İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (20...

By Anna_okur

3.1M 125K 30.2K

14. YAŞIMA HİTABEN, aşka aşık küçük kız adına... 💜 Yazardan, Roman niteliği taşımamaktadır, genç kurgu tar... More

💜TELMAF.1.💜
💜TELMAF.2.💜
💜 TELMAF.3.💜
💜 TELMAF.4. 💜
💜 TELMAF.5.💜
💜 TELMAF.6. 💜
💜 TELMAF.7. 💜
💜 TELMAF.8. 💜
💜TELMAF.9.💜
💜TELMAF.11.💜
💜TELMAF.12.💜
💜TELMAF.13.💜
💜TELMAF.14.💜
💜TELMAF.15.💜
💜TELMAF.16.💜
💜TELMAF.17.💜
💜TELMAF.18.💜
💜TELMAF.19.💜
💜TELMAF.20.💜
⚠️DUYURU⚠️
💜TELMAF.21.💜
💜TELMAF.22.💜
💜TELMAF.23.💜
💜TELMAF.24.💜
💜TELMAF.25.💜
⚠️DUYURU⚠️
💜TELMAF.26.💜
💜TELMAF.27. 💜
💜TELMAF.28.💜
💜TELMAF.29.S.F💜
💜 Büyük Duyuru💜
💜AŞKMAF/1.💜
💜AŞKMAF/2💜
DEĞERLENDİRME
💜AŞKMAF/3💜
💜AŞKMAF/4💜
💜AŞKMAF/4 (2/2)💜
💜AŞKMAF/5💜
💜AŞKMAF/6💜
💜AŞKMAF/7💜
💜AŞKMAF/8💜
💜AŞKMAF/9💜
BİLGİLENDİRME
💜 AŞKMAF/10💜
💜AŞKMAF/11💜
💜AŞKMAF/12💜
💜AŞKMAF/13💜
💜AŞKMAF/14💜
💜AŞKMAF/15💜
💜AŞKMAF/16💜
!!!!
💜AŞKMAF/17💜
💜AŞKMAF/18💜
💜AŞKMAF/19💜
💜KISA BİR ALINTI.💜
💜AŞKMAF/20💜
💜AŞKMAF/21💜
💜AŞKMAF/22💜
💜AŞKMAF/23 Finalden Önce💜
💜TEL/AŞKMAF/FİNAL💜
♡♡
💜ÖZEL BÖLÜM (1)
💜Özel Bölüm (2)
💜💜DUYURU💜💜
💜ÖZEL BÖLÜM (3)
💜💜 DUYURU 💜💜
§Emine-Kağan§
AL SANA ÖZEL BÖLÜM!
AL SANA ÖZEL BÖLÜM 2 (3M İÇİN EYV.)

💜TELMAF.10.💜

110K 3.8K 1K
By Anna_okur

Neden sürekli bayılıyor,neden sürekli uyuyor sorularına hitaben şuraya son kez cevap yazıyorum. Birincisi, açıkça kitap içerisinde geçmese de defalarca belirtildiği gibi Ezgi karakteri stres ve korku durumunda kriz geçiriyor. Uyku konusunda, fark ettiğiniz gibi bölümler günlük olarak ele alınıyor. Uyanması ile başlıyor, gün sonunda bitiyor her bölüm. Zaman atlamaları zaten belirtiliyor. Yeterli geldiğini düşünüyorum.

Karakterime, karakterin fiziki ya da psikolojik herhangi bir özelliğine laf eden herkes, erişime engellenecektir. Karakteri hakaret derecesinde eleştirmek demek, yazara yapılmış büyük bir aşağılama demektir! Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.

İyi okumalar dilerim.

...

Sabah erkenden kalkmış olsamda, yataktan çıkmamıştım. Odadan çıkıp evde gezmeyi ya da bahçeye çıkıp biraz hava almayı düşünsemde ne korumalar peşimi bırakacaktı ne de gerçekten sabahın köründe gelen hizmetliler. Bu yüzden telefonumla vakit geçirmiş, biraz kendime zaman ayırmaya çalışmıştım.  

Bir süre sonra da Rüzgar uyanıp uyanmadığımı kontrol etmek için odama gelmiş,uyanık olduğumu görünce de kahvaltıya çağırmıştı. Nedense yorgunn gözüktüğü kanısındaydım.

Odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Dün akşam yemek yemek dahi aklıma gelmediği için biraz açtım. Mutfağa girdiğimde Rüzgar sofraya oturmuş elinde telefon vardı. Hizmetli yoktu. Başka zaman mutfakta olurdu o da. Anlaşılan Rüzgar, o kadına gerçekten sinirlendiğimin farkına varmıştı.

Karşısındaki yerimi aldığımda Rüzgar telefonundan kafasını kaldırıp bana baktı. Telefonunu masaya koyup çatalını eline aldı ve kahvaltısını etmeye başladı. Ne olduğu konusunda bir fikrim yoktu. Laf atmasını bekliyordum, herhangi bir şey demesini.  Bilmeden bir şey mi yapmıştım? O yemeğini yerken ben onu izledim. Yemeyecektim.

Neden böyle davrandığını bilmek istiyordum. Tanıdığım Rüzgar böyle yapmazdı. Laf atardı başka bir şey derdi. Acaba başka bir sorunumu var? Kaşlarım hafif çatılmış onu izlerken kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerimi gözlerine dikmişken

'' Yesene! '' dedi azarlar gibi. Bense hala ona bakıyordum. Ne olduğunu çözmeye çalışıyordum.

'' Dünkü gibi mi olsun istiyorsun?''

Omuz diktim sadece. Yüzünde gezinen gözlerimin fark ettiği detay ile sorguladım.

'' Uyumadın mı? '' dediğimde gözlerini kaçırıp yemeğini yemeye devam etti. Neden böyle yapıyor. Sorumu tekrar ettim.

'' Uyumadın mı? ''

Çatalı bırakıp bana baktı.

'' Yemeğini yer misin artık yoksa yedireyim mi? ''

Derin bir nefes aldım ve elime çatalı alıp peynire batırdım. Peyniri ağzıma attığımda bakışlarımı tekrar Rüzgar'a çevirdim. Neyi vardı gerçekten. Rüzgar da bana baktığında

'' Neden böylesin? '' dedim.

Kaşlarını çattı.

'' Nasılım? ''

Parmağımla onun suratını gösterdim.

''Böyle."

''Alışırsın, hep böyleyim.''

Beni geçiştirmeye çalıştığının gayet farkındaydım ama uğraşmayı bırakmayacaktım.

''Dün öyle değildin, ondan önceki günde böyle değildin. Hem belli oluyor uyumamışsın da. Sana yanlış bir şey mi dedim veya yaptım? ''

''Bir şey yok, hadi yemeğini ye ve üsteleme. Bir şey diyorsam yap. Sınama beni!''

