Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]

By minnikiniz

253K 13.6K 5.9K

TANITIM Do Kyungsoo birçok şey planlamıştı, hamile kalmaksa kesinlikle bunlardan biri değildi. Ana Çift: KaiS... More

KNOCKED UP
1- Cehennemden Gelen Gülen Surat
2- Muzlu Sütün Gücü
3- Unicorn ve Baozi
4- Nutella
5- Do U-Know ?
6- Kıskanç Jongin
7- Öpüşken Soo
8- İtiraf
9- Panda Zamanı
10- Unicorn'un Doğum Günü Pt. 1
11- Unicorn'un Doğum Günü Pt. 2
12- Yaban Mersini Soo
13- İki Jong Bir Doğru Etmez
14- Yok Kurdum Ben
15- Auu
16- Şamara Baba Diyeceksin, Biliyorsun Değil mi?
17- Üç İbneşörler
18- Alttakiler Bayramınız Mübarek Olsun
19- Hindistan Cevizindeki Misket Limonu
20- Kayınpederle Tanışma
21- Kyungsoo Birleşik Devletleri Saldırdığında
22- Ben Bilmem Babaannem Bilir
23- Ağlama Bebeğim
24- Evi Olmayan Aptal
25- Do Kyungsoo'yu İstiyoru[M]
26- En İyisini Babişko Bilir
27- Al Kırdın Kırdın
28- Aşk Hassas Bir [M]evzu Olabilir Bu Da Bize Koyabilir
29- 2 Jong 1 Soo ve Piremses Lulu
30- Tam Bir Götsün U-Know
31- Eski Sevgili Vakası
32- İki Porsiyon Çiğ Köfte
33- Pipiligiller
34- Kale-aydın
35- Jonggöt
36- Canım Annem
37- Yavru Kim
38- Çiğ Köfte Ruhun Gıdasıdır
39- A Be Kaynanam Pt. 1
40- A Be Kaynanam Pt. 2
41- A Be Kaynanam Pt. 3
42- Noel'den Önceki Geceydi
43- Geçen Noel
44- Ökse Otunun Altında
46- Evet, Ediyorum... Galiba
47- Asansör Muhabbeti
48- Bay Lu'ya Geçiş
49- Mutlu Mu Yıllar?
50- Hastayım Dedim Dedim İnanmadınız Bak Ne Oldu Şimdi?
51- Sakla Lazımlığı Gelir Zamanı
52- Sadece Sen
53- Bir Veya... İki Hafta
54- Bütün Aşkımı
55- Jongkirve
56- Bahar Tatili Pt. 1
57- Bahar Tatili Pt. 2
58- Acısıyla Tatlısıyla
59- Yanımda Kal
60- Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek

45- 'Çıtır' Tavuk

2.3K 126 46
By minnikiniz

Knocked Up

Yazar: jjokkomi

Çeviri: Minnie Hyung

BÖLÜM 42

28 Aralık Perşembe, 17. Hafta 5. Gün

"Rezalet bu!" Kyungsoo kanepede sefil bir hâlde sızlandı. Jongin Luhan ile birlikte takım elbisesini alıp tadilata vermeye gittiğinden yapacak hiçbir şeyi olmayarak koltukta sinmişti. Annesi arayıp Hyuk'un hastalandığını ve onun etrafında olmaması gerektiğini söylediğinden kendi takım elbisesini Noel'den sonraki gün halletmişti. Heves kırıcıydı ama belki de Jongin'in, diğer sülalesiyle tanışmasına henüz hazır değildi.

Bu yüzden eve gelip de saat gece yarısını vurunca resmî olarak cezalı duruma düşmeden önce günlük işlerini halletmiş ve deneme kabininde Jongin ile seks yapmıştı.

Ve bu berbat bir durumdu.

"Babaaaaa!" Yerinden bağırdı, yüzünde bir somurtma vardı ve eğer kendisi işkence çekiyorsa, babasının da çekeceğine karar vermişti. Babası şu an mutfakta Jaejoong ile beraber Chanyeol'ün ona verdiği pudingi yapıyordu.

"Efendim?" Adam salona başını uzatıp beklentiyle ona baktı.

"Bezdum da bezdum!" Atarlanıp çocuk gibi ayaklarını yere vurarak belirtti. Cezalı olalı sadece iki gün oluyordu ve şimdiden salt evde aylak aylak takılmaktan çıldıracaktı.

"Televizyon izle."

"Hiçbir şey yok!"

"Bilgisayarını aç."

"Çok sıkıcı! Cezamı kaldır!" Adamın pes edip arkadaşlarıyla sinemaya gitmesine izin vereceğini umarak doğruldu ve babasına dudaklarını büzerek sızlandı. Hediyeleşmek için Noel'de onlara geldikleri zaman kararlaştırmışlardı ve onlara gelemeyeceğini söylerken sadece keder içinde oturabilmişti.

"Olmaz Kyungsoo." Babası mutfağa dönmek için onu yalnız bırakmadan önce sertçe belirtti.

"Afkur!" Hafif bir öfkeyle kollarını göğsünde bağlayarak bağırdı. Lanet olası 'Maide'nin Altın Günü' filmini izlemeye gitmek istiyordu! Evde babasıyla sıkkın sıkkın oturmak değil.

Jaejoong yüzünde parlak bir gülüşle odaya girdi, sarıya boyadığı saçları güzelce parlıyordu. Kyungsoo iyi göründüğünü düşünüyordu, o da saçını boyamak istiyordu ancak malum nedenlerden ötürü yapamazdı.

"Al bakalım!" Jaejoong cırlayıp ona boş boş baktığı bir düğün dergisi uzattı. "Düğününü planla." Büyük olan açıkladı ve bir yığın çiçek göstermek için bir kitapçık açtı. Her renk her ebat vardı ve bunun evlilikle ne alakası olduğunu merak ediyordu.

"Ama hyung, babam Jongin mezun olana kadar beklemek zorunda olduğumuzu söyledi. Olmasına yaklaşık üç yıl olan bir düğünü şimdiden planlamanın ne anlamı var?" Dergiyi yanına koyarken sordu.

