenk üstünde ayıcıklı pijamalarıyla dışarı çıktı.

Kafasını kaldırıp beni gördükten sonra gülümsedi ve koşarak gelip boynuma sarıldı. Kollarımı beline sarıp çenemi başının üstüne koydum.

"Neden bu kadar geciktin?"diye mırıldanınca ondan ayrıldım. Kollarım hala belindeydi sadece yüzünü görebileceğim bir uzaklık bıraktım aramızda.

"Küçük bir sorun çıktı ama dediğim gibi kapşonlunu getirdim ve seni seviyorum öpücüğümü almadan bunu sana vermeyi düşünmüyorum." dedim gülerek.

"Düşündüm de sende kalabilir."dedi o da gülerek.

"Ya öyle mi? Peki ben öpücüğümü kendim de alabilirim."dedikten sonra hızla dudağını öpüp geri çekildim.

"Ya Emre."diyerek yüzünü göğsüme gizledi. Gülerek bir elimle saçlarını okşadım.

"Ahenk, kaçırayım mı seni?"

Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Nasıl yani?"dedi anlamayarak.

"Sadece yarım saatliğine benimle sahile gelir misin?"

Kafasını çevirip apartmana baktıktan sonra tekrar bana baktı.

"Bir saate kadar annem uyanmaz herhalde?"

Benden ayrılınca kapşonlusunu giydi. Arabayı yeni fark etmiş olacak ki kaşlarını çatarak bakışlarını arabaya çevirdi.

"Arabanı mı değiştirdin?"diye mırıldandı.

"Sadece kısa bir süreliğine."

"Emre bir sorun yok değil mi?"dedi bakışlarını bana çevirerek.

"Gidelim mi artık?"dedim konuyu değiştirerek.

Bir şey demeden kafasını sallayıp arabaya binince bir süre bekledikten sonra ben de arabaya binip arabayı çalıştırdım. Ahenk'in sormak istediği bir sürü soru vardı, bunu yerinden rahatsızca kıpırdanmasından anlayabiliyordum ama görmezden gelmeyi tercih ettim. Çünkü soracağı sorulara vereceğim kesin cevaplarım yoktu.

Arabayı sahil kenarında durdurdum. Ahenk kapıyı açıp arabadan inince arkasından ben de indim. Ben banklara doğru ilerlerken onun kumlara doğru ilerlediğini görünce yerimde durup onu seyrettim. Gidip kumların üstüne oturunca yavaş adımlarla onun yanına gittim. Onun yanına oturunca bana bakmadan konuştu.

"Akşam serin oluyor."diye mırıldandı.

Üstümdeki deri ceketi çıkartıp onun omuzlarına örttüm. Bakışlarını bana çevirince anında kaşları çatıldı.

"Sen üşümüyor musun?"

"Elini ver."dedim elimi ona uzatarak. Anlamayarak elini elimin arasına bıraktı.

"Birazdan ısınırım."dedim gülerek.

"Sabah da gazetelerde 'sevgisine romantiklik yaparken donarak öldü' başlığı altında ikimizin fotoğrafları çıksın."dedi o da gülerek.

Bu söylediğine daha çok gülüp bakışlarımı denize çevirdim. Etrafta kimse yok denecek kadar az insan vardı.

"Emre neden buraya geldik?"

Ahenk'in sorduğu soruyla sıkıntılı bir nefes aldım. Ona olayı anlatamazdım ama başka şekilde fikrini sorup ondan yardım alabilirdim.

"Ahenk, diyelim ki bir işle uğraşıyorsun ve karşına bazı engeller çıkıyor, geri çekilir misin?"dedikten sonra onun yüzüne baktım. Söylediklerimden bir şey anlamadığı yüzünden belli oluyordu.

"Eğer o iş benim sorumluluğumdaysa ne olursa olsun geri çekilmezdim, biraz risk almak gerek, sonuçta hiçbir başarı emek harcanmadan elde edilmez."

"Peki ya tehdit ediliyorsan?"

"Emre, her şey yolunda mı?"derken kaşları çatılmıştı. Bakışlarımı kaçırıp mırıldandım.

"Yoluna sokmaya çalışıyorum."

Bir süre daha sessiz bir şekilde oturduktan sonra Ahenk kafasını omzumun üstüne koydu. Kolumu omzuna sarıp kafamı saçlarına doğru götürdüm. Saçlarını koklayarak öptükten sonra bakışlarımı tekrar denize çevirdim.