Son dediklerine takmadım. Yanında zorla duruyorken bana bir şey demeye hakkı yoktu. İstediğim gibi davranırdım. Çatalı elimden bıraktım.

''Sana afiyet olsun Rüzgar. Böyle davranırsan kendimi suçlamaktan öteye gidemem ki ben. ''

Bir şey demedine fırsat vermeden mutfaktan çıktım.

Bir şey yaptığımı sanmıyorum ama bana böyle davranması garibime gitmişti. Tamam daha 2-3 gündür beraber yaşıyoruz fakat onu az çok tanıdığıma emindim. Eğlenceli bir tipi yoktu ama ben varken yeri geldiğinde eğlenceli olabiliyordu. Her ortama kolay kolay ayak uydurabilecek biriydi. Ne olduğunu bilmek istiyordum sadece.

Merdivenlerden indim ve salona geçtim. Benimde moralim bozulmuştu. Salondaki geniş koltuğa oturdum ve her zaman ki gibi şömineye baktım. Burada yapacak hiçbir şey yoku. Evde tek olmakta can sıkıcıydı.

Birkaç dakika sonra salona Rüzgar geldi. Ona bakmadan şömineye bakarak içimden şarkı söylemeye devam ettim. Bir süre sonra Rüzgar'ın bir şeyler mırıldandığını duydum. Daha sonra ayaklandı ve gelip benim yanıma oturdu. Kafamı ona çevirip kaşlarımı çatarak baktım.

''Önemli bir şey yok. Öyle davrandığım içinde üzgün değilim.''

İstemesizce dediğine güldüm.

''Problem değil.''

Yanıma biraz daha yerleşirken kollarını karnıma sarıp kafasını boynuma gömdüğünde

'' Ne yapıyorsun? '' dedim. Kendini rahat pozisyona getirirken kafasını da boynumda hafif hareket ettirdi.

'' Uykum var. ''

Bunu tahmin edebiliyordum.

''Yatağına yat o zaman.''

Bana niye sarılıyor uykusu varsa sahi.

''İzin ver, lütfen! '' dedi kısık ve yalvarır sesiyle. Böyle ses tonu kullanmasına şaşırsam da ne diyeceğimi düşündüm. Bir çocuk kadar masum duruyordu şuan. Uykusu varsa gitsin yatağında yatsın yinede.

''Böyle rahat edemezsin.''

Birden ayağa kalkıp beni de elimden tuttu ve kaldırdı. Merdivenlere doğru yürürken beni de peşinden sürüklüyordu.

'' Nereye? '' dediğimde cevap vermek yerine merdivenlerden çıktık ve ilk odaya girdik. Burası da yatak odasıydı. Kapıyı kapattıktan sonra bana baktı sakince.

''Biraz uyuyacağım...'' dedi yine az önce kullandığı ses tonuyla.

'' Uyu '' dedim bende. Ne yapmamı istiyor anlamadım ki. Bana daha da yaklaştı ve yüzümü ellerinin arasına aldı. Parmakları hafifçe yanağımı okşarken yüzünde küçük bir tebessüm oluştu.

''Kızdığını biliyorum ama seninle beraber yatmak istiyorum. Sadece yanımda dursan da yeter. Kokunu alsam, yetiyor zaten. ''

Sesini ve bakışlarını kullanmayı çok ama çok iyi biliyordu. Kabul etmesem günahmış gibi sanki. Kafamı salladım sadece. Cevap vermedim. Rüzgar hafif tebessüm etti ve yüzümü bırakıp elimi tuttu. Yatağın yanına geldiğimizde kendini yatağa yattı ve kenara kaydı. Bende yavaş hareketlerle yattım. Rüzgar bana doğru döndüğünde bende ona doğru döndüm. Gözlerime bakarken bende onun gözlerine baktım. Kalbim yine mi hızlanmıştı benim?! Rüzgar hala gözlerime bakarken mırıldandım.

''Uyusana sen artık."

Rüzgar gülmeye başladığında ofladım. Tamam biraz heyecan yaptığım için sesime de yansımış olabilir ama bunda gülünecek bir şey yoktu. Rüzgar kafasını sallayıp gözlerini kapattı. Bende bunu fırsat bilip onun yüzünü incelemeye başladım.

Kaşlarının kalınlığı ideal boydaydı bence ve ona çok yakışıyordu. Yeni çıkmaya başlamış sakalları da ona daha asi bir hava katıyordu. Burnu bana göre çok tatlı. Küçük değil ama tatlı. Dudak biçimi zaten ona özelmiş gibi. Dağınık saçları ona ayrı bir hava katıyordu her zaman. O da biliyormuş gibi hiç düzeltme gereği duymuyordu.

Kalbim hızını arttırırken elimi kalbime koydum. Bu hızlanmalara alışmam gerekiyordu. Tamam anlıyorum arada sırada hızlanıyorsun ama iki iltifat ettik çocuğu övdük diye de hızlanılmaz ki şimdi. Göğüs kafesime yazık. Rüzgara bakmayı kesip düz bir şekilde yattım yatağa.

Rüzgar kıpırdanınca rahat yatmak istediğini düşünürken tek kolunu benim üzerime atıp beni kendine çekti ve kafasını da göğsüme koydu. Kaşlarımı çattım hızla.

'' Hey sarılmak yok! '' dedim ama o beni kendine daha çok çekti.

''Öyle bir şey hakkında karar vermemiştik. Sende yorgun görünüyorsun, uyu hadi. ''

Kalbim bu kadar hızlı atıyorken ve o bana sarılırken uyuyamazdım. Hayır yani anlamda veremiyorum neden böyle olduğuna. Rüzgar'ın bende ki etkisi buydu biliyordum ama bana yabancı bir histi. Kabullenmek konusunda zorluk çekiyordum. Onun dediğini yapıp gözlerimi kapattım. Ne kadar bu haldeyken uyuyamayacak olsam da deneyecektim.

'' Kalbin söz dinlemiyor mu? ''

Rüzgar'ın güler gibi çıkan sesini duymamazlıktan geldim. Ağzına laf vermek istemiyordum.

''Uyusana!'' dedim sitemle. Şuan sırıttığına emindim.

...

Gözlerimi kırpıştırarak açtım. İlk başta nerede olduğumu anlayamasam da sonradan aklıma birer birer düşmüştü son kareler.

Üzerimdeki ağırlık  sanırım Rüzgar'ın koluydu. Kalbim yine Rüzgar'ın etkisiyle hızlanırken kolunu yavaş hareketlerle üzerimden çektim. Hala uyuyordu sanırsam. Nefes alışverişi düzenliydi. Fazla kıpırdanmamaya çalışarak yataktan yavaşça çıktım.

Saat kaç olmuştu ki? Parmak uçlarımda yükselerek ses çıkarmamaya çalışıp Rüzgar'a son kez bakarak odadan çıktım. Koridora geldiğimde rahat rahat yürüdüm. Yüzümde sinsi bir gülüş oluştu. Biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi, hem eğlenmek olurduk. Tabii ters tepip kafama sıkma ihtimali de vardı.