Jongwoo ile Yoojung Noel günü geldiklerinde, elbette adam aileye yasal olarak katılacağına sevinmişti ancak ikisi de çok genç olduklarından endişeleniyordu da. Hoş bir istişareden sonra ikisinin babaları da Jongin mezun olduktan sonra, eğer hâlâ istiyor olurlarsa, evlenebileceklerine karar vermişlerdi.

"Öyleyse bunu al."

Başka bir katalog uzattı, bu defa tamamen bebek eşyalarıyla doluydu. Bebek arabaları, araç koltukları, başlıklar, bir bebeğin ihtiyaç duyabileceği veya isteyebileceği her şey.

"İstediğini seç, ben ve baban Yunwoo için alacağız."

Eline bir kalem verildi ve Jaejoong babasına öğle yemeğini hazırlamaya yardım etmek için mutfağa gitmeden önce saçlarını karıştırdı. İlk sayfayı çevirip araç koltuklarını görmeden önce gürültüyle iç çekti.

Mavililer, pembeliler, cinsiyet ayrımı olmayan renkliler. Benekliler, düz desenliler, ekoseliler, çok renkliler. Bunaltıcıydı ve dahası bebek arabalarının bile değil, sırf araç koltuklarından iki sayfa daha olduğunu fark etmişti.

Ne arayacağını bile bilmiyordu ve her birinin altında neden daha iyi bir marka olduklarına dair uzun açıklamalar ve fiyatları vardı. Başını ağrıtmıştı ve neredeyse öfkeyle odanın öbür ucuna fırlatası vardı dergiyi.

Araç koltuğu siyah iç kaplamalı mavi renkse bundan kime neydi? Yunwoo içinde sadece oturacaktı, inceleyecek değildi ki. Rastgele bir tanesini seçmek istiyordu sadece fakat ya oğlu için yeterince iyi olmazsa seçtiği? Ya Jongin beğenmezse? Ya babasının gücü yetmezse? (Ç.N: DAFUQ)

Sikerim böyle işi, diye düşünerek düğün dergisini aldı ve leziz görünen şekerlemelerin olduğu sayfayı açtı. Gözleri naneli şekerler bölümüne takıldı ve isimlerinizin baş harfleriyle özel sipariş verebileceğinizi gördüğünde suratını ekşitti zira insanlar onları yiyecek falan değildi.

Açık mavi olanları gördüğünde kaburgalarını acıtan bir gülme krizine girmişti. Kanepede yan tarafına devrilirken kahkahalarını kontrol edemiyordu bile, neredeyse ağlayacaktı çünkü bu aslında Jongin'in uydurabileceği bir şeydi.

Sözü geçmişken, genç olan Luhan ile gezintisinden dönmüş ve onu kanepede kriz geçirip dergiyi deri koltuğa çarparak ölürken bulmuştu.

"Hyung?" Jongin büyük olana tuhafça bakmış, sonra da omuz silkerek Luhan ile Minseok'a bakmıştı.

"Evde pineklemekten kafayı yemiş." Minseok açıklayarak dayısına selam vermek için mutfağa yöneldi.

"Jongin!" Kyungsoo ciyakladı, oturur konuma geçip Jongin'in yanına oturmasını işaret ederken kahkahalarını bastırmaya çalışıyordu. "Bak!"

Esmer oğlanın suratına bir dergi yapıştırıldı ve Jongin irkildi, dergiyi tutup gözlerinden birkaç santim uzaklaştırdı. Kyungsoo'nun parmakları birkaç naneli şekeri gösteriyordu ve yeniden gülmeye başlamıştı.

"Mint to be** diyorlar! Anladın mı?!" Kyungsoo onun da gülümsemesini sağlayarak sevimlice kıkırdıyordu, ufak bir kıkırtı boğazından kopuvermişti zira bu epey zekiceydi.

"O kadar da komik değil." Kyungsoo'nun gözlerinden resmen yaş gelince suratını ekşitti, boynunda kahkahalar atıyor ve göğsüne vuruyordu.

Yeterince yatıştığında boğazını temizleyip gözlerini kuruladı, ufak zirvesinden aşağı iniyordu. Ne zavallıyım, diye düşündü, aptalca bir kelime oyununa hunharca güldüm. Cidden delirecekti.

"Takım elbisen nerede?" Giysiyi arayarak sordu ancak bir şey görmemişti.

"Luhan'ın arabasında..." Jongin tavana bakarak sessizleşti. Kyungsoo'nun gözleri şüpheyle kısıldı ve genç olanın yüzüne bakacak şekilde kendini konumlandırdı.

"Neden?"

"Şey Luhan--"

"Hayır." Bunun nereye varacağı hoşuna gitmeyerek lafını kesti.

"Bırakmadın ki bitireyim!" Jongin sızlandı.

"İyi, devam et." Kyungsoo hafif atarlanarak belirtti.

"Bekârlığa veda partisi yapacak ve ben de gidebilir miyim bilmek istedim." Nişanlısına umutla bakarak bitirdi.

"Hayır." Kyungsoo dergisine dönüp nanelere suratını ekşitmeden önce tekrar belirtti.

"Ama hyung! Zaten hiçbir yere gitmiyorum!"

Herhangi bir tür partiye gitmeyeli aylar olmuştu. Bir yudum içkiyi bile en son Cadılar Bayramı'nda içmişti. Yeni yıl gelmek üzereydi. Büyümek ve baba olmak zorunda kalmadan önce yalnızca birazcık eğlenmek istiyordu.

"Lütfen?" Öldürücü bir şekilde dudak büzdü ve Kyungsoo'nun pes etmesini bekledi. Bu gerçekten ikisine de söküyordu çünkü Kyungsoo yaptığında ona asla direnemiyordu ve şimdi de kendisi dudak büzme sanatında uzmanlaşmaya başlamıştı.

"Ama ben yalnız kalacağım!" Kyungsoo koluna yapışarak sızlandı.

"Minseok geceyi seninle geçirecek." Luhan tam da diğer hamile oğlan odaya paytak paytak girdiğinde araya girdi. Ah evet, bu damat saçmalıklarını görmek tamamen makûs talihti.