Ahenk'in söyledikleri doğruydu, risk almak gerekti ama ya sonra pişman olursam? Ya her şey için geç olursa? Sevdiklerim zarar gördükten sonra aldığım risk bana ne kazandıracak? Daha bizi tehdit eden adamı bile tanımıyorum. Acaba sabah Anıl'ı ve Can'ı da yanıma alarak adamın şirketine gidip biz de onu mu tehdit etsek? Bu düşünceme kendi kendime güldüm. İyice saçmaladım. Bir süre daha sessiz bir şekilde oturduktan sonra havanın biraz daha serinlediğini farkettim.

"Ahenk gidelim mi artık, hem hava daha da serinledi."dedim.

Ondan ses gelmeyince kafamı eğip yüzüne baktım. Uyumuş olduğunu görünce gülümsedim. Elimi yanağının üstüne koyup usulca okşadım.

"Ahenk, hadi uyan."dedim mırıldanarak. Yerinde rahatsızca kıpırdandıktan sonra gözlerini açtı.

"Geldik mi?"dedi gözlerini ovuşturarak.

"Ya geldik, hadi kalk."dedim gülerek. Bir süre anlamayarak etrafına baktıktan sonra kafasını omzumdan kaldırdı.

Ben ayağa kalkıp onun da kalkması için elimi ona uzattım. Elimi tutup ayağa kalkınca düşmemek için koluma sarıldı. Hafif yere eğilip yere düşen ceketimi aldim. Birlikte yavaş adımlarla arabaya doğru ilerledik.

Kapıyı açıp Ahenk'e arabaya binmesi için yardım ettim. Ahenk arabaya bindikten sonra elimdeki ceketi üstüne örttüm. Gözlerini kapatıp kafasını koltuğa yaslayınca onun bu haline gülümseyip kapıyı kapattım.

Ben de arabaya binip son kez Ahenk'e baktıktan sonra arabayı çalıştırdım.

Düşünceli geçen yolculuğun ardından arabayı durdurdum. Ahenk'e döndüğümde onun hala uyumuş olduğunu gördüm. Derin bir nefes alıp elimi ona doğru uzattım ve yavaşça saçlarını okşadım.

"Ahenk, hadi uyan, geldik."dedim mırıldanarak. Bir şeyler mırıldanıp kafasını diğer tarafa çevirdi. Gülerek kapıyı açtım ve arabadan çıkıp onun bulunduğu tarafa geçtim. Kapıyı açıp giydiği pijamanın ceplerini karıştırdım. Anahtarlarını bulunca onu dikkatli bir şekilde kucağıma alıp arabanın kapısını kapattım. Yavaş adımlarla apartmana doğru ilerledim. Elimdeki anahtarlarla kapıyı hiç zorlanmadan açtım. Apartmana girdiğim gibi sensörlü lambalar yandı. Kapıyı kapatıp asansöre doğru ilerledim. Kapıları açılsın diye düğmesine basıp beklemeye başladım.

"Emre gitme olur mu, hiçbir zaman gitme."diye mırıldanan Ahenk'in sesini duyunca kafamı eğip anlamayarak ona baktım. Sanırım rüya görüyordu.

Asansörün kapıları açılınca içeriye girip 8.kata bastım. Asansör hareket edip kısa bir süre sonra durunca inip Ahenklerin dairesinin kapısına doğru ilerledim.

Anahtarlarla kapıyı açıp yavaşça içeriye girdim. Etraf karanlıktı. Yavaşça kapıyı kapatıp gözlerimin karanlığa alışması için bekledim. Bir süre sonra içerisi, içeriye ilk girdiğim kadar karanlık gelmeyince gözüme yavaş ve sessiz adımlarla Ahenk'in odasına doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeriye girdikten sonra kapıyı tekrar kapatıp Ahnek'in yatağına doğru ilerledim.

Zeynep teyze veya Okan amca beni bu saatte bu odada görürlerse ellerinden sağ kurtulmam imkansız gibi bir şeydi. Ahenk'in yatağı zaten açıktı, büyük ihtimalle ben ona mesaj atıp onu aşağı çağırdığımda yatağındaydı. Onu dikkatli bir şekilde yatağına yatırıp üstündeki ceketimi aldım. Ayakkabılarını çıkartıp yatağın yanına koydum. Kendi ayakkabılarımı görünce gözlerimi devirdim, içeriye ayakkabılarla girişim lan.

Yerimden doğrulup Ahenk'in örtüsünü üstüne örttükten sonra eğilip alnını öptüm. Yerimden doğrulup ceketimi giyerken bir kapının açılma sesi geldi. Hızla kafamı kapıya çevirdim. Hay ben şansıma tüküreyim. Bunlar hep Can'ın bedduaları değilse ben de bir şey bilmiyorum.