İlk önce kendi odama girip yatağın yanında ki telefonumu aldım. Saate baktığımda 3 olduğunu gördüm. Uyandırmak için erken miydi ki? Gece neden uyuyamamıştı ki? Bir bilseydim, ona göre hareket ederdim ama yapacağımdan geri kalmayacaktım.

Bildirimlerde İrem'in aramış olduğunu görünce Rüzgar'ı biraz erteleyip yatağa oturdum ve İrem'i geri aradım. Bekletmeden açmıştı.

'' Ezgi aşkım iyi misin? '' diyen ve meraklı olduğu sesinden belli olan arkadaşımın sorusunu hemen cevapladım.

'' İyiyim aşkım merak etme. Sen nasılsın?"

'' Çok iyiyim ama seni çok özledim... ''

Hüzünlü çıkardığı sesine karşı dudak büzdüm.

''Bende sizi çok özledim. Sık sık konuşalım böyle. ''

İnsanın canını verebileceği dostları olunca özlemese günah.

''Konuşuruz tabii ki, bu araba Emine'nin dedikleri doğru mu? Rüzgarla aynı evde mi kalıyorsunuz siz şimdi? '' dediğinde güldüm. Tam bir dedikodu makinasına dönüşmüştü şuanda.

'' Evet aynı evde kalıyoruz. ''

''Ay ne güzel peki ona karşı bir şeyler hissetmeye başladın mı kız? He, doğruyu söyle bak! ''

''Belki olur ama şimdi hayır. Eminim. ''

Yalan söylemedim aslında. O bana aşık oldun mu gibisinden sormuştu. Ben Rüzgara aşık değilim. Sadece beni etkileyecek biriydi.

'' Of kızım ya bari bir fotosunu çek de at bana merak ettim şimdi. Yakışıklı mı? ''

''Meraklı! Halletmeye çalışırım ve evet İrem, adam fena bir şey fakat bunu benden duymasına gerek yok. ''

Nasıl çekecektim acaba fotoğrafını. Uyurken mi çeksem ki? Ama öyle de çok tatlı olur. Neyse bir ara hallederdim.

''Sen beğendiysen sıfır sıkıntı! Eğer olmazsa bana yönlendir ben kesin aşık olurum çünkü! ''

Beni denemek için şaka yaptığının farkındaydım.

''Biliyorum olursun sen, senin aşık olmadığın kimse yok ki zaten! ''

Sokaktan geçen çocuğa da aşık oluyor, tanımadığı kişiye de ve filmde ki oyunculara da. Nerede yakışıklı var İrem orada. Ama kızda şans yok ki sevgili yapamıyor. En son lise de yapmış onuda internetten 2 hafta konuşmuşlar görüşmüşler. Buluşma geldiğinde internette ki çocukla gelen çocuğun alakası yok. Bir olay daha vardı fakat o biraz uzun meseleydi.

''Deme öyle ya, benim aklım şeyde kaldı zaten artık yok öyle önüne gelene aşık olmak. ''

İnanmazdım. İrem'in aklı birinde kalamazdı, genelde bininde kalırdı.

''İrem sen iyisin değil mi? Aklındaki şanssız kim?'' dedim.

''İyiyim ben. Aklımda ki şey işte ya şey.. ''

'' Ne? '' dedim söylemesini kolaylaştırmak için.

'' Offf hani şu çocuk var ya kavga ettiğimiz gün gelen."

'' Eser mi? '' dedim şaşkınlıkla.

''Evet yani sanırım o ama ne olur hala onunla görüşüyorsanız bir şey deme tamam mı Ezgi lütfen bak! '' dediğinde şaşkınlığım üzerimden gitmezken

'' Tamam. '' dedim.

''Hislerinden emin misin? '' diye sordum ciddiyetle.

'' Evet eminim. ''

Bizim İrem sevdalanmış be. Arkadaşım benim kıyamam. Yaparım ben sizin aranızı. Sevap işlemiş olurum hem.

''Ezgi benim kapatmam lazım şimdi hadi görüşürüz. ''

Benim cevap vermeme izin vermeden telefon kapanınca telefonu kulağımdan çektim. Ekranına kısa süre baktıktan sonra telefonu bıraktım ve yataktan kalktım. Sıra suyun kaldırma kuvvetini kullanmada. Kimin üzerinde Rüzgar'ın. Odadan hızlıca çıktım ve mutfağa girdim.

Bir bardağa çeşmeden su koyduktan sonra soğukluğuna baktım. İdare ederdi. Fazla soğuk olmasına gerek yok. Elimde bardakla koridorun başında ki odaya girdim. Rüzgar bıraktığım gibi mışıl mışıl uyuyordu. Sinsice sırıttım ve yatağa yaklaştım sessizce.

Yatağın yanına geldiğimde elimdeki bardağı tam Rüzgar'ın kafasının üzerine sabitledim ve biraz eğdim bardağı. Su bardaktan yavaşça akıp Rüzgar'ın yüzüne geldiğinde bardaktaki tüm suyu boşalttım ve yataktan biraz uzaklaştım. Rüzgar birden yataktan kalkarken duyduğum küfürle kulaklarımı kapattım.

''Ananı si... '' küfrünü tamamlayamadan beni gördüğü için susmuştu gerçi. Yüzünü elleriyle sildikten sonra bana bakıp

'' Ne yapıyorsun sen? '' dedi sert sesiyle. Ay sinirlenmiş mi. Kıyamam. Kudur!

''İntikam, kendimce tabii... '' dedim ve sırıttım. Rüzgarın öfkeli bakışları yüzünden sırıtmam solarken, sinirle gözlerini kapattı ve

'' Kaç! '' diye mırıldandı. Ben ne yaptım olduğum yerde durmadım tabii ki de! Hemen elimdeki bardağı yatağın üzerine atıp yardırmaya başladım. Nereye kaçacağım ben?

Merdivenlerden nasıl indiğimi hatırlamıyordum. Kafamı arkaya çevirmem ile önüme dönüp daha da hızlı koşmam bir oldu. Valla peşimde. Koskoca mafya benim peşimde koşturuyor. Şuan Rüzgar anne ben annesinden dayak yemekten kaçan küçük çocuk olmak isterdim ama maalesef olmuyor. En iyi benzetme Rüzgar kırmızı görmüş boğa ben ise kırmızı renk oluyorum. Salona geldiğimde koltuğun arkasına geçtim ve soluklandım biraz. Rüzgar ise önüne geldiğinde

''Sence de fazla abartmıyor musun?'' dedim yırtmak için ama işe yaramadı. Uğraşası vardı adamın.  Kanepenin arkasında bir sağa bir sola gidiyordum. Rüzgar da benimle beraber.