"Aynen, bırak gitsin Kyungie, ben de bize striptizci çağırırım."

Minseok Luhan ile Jongin'den dik bakışlar kazanarak iğrenç bir biçimde göz kırptı.

"Ben seçebilir miyim?" Kyungsoo Jongin'in surat asmasına neden olup sırıtarak sordu. "Şaka yapıyorum Jongin, aman ya."

"Gidebilir miyim yani?"

"İyi tamam." Kyungsoo pes etti, Jongin kıyafetlerini hazırlamak için yukarı gitmeden önce yanaklarından öperken omuzları çökmüştü. "Striptizci konusunda yarı ciddiydim bu arada hyung." Luhan Jaejoong ile babasına selam vermek için odadan çıkınca fısıldadı.

"Babalarını evden gönderebilirsen olur." Minseok alçak sesle söyledi.

Evet, muhtemelen en iyisi bu olur diye düşündü. Babası kıyameti koparırdı.

Yunwoo'nun hafifçe tekmelediğini hissederken somurtmasına engel olamadı. Minseok'un mezun olduğunda evlenmesi gerekiyordu ve o zaman kendisi de liseyi bitirmiş olacaktı. Sağdıç olarak abartılı bir parti verecekti. Ve Minseok striptizci istiyorsa ona istediğini verecekti zira kendisi bırakın nişanlanmayı, biriyle birlikte olacağını bile hiç sanmazdı. Fakat Minseok hamileydi ve kendisi de hamileydi yani bu biraz kötü bir şeydi.

"İkimizin de hamile olması çok kötü, yoksa seni gerçek çıtırlara götürebilird-" Jongin'in şüpheyle kıstığı gözleri ile kendisine baktığını görünce durakladı. "Çıtır tavuk!" Kyungsoo'nun nişanlısına gülümseyerek ciyakladı. "Jongin-ah canım çıtır tavuk çekti, gidip biraz alabilir misin?"

"Ben gidiyorum." Jongin ona hatırlatıp sırt çantasını merdivenin yanına koydu.

"Hazır mısın?" Luhan odaya dönerken sordu, arabasının anahtarını işaret parmağında çeviriyordu.

Başını salladı ve Kyungsoo'ya veda etmeye giderek sarılmak için kollarını uzattı. Kyungsoo kanepeden somurtarak kalktı ve bir anda kısa boylu nişanlısının göz hizasına gelene dek kulağı çekilince suratını astı.

"Başka adamlara veya kadınlara bakarsan bile bunu öğrenirim ve sen de çüküne elveda dersin, anladın mı?" Kyungsoo gözleri incecik bir çizgi olarak tersledi ve Jongin bunun şaka bile olmadığını biliyordu. Kyungsoo istese onu gebertebilirdi.

"T-Tamam." Ciyakladı. Kyungsoo ona parlakça gülümsedi, bariz biçimde tatmin olmuştu. "Hyung acıttın!" Diye inledi, zavallı kulağı salıverildiğinde o kadar rahatlamıştı ki neredeyse ağlayacaktı.

"Hadi oradan." Kyungsoo ona sarılmadan önce atarlanarak yüzünü boynuna gömdü.

"Hadi Jongin tüm gün seni bekleyemem." Luhan ön kapıda sızlanmış, Minseok'tan yumruğu yemişti.

"Yarın görüşürüz, tamam mı hyung?"

"Tamam." Kyungsoo somurtup onu bıraktı, üzgün göründüğünden Jongin onu hızlıca öpmüştü.

"Seni seviyorum."

"Ben de seni."

Jongin gülümsedi ve büyüğün hamile göbeğini öpmek için eğilmeden önce onu tekrar öptü.

"Seni de seviyorum!"

"Ayyy Jongin yaa." Kyungsoo cırlayarak oğlana yeniden kocaman sarıldı.

"Yüce Rabbim siz ikiniz midemi bulandırıyorsunuz." Luhan Kyungsoo dik dik ona bakarken arabasına topuklamadan önce yalandan öğürdü. Jongin güldü ve büyüğün peşinden giderek onu ve Minseok'u koridorda yalnız bırakmadan önce nişanlısını son kez öptü.

"Eee."

"Eee."

"Striptizci konusunda ciddi misin?" Kyungsoo kuzenine döndü ve cevap olarak bir sırıtma aldı.

"Luhan'a bu gece istediği kadar eğlenebileceğini söyledim, ben neden eğlenemeyeyim ki?" Minseok düşünceli bir biçimde başını yana eğerek belirtti.

"Yani bu bir evet mi?" Diye sordu.

Daha önce striptizci görmemiş falan değildi çünkü görmüştü (çömez yılı karanlık anlarla doluydu) fakat bunun Jongin'in hoşuna gitmeyeceğine fazlasıyla emindi ve kendisi de nişanlısından başka birini yarı çıplak görme fikrine bayılıyor değildi.

Jongin'in ona striptiz yapmasını daha çok tercih ederdi. Nihayetinde o bir dansçıydı, yani bundan bahsetmek zorunda kalacaktı fakat şu an Minseok'a bu işte yer almak istemediğini nasıl söyleyeceğinden emin değildi.

"Hem de nasıl."

Eh o zaman koyun götüne rahvan gitsin.

-----------------

"Baba gidebilir misin?"

Yunho bakışlarını şaşkınlıkla telefonundan kaldırırken Minseok ile Kyungsoo ona tıpatıp aynı ceylan gözler ile bakıyorlardı.

Allah kahretmesin. Ne kadar benzediklerini unutuyordu.

"Neden?" Cihazı kilitleyip cebine koyarken somurttu.

"Jaejoong Minseok için bir parti verebileceğimizi söylemişti ama sen buradasın, o yüzden..." Kyungsoo ona anlamlı bir bakış atarak sessizleşti.

"Niye kalamıyormuşum? Burası benim evim! Benim de davetli olmam gerekiyor!"

"Alınma Yunho dayı ama biraz yaşlı sayılırsın." Minseok ona bir bakış attı ve Kyungsoo gülmemeye çalıştı.

Yunho şok içinde donakaldı, genç yaşını savunurken tükürükler saçıyordu. Susması için Jaejoong'un odaya gelmesi gerekmişti.