Belki de buraya gelmez neden panik yapıyorum ki diye düşünürken adım seslerinin buraya yaklaştığını duyunca etrafta saklanmak için bir yer aradım. Gözüme Ahenk'in dolabı çarpınca hızlı adımlarla oraya doğru yürüdüm. Dolabın kapaklarını açınca sessiz bir küfür mırıldandım. Bu dolap benim için biraz küçüktü ve ben buraya hayatta sığmazdım.

"Gel şuraya saklan."

Duyduğum sesle hızla arkama döndüm.

"Sen uyumuyor muydun?"dedim şaşkınlıkla.

"Bunu mu tartışalım Emre, annem seni burada görürse ebediyen uyuyacaksın."dedi homurdanarak. Hızlı adımlarla ona doğru gittim.

"Nereye saklanayım?"dedim.

"Yatağın diğer tarafına saklan."dedi.

Hızlı adımlarla yatağın etrafından dolanıp diğer tarafına geçtim ve yere diz çöktüm. Sırt üstü yere uzanıp beklemeye başladım. Kapının açılma sesi gelince nefesimi tuttum.

Bir kaç dakika sonra kapı kapandı ve tuttuğum nefesimi geri verdim. Diğer odanın da kapısının kapanma sesi geldi. Ahenk yatağın üstünden kafasını uzatıp bana baktı.

"Şu yüzündeki korkuyu görmen lazımdı."dedi gülerek. Ben de güldüm ve hızla yerimden doğrulup onun kollarından tutarak onu üstüme doğru çektim. Bağırmasın diye de bir elimle ağzını kapattım. Üstüme düştükten sonra şaşkınlıkla bana bakınca sırıttım.

"Demek uyumuyordun ve benimle oyun oynuyordun ha?"dedim alayla. Hızla kafasını iki yana salladı.

Elimi ağzından çekince derin bir nefes aldı.

"Artık gitsen iyi olacak."dedi üstümden kalkarak.

Ben de yerimden doğrulup ayağa kalktım.

"Gideyim madem."dedikten sonra Ahenk'in yanağını öptüm ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp kafamı dışarı çıkarttım. Önce sağa sonra sola baktıktan sonra kapıyı geçebileceğim kadar açtım. Arkama dönüp Ahenk'e baktım.

"İyi geceler, rüyanda beni gör."dedim gülümseyerek.

"İyi geceler."dedi o da gülümseyerek.

Odadan çıkıp kapıyı kapattım. Yavaş ama hızlı adımlarla dış kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp evden çıktıktan sonra kapıyı yavaşça kapatıp rahat bir nefes aldım. Ucuz yırttım

Ahenk'in Ağzından

"Anne dur bi kıyafetlerimi giyeyim.''diye bağırdım kapıya doğru.

Bugün hafta sonuydu ve biz sinemaya gidecektik. Annem de kahvaltı etmem için bana bağırıyordu. Dolabımdan kendime kot bir pantolon ve kırmızı kareli bir gömlek çıkarttım. Üstümü değiştirip hızla saçımı da taradıktan sonra telefonumu da elime alıp odadan çıktım. Mutfağa girdiğimde annemin ve babamın kahvaltı ettiklerini gördüm.

"Günaydın benin mükemmel ailem."diyerek annemin karşısındaki sandalyeye oturup telefonumu masanın üstüne koydum.

Günaydın diyerek bana karşılık verdikten sonra kahvaltılarına geri döndüler. Ben de bir şeyler atıştırmaya başladım.

Masanın üstündeki telefonumun ekranı kendiliğinden açılınca ekrana baktım. Emre'den bir mesaj vardı.

Egolu Sevgilim: Aşağıda seni bekliyorum.

Mesajı okuduktan sonra ayağa kalktım.

"Size afiyet olsun, ben kaçtım."dedim. Babam bir şey demedi ama annem beni şaşırtmayacak bir şekilde konuştu.

"Geç gelmek yok."

"Tamam anneciğim."dedim. Bir şey demeden önüne dönünce mutfaktan çıktım. Kapının önünde Emre'yle birlikte aldığım ayakkabıları gidecekken bakışlarım elime takıldı. Okula gitmediğime göre yüzüğümü takabilirdim. Koşarak odama gidip komodinin çekmecesinden yüzük kutusunu çıkarttım. İçinden yüzüğümü alıp parmağıma taktım. Kutuyu tekrar yerine koyup odadan çıktım. Ayakkabılarımı giyip evden de çıkınca asansöre bindim. Zemin kata basıp bekleme başladım.