''Biraz daha abartmalıyım, az kalır!'' dediğinde durdum ve

'' Yok ya oldu! Öldürmedik ya hoş, biraz su döktük! '' dedim. Dik başlı olmak yerine huyuna gitmeyi denemeliydim belkide.

''Ulan o biraz dediğinse, çoğunu merak ediyorum gerçekten. ''

Söylediklerinde oldukça haklıydı aslında.

''Olabilir hem bende az dökecektim ama elimden döküldü işte! '' dedim. Rüzgar daha da sinirlenirken koltuğun arkasından çıktım ve salonda koşmaya başladım. Çok az mesafe vardı aramızda. Elini uzatınca yakalayacağını sanıp küçük bir çığlık attım ve hızımı arttırdım. Bahçe evet evet bahçeye çıkmalıyım. Hemen arka bahçeye giden kapıya koştum ve kapıyı hızla açıp çıktım.

Keşke daha önce bu bahçeye keşif için gelseymişim. Gerçi kaçarken nereye gidebilirim şuan bilmiyorum. Bir sağa baktım bir sola. Bir tarafta havuz ve masa var diğer tarafta geniş yeşillik alan. Ben nereye gideceğim şimdi? Arkama baktığımda Rüzgar'ın koştuğunu görmemle hemen bir yere doğru koşmaya başladım. Ne tarafa gitsem peşimden gelecek sonuçta. Bahçe olan tarafa doğru koşmaya devam ettim. Evin etrafında tur atacağım herhalde.

''Ya dur bak ne olur özür dilerim Rüzgar, yoruldum ulan yoruldum! '' diye bağırdım ama koşmaya devam ettim. Evin ön tarafına giden yola dönerken tekrar onu kontrol ettim.

''Neden bu kadar büyük bu ev ya!''

Her şeye karşı sitem etmeyi acayip severdim. Koş koş bitmiyor bahçede. Ön tarafa geldiğimde korumalar bana baktı. Kaşları çatılırken, kaçtığımı düşündükleri belliydi.

''Bakın gerçekten kaçmıyorum, beni arkamdan koşturandan koruyun yeter. AH!'' diye bağırdım ve koşmaya başladım. Son çıkardığım ses Rüzgar'ın bana yaklaştığını fark etmemden dolayıydı. Rüzgar peşimden koşarken

'' Tutun! '' diye korumalara emir verince gözlerimi büyüttüm.

'' Hadi ama onları karıştırma '' dedim ama şuan üzerime 10 tane koruma birden geliyordu. Ya Rüzgar'ın olduğu yere koşacaktım yada bir mucize olacak 10 kişiyi yarıp geçecektim. En iyisi tehdit etmekti.

''Bu sefer acımam kesinlikle amcama söylerim! '' dedim. Korumalar yavaşlarken Rüzgar

'' Tutmazsanız sizi kendi ellerimle öldürürüm!'' dedi. Korumalar tekrar hızlanırken başka yolum kalmadığı için Rüzgar'dan tarafa koştum. En azından tek kişiydi. Rüzgar alayla durmuş beni bekliyordu. Nede olsa şuan ona doğru koşuyordum. Ama ben üstün zekam sayesinde ondan kurtulacaktım.

Nolur işe yarasın!

Koşarak Rüzgar'ın yanına giderken arkama baktım. Harbiden korumalar peşimden geliyordu. Kurtulacağım hepinizden üstün zekam sayesinde!

Rüzgar'a yaklaştığımda yavaşladım. Dudağımı ısırarak tam önünde durdum. Rüzgar'ın bakışları dudaklarıma inerken biraz daha yaklaştım. Rüzgar gözlerini gözlerime zor da olsa çıkardıktan sonra gülümsedi. Kollarımı kaldırıp boynuna doladım yavaşça. Şaşırdığına emindim fakat sessizliği bozmadı. Şuan elinin altındayım ama yakalamak adına bir şey yapmıyordu! Etkim altına girmesini sevmiştim.

''Özür dilerim '' dedim masumca. Rüzgar yumuşamış bakışlarını gözlerime çıkardı. Sonra birden ciddileşti.

''Böyle yapıp kurtulamazsın Ezgi!"

İfadesinden tepkisini erken anlayarak beni tutmasına izin vermeden kollarının arasından sıyrılıp geldiğim yöne koşmaya başladım.

''Yakalayın! ''

Kükremesi karşısında yutkundum. AMCA! Yiğenin elden gidiyor gibi... Korumaların yarısı peşime düşerken ben daha hızlı koşmaya başladım. Saklanacak yer dahi yoktu, zaten o kadar çok adamı vardı ki hepsi başka bir yöne baksa yine biriyle gözgöz gelirdim.

Arka bahçeye geldiğimde havuza doğru koştum. Başka gidecek yer yoktu zaten. Lan ben niye eve girmedim odaya kilitlerdim kendimi! Aferin Ezgi, tabi korkudan beyin durdu senin. Hangi insanın arkasından 10-15 kişi koştururken rahat düşünebilir ki. Havuza geldiğimde hemen diğer tarafına geçtim. Duvar vardı önümde arkamda havuz havuzun arkasında korumalar. Havuza doğru döndüm. Korumalar havuzun iki tarafından gelip bana kaçmak için yer bırakmazken ne yapacağımı düşündüm.

''DURUN!"

Aniden bağırmam herkesi durdurmuştu. Şimdilik. Azıcık numara yapmaktan zarar gelmezdi. Korumalar dururken Rüzgarı havuzun karşısında gülerken gördüm. Şuan kendimi,kenara sıkıştırılmış yavru bir kedi gibi hissediyordum. Korumalar durmuş, Rüzgar tek kaşını kaldırmış gülerken ben ne yalan uyduracağımı düşünüyordum.

''Kaçacak yerin kalmadı."

Kafamı salladım. Yoktu sahiden.

'' Tamam korumalar gitsin, zaten kaçacak yerim kalmadı. '' dedim ve umutsuz vakaymışım rolü oynadım. Rüzgar bana kısa süre bakıp korumalara kafasıyla işaret verdi. Korumalar havuzun başından giderken içten içe sırıtıyordum. Neden çünkü kaçabilirim. Yani öyle düşünüyorum. Korumalar giderken Rüzgar

'' Şimdi yanına geleceğim, sakın kaçma! Cezan büyür bebeğim... ''

Kafamı salladım. Havuzun etrafından dolaşıp yanıma gelirken, ben kaçmak ile kaçmamak arasındaydım. Şimdi kaçsam kaçarım ama kaçarsam ne ceza vereceğini bilmediğim için korkuyorum. O yüzden durmakla kaçmak arasında kaldım. Rüzgar havuzun etrafını dolaşıp yanıma gelirken bende bir karar verdim ve onun geldiği yerin tersine koştum.

''Sen seçtin! Artık tutabilirsiniz.'' diye bağıran Rüzgar'ın emri ile korumalar benim üzerime geldi. Arkamı dönüp kaçacakken biri kolumu tutunca kaldım olduğum yerde. Şimdi anlıyordum, yakalanmamı isteyen başından beri Rüzgar'dı.

Kolumu korumadan kurtarmaya çalışırken bırakmadı. Rüzgar'a baktığımda korumaya yaklaştır işareti yaptı. İki koruma beni kolumun altından tutup götürürken çırpındım ama nafile.

'' Ya bırakın ne olur bunun ne yapacağı belli olmaz şimdi bana! ''

Korumalar bana bakıp tekrar önlerine döndüler. Bir an için, acıdıklarını düşünmüştüm ama sanırım onları biraz daha az tehdit etmeliyim artık.

''Al işte Rüzgar ne ki koruması öyle olsun! '' diye mırıldandım. Tamam Rüzgar'ın kötü yönünü tam olarak bilmiyorum ama Rüzgar'ı sinirlendirmek için söylemiştim. İşe yaramadı ama. Zaten yeterince sinirli sende Ezgi ne yapıyorsun kızım ya.

Rüzgar'a baktığımda elinde hortum olduğunu gördüm. Hani şu bahçe hortumu var ya çiçek suladığımız he ondan. Yok artık onunla mı ıslatacak? Korumalar beni tam Rüzgar'ın önünde bıraktılar. Rüzgar korumalara işaret yapınca kollarımı bıraktılar ama yanımdan gitmediler. Rüzgar alayla güldü.

''Ne yapacaksan yap artık. ''

Çaresizlik içinde kollarımı iki yana açıp bekledim. Rüzgar kafasını hay hay dermiş gibi sallayıp elini havaya kaldırdı ve işaret verdi. Arkasına baktığımda korumanın suyu açtığını gördüm. İstemesizce bir adım geriledim.  1 bardak su için bahçe hortumuyla ıslatacak ya! Rüzgar hortumu hiç acımadan bana tuttuğunda suyun soğukluğu yüzünden çığlık attım ve elimle yüzümü kapattım. Korumalar uzaklaşırken ben zaten çoktan ıslanmıştım.

''Tamam tamam! '' dedim ama yüzüme su gelmesiyle sustum. Elimle suyun gelmesini engellemeye çalışırken bir işe yaramıyordu.

''Rüzgar yeter, sırılsıklam oldum zaten. ''

Rüzgar üzerimden hortumu çekince rahat bir nefes aldım ama o beni baştan aşağı süzüp kafasını olumsuz anlamda salladı ve tekrar hortumu tuttu. Bu sefer kaçmaya başladım. Yine zaten yakınımda olan havuza koşarken Rüzgar da peşimdeydi. Oldukça sakindi.

Havuzun kenarına geldiğimde durdum. Bir adım daha atsam havuzun dibindeydim. Rüzgar üzerime gelirken minicik bir adım attım. Havuzla artık dipdibeyken kaçacak yerim yoktu. Rüzgar bana tamamen yaklaştığında yutkundum.

Birden ayağım kayınca havuza düşmemi beklerken belimde hissetiğim elle rahat bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda burnumun dibinde duran yüze karşı gözlerimi tekrar kapattım ve hızla açtım. Kalbim yine hızlanırken kalbimi boş verdim. Ben hala havuza düşecekmişim gibi duruyordum. Zaten Rüzgar beni bıraksa düşecektim.

'' Ne olur bırakma... ''

Daha fazla ıslaklığa tahammül edemezdim.

'' Neden? '' dediğinde umutsuzca baktım. Cevap vermedim. Zaten konuşma tonundan bırakacağı belliydi. Belimdeki eli gevşerken gözlerimi kapattım. Kollarım iki yanımdan sarkarken aklıma gelen şeyle hafif sırıttım. Ben düşersem o da düşsün şimdi burada haksızlık olmasın değil mi?

Rüzgar belimi tamamen bıraktığında kollarımı onun boynuna doladım. Böylece ben düşerken o da benimle beraber düşecekti. Suya düştüğümü hissettiğimde gözlerimi açtım. Suyun altındayken Rüzgarı da suyun içinde görmemle hemen suyun üstüne çıktım ve alayla güldüm. Rüzgar da sinirle bana baktı. Terk kaşımı kaldırıp

''Ne oldu havuzu sevmiyor musun yoksa?'' dedim. Rüzgar derin bir nefes aldı ve

''Bunun hıncını başka zaman çok güzel çıkarmasını bilirim... '' dedi sakin ama oldukça tehlikeli bir havayla. Şimdi ben bunu ne olarak algılamalıydım? Fesat düşüneyim mi yoksa normal bir cümleymiş gibi kendimi mi kandırayım? Anlamayarak ona bakarken, başını iki yana salladı gülerek.

''Anlarsın sonra bebeğim.  ''

O arkasını dönüp, havuz duvarına yüzerken bense kaşlarımı çatmış hala anlamamanın verdiği saflıkla onu izledim. Daha fazla beklememek için hızla yakınındaki duvara doğru ilerledim bende. Duvara ellerimi bastırıp kendimi yukarı çektim ve biraz zorlansam da havuzdan çıktım.

Bence güzel eğlenmiştik. O ciddiye almış mıydı bilmem ama ben her şeyi eğlenmek için yapmıştım. Rüzgar'a baktığımda vücuduna yapışan tişörtünü çekiştiriyordu. Ki ben, göreceğim şeyleri görmüştüm. Onun daha önce kastan oluşmuş bir yapı olduğunu söylemiş miydim? Onu süzmeyi kesip önüme döndüm. Bak bak, ağzına düş kızım.

Yanıma doğru gelirken istemesizce gülmeye başlamıştım. Onunla böyle eğlenebileceğim aklıma gelmemişti, kısmen kaçırılıyorken.

''Ne gülüyorsun?''

Omuz silktim.

''Seninle böyle eğlenebileceğim aklıma gelmezdi. Tabii korumalar konusunda biraz tedirgin olmadım değil ama amcama söyleyeceğim!''

Onun adamlarının benden çekeceği vardı kesinlikle. Ellerini ıslak saçlarına atıp geri itti, bu sırada gülümsüyordu. Gözlerimi Rüzgar'dan aldım hızla ve tepkimi sabit tutmaya çalıştım. Bilerek yapıyordu!

''Ne oldu?"

Tepkimi çokta saklmayamadığımdan olsa gerek, hiç çekinmeden beni kenara kıstırmak adına konuşunca tekrar ona baktım.

"Hiç, hiçbir şey."

Kaşlarını kaldırdığında kafamı salladım. Bir yandannda kalbimi yavaşlaması adına ikna etmeye çalışıyordum. Böyle olmak zorunda mıydı? Heyecan hormonlarım fazladan mesai yapıyordu o yanımdayken.

Rüzgar yürümeye başladığında bende peşinden gittim. Yürürken aynı zamanda tişörtünün eteklerinden tuttu ve çıkardı. Olduğum yerde durup onu izlerken kendime gelmek adına kafamı sağa sola salladım.