"Yunho bırak da eğlensinler, bu gece Minseok'un özgür bir erkek olarak son gecesi!" Sarışın onun omzunu dürterek hamile erkeklere göz kırptı.

"Lütfen?" İki oğlan da yalvararak ölümcül dudak büzmelerini ve koca gözlerini hızla kullandılar ve gerçekten, Yunho bunlara nasıl hayır diyebilirdi ki.

"Tamam ama terbiyeli olsanız iyi edersiniz." Atarlandı ve yarın için kıyafetlerini hazırlamaya gitti. Gerçi yarın otelde de her zaman hazırlanabilirdi.

"Al." Jaejoong Yunho gider gitmez Minseok'a bir kart uzattı. Kyungsoo hyungunun omzu üzerinden bir göz attı ve üzerinde ne olduğunu okuyana kadar karışık bir kafayla baktı.

"Aman Yarabbi." Minseok ciyakladı, yüzü utançla ısınmıştı.

"Piyasanın en iyi striptizcilerine sahipler ve hepsi de oldukça sapık, o yüzden hamilelik konusunda endişelenmeyin. Heechul'ü öneririm ama travesti istemediğinize dair onu uyarın, tabii şey... Neyse benim hesabıma yazdırırsınız. Benden hediye olsun."

Minseok ile Kyungsoo sarışına bakarken yüzleri solmuştu.

"Ne be?" Jaejoong suratlarını incelerken sordu. "Ah hadi ama hepiniz gibi ben de striptiz gösterisinden keyif alıyorum, Allah Allah ya." Gözlerini devirdi ve bir elini kalçasına koydu.

"İğrençsin hyung." Kyungsoo tiksintiyle burnunu kırıştırarak söyledi. "Babam biliyor mu?" Sarışına bakarak somurttu.

"Taşak mı geçiyorsun? Zinhar. Mekândaki herkesi gebertir ve sabaha kadar beni becerir--"

"KAPA ÇENENİ!" En küçükleri ciyakladı, yüzü kırmızıydı ve gözleri dehşetle pörtlemişti. Minseok hunharca gülmekten yere yatacaktı neredeyse.

Bir daha asla, diye düşündü Kyungsoo. Bir daha asla Jaejoong'a aşk hayatını sormayacaktı.

--------------------

"Eee tam olarak ne yapıyoruz şimdi?" Jongin Luhan'ın Minseok ile paylaştığı dairesine geldiklerinde sordu. Evlerini sevdiğini itiraf etmeliydi, çok büyük değildi ama çok küçük de değildi. Şubat sonuna kadar kirayı bitirecek ve sonra da iki odalı bir eve taşınacaklardı.

Luhan ona Sohee'nin kalesi olan bir prenses odası olacağını heyecanla anlatmıştı. Jongin odanın Luhan mı yoksa kızı için mi olacağından pek de emin değildi ama neyse, büyük olan buna oldukça seviniyordu.

Bu ona Kyungsoo ile Yunwoo'yu düşündürmüştü. Nihayetinde evlenecek ve taşınacaklardı. Ya da en azından o öyle farz ediyordu, mezun olduğunda Kyungsoo'nun evinden çıkıp kendi evlerine taşınacaklardı.

Kendisi ve Kyungsoo'nun kirası büyük ihtimalle tamamen Yunho tarafından ödenecekken Luhan ile Minseok'un kirayı ödemek için çalışmak zorunda kalacaklarını bilmek kötü hissettiriyordu. Yunho'nun bir apartman dairesinde kalmalarına izin bile verip vermeyeceğini merak ediyordu. On sekizine geldiğinde kendine ait bir evi olacaktı. Kocası ve iki yaşında bir çocuğu olacaktı. Kyungsoo gibi biriyle birlikte olabilmek için önceki hayatında doğru bir şey yapmış olmalıydı.

"İlk olarak hazırlanacağız. Sonra da yemeğe ve oradan da bir gece kulübüne gideceğiz."

"Minseok hakikaten senin gece kulübüne gitmene izin mi veriyor?" Bu gece uyuyacağı kanepenin yanına sırt çantasını koyarken sordu.

"Bu gece özgür bir adam olduğumu söyledi!" Luhan gülümseyip dolaptan bir şişe su aldı.

"Demek bu gece tamamen gavat herifin teki olacaksın?"

"Aynen öyle!"

Luhan giyinmeye giderken başını salladı. Saat daha altı idi ama büyüğün dediğine göre restoranda saat yedi buçuğa rezervasyonları vardı. Saat dokuzda barlar ve diğer mekânlar açılana kadar orada takılacaklardı.

Kyungsoo'ya ayrıntıları anlatmadığı için azıcık kötü hissediyordu ama neler olacağını tam olarak biliyor değildi ve tek başına da olmayacaktı. Sehun ile Chanyeol de geleceklerinden yanında yaşıtları da olacaktı.

Ancak nişanlısından bütün bir gece ayrı kalmayı becerebilecek miydi merak ediyordu. Taşındığından beri hep Kyungsoo ile uyumuştu, kendi odasına kalması gerekiyor olsa da bu kurala çok az uymuşlardı.

Daha yarım saat bile olmamıştı ama şimdiden nişanlısını özlemişti. Luhan'ın onu giyinmesi için çağırdığı yere gitmeden önce gürültüyle iç çekti. Belki de sadece evde kalmalıydı.

----------------------

Babası gittikten sonra Jongdae, Yixing, Tao ile Baekhyun'dan oluşan birkaç kişi davet ettiler. Pek bir parti değildi, anlaşılan Luhan bütün Çinli değişim öğrencisi arkadaşlarını gece kulübüne çağırmıştı ancak onlar hamile olduklarından falan, gerçek bir parti veremiyorlardı.

Bu gece gidecekleri yerin orası olacağını bileydi Jongin'e hayır derdi. Kris'in tanıdıkları vardı ve özel bir odaları olacaktı ama olsun. Jongin'in bir yığın yetişkinin arasında ve içki içiyor olacağını bilmek onu geriyordu. Joonmyun gözünün onun üstünde olacağını söylemişti ama yine de hoşuna gitmiyordu.