Asansör durunca inip kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Kapıyı kapatıp arkama döndüm. Emre'yi görünce gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Çünkü o da kırmızı kareli bir gömlek, kot pantolon ve birlikte aldığımız ayakkabıları giymişti.

Emre kafasını kaldırıp beni görünce gülümsedi. Sonra beni baştan aşağı süzdü, daha sonra kendi üstüne baktı ve en son bana bakıp güldü.

"Çok uyumlu bir çift değil mıyız?"diye sordu.

"Baksana öyleymişiz."dedim gülüp ona doğru ilerleyerek. Yaslandığı yerden doğruldu o da.

Tam karşısında durunca kafasını kaldırıp etrafta gözlerini gezdirdikten sonra eğilip hızlı bir şekilde yanağımdan öptü.

"Hadi gidelim, Can en az on defa arayıp 'neredesiniz siz' diye sitem etti. Anlamdım neden bu kadar çok istiyorsunuz sinemaya gitmeyi?"dedi homurdanarak.

"O zaman gidelim de onları fazla bekletmeyelim ve sinemalar eğlencelidir."dedim arabanın etrafından dolanarak.

"Can'ın seçtiği filmler sinemayı gerçekten de daha eğlenceli yapacak bundan hiç şüphem yok."diyerek arabayı bindi. Ben de gülerek arabaya bindim. Emre hiç vakit kaybetmeden arabayı çalıştırınca arkama yaslandım.

Dün sahilde konuştuğumuz şeyler işlerin iyi gitmediğini gösteriyordu ama sormaya da çekiniyordum. Zaten canı sıkkındı bu bariz bir şekilde belliydi sorularımla daha da çok canını sıkmak istemiyordum. Ne kadar merak etsem de bunu yapabilirdim.

"Ahenk?"

Emre'nin sesiyle kafamı ona çevirdim.

"Efendim?"

"Yüzüğünü takmışsın."dedi gülümseyerek.

"Okulda değiliz sonuçta."dedim ben de gülümseyerek. Elimi alıp dudaklarına doğru götürünce yüzümdeki gülümseme daha çok genişledi.

Kısa bir süre sonra araba AVM'nin önünde durunca arabadan indik. Emre yanıma gelip elimi tutunca birlikte girişe doğru ilerledik.

"Diğerleri nerde?"dedim Emre'nin açtığı kapıdan içeriye girerken. Arkamdan o da içeriye girip sorumu yanıtladı.

"Bir üst katta bizi bekliyorlar."

Bir şey demeden yürüyen merdivenlere doğru ilerledik.

Bir üst kata çıkınca bizimkileri bilet alırken gördüm. Bizi ilk gören Ece oldu.

Onların yanına gidince bu sefer hepsinin bakışları bize döndü.

"E siz ikiz gibi olmuşsunuz."dedi Dolunay gülerek.

"Aslında haberimiz olmadan aynı giyinmişiz."dedim.

"Tamam hadi çok uzatmayın da içeriye girelim."dedi Can.

"Ne izliyoruz?"dedi Ece, Can'a bakarak.

"Korku filmi."dedi sırıtarak.

"Ay ben izleyemem."dedi Dolunay.

"Herkes izlemek zorunda, korkarsanız da sevgililerinize sarılırsınız."diyerek sinema salonlarının bulunduğu yere doğru ilerleyen Can'ın arkasından gözlerimi devirdim.

Diğerlerine baktığımda Dolunay'ın Anıl'ın kolundan tutmuş çıkışa doğru çekiştirdiğini gördüm.

"Dolunay nereye?"dedim gülerek.

"Ya valla ben korku filmi izleyemem."dedi korkuyla.

"Anıl yanında olacak. Bence korkmana gerek yok."dedi Ece.

"Hadi gelsenize."diye bağıran Can'ın sesini duyunca bakışlarımı ona çevirdim. Sırıtarak bize bakıyordu. Ben Emre ve Ece onun yanına gittik. Anıl Dolunay'ı ikna etmiş olacak ki onlar da yanımıza geldiler.

"Siz içeriye girin, en arka sıra bizim. Ben patlamış mısır alıp geleceğim, Kıvırcığım sen de benimle gel."dedi Can. Bir şey demeden salona girdik. En arka sıraya doğru ilerledik. Ben en uca geçip oturdum, Emre benim yanıma onun yanına da Anıl ve Dolunay oturdu.

Birkaç dakika sonra ışıklar kapandı ve önümüzdeki büyük ekran siyah oldu. Can ve Ece hala gelmemişti. İçimden bir ses Can'ın bizi kandırmış olduğunu söylüyor.