Rüzgar arkasına kısa bir bakış atıp piç piç gülerken arka bahçeden eve girdiğinde bende girecektim ama her yer ıslanacaktı. Kendimi toparlayıp ona hiç bakmadan

''Islanacak yerler '' dediğimde

'' Temizlersin sonra '' dedi. Alayla ona baktım. Temizlemekte sorun yoktu, sorun onun konuşma tarzıydı.

''Bana ne, hizmetlin yok mu senin?''

Yürümeye devam ederken omuz silkti.

''Kovuldu. ''

İyi olmuş.

Bende kapının önünde durmayı bıraktım ve içeri doğru yürüdüm. Onu usulca takip ederken ara sıra bakmayı kendime hak görüyordum.

''Havlu vardır banyonda, yeniler. ''

Başımı salladım.

'' Tamam."

Odamın kapısının önüne geldiğimde Rüzgar da kendi odasına yani benim odamın karşısındaki odaya girdi. Son kez bana baktığında göz kırpmış ve gülerek kapısını kapatmıştı. Onun mutlu olmasına sevinmiştim, sabah oldukça huysuzdu. Odama geçip kapıyı kilitledim ve eşyalarımı hazırlayarak duşa girdim.

...

Duştan çıkmış, saçlarımı kurutmaya üşendiğim için havluya sarmıştım. Yatağın üzerine bağdaş kurarak telefonumu elime aldım. Kilidini açıp reh- Bir dakika Rüzgar benim telefon şifremi biliyor mu? Bana kurcaladığını söylemişti. Değiştirmem gerekiyordu. Her ne kadar saklayacağım bir şey olmasa da kızlarla olan mesajlarımı görmek yada bana ait bir şeyi kurcalamak hakkı değildi.

Önce şifremi değiştirdim,ki bu şifre bir öncekinin tam tersiydi. Unutmamak için fazla değişiklik yapmamam gerekiyordu. Daha sonra Emine'yi aradım görüntülü olarak.Telefonu tutup kamerasını ayarladım. Telefon kısa süre sonra açılırken Emineyi ve diğer kızları da görmem büyük sürpriz oldu.

''Kızlar!''

Büyük bir hevesle seslenip el salladım.

''Çok özledim seni kızım ya, gel hemen! ''

İrem eliyle kalp yaparken bağırırcasına konuşmuştu.

''Buradan bir döneyim, en azından amcamın yanına geldiğimde oraya gelirsiniz. Annemin kesin emri ne de olsa, karşı çıkamıyorum. ''

İrem dudak büzdü hemen.

''Ama biz sensiz 2 ay geçiremeyiz ki! ''

Emine de onu onayladı.

''Evet 2 ay çok fazla.''

Onları onayladım fakat yapabileceğim bir şey yoktu.

''Biliyorum kızlar ama elimden bir şey gelmez. ''

Durgunluğu bozmak adına Ecem gülümseyerek atıldı.

'' Ee enişte nasıl?''

Gülümsemem sokarken, sakince yutkundum. Cevap verecekken Emine kafasını kaldırıp Ecem'e bir tane geçirdi ve parmağını dudaklarına götürüp sus işareti yaptı. Ecem dudağını dişleyip

''Yani ben şey demek is-'' cümlesini yarıda kesen İrem oldu.

''Aşkım boş ver sen onu şimdi göstersene sen bize Rüzgar'ı. ''

Kendini göstermek ister miydi ki?

''Bilmem ki, belki istemez sonuçta ben bile göreli çok az zaman oldu. ''

Bende isterdim kızların onu görmesini aslında. 

''O zaman biz senin yanına gelelim."

Rüzgar konusu yeterince umrunda olmadığı için hala benimle görüşme ayarlama derdindeydi. O sanırım Rüzgar'ı merak etmiyordu. Kızlar Emine'ye boş bakışlar atarken güldüm. Emine hiçbir zaman meraklı biri olmamıştı ki.

''Çok iyi olur, ben buradan amcama geçtiğim zaman söylerim aldırtır sizi.''

Emine mutlu olurken kızlarda bu konuya dahil oldu.

''Çok iyi olur ama biz gelirdik '' dedi Ecem. Kafamı olumsuzca salladım.

''Siz öyle isteseniz bile amcam izin vermez ki.''

Amcam kendi adamlarına aldırırdı onları. Güvende olmalarını isterdi.

''Tamam o zaman.''

Mutlu olmuştum ve onlarından mutluluğu yüzlerinden okunuyordu.

''E hadi Rüzgar'ı göster bize '' diyen Ecem oldu. Yataktan kalkarken

'' Tamam yanına gidiyorum şimdi ama istemezse ben karışmam '' dedim. İrem ve Ecem kafasıyla onaylarken Emine oturduğu yerden ayağa kalktı hızla.

''Ben tuvalete gideceğim. ''

Hadi ama yapma böyle Emine! Tuvalete gitmiyordu, yalan söylüyor. Neden böyle yapıyordu anlam veremiyordum. Bir kere görse ne olacak sanki, insan hiç mi merak etmezdi.

''Emine! '' dedim ama o çoktan gitmişti. İrem

''Boşver onu hadi göster... '' dedi. Derin bir nefes alıp ofladım ve kapının kilidini açıp odadan çıktım. Karşımdaki odanın kapısını tıklattığımda kızlara baktım, heyecandan saçma salak hareketler yapıyorlar, birbirlerini biraz daha heyecanlandırıyorlardı. İçeriden ses gelmediğinde seslendim.

'' Rüzgar!" Tekrar tıklattığımda kapı açılırken bekledim. Kapıdan yarı çıplak Rüzgar çıkarken hızla arkamı döndüm. Zamanlamama sokayım!

Üstü yoktu sadece ve ıslaktı. Kızlardan 'oha' sesi gelince telefona baktım. İrem ve Ecem'in ağzının suyu akıyordu resmen. İyi de neye? E tabi ben telefonu kendime göre tuttuğum için ve arkamda Rüzgar olduğu için onu görüyorlardı. Görmesinler diye arkamı döndüm. Ama bu sefer ben görüyorum Rüzgar'ı. Tek elimle gözümü kapattım.

''Şey ben şey...şey için ama sen şey yap ben sonra şey yaparım. '' dedim ve elimi gözümden çekmeden arkamı döndüm. Kızlar görmesin diye de telefonun kamerasına parmağımı koydum. Odama doğru giderken Rüzgar gülerek konuşmuştu.

''Tamam gel giyindim, onlar kim? ''

Yavaşça arkamı döndüm. Tişört giymişti üstüne. Rahat bir nefes aldım.

''Bizim kızlar seni merak etmişte, ben seni onlara gösterecektim ama sen şey çıkınca onlar zaten görmek istediklerinin fazlasını gördüler neyse ben gidiyorum... '' dedim ve arkamı döndüm. Odama girecekken telefonun kamerasınından parmağımı çektim. Kızlar bunu bekler gibi yine olmadık zamanda konuşmuştu.