Ancak bunaltıcı tipte bir sevgili gibi görünmek de istemediğinden içten içe delirse de milyon kez aramaktan kendini alıkoyuyordu.

"Striptizci çağırmaya izinli olduğumuzdan emin misiniz?" Baekhyun şu an kızıl kahve olan saçlarıyla oynayarak sordu. Kyungsoo beğenmişti, kendi saçları milletinkiyle kıyaslayınca çok sıkıcıydı.

"Luhan hiç hayır demedi..." Minseok bir süre önce Jaejoong'un ona uzattığı karta bakarak omuz silkti. "Ve bana giren çıkan bir masraf da yok."

"Ama yaşımız tutmuyor." Tao araya girdi, Sehun konusunda pek endişelenmiyordu. İyi bir ilişkileri vardı. Başkalarına bakabilirlerdi ama ikisinin de bir şey yapmayacağı bariz belliydi. Kendine hâkim olduğu sürece Sehun kıskançlık eden tiplerden değildi, gerçi striptizciler hakkında hiç konuşmamışlardı. Hm.

"Bize kimlik soracak değiller, Tanrım hepiniz çaylaksınız yahu." Jongdae kartı kaptı ve telefonunu çıkarıp herkesin çıldırmasına neden olarak numarayı aradı.

"JONGDAE!"

"KAPAT LAN!"

"SENİ KÜÇÜK GAVAT SENİ!"

"Heechul demiştiniz değil mi?" Jongdae bağırtıları sallamadı ve sırıttı. Hattın öbür ucundaki kişiyle konuşmaya başlarken herkes sessizleşmişti. Kyungsoo onun role-play ile ilgili bir şeyler söylemeye başladığını duyduğunda neredeyse nefes almayı unutmuştu.

"Hasbinallah cidden oluyor ha." Baekhyun heyecanla ciyakladı.

"Kondom paramı ona harcarsam Kris kusuruma bakar mı merak ediyorum?" Yixing ne kadar parası olduğuna bakmak için cüzdanını kurcalamadan önce düşünceli bir biçimde başını yana eğdi.

"Doktor rolünde giyinecek." Jongdae yaramazca gülümsedi. Kalanlar Minseok'un sevimlice kızarmasını sağlayarak tezahürat ettiler.

Kyungsoo sarardı ve dudağını ısırdı. Jongin bunu hiç ama hiç sevmeyecekti.

-------------------------

"Güçlü bir rahatsızlık hissediyorum." Jongin belirtti, gözleri şüpheyle bir oraya bir buraya gidiyordu.

Kris'in onlara yer ayırttığı çok daha şaşaalı gece kulübüne gitmeden önce şu kaliteli restoranlardan birine gelmişlerdi ve nedense garip hissediyordu. Bir şey eksikmiş gibiydi ama ne olduğunu bulamıyordu.

"Cüzdanımda rahatsızlık hissediyorum ben de." Sehun menüye bakarken homurdandı. Bir döner gerçekten de yirmi lira olmak zorunda mıydı? O paraya esaslı bir sakso çekilirdi.

"Yunho'nun restoranı burası, ne bok isterseniz onu sipariş edin." Dedi Luhan ve kirasından daha pahalı olan bir servis tabağı seçti.

"Sanırım Kyungsoo'yu arayacağım." Jongin konuşup çıkışa davrandı ancak herkes gözlerinin pörtlemesine neden olarak ona bağırmıştı. Joonmyun onu ciddi anlamda kolundan tuttuğu gibi yerine oturttu.

"Kanka, şu heriflerden olma." Kris onu süzdü, masanın kalanı da başıyla onaylamıştı.

"Hangi herif?" Somurttu, elleri telefonunu çıkarıp gitmek için karıncalanıyordu.

"Lanet olasıca bir yuları olan herif." Joonmyun geveledi, yemeklerini beklerken servis edilen şaraptan ötürü şimdiden oldukça çakırkeyif idi.

"Cidden, sen bir erkeksin. En ufak şey için ona rapor vermene gerek yok." Kris konuştu, masanın ortasından birkaç atıştırmalık aşırıyordu.

"Kastettikleri şu ki ikide bir sevgilisini arayan heriflerden olma." Luhan birasını götürüp Chanyeol'ün gülmesine neden olarak geğirirken açıkladı.

"Ama o hamile. İyi olduğundan emin olmalıyım." Sehun ona sadece gülerken sandalyesine sinerek somurttu.

"Of Allahım Jongin arkadaşlarınla dışarıdasın kevaşelik yapmayı bırak." Joonmyun içkisini dan diye masaya çarptı ve bir soju şişesini dikledi. "Keyfine bak yahu!"

Geri kalan erkekler de onayladılar ve tokuşturmak için hareketlendiler, tereddütle yeşil şişeyi aldı, eşlik etmeden önce gergince ona bakmıştı. Bir içkiden bir şey olmazdı.

Ne yanlış gidebilirdi ki en fazla?

---------------------

Kyungsoo Yixing'in tuttuğu kızarmış tavuk kovasını görünce sevinçle gülümsedi. Büyük olanı, aşermesini doyurmak için çıkıp yağlı yemeği aldığı için öperken ağlayabilirdi. Yunwoo gerçekten de Jongin'in çocuğuydu çünkü bazen yemek istediği tek şey bu oluyordu.

Striptizcilerinin saat on civarında gelmesini beklerlerken (kendisi hariç herkesi kastediyordu) yiyip içmeye karar vermişlerdi. Tabii ki alkolsüz içecekler. Tavuğunu yiyip bitirirken alkolsüz margaritasını yudumluyordu.

İşte buydu. Yixing en sevdiği arkadaşıydı.

"Hiç tadını bile alıyor musun ki? Allah ıslah etsin seni." Jongdae güldü, sızlanmasına neden olarak saçlarını karıştırıyordu.

"Açım be!" Kovadan başka bir tavuk budu alıp sosa batırırken sızlandı.

"Hayır sadece şişkosun." Jongdae karşılık verdi ve bunun için koluna yumruğu yedi. Tüm masa ona gülerken boğazından bir inilti kaçıvermişti.

"Seni en iyi arkadaş rütbesinden indiriyorum." Kyungsoo Baekhyun'a yanaşarak homurdandı. "Yerini o alıyor."

"Ha!" Baekhyun genç olana dilini çıkararak bağırmış ve bu da havaya kaldırılan bir orta parmakla sonuçlanmıştı.

"Çükünü önce benim emdiğimi unutma." Jongdae homurdandı. Tao'nun suyu boğazına kaçmış ve Yixing sertçe sırtını sıvazlamıştı.

"İğrençsin." Minseok tiksintiyle ikiliyi süzerek homurdandı. "Kardeşimi ve kuzenimi emdin. Jongdae sen tam bir kevaşesin."

Kyungsoo yüzünü ellerine saklamadan önce hırlayarak kahkaha atmış, Baekhyun'un kollarına vurmuştu. Büyüğün yüzü yanakları hafifçe kızaran Jongdae'ye gülmekten kızarmıştı.

"Hey! Sadece çıkıyorken Kyungsoo'nun çükünü emmiştim! Meşru hedefti!"

"Sofra başında çüklerden bahsetmesek olur mu? Lütfen ve teşekkürler." Tao aksine karar vermeden önce sütüne bakarak yorumladı. Soda içecekti.

"Striptizci çağırmamız gerekiyor muydu ki?" Baekhyun birkaç kızartma çiğnerken konuyu değiştirerek sordu. "Demek istediğim şu, Kyungsoo zaten pek bakamaz ve hepimizin de manitası var."

"Kyungsoo neden bakamazmış?" Yixing her zamanki gibi şaşkın görünerek sordu.

"Çünkü Jongin çük gibi aşırı korumacı ve dahası artık nişanlılar falan filan ya hani." Jongdae açıkladı.

"Evet, Jongin'in hoşuna gitmeyecektir." Kyungsoo biraz daha kızartma ve tavuk buduna uzanarak onayladı. Bu kadar çok yağlı yiyecek yemesi de hoşuna gitmeyecekti.

"Bekârlığa veda partisi bu. Striptizciler bir zorunluluk." Yixing herkesi şaşırtarak söyledi. Kyungsoo yemeğine dönmeden önce ona şokla bakakalmıştı.

"Eh evleneceğiniz zaman sağdıç olarak sana üç striptizci çağıracağım." Jongdae ona gülümsedi.

"Sağdıç neden sen olacakmışsın?" Minseok suratını ekşitti.

"Çünkü en iyi arkadaş benim, salak. Kyungsoo'nun ilk gerçek sevgilisi bendim ve sakso bekâretini de ben çaldım. Sağdıcın ben olması bir kanun."

Kyungsoo masanın kalanı sessizce onları dinlerken Minseok ile Jongdae'nin konu üzerine dalaşmaya başlamalarına başını sallamıştı.

Arkadaşlarına Jongin'in ona evlenme teklifi ettiğini söylediğinde Yixing ile Baekhyun'un ciyaklamalarından kulak zarları neredeyse patlamıştı. Onların kemik kırar gibi sarılmalarından öleyazmıştı da. Jongdae, olması gerektiği gibi, biraz şüpheciydi ama olumsuz bir şey söylememişti. Chanyeol ona bok yiyesice sırıtmasını vermiş ve sırtını sıvazlamıştı. Bunun neyle ilgili olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.

"Çocuklar bu iki yıldan önce olmayacak. Aldırmayın." Tavuğuna dönmeden önce ikiliye keskin bir bakış attı.

"ALDIRMA! ALDIRMAAA!" Baekhyun ile Tao ahenk içinde şarkıya girerek Kyungsoo'nun arkadaş seçimlerini gerçekten sorgulamasına neden olmuşlardı.

-----------------------------

Bu kötü bir fikirdi, Jongin mekânda tuvaleti bulmaya çalışırken böyle düşünüyordu. Mekânların tuvaleti oluyordu değil mi?

Olduğunu hatırlamadan önce durmuş ve kafa karışıklığıyla belirli bir yere bakmadan beklemişti. Daha öncesinde kullanmıştı ya yahu. Serüvenine devam etmeden önce aptallığına güldü, güç bela giyinik olan kızların kendisiyle konuşacakları korkusu içinde onlardan kaçınmaya çalışıyordu.

Pisuarların hepsinin korkunç göründüğünü görünce bir kabin bulmuş, gülerek kapıyı kapatıp kilitlemişti. O kadar sarhoştu ki ayakta zar zor işeyebilirdi ve bunu olması gerekenden daha komik buluyordu.

Her nasılsa Kris yaşları tutmamasına rağmen onu, Sehun'u ve Chanyeol'ü mekâna sokmayı başarmıştı. Sahibi tanıdık falan olmalıydı çünkü bardan beleş içki bile almıştı. Ki bu bir hataydı çünkü mevzu gerçek alkole geldiğinde dirençsiz olabiliyordu.

Meyveli iki karışım içmişti ve dans pistinde Chanyeol ve Sehun ile beraber kendini komik duruma düşürmüştü şimdiden. Sehun geniş gruplarında içki içmeyen tek kişiydi ama nerede olduğuna dair hiçbir fikri bile yoktu.

Sifonu çekip tökezleyerek ellerini yıkamaya gitmeden önce tüm çişini mucizevi bir biçimde tuvalete yapmayı başarmıştı. Sarhoş da olsanız temizlik önemliydi. (Ç.N: ÇÜNKÜ TEMİZLİK İMANDANDIR ZAA)

Kafası bulanıktı ama Sehun'un girişte ona kafasını salladığını gördüğünü düşünüyordu.

"Her yerde seni aradım be! Gidiyoruz, Luhan çoktan sızdı." Sehun koluna asıldı ve Jongin tüm ağırlığını ona verdiğinde düşeyazdı.

"Evleniyor!" Jongin onun homurdanmasına neden olarak salakça bağırdı.

Jongin sarhoştu ve bu asla iyi değildi çünkü oğlan tamamen dağıtıyordu. Soğan gibiydi. Sarhoşluğunun katmanları vardı. İlki aptallıktı. Sonrasında duygusallık geliyordu ve sonuncusu ama en önemlisi de bir fahişeye dönüşüyordu, şapalak oğlan çocuğu imajı tamamen yok oluyor ve bir çeşit seksi azgın bir şeytana dönüşüyordu.

"Ve baba oluyor! Benim gibi! Ben de baba oluyorum Sehun!" Hafif kısa oğlan ona ışıl ışıl güldü, votka ve çilingir sofrası kokan bir sarhoş sarılmasıyla onu kucakladı.

"Ne hoş." Sehun suratını astı, sarhoş salağı yan tarafına yöneltti ve onu tuvaletten çıkarmaya çalıştı ancak Jongin'in telefonu çalmıştı.

"Bebeğim arıyor!" Kyungsoo'nun adı ve resmi ekranda belirirken Jongin ciyakladı ve Sehun panikledi.

Sahip olduğunu bile bilmediği bir hızla telefonu Jongin'in elinden kaparak onu yere bırakıp telefonu açtı ve konuşma terapisiyle geçen yıllarının onu buna hazırlamış olduğunu umdu.

"Kyungsoo! Selam!"

Nişanlısının adının söylenmesiyle Jongin cıvıldadı, parlakça gülümsüyor ve elini kaldırarak telefonun kendisine verilmesini işaret ediyordu.

"Sehun? Jongin'in telefonuna neden sen bakıyorsun?" Kyungsoo hatta endişeyle sordu.

"Tuvalette de." Jongin'in bacağına vurup onun somurtmasına neden olarak yarı yalanla söyledi.

"YA! Oh Sehun telefonumu ver!" Jongin kalkmaya çalışıp bağırdı ancak Sehun hızlıca düşünerek büyüğü yere itti.

"Oh..." Kyungsoo'nun sesi hattın öbür ucunda üzgün geliyordu ve onun somurttuğunu neredeyse görebiliyordu.

"Ne oldu? İyi misin?"

"Şey sadece... Striptizci çağırdılar ve ben-"

"NE?!" Sehun dehşetle bağırdı. Taozi'si ve striptizci mi?!

Bir burun çekme duyduğunda Jongin'in sessizce ağladığını gördü, ikinci evre yürürlükteydi. Küfrederek Kyungsoo'ya beklemesini söyledi ve ahizeyi eliyle örttü.

"Niye ağlıyorsun ulan?"

"Kyungie'mi istiyorum!" Jongin haykırdı, gürültüyle bacağına hıçkırıyordu. "Bana Kyungie'mi ver!" Telefona uzandı ve gerçekten de Sehun'un yüzünün solmasına neden olarak almayı başardı. Eyvah eyvah. Kyungsoo ikisini de gebertecekti.

"KYUNGSOO!"

Adı geçen oğlan şokla zıpladı, telefonu kulağından çekti ve az önce bir şeyin patladığını duyduğuna yemin etti.

Yukarıda odasındaydı, diğerleri aşağıda beleş gösterilerinin tadını çıkarırken o sıkılıyordu. Adam on dakika kadar önce gelmişti ve gerçekten Jongin'den başkasını çıplak görmek istemediğinden müsaade isteyip odasına saklanmıştı.

Ve nişanlısının bir striptizciye sırf ev sahipliği yaptığı için bile ona kızacağından endişelendiğinden onu aramaya karar vermişti ve aradığının bu olmadığını bildiğinden emindi. Epey geç olduğundan gece çok yorulmuş olabilirdi.

"Jongin-ah?" Sordu, oğlanın neden ona bağırdığına dair kafası karışmıştı. Sehun tuvalette olduklarını söylemişti, bağırmanın gereği olmamalıydı.

"Hyung! Sehun bana gıcıklık yapıyor!" Genç olan geveledi, burnunu çekiyordu.

"Niye bağırsın k--"

Jongin Sehun'a geri çekil anasını satayım diye bağırdığında sözü kesildi, sesi öfkeli geliyordu ve bu kafasını son derece karıştırmıştı.

"Seni seviyorum! SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM!" Jongin iğrenç, tiz bir sesle bir türkü tutturdu ve aniden içmesinin muhtemelen tek bir anlamı olabileceği kafasına dank etmişti.

Jongin sarhoştu.

"Ve yüzünü seviyorum ve ellerini seviyorum ve saçlarını seviyorum! Aman Allahım ben sana aşığım hyung!"

Utangaç bir gülümseme dudaklarında belirdi ve Jongin'in şu an muhtemelen gavatın teki olduğuna kızamadı bile. Sarhoş Jongin çok sevimliydi. Son seferde kendisi de sarhoş olduğundan bunun tadını çıkaramamıştı ama Jongin'in şu an ettiği gibi iltifat edilmeyi oldukça sevmişti. Jongin'in dediğine göre "güzel elmaslar gibi güneşte parlıyorlar" idi. Ayrıca minnoş hokka burnuna da iltifat edilmişti ve görünüşe bakılırsa benleri de sevimliydi.

"Yıllık fotoğrafına bakıp attırmıştım!" Jongin nefesinin tıkanmasına neden olup aniden pat diye söyledi, kulakları utançla ısınıyordu. "Ama benim hatam değildi. Acayip manyak seksisin hyung! Yani, acayip manyak güzel bir götün ve baldırların ve dudakların var ve sikeyim. Hyung. Seks yapmalıyız. Hemen şimdi."

"Iıı." Jongin, babasının yatağında nasıl seks yapmak istediğine dair ayrıntılara girerken ciyaklamış ve gözleri pörtlemişti.

Pekâlâ. Belki de sarhoş Jongin o kadar da sevimli değildi. Aslında tam bir küçük sapık bokçuk idi.

"Ve bana oppa demelisin!"

Tüm yüzü kırmızının koyu bir tonuna bürünmüş ve neredeyse telefonunu düşüreyazmıştı. Evet, sarhoş Jongin korkutucuydu. Sevimli değildi.

Galiba telefon elinden kapılmıştı; Sehun'un hızla soluduğunu duymadan önce bir yığın hışırtı ve vurma sesi duyuldu.

"Hyung gerçekten üzgünüm. Sarhoş oldu. Onu durdurmaya çalıştım ama şey, acayip manyak sarhoş." Sehun çileden çıkarak söyledi, sesi hayattan bezmiş gibi geliyordu.

"O gerçekten... Anlarsın ya?" İpucu verdi, konuyla ilgili şimdi çok meraklanmıştı. Yıllık fotoğrafları çirkindi be, okul için fotoğraf çekilmekten nefret ediyordu. Jongin bunu onlara nasıl yapabilmişti ki?

"Yıllık fotoğrafları, Facebook fotoğrafları, senin herhangi bir fotoğrafına attırabilir o gerçekten. Ve biliyor musun? Ona, sana hyung demesini söylediğinde bütün bir hafta boyunca çenesini kapamadan senden bahsetti. Siktiğimin saykosu." Sehun ofladı, geri zekâlı sarhoşu kaldırıp onu tuvaletten çıkardığı için sessizce Kris'e teşekkür ediyordu.

"Benden o kadar çok mu hoşlanıyor?" Kyungsoo sordu, tamamen şoktaydı. O zamanlar kendisi de Jongin hakkında edepsiz fikirlere sahipti tabii ki ama asla ona takıntılı olmamıştı.

"Hyung, Jongin yedinci sınıftan beri mütemadiyen senden bahsediyor. Çüküne mıknatıs gibi çekiliyor gibi bir şey. Hassiktir. Kapatmalıyım, Luhan hatunun tekinin üzerine kustu. Görüşürüz."

Telefon kapandı ve Kyungsoo şaşkınlıkla telefonuna baktı, dudaklarında bir sırıtma belirmişti. Artık gelecek için yeni bir şantaj malzemesi vardı. Yarın oğlana işkence etmek için sabırsızlanıyordu. Kahkaha atarak yan yattı ve televizyonu açtı, çok geçmeden uyuyakalmıştı.

-----------------

Sehun hayattan bezmişti, hem de çok. Acayip manyak çok.

İstediği gibi yorgunluktan gebermek yerine Luhan mekânda en sevdiği şarkı çalarken uyanmıştı. Zavallı masum bir kızın üzerine kustuktan sonra gözden kaybolmuş ve hiç kimse bu konuda hiçbir şey yapmamıştı bile.

Kris onun özgür bir adam olarak son gecesinin tadını çıkardığını vs vs vs söylediğinden adam gibi sızana kadar gitmemişlerdi. Bu arada kendisi de Jongin'in azması ve Kyungsoo'sunu becermek istiyor olmasıyla ilgili sızlanmalarıyla uğraşmak zorunda kalmıştı.

Bu saçmalıklar için maaş alması gerekiyordu.

"Sehun-ah git hyunguna içki getir." Jongin geveledi, yukarıdaki özel odalarında oturmakta oldukları oturağın üzerinde ona yaslanıyordu.

"Kes sesini Jongin." Belirtti, gecenin biri olduğundan uyuyakalmamaya çalışıyordu. İnşallah Luhan tez zamanda kendine gelirdi. Chanyeol yerde Joonmyun'un yanında sızmıştı ve kalanları da hâlâ dans ediyordu. Bu Çinlilere has bir şey olmalı, diye düşündü, saatlerce içtikten sonra hâlâ dans edebiliyordu hepsi.

Derince iç çekti ve safi sıkkınlıkla odaya bir göz attı, çükünün fotoğrafını çeken Jongin'e bakma hatasını yapmıştı.

"JONGIN!" Şokla ciyakladı, oturaktan düşmüş ve gözlerini kapamıştı. Güzel Allahım, lütfen kör olmasındı! "Ne yapıyorsun lan avradını hadım ettiğim?!"

"Jongjong sahibini özledi!" Jongin kıkırdayıp Sehun telefonu elinden kapmadan önce fotoğrafı Kyungsoo'ya gönderdi.

"Bana bak eğer burada çavuşu tokatlamaya başlarsan anam avradım olsun beşinci sınıfta altına işediğini Kyungsoo'ya söylerim." Diye çıkıştı. Jongin çok fazla sinir bozucu olmaya başlarken hiddetli, ters bir ifade takınmıştı.

"Kazaydı be!" Jongin tekrar hıçkıran bir harabeye dönerken ağladı.

Aynen, Sehun hayattan bezmişti.

BÖLÜM SONU

Ç.N: MİNT TO BE KISMINDA KELİME OYUNU YAPMIŞ YAZAR. İNGİLİZCEDE MEANT TO BE DİYE BİR ŞEY VAR, "KADERİ OLMAK, ... İÇİN OLMAK, KADER TARAFINDAN BİR ŞEYİN OLMASI" GİBİ BİR ŞEY FAKAT TÜRKÇEYE NE ŞEKİLDE UYARLAYACAĞIMI BİLEMEDİĞİMDEN ORİJİNAL HALİYLE BIRAKMAYA KARAR VERDİM. MEANT TO BE --> MİNT TO BE OLMUŞ YANİ. ÖYLE İŞTE AMAN. :D

SENEYE GÖRÜŞÜYOR MUYUZ GENÇLER DSFŞLMKGHGRŞSÖMFKNDGKLMFKLSGŞLBFKNSH BU YILIN SON VE YENİ YILIN İLK BÖLÜMÜ BENDEN OLSUN, YENİ YIL HEDİYESİ SAYABİLİRSİNİZ. OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER. HEPİNİZE ŞEKER TADINDA, MUSMUTLU YILLAR DİLERİM. BU KIYAĞIMI DA UNUTMAYIN HA DŞLFKGŞSİ HADİ HYUNGUNUZ KAÇAR. 

Continue Reading

You'll Also Like

13.7K 1.6K 56
YENİ BÖLÜM HER CUMA SAAT 21:00'DA YAYINLANIR - Goryeo yarım adasında gün geçtikçe hayat koşulları zorlaşıyordu. İki imparatorluğun hükmettiği bu topr...
14.4K 1.6K 25
Baekhyun üniversitesye girmeye çalışan sıradan bir öğrenciydi, gözlerini hiç bilmediği bir köy ve zamana açana dek. Cani olarak bilinen general Park...
20.3M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
931K 51.7K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...