"Ben denedim öyle bir şey."
Ben de nerede kaldığını merak etmiştim.

"Beni bu kadar özlediğini hissetseydim çoktan gelirdim cnm."

Siyah ekran yavaş yavaş aydınlanmaya başlayınca Emre kulağıma doğru eğilip fısıldayarak konuştu.

"Korkarsan bana sarılmana izin veriyorum."

Biraz geri çekilip kafamı ona çevirdim. Yüzümüz arasında çok az bir mesafe vardı. Bu mesafeye aldırış etmeden konuştum.

"Korkacağımı hiç sanmıyorum."

Bunu dedikten çok değil iki saniye sonra çıkan sesle irkilerek hızla kafamı filme çevirdim.

Bir tane adam elindeki bıçakla evin içinde dolaşıyordu ve ışıklar kapanıp açılıyordu.

"Ahenk biraz daha elimi sıkarsan sanırım etimi koparacaksın."

Emre'nin sesiyle kafamı tekrar ona çevirdim. Az önce söylediğini idrak edince bakışlarımı eline çevirdim. Hızla elimi kendime çektim. İçerisi karanlık olsa da eline geçmiş tırnaklarım belli oluyordu.

"Emre ben özür dilerim."dedim elini elimin arasına alarak.

"Tamam önemli değil."dedi.

"Ne demek önemli değil, biraz daha elini sıksaydım etini kopartacaktım."dedim sinirle.

"Ahenk artık şu filmi izler misin?"diyerek elini ellerimin arasından çekip omzuma attı. Beni biraz kendisine çekince kafamı omzunun üstüne koyup filmi izlemeye başladım.

Az önce elinde bıçak olan adam bir odaya girip yatakta uyuyan kadına doğru ilerledi.

Korku filmi uzun zamandır izlememiştim, korkmazdım sadece izledikten sonra akşam uyuyamazdım ama korktuğumdan değil, tamam mı?

"Tamam."
Git şurdan.

Adam yavaş ve ürkütücü adımlarla kadına doğru ilerlemeye devam etti. Tam kadının başından dikilip elini havaya kaldırdı ve ben daha ne olduğunu anlamadan kadının boynunu kesti. Salondaki herkes çığlık atmaya başlayınca gözlerimi kapattım. Bence film bitene kadar gözlerim kapalı durabilirim. Yine de merakıma yenik düştüm ve sol gözümü açıp filme baktım. Keşke bakmaz olaydım. Evde başka kişiler de vardı ve hepsi adamdan kaçıyordu. Adam elindeki bıçağı fırlatıp birini sırtından vurdu ve o vurulan çocuk yere düştü.

"Bakmasana slk şey, ben de korkuyorum."
Sussana biraz.

Adam yavaş adımlarla yerde sürünen çocuğa doğru ilerledi. Arkadaşları çoktan çocuğu bırakıp kaçmışlardı.

"Artık kaçamazsın."dedi adam yere doğru eğilerek. Çocuğun sırtındaki bıçağı alıp onun da boynunu kesti çocuğun yalvarmalarına aldırış etmeden. Biz ne izliyoruz böyle? Bu korku filmi değil ki bu iğrenç bir film.

Yaklaşık iki saat sonra film bitti ve salon aydınlandı. Yerimden kalkıp bizimkilere baktım. Dolunay uyumuştu. Emre'de ayağa kalkınca konuştu.

"Can'ı bir yakalayayım şu adamın yaptığı tüm işkenceleri onun üstünde uygulayacağım."

"Harbiden nerde o?"dedim.

"Bizi buraya bırakıp gitti, ona güvenip film seçme işini ona bırakırsak olacağı bu."dedi.

Anıl, Dolunay'ı uyandırdıktan sonra salondan çıktık.

"Valla ben adamın bıçağı çocuğun sırtından çıkardığı yere kadar izledim, daha fazla dayanamadım ve uyudum."dedi Dolunay gülerek.

"Ben de uyumayı çok isterdim ama işte merak edip izledim. Çok da bir şey değildi yani sadece tüm herkesi öldürdü ve film bitti."dedim.

Can ve Ece'yi kapının orada görünce onlara doğru gittik.

"Hain kanka neden bizi orada bıraktın?"dedim sinirle.

"Kanka şimdi şöyle oldu. Biz mısır almaya gittik ve geç kaldık sonra bizi içeriye almadılar biz de işte öyle AVM'nin içinde dolaştık."dedi hızla.

"Buna inanacak kadar salak değilim."dedim homurdanarak.

"Aslında Can içeriye girmek istemedi çünkü animasyon filmine gitmek istedi, biz de animasyon filmine gittik."dedi Ece gülerek.

"Söyleseydiniz biz de gelirdik sizinle. O iğrenç filmi izlemektense sizinle animasyon filmi izlerdik."dedi Dolunay.

"Tamam artık olan oldu, hadi gidip bir şeyler içelim."dedi Emre önden yürüyerek. Onu onaylayıp arkasından gittik.

AVM'nin bir üst katına çıktıktan sonra bir şeyler içebileceğimiz bir yere girdik. Cam kenarındaki bir masaya geçip oturduk. Garson bir çocuk gelip siparişlerimizi istedi.

"Ben limonata istiyorum."dedi Can bağırarak.

"Ben de portakal suyu alayım."dedi Ece.

"Ben sade bir kahve alayım."dedi Dolunay.

"Ben de."dedi Anıl, Dolunay'a katılarak.

"Ben de şekersiz bir kahve alayım."dedi Emre.

"Bana da bir bardak çay getirin madem."dedim. Çocuk kafasını sallayarak masadan uzaklaşınca Can konuşmaya başladı.

"Nasıl geçiyor hayat?"

"Sıcak."dedim mırıldanarak.

"Tövbe estağfurullah, sıcak derken kanka?"dedi Can şaşkınlıkla. Anlamayarak ona baktım. Sonra az önce ne dediğim aklıma geldi.

"Yani sıcak derken hava sıcak, valla bak o anlamda şey ettim."dedim hızlı hızlı.

"Bir an sıcak deyince aklıma kötü şeyler geldi."

"Bir senin aklına geldi o kötü şeyler, senin için fesat be."dedi Dolunay homurdanarak.

"Sen sus, sen hiç konuşma. Senin için hiç fesat değil zaten, sen geceleri benim Anılaşkım'ın aklına giriyorsun, sanki biz bilmiyoruz. Sen dua et Anılaşkım sana uymuyor yoksa..."

Can'ın sözünü kesen şey Anıl'ın onun ensesine vurmasıydı.

"Daha ne kadar iğrençleşeceksin acaba?"dedi Anıl.

"Yalan mı Anılaşkım?"dedi Can ensesini ovuştururken.

"O odada geçenler seni hiç ilgilendirmez."dedi Anıl önüne dönerek. Can gözlerini devirip Ece'ye döndü.

"Kıvırcığım nasılsın? Animasyon filmi güzel miydi?"dedi.

"Can filmden çıktığımızdan beri soruyorsun, saydım altı kez sordun. Güzeldi."dedi Ece gülerek.

"Kıvırcığım filmi beğenmen benim için çok önemli ben ondan şey ediyorum."dedi Can'da gülerek.

"Ece?"

"Efendim Ahenk."diyerek bana baktı.

"En son dans ediyordun sen. Devam edecek misin?

"Kanka ne diyorsun sen ya?"dedi Can homurdanarak.

"Okullar bitene kadar bir şey yapmayı düşünmüyorum, konservatuvar okumak istiyorum zaten, orayı kazanıp daha iyi bir eğitim alacağım bunu biliyorum. Sadece oraya gittiğimde yabancı kalmayayım diye dans ediyordum. Bu olaylar olmasaydı devam edecektim ama işte kısmet diyelim."dedi gülümseyerek.

Garson çocuk içeceklerimizi getirip masanın üstüne koydu. Çayımı alıp içmeye başladım. O sırada Emre'de elini uzatıp kahvesini alacakken elindeki morlukları görünce yüzüm asıldı. Çocuğun elinin bu halde olması hep benim suçum. Ne ara gidip eline tırnaklarımı geçirdim ki?

"Emre eline ne oldu?"diye sordu Anıl.

"Hani ne olmuş?"dedi Can merakla. Emre kahvesini önüne koyduktan sonra bana bakarak konuştu.

"Önemli değil küçük bir kaza."

"Kanka valla bak benim aklıma kötü şeyler geliyor, sen sıcak geçiyor diyorsun Emreaşkım'ın eline bir şeyler olmuş. Yani kötü düşünmemek elde değil."dedi Can sırıtarak.

"Sana açıklama yapmıyoruz, sen de kendi kendini ye bitir."dedi Emre gülerek.

"Aman çokta şeydi. Günahı sizin boynunuza."dedi Can.

Emre'ye baktığımda Can'ın söylediklerini umursamıyor olacak ki kahvesini içiyordu. Biraz ona yaklaşıp fısıldayarak konuştum.

"Emre gerçekten özür dilerim, istersen doktora gidelim."

"Güzelim tamam önemli değil, böyle basit bir şey için neden doktorları meşgul edelim? Hem biz yakında evleneceğiz her tırnaklarını bana batırdığında özür dileyeceksen işimiz var seninle."dedi gülerek. Bir süre yüzüne anlamayarak baktım. Sonra ne ima ettiğini anlayınca hızla önüme döndüm. Kafamı yere eğip saçlarımla yüzümü gizledim. Tövbe estağfurullah, ay bana bir şeyler oluyor sanırım. Sakin ol Ahenk belki sen yanlış anladın.

"Hiç sanmıyorum."
Hiç yardımcı olmuyorsun.

"Neden sana yardımcı olayım?"
Neden olmayasın?

Boğazımı temizleyip kendime geldim. Biraz daha orada oturduktan sonra ayaklanıp AVM'den çıktım. Diğerleriyle vedalaştıktan sonra Emre'nin arabasına bindik.

Emre arabayı çalıştırınca ben konuşmaya başladım.

"Emre, akşam lunaparka gidelim mi?"

"Olur, seni eve bırakayım benim biraz işim var, onu halledeyim seni almaya gelirim, olur mu?"

"Olur da ne işin var?"dedim merakla.

"Batu'nun yanına gidip bir konuda ondan yardım alacağım, çünkü bize sadece o yardım edebilir."

"Nasıl yani?"dedim anlamayarak.

Sonuçta Emre gidip Batu'dan yardım alacak. Olacak iş değil.

"Sen kafanı bunlarla yorma, akşam hazır ol sadece."dedi. Sadece kafamı sallayıp önüme döndüm.

Batu'nun Ağzından

Önümdeki dosyadaki imzalarken kapı çaldı.

"Gel!"dedim bağırarak. Kapı açılınca kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım. Yağmur ve Asi içeriye girince şaşırdım. Yan yana ve gülerek içeriye girdi onlar değil mi ben yanlış görmedim?

"Merhaba."dedi Asi gülümseyerek.

"Merhaba, hoş geldiniz."dedim yerimden kalkarak.

Önce Asi'ye daha sonra da Yağmur'a sarıldım.

"Siz yani birlikte buraya neden geldiniz?"dedim.

"Biz aslında kapıda karşılaştık."dedi Asi camın önündeki deri koltuğa oturarak.

"Peki ikinizin ayrı ayrı burada ne işi var?"

"Ben babamın yanına gitmiştim ve yol üstü sana da bir uğrayayım dedim."dedi Yağmur.

"Ben de belki bir şeyler yaparız diye gelmiştim."dedi Asi.

"Az bir işim kaldı, ondan sonra gideriz. Yağmur, Ozan nerde? Yani iki gündür görmüyorum onu senin haberin var mı?"

"Evet, babamın yanında çalışıyor. Emre denen çocuktan dayak yedikten sonra biraz suskunlaştı ve bu hali beni korkutuyor, buraya gelmemin bir başka nedeni daha var. Babamla konuşurlarken duydum. Ali KARAHAN diye bir adamı tehdit ettiklerini ve onların da kısa süre sonra pes edeceklerini söylediler. Sadece bunları duydum ama ne yaptıklarını anlamadım."

Kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Ozan'a Ahenk'ten uzak durmasını söylemiştim ve o da beni dinlemeyince Emre'den dayak yemişti. Babasının Ali abiyi tehdit ettiğine inanamıyorum. Ağzımı açmış bir şey diyecekken kapının çalmasıyla bakışlarım kapıya döndü. Kapı açılıp içeriye Emre girince daha ne kadar şaşırabilirim diye düşündüm.

"Batu, biraz konuşabilir miyiz?"dedi.

"Tabiki, geç otur."diyerek masanın önündeki koltuğu gösterdim. Yavaş adımlarla koltuğa doğru ilerlerken Asi ve Yağmur'u fark etti.

"Emre seni hangi rüzgar attı buraya bak çok merak ettim şu an."dedi Asi gülerek.

"Emre sen misin?"dedi Yağmur hayran hayran Emre'ye bakarak. Onun bu haline gözlerimi devirdim. Ozan yetmiyordu sanki bir de senle mi uğraşalım?

"Evet neden?"dedi Emre anlamayarak. Yağmur yerinden kalkıp Emre'nin karşısında durdu.

"Ben de Yağmur."diyerek elini Emre'ye uzattı. Emre onun eline birkaç saniye anlamayarak baktıktan sonra elini sıkmadan bana doğru döndü ve karşımdaki az önce oturması için gösterdiğim koltuğa oturdu.

"Seni dinliyorum Emre."dedim.

"Bir konuda yardımına ihtiyacım var. Daha doğrusu yardımına ihtiyacımız var."dedi.

"İhtiyacımız var derken? Siz kim?"dedim anlamayarak.

"Şirketin ihtiyacı var."

"Size ne konuda yardım edebilirim?"dedim.

"Kemal SAYAR'ı tanıyorsun değil mi?"dedi.

Evet tanıyordum Ozan ve Yağmur'un babası. Tabi ya şimdi dank etti kafama. Kemal amca Emreleri tehdit ediyor ve benden bu yüzden yardım istiyor.

"Evet tanıyorum ve sizin de ne konuda yardım istediğinizi anladım."

"Ne?"dedi kaşlarını çatarak.

"Bak Emre, Kemal amcayı ne kadar tanısam da o adam kafasına koyduğu her şeyi yapar ben gidip yine konuşurum onunla ama siz geri çekilmeyene kadar da vazgeçmez. Ve şunu da bilmeni isterim ki Kemal SAYAR Ozan'ın babası. Büyük ihtimalle oğlunu dövdüğün için size musallat oldu."dedim.

"Batu, Ozan'ın babası olup olmaması umrumda değil, sevdiklerimin zarar görmesini istemiyorum."dedi sinirle.

"Elimden bir şey gelmez Emre, onun değer verdiği tek şey Ozan ve Yağmur."dedim.

"Ben size yardım edebilirim."

Yağmur'un sesiyle bakışlarımız ona döndü.

"Nasıl?"dedi Emre.

"Ben babamla konuşup sizi rahat bırakmasını söylerim. Eminim beni üzmez çünkü beni Ozan'ı sevdiğinden daha çok seviyor."

Doğru söylüyordu, Kemal amca, Yağmur'a daha çok değer veriyordu ve her dediğini yapardı.

"Bize neden böyle bir iyilik yapacaksın?"dedi Emre.

Yağmur ayağa kalkıp bize doğru geldi.

"Hiçbir şey karşılıksız değildir Emre. Karşılığında sen de istediğim bir şeyi yapacaksın ve biz de ödeşmiş olacağız."dedi Yağmur sırıtarak.

"Ne istiyorsun?"

"Çok değil sadece benimle bir akşam yemeği yiyeceksin."

Emre sinirle ayağa kalktı.

"Ne istediğinin farkında mısın sen?"dedi bağırarak.

"Karar senin Emre, sevdiklerini çok düşünüyorsan bence bir yemeğin lafı olmaz."dedi.

"Kafayı yemişsin sen."dedi Emre homurdanarak.

"Emre sadece bir yemek, çok büyütme."dedi Yağmur.

Emre bir şey demeden sadece bakışlarını yere indirdi. Bir yemekten bir zarar gelmezdi ama Yağmur'un uslu duracağını düşünmüyordum. Engel olursam da bir çok kişinin canı yanacaktı. Kemal amca tehlikeli bir insandı, Ozan'ın, Emre'den dayak yediğini duyunca da delirmiştir büyük ihtimalle.

"Bunu Ahenk hayatta kabul etmez."dedi Emre bize bakarak.

"Ben olsam ben de kabul etmezdim." dedi Asi homurdanarak. Bu durumun onun da canını sıktığı belli oluyordu.

"Sevgilin duymayacak bunu, merak etme."dedi Yağmur.

"Tamam, kabul ediyorum, babanı ara ve bizi rahat bırakmasını söyle."dedi Emre sinirle.

"Eve gittiğimde ilk işim babamla konuşmak olacak ve bu akşam sana göndereceğim adresten beni alırsın."diyerek kapıya doğru ilerledi Yağmur. O odadan çıktıktan sonra Emre sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ardından bakışlarını Asi'ye çevirdi

"Bu odada konuşulanları Ahenk'e söylersen sonu kötü olur."dedi.

"Aa-aa delinin zoruna bak. Ne söyleyeceğim be sevgiline? Zamanı gelince kendisi öğrenir. Hiçbir şey gizli kalmaz Emre bunu unutma."dedi Asi.

Kemal amca onları rahat bıraktıktan sonra Ahenk bu akşam yemeğini öğrenirse...gerisini düşünmek bile istemiyorum.

Ve bölüm sonu.🌸

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

1.5M 26.7K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
5M 63.9K 17
- Cihan ağa artık senin efendindir. Bileğinden tutup Cihan'ın önüne fırlattı. Düşecek gibiydi. Bir an sendeledi. Cihan sinirle önünde olanları izliyo...
669K 44.2K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
23.5M 1.4M 77
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...