İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (20...

By Anna_okur

3.1M 125K 30.2K

14. YAŞIMA HİTABEN, aşka aşık küçük kız adına... 💜 Yazardan, Roman niteliği taşımamaktadır, genç kurgu tar... More

💜TELMAF.1.💜
💜TELMAF.2.💜
💜 TELMAF.3.💜
💜 TELMAF.4. 💜
💜 TELMAF.5.💜
💜 TELMAF.6. 💜
💜 TELMAF.7. 💜
💜 TELMAF.8. 💜
💜TELMAF.9.💜
💜TELMAF.10.💜
💜TELMAF.11.💜
💜TELMAF.12.💜
💜TELMAF.13.💜
💜TELMAF.14.💜
💜TELMAF.15.💜
💜TELMAF.16.💜
💜TELMAF.17.💜
💜TELMAF.18.💜
💜TELMAF.19.💜
💜TELMAF.20.💜
⚠️DUYURU⚠️
💜TELMAF.21.💜
💜TELMAF.22.💜
💜TELMAF.23.💜
💜TELMAF.24.💜
💜TELMAF.25.💜
⚠️DUYURU⚠️
💜TELMAF.26.💜
💜TELMAF.27. 💜
💜TELMAF.28.💜
💜TELMAF.29.S.F💜
💜 Büyük Duyuru💜
💜AŞKMAF/1.💜
💜AŞKMAF/2💜
DEĞERLENDİRME
💜AŞKMAF/3💜
💜AŞKMAF/4💜
💜AŞKMAF/4 (2/2)💜
💜AŞKMAF/6💜
💜AŞKMAF/7💜
💜AŞKMAF/8💜
💜AŞKMAF/9💜
BİLGİLENDİRME
💜 AŞKMAF/10💜
💜AŞKMAF/11💜
💜AŞKMAF/12💜
💜AŞKMAF/13💜
💜AŞKMAF/14💜
💜AŞKMAF/15💜
💜AŞKMAF/16💜
!!!!
💜AŞKMAF/17💜
💜AŞKMAF/18💜
💜AŞKMAF/19💜
💜KISA BİR ALINTI.💜
💜AŞKMAF/20💜
💜AŞKMAF/21💜
💜AŞKMAF/22💜
💜AŞKMAF/23 Finalden Önce💜
💜TEL/AŞKMAF/FİNAL💜
♡♡
💜ÖZEL BÖLÜM (1)
💜Özel Bölüm (2)
💜💜DUYURU💜💜
💜ÖZEL BÖLÜM (3)
💜💜 DUYURU 💜💜
§Emine-Kağan§
AL SANA ÖZEL BÖLÜM!
AL SANA ÖZEL BÖLÜM 2 (3M İÇİN EYV.)

💜AŞKMAF/5💜

30.7K 1.3K 187
By Anna_okur

İyi okumalar. 

Annemin eve gelmesinin ardından Rüzgar beni bir anlık hareketle bıraktı ve popo üstü yere düşmüş bulundum. Kağan ayağa kalkmaya çalışırken ayakları birbirine dolandı ve yüz üstü yere düştü. Bende ayağa kalkmaya çalışırken elimi vazonun kırık parçasının üzerine koyduğum için elim kesildi. Rüzgar ve diğerleri bizim halimizi izlerken bense olaydan nasıl yırtarım diye düşünüyordum.

Elimin acısı umurumda değildi. Ama sadece benim değil olmalı ki Rüzgar kolumdan tutup zorlanmadan beni ayağa kaldırdı ve elimle ilgilenmeye başladı. Kağan'ı da annem yerden kaldırdı. Diğerleri ise olacakları merakla bekliyordu. Rüzgar elimi tuttuğu için annem kıskançlık krizine girip beni kendine çekmişti ve Rüzgar'a güzel bir tehdit savurmuştu. Rüzgar ise ' annedir' diye mırıldanıp onun sözünü dinlemişti.

Annem kıskançlığı bitince rotayı bana çevirip vazoyu kırdığım için bir güzel azarladı. Hiç kimsede çıkıp demedi ki ' onun suçu değil yanlışlıkla oldu' diye. Herkes kendi kıçını kurtardı çil yavrusu gibi dağıldılar. Bense annemin uzun süren azarından sonra elime yara bandı yapıştırmış ve ortalıkta ki vazo kırıklarını toplamış. Daha sonra ise içimden bir güzel Kağan ve Rüzgar'a sövmüştüm.  Eğer Kağan öyle ayıp ayıp söylemeseydi ve Rüzgar beni kucağına almasaydı o vazo düşmeyecekti. Rüzgar'a daha çok sinirlenmiştim. Annemi görür görmez hemen kucağından attı ya. Popom acımıştı 5 dakika boyunca.

Bir de bana derdi canını acıtacak bir şey yapmam diye. Popomun hesabını ondan çıkaracağım. Benim güzel, tontiş, az anneden şaplak yemiş cici popom hak etmemişti o acıyı. Canım benim. Merak etme acının hıncını alacağım. 

Şimdi ise annemin vazoyu kırdığım için sadece bana değil kızlara da verdiği cezayı eğlenceli bir hale getirmiş  uyguluyorduk. Birimizin cezasını hepimiz çekerdik zaten. Lise de bile aynıydı bu. Ben çocuk dövüp müdürün yanına gittiğimde diğerleri de yalancı şahit tutup bizde kavgadaydık diyerek 5 dakika olmadan yanıma gelirlerdi.

Şimdi de aynı. Hem böyle ceza başka yerde bulunmazdı. Cezamız akşam ki yemek için arka bahçeyi güzel bir şekilde hazırlamaktı. Bundan kolay ve eğlenceli ne vardı. Tek başıma olsam sıkılırdım ama kızlar olunca eğlenceli oluyordu. Büyük masayı güç birliği ile dışarı çıkarmış havuzdan biraz uzak ama bir o kadar da yakın bir mesafeye koymuştuk.

Led aydınlatmayı kullanarak bahçenin etrafını sarmıştık. Sabah olduğu için fazla önem göstermedik led ışığa ama akşam kontrol edecektik. Ecem ve İrem masayı kurma görevini üstlenmişti. Bizde Emine ile yemekten sonra gençlerin oturabileceği bir yer yapmaya karar vermiştik. 

Yukarı katta ki depo gibi kullandığımız odadan iki tane minder almış merdivenlere ilerlerken eğlenceme eğlence katarak kayarak inmeye karar verdim.

Korkuluğa oturup kayarken buraya doğru gelen Emine'ye minderin tekini attım. O minderi hava da yakalarken elinde tabaklarla Ecem ve İrem mutfaktan çıkıyordu. Sona geldiğimde merdivenden atlayarak indim ve bahçeye ilerlemeye başladık. Büyük masanın uzağında duvar kenarına doğru gençler için hazırladığımız yere minderleri koyduk. Birkaç tane daha minder getirmem gerekiyordu.

Kızlara baktığımda masayı kurmaya başlamışlardı. Güzel olacaktı her şey. Çünkü biz yapıyorduk. 

Kısa süre sonra bahçeyi kurma işlemimiz biterken hava da kararmıştı. Büyük masaya son kez hepimiz gözden geçirdik. Emine bardağın tekini düzeltirken gülümsedim. Her şey kusursuz olmak zorunda. Ve bir şeyleri görmezden gelmeyi sevmez.

Başka bir eksik olmadığına karar verdiğimizde küçük masaya uzaktan bir göz attık. Oraya atıştırmalık bir kaç şey koymuştuk zaten erkekler ve biz otururduk. Birde sofradan kalkacağımız için bir şeyler yemezdik. Neyse ona akşam karar veririz. Kızlarla birbirimize bakıp kocaman gülümsedik.

'' Süper oldu '' dedim. Kafalarını salladılar ve 

'' Aynen '' dediler. O sırada annem bahçe kapısında gözüktü. Etrafa şöyle dedektifmiş gibi gözlerini kısarak baktı. Beğenmiş olacak ki gülümsedi ve 

''Aferin benim kızlarıma. Hadi geç olmadan hazırlanın. Yarım  saate herkes gelir '' dediğinde İrem çığlık attı ve

'' Ne yarım saat mi? Hayır ya olamaz. Benim çok işim vardı ama '' dedi bunları söylerken çoktan eve doğru koşmaya başladı. Ecem'inde ondan farkı yoktu ama o biraz daha az telaşa kapılmış ve 

'' Benimde hazırlanmam lazım. Geç kalacağız kesin '' dedi. O da İrem'in peşinden koşarak giderken Emine ve ben kalmıştık. Ben makyaj yapmadığım için sorun yoktu. Emine zaten hayatta yapmaz. Bizim işimiz kolaydı. Emine'nin koluna girdim ve

'' Bizde hazırlanalım o zaman '' dedim ve gülümsedim. O da kafasını salladı ve peşlerinden sakin sakin gittik. Koşarak giden hanım efendiler makyaj hastası ve aynı zaman da süslü olduklarından dolayı acele ediyorlar. Yarım saat o kadar kısa bir süre değildi ki. Fazla bile gelecekti bence. Ama bu da kişiden kişiye değişir. 

Odaya geldiğimizde direk dolaptan elbiseleri çıkardım. Odanın perdesini kapattıktan sonra 

'' Kızlar acele etmeyin ben size yardım ederim makyaj da filan. Hem bir 10 dakika geç ineriz aşağı bir şey olmaz. Annem ilgilenir o arada. '' dediğimde biraz rahatsalar da hala telaş yapıyorlardı. Omuz silktim ve Emine'ye elbisesini verdim.

'' Akşamın en güzel kızı olacaksın '' dedim. O ise omuz silkti ve

'' Kimseye kendimi beğendirmeye çalışmıyorum. En çirkini olsam da hiç bir önemi yok '' dediğinde ona öyle bir bakış attım ki direk banyoya girdi elbiseyle. Çok gıcıksın Emine.

İnsan biraz da olsa güzel olmanın tadını çıkarır. Kızın umurunda değil. Ama olmalı yani birazcık da olsa. Nereye kadar böyle canım. Ben onu kız etmesini bilirim. En azından bugün bir başlangıç.

Emine elbise giydi ve çok iddialı. Ona göre çok iddialı. Bize göre açık sadece. Açık ve iddialı farklı şeyler. O yüzden Rüzgar bana bu çok açık dediğinde verecek cevabım vardı ' iddialı bir şey mi giyseydim?' diye. Hem bugün giyeceğim elbise hiçte iddialı değil. Çok ama çok az açık o kadar.

  Fazla oyalanmadan elbiseyi giydim. Sarı saçlarımı boy aynasının karşısına geçip dağınık topuz yaptım uzun uğraşlar sonucunda. Önden bir kaç tutam saç çıkardım ve kendime baktım.

Gayet güzel oldu bence. Ama dudaklarımın rengi çok soluktu. Parlatıcı sürsem güzel olabilirdi. Çalışma masasının çekmecesinden parlatıcımı aldım ve dudaklarıma sürdüm. Yerine koyduktan sonra diğerlerine baktım.

Ecem ve İrem makyaj yapmakla uğraşıyorlardı. Emine ise aynanın karşısından gülümseyerek kendine bakıyordu. Yakaladım seni bürütüs. Sende sevdin bu halini. Biliyordum. Yüzümde ki gülümsemeyle ona bakarken sanki onun kendine sunduğu hayran bakışlarını görmemezlikten gelerek 

'' Emine gelsene sana da parlatıcı sürelim. Makyaj değil ne de olsa '' dediğimde itiraz etmeden yanıma geldi. Hala kendi etkisinde olmalı. Cidden bu kız harika olmuştu bugün. İrem ve Ecem bile yanında tırt kaldı resmen.

İçten içten kahkaha atarken kendimi ' kimin kardeşi be' diye gururlandırıyordum. Fazla oyalanmadan Emine'ye parlatıcıyı sürdükten sonra aynanın karşısına sürükledim.

Yan yana durup incelemeye başladım ikimizi de. Gayet güzeldik. Kardeş değiliz ya boşuna. Ah aklıma ona kanka dediğim zamanlar gelince kendimi tutmadım ve kahkaha attım. Cidden kardeşime kanka demiştim ya daha ne. Onca yıl hep arkadaşımdı şimdi birden bire rütbeyi yükseltti ve kardeşim oldu.

Yerim onu ben ya. Yanığına sulu bir öpücük bıraktığımda eliyle yanağını sildi gülerken. Bende yüzümü buruşturdum ve kızlara döndüm. Az çok bitmişti işleri. Kapı çaldığında

'' Gel '' dedik dördümüz de aynı anda. Onlara ' bu oda benim hayırdır? ' bakışı atarken hiç biri beni takmıyordu. Bende omzumu silktim ve gelene baktım. Annem içeri girdi ve hepimizi baştan aşağı süzdü. Yüzünden şaşkın ve beğenmiş ifadesi varken kafasını aşağı yukarı salladı ve

'' Benim kızlarım afet olmuş bugün. Kıskandım bak şimdi. Aşağısı ful erkek birde '' dediğinde kızlarla kıkırdadık ve 

'' Sende güzel olmuşsun '' dedik. Annem de tebessüm etti ve

'' iyi hadi daha fazla oyalanmayın '' dedi. Kafamızı salladığımızda annem odadan çıktı. İrem ve Ecem'e

'' Tamam yeter kızlar hadi '' dedim. Onlar da kafalarıyla onayladılar ve oturdukları sandalyeden kalktılar. Emine'nin ellerini yumruk yaptığını fark edince kaşlarımı çattım.

'' Ne oldu '' diye sorduğumda kafasını sağa sola salladı ve cevap vermedi. Sanırım heyecan yapmıştı. Gülümsedim ve salık bıraktığı saçını geri atıp 

'' Sakin ol '' dedim. O da kafasını salladı ve gülümseyip ellerini sıkmayı bıraktı. Odadan sırayla çıkarken en arkadan ben çıktım. Benim önümde Emine onun önünde İrem  ve Ecem vardı. Benim arka da durma sebebim İrem veya Emine kararlarından dönüp geri kaçmasın diyeydi.

Ecem ise önden kaçmasınlar diyeydi. İrem değil de Emine'nin kaça bilme ihtimali vardı. Merdivenlerden inerken salonda olmadıklarını fark ettim. Çoktan sofraya oturmuşlardı sanırım. Ecem bahçeye ilerlerken bizde sırayı bozmadan peşinden ilerledik.

Tek tek kapıdan geçip bahçeye giderken bakışları bize döndü. Bizim erkekler bizi fark ettiğinde tepkisiz kaldılar. Sonra Kağan kendine geldi ve Rüzgar ve Eser'i dürtüp

'' Lan biz akşam yemeğine gidecektik defileye değil yanlış mı geldik '' dediğinde Doruk onu kafasıyla onayladı ve

'' Bence de yanlış geldik. Bizim eve çok benziyorsa demek ki '' dedi ve ciddi ciddi ayağa kalktı. O sırada kendine gelmeyi başaran Rüzgar bakışlarını benden ayırmadan Doruk'un kolundan tuttu ve yerine geri oturtup yutkunduktan sonra

'' Yok doğru geldikte kızlar yanlış '' dedi. Onun bu dediğiyle birlikte herkes kahkaha atmaya başladı. O kadar şapşal bir şekilde söylemişti ki. İstemeseniz bile gülersiniz. Eser İrem'den bakışlarını çekmezken 

'' Yok ya kızlarda doğru. Şu İrem ama bu kız niye çıplak lan '' dedi İrem'e doğru uzattığı elini sinirle geri çekip sesini sona doğru yükseltirken. Onun bu hareketi babamı, amcamı ve annemi suspus ederken sırayı erkeklere bıraktıklarını anladım. Rüzgar bahçeye girdiğimizden beri yaptığı gibi tekrar beni bir süzdü ve göz göze geldiğimizde

'' Ulan bu kız akıllanmayacak '' dedi ve derin bir nefes alıp verdikten sonra ellerini yüzüne bastırdı. Ah tamam sinir etmeyi başardık. Görev tamamdır ama az tepki verdi. Veya ben erken tehşis koydum. 

'' Yürüyün gidin üzerinize başka bir şey giyin bu ne hal '' dedi Rüzgar ve Eser aynı anda. Birbirlerine kısa bir bakış attıktan sonra tekrar sinirli bakışlar İrem ve bana döndü. Diğerleri rahattı oh. Hatta Ecem ve Emine daha fazla ayakta durmayıp yerlerine oturmuştu bile.

İrem ve ben ayakta kalmıştım ve oturmaya hamle yapsak Eser ve Rüzgar üzerimize öldürmek için atlayacak gibiydi. İrem zaten suspus olmuştu ve Eser bir daha kükrese ışınlanarak üzerini değiştirecek gibiydi. Bense korksam da belli etmedim ve babama bir bakış attım.

Bu bakışımı anlayan babam ellerini ' beni karıştırma ' dercesine havaya kaldırdı. Ondan önce anneme sormam gerekiyordu zaten. Anneme baktığımda tepkisi babamdan farklı olmadı. Son çare amcama baktığımda 

'' Rüzgar bana bile yetki veriyor '' diye kısaca bir cevap verip geri çekildi. Bu da demek oluyor ki bizimkilerden hayır yok. Başka yardım edecek kimse de olmadığı için dudak büzüp masum bakışlarımı Rüzgar'a atmaya başladım. Rüzgar bu bakışıma biraz yumuşayacak gibi oldu ama kafasını sağa sola sallayıp

'' Güzelim hadi bak akşam güzel geçsin istiyorsan değiştir üstünü '' dedi. Omuzlarım yenilgiyle düşerken Emine daha fazla dayanamadı. Aferin benim kardeşime be. Canım ablam benim. Evet Emine benden biraz daha büyük.  Abla oluyor ama abla demeyeceğim asla. Küçükken demişimdir yeteri kadar. Belki işim düşerse abla derim. Emine Rüzgar ve Eser'e bakarak

'' Sizin şu kıskançlık krizi ne acaba? Cidden abartıyorsunuz. Tamam açık giyinmiştir ama bu halinden daha açık giyindi daha önce ikisi de. O zaman neredeydiniz. Hem burada yabancı hiç kimse yok. Amcası da babası da daha açık hallerini gördü zaten '' dediğinde Eser

'' Daha önce görmüş olmaları şimdi görebilecekleri anlamına gelmez. Ayrıca bundan daha açık giyinirken biz var mıydık yoktuk. Eğer olsaydık izin verir miydik ?  Hayır '' dedi. Emine ise derin bir nefes alıp vermekle yetindi ve bana ' daha fazla uğraşamam ' bakışı attı. Rüzgar ise babama bakıp

'' Sadece bu ikisi bana karşı çıkabiliyor. Bunlara fazladan yürek vermişler. Ne desem ya Ezgi Emine'yi savunuyor ya Emine Ezgi'yi. Kardeş değiller mi aynı ikisi de '' dedi. Babam ise gülmekle yetindi. Rüzgar ise daha fazla bizimle uğraşamayacağını anlamış olacak ki 

'' Geç otur '' dedi sinirle. Bense gülmemek için yanaklarımı ısırırken yerime oturdum. İrem'de oturacağı sırada Eser

'' Sen değil. Üzerini değiştir gel '' dediğin İrem masum bakışlar atarak kafasıyla onayladı ve yerine oturamadan eve doğru ilerledi. Ben Eser'e sinirle bakarken Rüzgar

'' İrem gel buraya otur sofraya iş işten geçti zaten '' dedi. İrem sevinçle koşarak geri geldi ve yerine oturdu. Eser Rüzgar'a sinirle bakarken biz Rüzgar'ın yaptığına kendimizi tutamadan gülmeye başladık.

Kendisinin yapamadığı şeyi başkasının yapmasına izin vermiyordu. Kıskanç şey. Eğer İrem üzerini değiştirseydi Rüzgar daha fazla sinirlenecekti bana sözünü geçiremediği için. Gülüşmeler azalırken Rüzgar'da Eser'e bakarak sahte bir gülüş sergiledi. Eser ise oflayıp önüne döndü.

Biraz zaman sonra inlediğinde Rüzgar'ın Eser'e bir şey yaptığının fakındaydı herkes. Kaşlarımı çatarak şaşkınca Rüzgar'a bakarken omuz silkti ve ellerini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırıp

'' Ben bir şey yapmadım '' dedi. İrem ise telaşla Eser'e bakıyordu. Eser onun bakışlarını anlayınca gülümsedi ve

'' iyiyim '' dedi.  Ben onların hallerine masum masum gülümserken bakışlarım Eser'e döndü. Birbirlerini sevdikleri gözlerinden belli oluyordu. Tanışmaları fazla iyiydi onlar için. Tabi ben yumruğumla hoş geldin demiştim ona ama olsundu. Şimdi aramız iyi. Hatta fazla iyi. Ona Rüzgar'ın ifşasını verecek kadar iyi hatta.

Bana tripli olduğu için kendimi affettirmek adına Rüzgar'ın yüzüne su dökerken video çekmesine izin vermiştim. O anlar aklıma gelirken gülümsemem artarken kafama atılan çatal ile kendime geldim. Kimin attığına bakarken yaşlı tayfasının kendi arasında konuştuğunu fark ettim. Kızlara döndüğümde Ecem Rüzgar'ı gösterdi. Sinirle Rüzgar'a bakarken o ise gözlerini kısıp

'' Ne gülerek bakıyorsun lan şuna '' dedi. Neye kızdığını anlarken olay büyümesin diye bana attığı çatalı masaya koyup bu sefer ona gülerek bakmaya başladım. Hizmetlimiz gelip yemek servisi yaparken ben Rüzgar'a bakmaya devam ediyordum.

Yakışıklı sevgilim benim. 10 üzerinden 9 puanı hak ediyorsun. 1 puanı kıymetli popomu acıttığı için ve az önce çatal attığı için kesiyorum. Kafam acımamıştı zaten ama atamazdı o çatalı. Seslene bilirdi. Yine gülümserken uzaktan bir öpücük gönderdim ona ve hizmetlimizin yemek servis etmesini izledim. Servisi biterken Babam 

'' Afiyet olsun '' diyerek yemeğe başladı. Bizde peşinden başlarken Songül ablaya bana az koyduğu için minnettar bakışlar attım. O da gülümsedi sadece. Rüzgar olsa tabak taşana kadar koydurur hepsini zorla yedirtirdi.

Ayh ben onunla evlenince aynı sofrada yemek yeyip aynı evde yaşayacağız. Giydiklerime hatta yediklerime bile karışacak. Ama olsun karışacak olması onunla evlenmeyeceğim anlamına gelmez. Hem ben onu seviyorum ve evleneceğim. Sıkıyorsa gitsin başka kıza veya baksın başka kıza.

Beni bir bıraksın o zaman gösteririm ben ona bir daha beni bıraka bilecek mi? Evinin adamı olup işinin başında duracak. Çocuklarımızın babası olacak. Ayh çocuklarımız deyince bir an heyecan yaptım. Küçük bir şey evin içinde koşup duracak falan. İnşallah babasına çeker.

Yakışıklılığı babasına güzelliği bana çekse ne güzel olur. İki tane çocuk olsun bence. Hatta rekora gidelim biz. Bence sıkıntı yok. Bakarım hepsine ben. Bizim sülalede en fazla 14 çocuk yapılmış. Bizde 15 yapıp rekoru kapalım diyeceğim de futbol takımı mı kuracağız 3 kişide yedekte falan. Yok ya 15 ne? Çok fazla en fazla 4 yeter yani. Veya 2 tane mi olsa. Tamam sınır 5 olsun. Bir dakika ya o kadın 14 tane çocuğu nasıl yaptı acaba?

Burada çocuktan bahsediyoruz doğumdan 14 tane fazla yani. Hepsi normal doğum mu ki?  Sezeryan doğum olsa peş peşe olmaz. Çok acı çekmiştir her çocukta o zaman. En çok korktuğum şey doğumda çekeceğim acıydı ama doğuran nasıl doğuruyorsa bende öyle doğuracağım. Ikına ıkına bağıra çağıra çıkacak o çocuk oradan. Başka şansı yok zaten. 

 Servis edilen yemekler biterken önüme konulan tabakla kaşlarımı çattım. Songül ablaya bakarken

'' Rüzgar bey yemenizi istiyor '' dediğinde Rüzgar'a çevirdim bakışlarımı. O ise çenesiyle tabağı gösterip 

'' Bitecek o '' dedi. Ama ben doymuştum ki. Yiyemezdim. Herkesin bakışlarının bizde olduğunu fark edince garipsesemde umursamadım. Rüzgar'a bakışlarımla yemek istemiyorum demeye çalışsam da nafile. İnatçı keçi!! Yemeyeceğim ulan. Bana ne. Zorla mı?

Kollarımı göğsümde birleştirdim ve arkama yaslandım. Rüzgar oturduğu yerden kalkarken bir an telaşa kapılsam da panik yapmamaya çalıştım. Yanımda oturan İrem'e bir bakış atıp yerinden kaldırırken İrem'in işine gelmişti.

Koşa koşa Eser'in yanına gidip otururken ona ölümcül bakış attım. Rüzgar İrem'in yerine oturup kulağıma yaklaştı ve

'' Eğer babana arabada beni öptüğümü söylememi istemiyorsan aç ağzını '' dedi ve çatalımı eline aldı. O sırada Tedirgin bir şekilde babama bakıp gülümsedim ve o arada çoktan ağzımı açtım. Söylerse o kıymetli bacaklarım kırılabilirdi. O yüzden biraz daha yemek yiyebilirim.

Rüzgar ağzıma yemekleri tıkarken çiğneyip yutuyordum sadece. Annem bizim bu halimizi gülümseyerek ve romantik bir film izliyormuş gibi izlerken gerçeği bir bilse. Rüzgar'ın şuan bana tehditle yedirdiğini mesela. Ah annem ah kızın neler çekti neler. Hatta kızın ne boklar yedi neler. Sen bir bilsen kızının ' Allah'ın hakkı üçtür ' diyerek koskoca mafyayı öptüğünü. Gerçi onun işine geldi amma neyse. Hatta anne sen bence bunu hiç bilme.

Rüzgar'ın üzerimi değiştirdiğini. Ama hasta olmasam engel olurdum ki. O kadar da geniş değiliz yani. Her neyse konu bu değil ben ağzımdankini çiğnemekle uğraşırken Rüzgar ağzıma zorla bir daha yemek tıktığında dolu ağzımla

'' Mal ağzım dolu '' demeye çalışmadım. Çünkü ağzımdan firar edecek olan yemeklerin bilincindeydim. Yine de bakışlarımla anlatmaya çalıştım ama o benim bu halimden zevk alıyormuş gibi ağzıma biraz daha tıktı ve şuan iki yanağımda sonuna kadar şişmiş bir şekilde masadakilerin gülmesine neden oluyor. Ulan ya ben bu adamı ne zaman sinir etsem o da bir açığımı buluyor ve benimle oynuyor. Neyse sakinim. Ağzımda olan yemeği zar zor çiğneyip yuttuktan sonra Rüzgar'ın kulağına yaklaşıp 

'' Beni zorla öptüğünü söylesem sence babam ve amcam ne yapar '' dedim kısık sesimle. Kimse duymasın istemiştim ama yanımızda oturan Ecem duymuştu. Neyse onlar biliyor zaten sıkıntı yok. Geri çekildim ve Rüzgar'a kısa bir bakış atıp masada ki bezle ağzımı güzelce sildim. Suyumdan da bir yudum aldıktan sonra Rüzgar 

'' Neyse yeter zaten bu kadar '' dedi ve yanımdan kalkıp yerine ilerledi. O arada İrem de somurttu ve Eser'in yanından kalkıp yanıma oturdu. Kısa süre sonra masadaki herkes aynı konudan sohbet edip tartışmaya başladık.

Arada sırada kahkahalar yankılanıyordu ortamda. Bazende bakışlar konuşuyordu sadece. Cidden güzel vakit geçiriyorduk ama bazılarımız sıkılmıştı bu muhabbetten.

Rahat edemiyorduk ki konuşurken. Mesela Rüzgar bir çok kez küfür edeceği sırada benim sayemde susmayı başardı. Adam sanki küfür modundaymış gibi her konuşulan şirket adamı hakkında mafya adamı hakkında küfür ediyor. Küfür etmeden bile küfür etmişti. Neyse ki hepimiz doğal karşıladık onu da sıkıntı yok. 

Kahkahalarımız arasında duyulan kapı zili ile herkes suspus olurken Amcam ve Rüzgar çoktan ayağa kalkıp eline silahını almıştı. Ne oluyor? Niye bu kadar endişeye düştü ikisi de? Birbirlerine bakarlarken Babam

'' Ne oluyor? '' diye sordu. Amcam

'' Hepimizin buraya geldiğimizi biliyorlarsa tuzak filan kurmuşlardır '' diye kısa ama öz bir şekilde cevapladığında Rüzgar eve doğru ilerlemeye başladı. O arada Rüzgar'a bir şey olur endişesi ile kalbim hızlanırken ayağa kalkıp

'' Rüzgar tek gitme dur. Emin değiliz zaten '' dediğimde bana kısa bir bakış attı ve

'' Bir şey olmaz. Sen dedin emin değiliz diye '' dedi. Eve doğru yürümeye devam ederken amcam'da peşinden gitti. Babama baktığımda o da kendi silahını çıkarmış bahçeye göz gezdiriyordu. Eser ve Kağan'da Rüzgar'ların peşinden giderken Doruk burada babamla kalmıştı.  Kızlar endişeyle dururken Emine yanıma geldi. Burada durmanın manası yoktu ki. Emine ile beraber bizde içeri yürürken  annem

'' Olduğunuz yerde durun '' dedi endişeli sesi ile ama onu dinlemeden adımlarımı hızlandırarak içeri girdim. Eser ve Kağan salonda dururken beni fark edince Kağan 

'' Ezgi bahçeye çık '' diye tısladı ama sadece elimi dudaklarıma götürüp sus işareti yaptım. Sabır diler gibi yukarı baktı. Bende kapıya ilerledim. Zil bir kez daha çaldığında Rüzgar amcama döneceği sırada beni fark edince ağzını oynatarak

'' Defol '' dedi. Ah çok kibar bir tabirdi. Onu da dinlemedim ve ona da Kağan'a yaptığım gibi sus işareti yaptım. Rüzgar kaşlarını çatarken kapıya ilerledim. Kapının koluna elimi koyduğum sırada amcam elimi geri çekip 

'' Ne yaptığını sanıyorsun? '' dediğinde 

'' Emin değiliz ben kapıyı açıyım gerisi sizde '' dediğimde bir an tereddüt etse de bana güvendiğini biliyordum. Bana her şeyi öğreten oydu zaten. Dövüşmeyi de öğreten oydu cesareti ve korkusuzluğu da. Rüzgar'a baktığında Rüzgar kafasını sağa sola salladı.

Derin bir nefes alıp verdim ve ani bir şekilde amcamdan kolumu çekip kapının kolunu tuttum. Rüzgar tam engelleyeceği sırada kapı kolunu aşağı indirince geri çekildi ve kapının arkasında saklanmaya başladı. Kapıyı derin bir nefes alıp vererek açtığımda karşımda gördüğüm iki tane takım elbiseli adamla ne yapacağımı bilemezken vakit kaybetmek yerine birinin kasığına tekme attım.

Benim hamlemle amcam ve Rüzgar'da saklandıkları yerden çıkıp ikisini de yere yatırıp kafasına silah tutarken gürültüden dolayı Eser ve Kağan'da içeriden çıkıp geldiler. Amcam 

'' Kimsiniz lan? '' diye sorduğu sırada Kağan korumacı tavır sergileyerek benim önüme geçip etrafı kolaçan etmişti. Bense onun arkasından kafamı ileri doğru uzatmış ne oluyor diye bakmaya çalışıyordum. Herkesin sesini kesen yaşlı bir kadın sesi duyduğumuzda kafalar ona çevrildi.

'' Rüzgar bırakın adamlarımı. Benim onlar '' dediğinde amcam kafasına silah doğrulttuğu adamı bıraktı ve elini uzattı. Bense ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Rüzgar da silahı beline yerleştirip yere yatırdığı adama elini uzattı. Adamlar yerden kalkarken amcam adama

'' Pardon '' diye kısa bir özür sergiledi. Rüzgar ise adamı yerden kaldırıp bir şey demeden yaşlı kadına dönmüştü. Bense olayı anlamaya çalışırken dile gelip konuştum

'' Ne oluyor? '' diye sorduğumda Kağan omuzunun üstünden arkasında ki bana baktı ve sonra önümden çekildi. Yaşlı kadın bana baktığında 1 adım atıp Rüzgar'ın yanına geçtim. Ne yani biraz ürkmüş olabilirim.

Rüzgar ve Amcama sözünü geçiriyorsa mafya filandır o da her halde ama mafya olmak için çok yaşlı değil mi? Hala ne olduğunu anlamazken kaşlarımı çattım. O sırada yaşlı kadında bana bakmayı kesti ve yanıma yaklaştı. Olduğum yerde dik duruşumu sergilerken kollarını bana sarınca ne yapacağımı bilemedim.  

'' Torunum benim '' demesiyle çattığım kaşlarım bir anlık gevşedi. Rüzgar ve amcama baktığımda amcamın gülümsemesi rahatlamamı sağladı ama saflığımı konuşturup anlamamaya devam ettim. Yaşlı kadın geri çekilirken elini omzuma koyup sıvazladı ve 

'' Tanımıyorsun değil mi? Ben babaannen '' dediğinde gözlerimi gözlerininden ayırmadan ve kıpırdamadan kadına baktım. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp yüzümde oluşan minik tebessümle babaanneme baktım.

Demek Emine'nin arada sırada bahsettiği babaannemiz buydu. Gözlerim kaza anını da hatırlamanın etkisiyle dolarken bu sefer ben sarıldım ve gözümden bir damla yaşın düşmeşine izin verdim. Gözlerimi kapatıp sarılışımı sıkılaştırırken olabildiğince daha sıkı sarılıyordu o da bana. 

 Birbirimizden ayrıldığımızda ortamın duygusallığını bozmak için 

'' Ben daha tonton bir şey bekliyordum '' dedim gülerken. O da gülümsedi ve 

'' Tonton olmam için daha az şey yaşamam lazımdı '' dediğinde buruk bir tebessüm ettim ve 

'' Hadi içeri geçelim. Emine çok şaşıracak hatta diğerleri de '' dediğimde kafasını salladı. Elini belime koyarken bende onun adımlarına eşlik ederek içeri girdik. Peşimizden amcam ve Rüzgar geliyordu. Eser ve Kağan çoktan bahçeye geçmiş olmalı. Biz bahçeye girdiğimizde bakışlar bize döndü. Emine babaanneyi görünce oturduğu yerden kalktı şaşkınlıkla

'' Babaanne '' dedi. Koşarak sarıldıktan sonra ayrıldı ve 

'' Hoş geldin '' dedi. Babaannem ise Emine'ye kötü bir bakış atıp

'' Hayırsız insan bana da haber verir. Korumalardan duymasam haberim olmayacak '' dediğinde Emine mahçup bir bakış attı ve

'' Ama Sultan'ların Sultanı vakit yoktu hem sen sevmezsin böyle kalabalığı '' dediğinde babaannem Emine'nin kafasına vurup

'' Kim demiş sevmem diye. Koskoca ailem burada benim '' dediğinde Emine bir şey diyemeden Rüzgar

'' Sultan hanım cidden sizi çok seviyorum. Yapamadıklarımı yapıyorsunuz resmen '' dediğinde babaannem anlamasa da bizim tayfa anlamıştı. Emine sinirle Rüzgar'a bakarken Rüzgar dahil herkes kıkırdıyordu. Olayı anlatmak için

'' Biraz tartıştı ikisi de o yüzden '' dedim. Kafasını salladıktan sonra annem yanımıza geldi ve

'' Hoş geldiniz '' deyip elini öptü. Babamda kısa bir baş selamı verdi. Babaannem babamı görünce elini kalbine koydu ve Euzü besmele çekip 

'' Ölmemiş miydin sen? '' dedi. Hepimiz onun bu haline gülerken babam kafasını sağa sola salladı ve 

'' Hayır '' dedi biraz çekinen sesi ile.  Babaannem 

'' Anlaşıldı bugün çok şey konuşulacak '' dediğinde erkekler ve kızlar olarak birbirimize bir bakış attık. Bu bakışın anlamı ise sadece ve sadece 

' Daha fazla konuşmaya dayanamam ' olabilirdi. Derin bir nefes alıp verdim ve belki kurtuluruz ümidi ile minik bir tebessüm ettim. Herkes yerlerine otururken Doruk

'' Gazamız mübarek olsun '' dedi ve sanki hiç bir şey dememiş gibi gülümseyip çoktan başlamış olan konuşmayı dinliyormuş gibi yapmaya başladı. Bizde çaktırmadan kafamızı sallamakla yetindik. Gazamız mübarek olsun. Hakkımızda hayırlısı.

  
....

Ne kadar ergen saçması sahnelerim varmış, deliricem. Troll için yazmış bile olsam sinir bozucu.

Bu arada direkt yerine DİREK yazan bir yazarım yani sjjsjsjs.

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 85.2K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
501K 14.7K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
2.1M 133K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
25.3M 901K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...