''Oha kızım Rüzgar valla rüzgar gibi esti bir an... ''

Tabi bunu ben odaya girmeden önce dediği için Rüzgar bunu duydu ve kahkahası koridoru doldurdu. İrem hemen yüzünü kapatıp

'' Duydu mu? '' dediğinde bende kırmızının tonlarını yaşıyordum. Şuan arkadaşımlarından utanıyordum.

''Evet.''

Sakince mırıldandım. İrem morarırken bende hızla odama girecektim ama omzuma konulan el bunu engelledi. Rüzgar telefonu elimden alıp kendine tuttu. Ne yapıyordu bu? Ben istemez derken şuan kızlarla konuşuyordu.

''Kızlar merhaba!'' dedi ve elini salladı. Şaşkınlıktan çıkıp konuşma yetisini ilk kazanan Ecem oldu.

''M-merhaba!"

Yok artık kekeledi mi bu? Rüzgar ona gülerken İrem eridi bitti. Bende niye bu kadar etki bırakmıyordu bu adam.

''Nasılsınız?'' diyen Rüzgar'ın sorusunu yine Ecem cevapladı.

'' İ-i-iyi s-sen nasılsın? ''

Abart Ecem, bir de bayıl! Hadi ama o kadar abartılacak bir şey yok ki ortada.

''Sağol, kızlar yalnız bu yüzü görmediniz!'' dedi kendini gösterip hafif bir tehdit ile. Ecem hemen kafasını sallarken İrem salak salak bakıp sırıtıyordu. Bu tavırları sinirime giderken bir şey yapmam gerektiğini anladım. Rüzgar'ın yanına yaklaşıp kamerada görünmeye çalıştım.

''İrem eğer böyle salak salak davranmaya ve sırıtmaya devam edersen Rüzgara her şeyi söylerim ki diyeceğim kişiyi çok yakından tanıyor!''

İrem hemen kendini toparlarken bana ' seninle işim bitmedi kızım ' bakışı atıyordu. Bende ona 'yav he he ' bakışı attım. İrem Ecem'i dürtüp kulağına bir şey dedi. Ecem de kendini toparladı. Bense alayla sırıttım, işte bu kadar! İki dakika düzgün duracaklar. Rüzgar bana bakıp

'' Hayranlarımı bari tehdit etme '' dedi. Sanki az önce kendisi etmedi! Gözlerimi kısarak ona baktım.

''Senin hayranların benim kardeşim olduğu için her şeyi yaparım.'' dedim. Rüzgar omuz silkip kızlara baktı.

''Görüşürüz kızlar! ''

Kızlar hiçbir şey yapmayıp

'' Görüşürüz '' dedi sade sesleriyle. Aferin benim arkadaşlarıma. Sanırım öğrenmesini istemiyorlar Rüzgar'ın. Rüzgar telefonu bana verdiğinde bende

''Görüşürüz arkadaşlarım benim '' dedim yalandan mutlu çıkardığım sesimle. İrem bana gözleriyle tehdit mesajları yollarken Ecem halinden memnun gözükmeye çalışıyordu.

'' Görüşürüz '' dedi İrem gözlerini kısıp sert görünmeye çalışırken. Telefonu kapattığında Rüzgar konuştu.

''Neyden bahsediyordun az önce, ben Kimi tanıyorum?"

Omuz silktim önemli olmadığı için.

''Aman bir şey değil bizim İrem, sizin Eser'e kafayı...'' aklımda ki cümleleri karıştırdığımı fark ettiğimde hemen sustum ve

'' Önemli bir şey değil canım '' dedim. Rüzgar kafasını sallarken güldü ve

'' Canım '' dedi.

'' Ya ben onu şey diye şey ettim yoksa sana niye canım diyim ben! ''

''Her neyse, izninle odamdayım. Rahatsız etmemeye çalış.''

Hızla lafı çevirip, odama koşarak girdim. Kendimi yatağa yüz üstü attım ve biraz öyle durdum. Aklımı toparlamam lazım.

Biraz aynı şekilde durduktan sonra nefes almak için kafamı kaldırdım. Yatakta ters dönüp sırt üstü yattım. Telefonu açıp saate baktım. Ne ara akşam olmuştu, algılayamamıştım bile. O kadar zaman ne ara geçmişti? Odamın kapısı tıklatıldığında

''Efendim?'' dedim. Gir demedim neden çünkü şimdi anlarsınız. Odamın kapısı açılıp içeri Rüzgar girdi.

''Karnım acıktı.''

Yatakta doğrulup, biraz toparlandım.

'' Ben ne yapabilirim? ''

''Yemek yapabilirsin. ''

Paşama bak! Neden ben yapıyordum? Gitsin yaptırsın birine işte.

''Odama gir dememiştim.''

''İzin almak için çalmamıştım kapıyı. ''

Hazır cevap olması sinirime dokunuyordu.

''Tamam, geliyorum! ''

Rüzgar odadan çıkarken kendimi yatakta geri attım. O kızı neden kovdu ki acaba. Bunu sormalıyım ona. Derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Saçlarımı havludan kurtarıp, bağlandıktan sonra mutfağa yöneldim. Mutfağa girdiğimde Rüzgar tezgaha dayanmış su içiyordu. Kendimi yeni evli bir kadın gibi hissetmemeliydim.

''Ne istiyorsun? ''

Rüzgar biraz düşündükten sonra omuz silkti.

''Ne istersen onu yap.''

Bende kafamı sağa yatırıp ona baktım ve kendimi gösterip

''Şuan üşengeçliğim üzerimde sen bana bırakırsan yumurta kırar koyarım önüne, şimdi ne istediğini söyle ki yapayım.''

Aynen de öyle yapardım. Yumurtayı koyardım önüne, yerdi. Bana kendisi söylerse yapmak zorundaymışım gibi hissederim ve biraz olsun özenirim. Bir cevap duymak adına ona bakarken, telefonuna odaklanmıştı.

''Söyleyecek misin artık yoksa ben üşengeçliğin verdiği yetkiyle odaya gidip yatayım mı? ''

Rüzgar biraz daha telefonda oyalanıp kafasını kaldırıp bana baktı. Beyefendi sonunda dolapta malzeme olduğunu söyleyerek birkaç öneri sunmuştu.

''Tamam yaparım ama elimin altında durma." dedim ve kapıyı gösterdim. Kafasını hayır anlamında sallayıp sandalyeye oturdu.

''İzlemek istiyorum, karışmayacağım. ''

Israrıyla uğraşmak istemiyordum.

''Pekala.''

...

Son olarak etin altını da kapattım.Rüzgar ben bunları yaparken gözünü üstümden almamıştı ve sürekli işime burnunu sokmuştu. Yok biraz daha ondan kat yok bunun tuzu az olurmuş. Daha bir sürü şey. Ama ben onu takmadan bildiğim gibi yapmıştım her şeyi.

Çatal kaşık çıkardım ve masaya koydum. Dolaptan bulduklarım ile hazırladığım birkaç mezeyi de yerleştirdim. Mutfak rafına yaklaşıp kapağını açtım. Tabak almam lazımdı. Ama o tabak o kadar yükseğe konulmaz ki! Bizde insanız yani deve değil. Parmak uçlarım da yükselip tabağı almaya çalıştım. Parmaklarım değiyordu ama alamıyordum. Son kez parmaklarımın ucunda yükseldim ama yine işe yaramadı. Yanaklarımı şişirip serbest bıraktım.

Benim elim haricinde başka bir el görünce parmak uçlarımda yükselmeyi bırakıp arkamı döndüm. Rüzgar tam dibimdeydi. Derin bir nefes aldım. Rüzgar tabakları alıp arkamda kalan tezgaha koyarken bana bayağı yaklaşmıştı. Onunla Tezgah arasında kalırken yutkundum. Nefes nereden alınıyordu ? Nefes almayı unuttum. Gözlerine baktım. Tabakları koymasına rağmen geri çekilmiyordu. Bana baktığını gördüğümde tekrar yutkundum. Bakışları dudağıma inerken kendini biraz daha yaklaştırdı. Kafamı biraz geri çekip

'' Ç-çekilir misin? '' dedim. Kekeledim ben! Rüzgar yüzünden. O nasıl bir etkidir, ben bu etkiyle nasıl başa çıkacaktım? Rüzgar gözlerime bakıp geri çekilirken nefesin nereden alındığını buldum. O tekrar eski yerine oturdu ama bu sefer bana bakmıyordu.

Bende hemen tabaklara yemek koydum. Tabakları da masaya koyduktan sonra kendimde Rüzgar'ın karşısındaki yerime oturdum. Rüzgar'a bakamıyordum. İçimde tarif edemediğim başka bir şey vardı. O an sanki beni öpse karşı çıkmayacakmışım gibi geliyordu.

Rüzgara kısa bir bakış atıp tekrar tabağıma baktım. Yiyemezdim ki ben bunu. Yani yerdim ama onun etkisi hala üzerimdeydi. Elimi kalbime koyduğumda hızlandığını gördüm. Her zamankinden daha da hızlıydı. Rüzgar'a baktığımda bana baktığını görmemle elimi kalbimin üzerinden çektim. Acaba onunki de mi böyle hızlı atıyordu?

Derin bir nefes daha aldım. Yavaşça verirken ikimizinde yemek yemediğini gördüm. Rüzgar bana bakıyordu bense ona bakamıyordum. Benim bakışlarım yemekteydi ama yemeğe baktığımdan emin değildim. Hani olur ya bazen bir yere bakarız ama oralı değilizdir.

Rüzgar yemeğini yemeye başladığında bende kısa süre sonra başladım. Yemesem zorla yedireceğine eminim. Tek elim masanın altında yumruk halindeydi. Heyecandan da olabilir, bu sessiz ortamda Rüzgar'ın kalbimin sesini duymasından korkmamdan da.

Yemeğimin yarısına gelirken doymuştum zaten. Daha fazla yiyebilirdim ama bir an önce mutfaktan çıkmak istiyorum. Kaşığı masaya bırakıp tabağımı alıp masadan kalktım.

''Bitir onu!'' diyen Rüzgar:a doğru döndüm ama ona bakmadan

'' Doydum, söz yarın sabah fazla yiyeceğim.'' dedim. Şuan ne tepki vereceğini bilmiyordum. Yüzüne de bakamıyordum.

'' Tamam '' dediğinde önüme dönüp tabağı tezgaha koydum. Masaya geri dönüp çatal kaşığımı da alıp lavaboya koydum. Rüzgara kısa bir bakış attığımda onun da yemeğini bitirdiğini gördüm. Sofradan kalkarken gidip onun da tabağını alıp lavaboya koydum. Yarın hallederdim geri kalanı. Bir an önce odama gidip uyumak istiyordum.

Rüzgar tezgaha yaslanmış beni izliyordu. Böyle bakması garibime gidiyor ve rahatsız ediyordu. Sürekli bakışları üzerimdeydi. Yakalamak istediği bir ifade ya da herhangi bir hareket var gibiydi. Elimi yıkadıktan sonra mutfak havlusuna sildim. Rüzgar hala bana bakarken ben ona bakmama taraftarıydım. Ona doğru dönüp

''Şey, iyi geceler... '' dedim. Rüzgar bir şey demeyince ona baktım.

''Yüzüme bakıp söyle."

Demesi çok kolay. Az önce bir şey olmamıştı ama benim üzerimde etkisi vardı hala. Yutkunup gözlerimi onun gözlerine çıkardım ve

'' İyi geceler '' dedim. Hemen gözlerimi başka yere çevirdim. Rüzgar bana yaklaşıp çenemden hafifçe kaldırdı ve gözlerine bakmamı sağladı.

''Ne oldu?''

''Bir şey olmadı, ben sadece biraz gerildim yani bilmiyorum korkmuşta olabilirim. Yabancı... kendime yabancı gelen hisler var içimde.''

Doğruları söylemek en iyisiydi. Rüzgar gözlerimin içine bakarken elini çenemden çekti ve kalbimin üzerinde koydu. Bir eli de saçlarımı okşadı.

''Bırak seni sadece beynin yönetmesin, izin ver kalbine biraz. Kalbin için, kalbinle düşün Ezgi'm. ''

Mantıklı ve güzel bir cümle kurmuştu ama benim bunu anlamam lazımdı. Sadece kafamı sallayabildim. Rüzgar ellerini benden çekip kafasını yaklaştırdı ve yanağıma küçük ve sanki kırılgan bir şeymişim gibi hafif bir öpücük bırakıp geri çekildi. Gözlerimi kırpıştırırken

'' İyi geceler '' dedi. Sadece gözlerini içine baktım. Bir kerede o gözlere bakarken beynimi değil kalbimi kullanacaktım ama bunu şimdi yapmak istemiyorum. Yeni şeyler öğrenmek, bu sorularıma cevap bulmayı şimdi istemiyordum. Kafamı salladım ve zorlukla gülümsedim.

Odaya geçtiğimde, kendime bir süre zaman tanıdım. Normal hissetmiyordum, buna alışık değildim.

....

sebepsizokur iletişim için takipte kalın.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!


Continue Reading

You'll Also Like

1M 13.9K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
801K 52.4K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
95.3K 2.8K 32
Trabzonda geçen bir mahalle kurgusu Sevgi Aktepe ve Asaf Kanıt 28.04.2024 #gençkızedebiyatı 🥇 "Dertlerim çok benim." Dedi kaçamak bakışlarıyla. "Bi...
554K 24.6K 16
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...