91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*

10.4K 760 417
                                    

İyi okumalar.

Ve şunu da söylemeden geçmeyeyim bölüm az buçuk küfür içerir, başka türlü Doğuş'a olan siniri anlatmam mümkün değildi.😂

Medya :(

Emre'nin Ağzından

"Yalvarırım kurtarın onu."dedim bağırarak. Görevliler bana engel oldukları zaman elim Ahenk'in elinden ayrıldı.

"Siz içeri giremezsiniz."dedi bir hemşire. Ahenk'i ameliyathaneye götürdükleri zaman yapabildiğim tek şey çaresizce arkasından bakmak oldu. Koşarak yanımdan geçen görevlilerin dedikleriyle nefesim daraldı.

"Nabız çok düşük, hastayı kaybediyoruz."

Allah'ım ne olur ona bir şey olmasın, yalvarırım...

Dolan gözlerimi silerek ameliyathanenin kapısına doğru ilerledim. Ameliyathanenin kapısının üstüne Ahenk'in kanı bulaşmış olan elimi koyup alnımı da kapıya yasladım.

"Yapma be güzelim, bırakma beni tek başıma."diye fısıldadım.

Bana söz vermişti, beni bırakmayacağını söylemişti, sözler tutulmak için vardır demişti ve ben sözümü tutarım demişti bana. Sen sözünü tutarsın Ahenk, bırakmazsın beni.

Telefonumun sesiyle kapıdan ayrılıp elimi cebime attım. Telefonumu cebimden çıkartıp kim olduğuna baktım. Can'ın aradığını görünce derin bir nefes alıp telefonu açtım ve kulağıma doğru götürdüm.

"Emreaşkım neredesiniz siz? Benim canım çok sıkıldı geleyim mi yanınıza?"

Can'ın neşeli sesinin aksine acı çeker bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

"Can...b-biz hastanedeyiz."

Birkaç saniye ses gelmedi, ardından Can'ın endişeli sesini duydum.

"Hastanede ne işiniz var?"

"Ahenk vuruldu."dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.

"Ne?"diye bağıran sesini duyunca gözlerimi sımsıkı kapattım. Daha fazla konuşacak gücü kendimde bulamadığım için hastanenin adresini verip telefonu kapattım.

Yavaş adımlarla ameliyathanenin kapısının karşısındaki duvarın önünde durup yere oturdum ve boş bakışlarla kapıya bakmaya başladım.

Bu çok farklıydı. Ahenk altı sene önce de ameliyattaydı ama canım bu kadar çok yanmamıştı, nefes almakta bu kadar zorlanmamıştım. Bu kez farklı olmasının başka bir nedeni vardı. Çünkü Ahenk bu kez benim ellerimin arasından kayıp gitmişti. Gözlerini kapattığı an sanki kalbim atmayı bırakmış gibi hissettim. Göz göre göre ellerimin arasından kayıp gitmişti ve ben lanet olsun ki hiçbir halt yapamamıştım.

Ya ona bir şey olursa? Peki ben Ahenk'siz bir dünyadan yaşayabilir miydim? Benim için bu adil olmayan, acımasız ve iğrenç dünyada değerli olan, herkesten, her şeyden çok değer verdiğim, benim için önemini miktarlarla dahi anlatamayacağım tek kişi oydu. O kadar çok işlemiş ki içime, 'o ve ben' yoktu hiçbir zaman benim için 'biz' vardı, hep 'biz' olur diye umut ediyordum, hayal ediyordum ama ya bundan sonra sadece 'ben' olursa? Ben buna dayanamazdım, bunu kaldıramazdım ki.

Birinin omzuma elini koymasıyla yavaşça kafamı elin sahibine çevirdim. Can'ın dolu dolu olan gözlerini görünce arkasındaki hareketlenmeye baktım. Anıl, Dolunay, Ece hepsi buradaydılar.

KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin