15.BÖLÜM •BURAY?•

28.9K 1.5K 665
                                    

İyi okumalar.

Medyada Anıl🌸

Dolunay ÖZTÜRK

Ece'yle biraz konuştuktan sonra Anıl'la birlikte kaldığım çadıra doğru ilerledim. Çadırın önünde durup derin bir nefes aldım ve kendimi iyi hissettiğimden emin olduktan sonra çadıra girdim. Etrafta gözlerimi gezdirirken görmem gereken kişiyi görmeyince kaşlarım yavaş yavaş çatıldı.

Anıl neredeydi ki?

Yoksa başka çadıra mı gitti?

Ya gittiği bu çadır bir kızın çadırıysa?

Ben böyle saçma sapan düşünürken içeriye giren Anıl'la derin bir nefes aldım. Neyse ki bir yere gitmemiş sevdiceğim.

Ben belki hatasını anlamıştır ve benden özür diler diye ona gülümseyerek baktığımda o, yüzüme bile bakmadan uyku tulumuna doğru ilerledi.

Yüzümdeki gülümseme silinirken yerini şaşkın bir yüz ifadesine bırakmıştı.

Şaka gibiydi ama beni her şeyden çok sevdiğini söyleyen çocuk yüzüme bile bakmamıştı.

Yavaş ve üzgün adımlarla ben de Anıl'ın uyku tulumunun karşısındaki tuluma doğru ilerledim. Tulumun üzerine oturdum, dizlerimi kendime çektim ve kollarımı dizlerimin etrafına sarıp Anıl'a baktım. Tulumun üstüne uzanmış, sol kolunu da başının altına koyup gözlerini kapatmış olduğunu görünce çenemi dizlerimin üstüne koydum.

Birinin ilk adımı atması gerekiyordu, bu kişi ben mi olmalıydım? İyi de suçlu olan ben değildim ki, çocuğu döven kendisiydi.

Tamam belki Anıl'ın normal hâlleriydi bunlar ama şiddetle bir yere varamazdı.

Sesli bir şekilde ofladığımda Anıl gözlerini açıp bana baktı.

"Uyumaya çalışıyoruz burada."

"Uyu, bir şey mi dedik?" dedim kaşlarımı çatarak.

Gözlerini tekrar kapatınca yüzüm yine asıldı.

"Anıl artık beni sevmiyor musun?" diye ağlamaklı sesimle konuştuğumda hızla gözlerini açıp bana baktı.

"Bunu da nereden çıkarttın?"

"Çünkü beni umursamıyorsun."

Yerinden doğrulup bana doğru dönerek tulumun üstüne oturdu.

"Sana seslendiğim zaman beni umursamayan sendin."

"Çocuğu dövdün, farkında mısın sen?" dedim sinirle.

"Sana iltifat etti, öylece durup ettiği iltifata mı katılsaydım?" dedi sesini biraz yüksekterek.

"Kavgayla işini çözemezsin Anıl."

"Gayet de çözerim." dediğinde gözlerimi devirdim.

"İyi sen çözmeye devam et." dedikten sonra ayağa kalktım.

"Nereye?" diye sorunca ona bakıp, "Ne yapacaksın?" dedim.

"Ben de gelirim belki." dedi sırıtarak.

"Pisliksin Anıl."

"Biliyorum. " diyerek bana doğru uzandı ve kolumdan tutup beni yanına çekti. Yanına oturup ona bakmak için kafamı kaldırdığım zaman konuşmasına devam etti. "Ve senin de bir yere gitmeyeceğini
biliyorum."

"Çok biliyorsun sen." diyerek kolumu kendime çektim. Kollarımı göğsümde birleştirip bakışlarımı da başka yöne çevirdim.

"Güzelim bak,"deyince kafamı ona çevirdim. Gülümseyerek elini yanağının üstüne koyup, "Beni en iyi sen tanıyorsun. Bu konuda anlayışlı olamam. Sana neden dokunduğu beni ilgilendirmiyor. Sana dokundu mu? Doundu. Dayak yemeyi hak etti mi? Etti. Bu kadar. O dokunmayacak ben de dövmeyeceğim." dedi.

KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin