İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (20...

By Anna_okur

3.1M 125K 30.2K

14. YAŞIMA HİTABEN, aşka aşık küçük kız adına... 💜 Yazardan, Roman niteliği taşımamaktadır, genç kurgu tar... More

💜TELMAF.1.💜
💜TELMAF.2.💜
💜 TELMAF.3.💜
💜 TELMAF.4. 💜
💜 TELMAF.5.💜
💜 TELMAF.6. 💜
💜 TELMAF.7. 💜
💜 TELMAF.8. 💜
💜TELMAF.10.💜
💜TELMAF.11.💜
💜TELMAF.12.💜
💜TELMAF.13.💜
💜TELMAF.14.💜
💜TELMAF.15.💜
💜TELMAF.16.💜
💜TELMAF.17.💜
💜TELMAF.18.💜
💜TELMAF.19.💜
💜TELMAF.20.💜
⚠️DUYURU⚠️
💜TELMAF.21.💜
💜TELMAF.22.💜
💜TELMAF.23.💜
💜TELMAF.24.💜
💜TELMAF.25.💜
⚠️DUYURU⚠️
💜TELMAF.26.💜
💜TELMAF.27. 💜
💜TELMAF.28.💜
💜TELMAF.29.S.F💜
💜 Büyük Duyuru💜
💜AŞKMAF/1.💜
💜AŞKMAF/2💜
DEĞERLENDİRME
💜AŞKMAF/3💜
💜AŞKMAF/4💜
💜AŞKMAF/4 (2/2)💜
💜AŞKMAF/5💜
💜AŞKMAF/6💜
💜AŞKMAF/7💜
💜AŞKMAF/8💜
💜AŞKMAF/9💜
BİLGİLENDİRME
💜 AŞKMAF/10💜
💜AŞKMAF/11💜
💜AŞKMAF/12💜
💜AŞKMAF/13💜
💜AŞKMAF/14💜
💜AŞKMAF/15💜
💜AŞKMAF/16💜
!!!!
💜AŞKMAF/17💜
💜AŞKMAF/18💜
💜AŞKMAF/19💜
💜KISA BİR ALINTI.💜
💜AŞKMAF/20💜
💜AŞKMAF/21💜
💜AŞKMAF/22💜
💜AŞKMAF/23 Finalden Önce💜
💜TEL/AŞKMAF/FİNAL💜
♡♡
💜ÖZEL BÖLÜM (1)
💜Özel Bölüm (2)
💜💜DUYURU💜💜
💜ÖZEL BÖLÜM (3)
💜💜 DUYURU 💜💜
§Emine-Kağan§
AL SANA ÖZEL BÖLÜM!
AL SANA ÖZEL BÖLÜM 2 (3M İÇİN EYV.)

💜TELMAF.9.💜

129K 4.3K 1.3K
By Anna_okur

Bölümlerin neden gelmediğine dair gerekli açıklama profilde yapılmıştır. Takipte kalmanızı rica ediyorum. Açıklama yapmama rağmen haddinizi aşarak yaptığınız yorumları görmezden geliyorum ve sabır gösterip bölümü bekleyen herkese teşekkür ediyorum.

Ulan şanssızlık üzerine şanssızlık kasıyorum. İnternet kesildi,güya gece bölüm atacaktım. Çok canım sıkkın bu duruma, özür dilerim tekrar ya. Çok çok özür dilerim.

Olur da takip etmek isterseniz diye hesabımı da bölüm sonuna bırakacağım.

İyi okumalar dilerim. ⭐

...

Gözlerimi kırptım bir kaç kere. Üzerimde birinin ağırlığı vardı ama ne olduğunu algılayamıyordum. Gözlerimi aralayıp üzerime baktığımda karnımın üzerinde duran kolu fark ettim. Alışık olmadığım durum karşısında gözlerimi kolun sahibine çevirdim. Rüzgar'dı.

Rahatsızca kıpırdanıp, gözlerimi tekrar kapattım. Henüz erken olduğunu hissediyordum. Beynim, zaman algısını kazandıktan hemen sonra gerçekliğini kazanırken hızla gözlerimi araladım.

Rüzgar'dı!

Panikle ellerimi kolunun üzerine koyup, itmeye çalışsam da hissetmiş gibi kolu dahada sıkılaştı. Kolundan böyle kurtulamayacağımı anlarken derin bir nefes aldım.

''RÜZGAR! ''

Çığlığım odanın duvarında yankı bulup kulağıma geri dönerken, dışarıdaki korumaların dahi bir an için endişeleneceğinden emindim. Rüzgar tahmin ettiğimden daha hızlı kendine gelip ayaklandığında beni korkutmuştu. Bir an için ikimizde korkarak birbirimize baktık. O daha çok endişeliydi.

''Sorun ne? ''

Endişesi yerini yavaş yavaş sakinliğe bırakırken, bir şey olmadığından çabuk emin olmuştu.

'' Sorun sence ne Rüzgar? '' dediğimde nefesini verdi ve kendini yatağa attı tekrar.

''Bence sorun yok, seninin bu kadar çıkması tehlikeli. ''

Umursamaz tavrına karşı sinirle güldüm. Bu neyin rahatlığıydı? Yataktan kalktım asabiyetle.

''Yanımda yatma hakkını nereden buldun? ''

Sinirimden kaynaklı yüksek çıkmasını engelleyemediğim sesime karşı derin bir nefes alarak bana çevirdi bakışlarını. Yüksek tondan konuşmam onu tetikliyordu.

''Sadece yanındaydım, tecavüz etmişim gibi davranma Ezgi. Sana dün gece sensiz çok fazla vakit geçirdiğimi söyledim. Sadece yüzünü izleyebilmek, varlığına daha çok inanabilmek için yanında durdum o kadar, beraber uyumuş olmamız senden bir şey almaz ama bana çok şey katar."

Dedikleri, belki başkasını yumuşatırdı ama benim üzerimdeki etkisi öyle değildi. İki tatlı söz olarak değil, dibine kadar becillik görüyordum onda.

''Kendini düşünerek hareket ediyorsun Rüzgar, bunu yapma. ''

Kendini düşünmüştü. Beni bu kadar iyi tanıyorsa bunun beni sinirlendireceğini bilmesi gerekiyordu. Daha dün hayatıma giren, ne olduğu belli olmayan biriyle yatmak kadar saçma bir şey olamazdı. Alnıma vurdum öfkeyle.

'' Suç bende!''

Suç bendeydi işte. Onun yanında kendimi güvende hissetmek mi? Amcana mı güveniyorsun sahiden Ezgi! Kendine gel aptal, kendine gel!

''Al sana güven. ''

Yataktan kalkmak için hareketlenen Rüzgar'ı es geçip odadan çıktım. Neye ne zaman güvenmesi gerektiğini bilmeyen aptal bir kızdım. Hadi bir daha güven bu adama!

Gördüğüm merdivenleri hızla inmeye başladım. Amcamı arayacaktım, bu evden beni almalıydı. Tek sorun yanımda telefonumun olmayışıydı. Arkamdan gelişini umursamadan dış kapıyı açtığımda, anında karşımda duran korumaya kaşlarımı çattım.

'' Telefonunu ver."

Bakışları önce arkama kaydı, sonra Rüzgar izin vermiş olacakki telefonunu çıkarıp bana uzattı. Elinden aldım ve tuşlara girip amcamın numarasını çevirdi. Rüzgar'a döndüğümde kaşları çatık duruyordu. Beni kolumdan tutup birden içeri çekmesiyle bende ona daha fazla sinirlendim. Yabanca numara olduğundan olsa gerek, telefon açılmazken sabırla bir nefes aldım. Rüzgar kapıyı sinirle kapattı ve bana döndü. Telefon hala açılmıyordu. Ne yapıyorsan bırak ve artık aç şu telefonu!

''Seni almasını istersen, bahane bulmam kolay olur Ezgi. Adımını dikkatli at, canın sıkılmasın ''

Kaşlarımı çattım. Tehdit mi ediyordu bir de? Amcama söylersem Rüzgar'a ne yapar tahmin edemem ama beni buradan alacağı kesindi.

''Alo?''

Rüzgar'ın tehditinden daha etkili olan bakışlarına karşı tereddütte kalarak konuştum.

'' Benim amca Ezgi.''

''Efendim yeğenim? Bir sıkıntı mı var? '' dediğinde söylemek ile söylememek arasındaydım hala. Bilmiyorum kafam karıştı. Kendinden emin konuşmuştu ve şuan üzerimde olan bakışları da bana baskı uyguluyordu.

'' Yok, olmadı bir şey. Eşyalarım,onları istiyorum diyecektim. ''

Söyleyemedim işte. Üzerimdeki iddia eden bakışlar giderken kendimi kastığımı daha yeni fark ediyordum.

''Tamam ben bugün gönderirim bu telefon kimin? ''

'' Korumanın birinden aldım."

'' Rüzgardan neden aramadın?"

'' Öyle oldu amca işte '' dedim hızla.

''Rüzgar'a bir şey yapmadığından eminiz değil mi? '' dediğinde hafif sırıttım ve Rüzgar'ın da konuşmayı duyduğundan emin olduğum için telefonu elimde sallayıp gösterdim.

''Hayır, maalesef. Görüşürüz hadi.''

'' Görüşürüz. '' dediğinde telefonu kapattım ve Rüzgar'ın sinirle kapattığı kapıyı açıp korumaya telefonunu uzattım.

'' Teşekkürler '' dedim ve gülümsedim. Adam bir şey diyemeden tekrar içeri çekilmem bir oldu. Bu olaya gitgide sinirlenirken sakin kalmaya çalıştım. Rüzgar kapıyı kapatırken kolumu ondan kurtardım.

Tavrını umursamadan salona geçtim. Bu evde yapılacak hiçbir şey yoktu! Ayrıca güveneceğim kimsede. Tutsak hayatı yaşayacaktım. Tehdit etmişti beni resmen! Kendinden soğutmasını gayet iyi biliyordu.

Elim titriyordu sinirden. Titreyen elimi önümde tuttum ve baktım. Sonra yumruk yaptım ve koltuğa koydum. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Krizlerim, kendimi bildiğimden beri vardı. Sinirlendiğimde ve strese girdiğimde psikolojik olarak kitleniyordum. Genelde bayılmalar ya da el titremeleri olurdu. Şimdi de aynısıydı. Kendime zaman tanırsam geçeceğine emindim. Küçük bir şey daha önce yaşadıklarıma göre ama tepkim fazla olmuştu.

Sakin ol kızım, say bakalım keçileri kaç tanesi kaçmış...

Elimin titremesi geçmezken sinirle koltuğa yumruk. Geçmezse, kriz geçirecektim. Gözlerim kapatıp kendime mırıldandım sakin olmam için. Sadece aynı yatakta yattık bunda kötü bir şey yok tamam mı Ezgi. Tamam sarılmış ama uykuda olduğu için. Bilinçaltı kapalıydı yoksa sarılmazdı. Şimdi sakin ol Ezgi. Küçük bir durum. Daha kötülerini yaşadın bu seni bu kadar etkilememeli.

''Hadi ama geç artık! ''

Yumruğumu daha da sıktım. Tırnaklarım artık avuç içeme geçiyordu. Canım acısa bile elimin titremesinden çok daha iyiydi. Elimi birinin tutmasıyla hızla gözlerimi araladım. Rüzgar, sakince elimi kavrarken geri çekmeye çalıştım ama izin vermedi.

'' Elini aç '' dedi. Elimi çekmeye çalıştığımda daha sıkı tuttu ve gözlerime bakıp

''Elini aç!" Diyerek tekrar etti.

'' Karışma sen. ''

O inat ben inat. Sabır diler gibi kafasını sağa çevirdi ve bir şeyler mırıldanıp tekrar bana baktı.

''Canın yansın istemiyorum Ezgi lütfen,sadece elini aç.''

Evet acıyordu ama dayanabilirdim.

''Acımıyor.''

''Aç artık şu elini! '' diye çıkışınca bir an şaşırdım. Yükselmesini beklemiyordum. Titreyen elimi yavaş yavaş serbest bıraktığımda gözlerini gözlerimden aldı ve elime indirdi. Elimi açtığımda tırnak izlerinin avucumun içinde olduğunu gördüm. Bayağı iz çıkmıştı.

Rüzgar elimi diğer elinin içine koyup yavaş yavaş okşamaya başladı. Bende kaşlarım çatılı onu izliyordum. Elim hala titrerken neden böyle olduğunu merak ediyordum. Sinirim geçtiği zaman geçerdi titremeside.

''Sinirliyken kendini kasma '' dediğinde Rüzgara baktım. O ise elimle ilgileniyordu. Elimi yavaş yavaş okşarken titremesi azalmıştı zaten. Bu daha iyiydi. Avuç içimi sakince okşarken dudaklarında küçük bir tebessüm vardı. Birkaç dakikanın sonunda elimin titremesi geçtiğinde hemen elimi ondan çektim. Sakince ayağa kalkıp başıyla merdivenleri işaret etti.

''Gel yemek yiyelim. ''

Sinirli değildi, elimle ilgilenirken sakinleştiğinin farkındaydım zaten. Karnım aç olduğu için inat edip kendimi daha fazla aç bırakamayacaktım. Bir şey demesemde ayağa kalktığımda yürümeye başladı. Üst kata çıkarken bende peşinden çıktım. Mutfağa girerken genişliği karşısında gülümsemiştim. Masaya baktığımda karnımın acıktığını iliklerime kadar hissettim.

''Otursana. ''

Küçük adımlarla ilerledim ve oturdum. Rüzgar kahvaltısına başladığında bende hafif bri çekingenlik ile başladım. Rahat ettiğim söylenemezdi. Çatalımı alıp peynire batırdım, benim kesin kuralımdı. Kahvaltıya peynir ile başlanırdı.

Çok yiyemiyordum zaten ki bu evde hissettiğim baskı yüzünden daha da az yemiştim. Dakikaların ardından doyduğumu hissettiğimde çatalımı bıraktım. Çabuk doyuyordum işte. Rüzgar,yemeği bıraktığımı gördüğünde hafifçe kaşlarını çattı.

''Biraz daha yemeye çalış."

Anlayışlı konuşuyordu, az yediğimin farkındaydı.

''Doydum, bu kadar yeterli. ''

''Ne yedin de doydun?'' dediğinde kahvaltılıkları ve yarısı yenmiş omleti gösterdim.

''Bunları.''

Rüzgar bana 'dalga mı geçiyorsun?' bakışı atınca espri yapasım geldi ama kendime engel oldum. Onu böyle ciddiye alamıyordum.

''Doydum işte yemeyeceğim." dedim ve tek kaşımı kaldırdım. Elinde ki çatalı bıraktı ve

'' Biliyorum güzelim ama o omlet bitecek ''

Çoktu ama yiyemezdim onu. Sesindeki netliği umursamadım. Zorla yedirecek hali yoktu ya.

''Yiyemem.''

Rüzgar'ın dudağının kenarı yukarı kalkarken gözleri alayla bakıyordu. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi?

'' Pekala '' dedi kaşlarını havalandırıp.

...

''Rüzgar yeter artık ya şiştim şiştim!'' dedim hala ağzıma zorla bir şeyler tıkan Rüzgar'a bakarken.

''Bak bu son, bunu da ye bitti.''

Alayla konuşup,çatalı ağzıma sokarken zorla yedim. O son lafından sonra neler olmuştu neler... Ağzımdakini zorla da olsa yuttuktan sonra derin bir nefes alıp verdim. Karnıma bakıp dudak büzdüm. Kilo alacaktım onun yüzünden! Hem o omleti zorla yedirmişti hemde bir sürü şey sıkıştırmıştı ağzıma.

Evet,benim elim kolum var olabilirdi ama birileri onları tutuyorken hiçbir işe yaramazlardı. Ayrıca karşımdaki hizmetli kız biraz daha bana bakıp gülerse, dövecektim.

''Söyle şunlara, artık bıraksınlar. ''

Kollarımı tutan iki adama da sinirle baktım. Rüzgar elindeki çatalı peynire batırdı ve bana gösterdi.

''Bu son olsun artık. ''

Sabrım taşmıştı benimde. Kendimi toplayıp güzelce yutkundum ve onu rahatsız edeceğimden emin bir şekilde derin bir nefes aldım çığlık atmadan hemen önce. Çığlığım, tüm evde yankılanırken Rüzgar ne yapacağımı anlayıp önce ağzımı kapatmaya çalışsada son anda vazgeçip kulaklarını kapatmıştı.

''Dalga mı geçiyorsun ulan! Kardeşim beni bir salın sizde!''

Korumalar bir Rüzgar'a baktılar bir bana ama Rüzgar çınlayan kulağı ile uğraşıyordu. Yemek yedirmek ayağına ağzımın dibine girmesi onun suçuydu. Kendi kararları ile kollarımı bırakan korumalardan kurtulduğum gibi ayaklandım. Hızlı adımlarla mutfaktan çıktım.

...
Neler oldu.

''Pekala '' dediğinde endişelenmekte haklıydım. Telefonunu çıkarıp,doğrudan birini aradı.

''2 tane koruma gelsin, mutfaktayız. '' deyip telefonu kapattı. Kaşlarımı çatmış Rüzgara bakarken

'' Korumaları neden çağırdın?'' dedim. Yüzünde alaylı bir gülümseme vardı.

''Anlarsın. Son kez soruyorum, yiyor musun? ''

Başımı iki yana salladım.

'' Hayır.''

Korumalarla işi olduğunu düşünerek onu da yalnız bırakmak adına ayaklandım.

''Eline sağlık '' dedim hizmetliye bakarak. O da kafasını sallamakla yetindi. Mutfağın çıkışına doğru giderken korumalar önüme çıkınca bir an durdum. Sonra tam onları geçip gidecekken ikisi iki kolumdan tuttular.

'' Ne yapıyorsunuz? ''

Onlar şuan benim arkamda kalan Rüzgara bakıyorlardı. Kaşlarım çatılırken adamlar beni Rüzgar'ın yanında ki sandalyeye yöneltti. Derdi neydi bu adamın? Gülümseyen suratına anlamayarak baktım.

'' Derdin ne söyle bıraksınlar kolumu! '' dediğimde kafasını sağa sola salladı. Benim çatalımı alıp omlete götürdü ve bir parça aldı.

''Ağzını aç.''

Ne yapacağını anladığımda kollarımı kurtarmaya çalıştım ama olmadı.

''Bırakın kolumu! Amcama söylerim hepinizi diri diri keser! '' dediğimde adamların gözünden bir an korku geçse de bırakmadılar. Rüzgara dönüp ağzımı sıkıca kapattım. Elinde ki çatalı ağzıma yaklaştırıp

''Aç artık ağzını güzelim'' dediğinde kafamı sağa sola salladım. Zorla yedirecekdi. Elini kaldırıp burnumu sıktığında nefes almamı imkansız hale getirdi. Açmayacaktım ağzımı işte. Tutabildiğim kadar tutacaktım nefesimi. Rekorum bir buçuk dakika. Şimdi yeni bir rekor kırabilirdim bence.

''Ezgi? '' dediğinde kafamı hafif sağa sola salladım. Konuşacak halim yok ya. Yüzümün artık nefessizlikten kırmızı olduğuna emindim. Ben değil Rüzgar burnumu sıkmaktan pes edince derin bir nefes aldım.

'' Çok inatçısın '' dediğinde güldüm ve kafamı salladım. Açmayacaktım ağzımı işte. Rüzgar elinde çatal sanırım bana nasıl yedireceğini düşünürken bende ona bakıyordum. Birden dudaklarının kenarı kalkınca aklına bir şey geldiğini anladım. Sinsice sırıttı ve kafasını bana çevirip yaklaştı. Kafamı hızla geri çektim. O daha da yaklaşınca artık kafamı geri çekecek yer kalmamıştı. Gözleri dudaklarımla gözlerim arasında mekik dokurken biraz daha yaklaştı ve dudaklarımız arasında kısa bir mesafe kalınca

''Açmazsan öperim '' dedi. İlk öpücük. Rüzgar. Zorla. Hayatta olmaz. Hemen ağzımı açtım. Rüzgar geri çekilirken bana bakmadan omleti ağzıma tıktı.

...

Öperim zoruyla yedirdiği şeylerin karın ağrısını çekerken mırıldandım.

''Çabuk sindirin tamam mı karın ağrısı çekemem.''

Karnımla konuşmam son bulurken merdivenleri indim. Şimdi buradan kaymak vardı ama şuan depresyona kadar giden bir psikolojim var. Karnım şişmişti resmen. Kilo alacaktım, bu kesin. Merdivenler bittiğinde salondaki dün oturduğum koltuğa attım kendimi. Bir elimlede karnımı ovuyordum.

Rüzgar, çok geçmeden yanıma geldiğinde elimi karnımdan çektim.

'' Doymuşsundur umarım '' dediğinde yumruğumu sıktım. Gülüyordu bir de! Ona bakmayı kesip,dün aramızda bir bağ oluştuğuna emin olduğum şömineye baktım.

(Arkadaşlar şömine yanmıyor, yorumlara dikkat edin acayip gülüyorum sonra.)

'' Küstün mü? ''

'' Şaka mısın? ''

Yandan bakış atıp, tekrar bakışlarımı kaçırdım. Üzerimi değiştirmem lazım ve kızları aramam lazım. Kızlar zaten meraktan ölmüştür. Emine hele var ya eve gitmiş beni ve annemi bulamayınca delirmiştir. E telefonumda yok yanımda.

Zil çaldığında irkilerek Rüzgar'a baktım. Biri geldiğinde önce korumalar ona haber vermez miydi? Neden kimse onu aramamıştı ki? Ya bu bir tuzaksa...

''Bekle."

Rüzgar kapıya giderken arkasından baktım.
Ayak sesleri duyduğumda kafamı salonun girişine çevirdim. Rüzgar elinde benim valizimle gelince hemen ayağa kalktım. Valizi elinden almak için hamle yapınca izin vermedi ve kendisi yukarı taşımaya başladı.

Rüzgar merdivenlere giderken bende peşinden gittim. Sabah kaldığım odayı inceleme fırsatım olmamıştı. Belki de orada kalmayacaktım bilemiyordum. Merdivenlerden çıktığımızda Rüzgar uzun koridorun en sonundaki odaya ilerledi.

Kapıyı açıp içeri girdiğinde bende peşinden girdim. Rüzgar valizi yatağın kenarına bırakıp bana döndü.

'' Beğenmişsindir umarım."

'' Hı hı güzel '' dedim normal ses tonumla. Sinirliydim ona hala ve hıncını da çıkaracaktım. Gözlerinde gördüğüm ama adını bilmediğim bir duyguyla bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Rüzgar odanın kapısının önünde durdu.

'' Üzerine rahat bir şeyler giy ormanda yürüyeceğiz biraz. ''

Kapıdan çıkarken,

'' Belki ben gelmek istemiyorum '' dedim ama o çoktan gitmişti. Derin bir nefes aldım ve valizime ilerledim. Dediğine uyup ,üzerime rahat kıyafetlerimi ggiyerek ayrıldım odamdan. Merdivenlerden bu sefer kayarak inecektim. Merdivenlerin başına geldiğimde korkuluğa oturdum ve kendimi serbest bıraktım. Korkuluğun sonuna geldiğimde kendimi aşağı attım. Salona doğru ilerlerken arkamdan Rüzgarın sesini duydum.

'' Dışarı ''

Arkamı dönüp ona baktım.Eh takım elbiseli halinden çok daha iyiydi tabii. Kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşıma sabah ki korumalar çıktı. Gözlerimi kısarak onlara baktım ve işaret parmağımı tehditle salladım.

''Sizi amcama söylemeyeni si-''

Ne dediğimi fark ettiğimde sustum. Zaten Rüzgar da gelip ağzımı kapatmıştı benim susmama kalmadan. Küfür ederdim ederken de çekinmezdim ama kime ettiğime dikkat etmemem büyük sorundu.
Rüzgar bana ' Çok ayıp ' bakışı attığında omuz silktim ve gözlerimle ağzımda ki elini gösterdim. Elini çekerken hemen

'' Amcam sizi keserken zevkle izleyeceğim '' dedim ve korumaların yanından geçtim. Bana ne biraz tutuşsun bir yerleri. Rüzgar'ı yanımda hissettiğimde ona baktım. Gülüyordu.

''Ne gülüyorsun?''

'' Adamları nasıl korkuttuğunun farkında mısın? ''

Özgüvenle gülümsedim.

''Kimin sözünü dinlemeleri gerektiğinin farkına varsınlar.''

Demir kapıya geldiğimizde Rüzgar adama kafasıyla işaret verdi ve adam kapıyı açtı. Aslında evde boş boş oturmak yerine gezmek iyi olacaktı. Hem yediğim fazladan yemekleri de sindirmeme yardımcı olacaktı.

''Yanımdan ayrılma güzelim yoksa kurtlar kapar...''

Şakadan gözlerimi büyüttüm.

''Çok korktum. ''

Omuz silkti ve yanıma gelip elimi tuttu. Kaşlarımı çattım.

''Destur ulan, çek elini! ''

Küçük bir kahkaha attı.

''Kaçmanı engelliyorum. ''

Elimi çekmeye çalıştığımda, parmaklarımızı kenetledi.

''Kaçmam merak etme, ben sözümde dururum.''

'' Söz vermemiştin ki ''

Akıllı adamdı vesselam.

''Tamam o zaman şimdi söz veririm ''

Gözlerini bana çevirdi, ardından ilerlediğimiz ormana baktı. Zoruna gittiğinin farkındaydım. Ona bencil dediğim kadar bencildim bende. Özellikle acımadan söylediğim sözlerimde. Tekrar baktı yüzüme. Gözlerimi gözlerinden alamıyordum zaten. Bakışlarının etkisine karşı yutkunup, hızlanan kalbimi yok saymaya çalıştım. Ondan etkilenmek kolaydı ve etkisine karşı çıkmak zordu.

''Sadece elini tutmama izin ver, sadece... ''

Fısıltısı, içime işlerken yutkundum. Öyle bir ses tonu kullanmıştı ki içine kapılıp gidebilirdim. Hayır diyemezdim ki. Hem gözlerimin içine bakıyordu. Ondan biraz geri çekildim ve sadece kafamı sallamakla yetindim. Elimi tutsun bir şey olmaz ki. Sanki daha önce kimse tutmadı. Lanet olsun ki tutmadı işte!

Hiçbir erkek benim elimi tutmadı. Benim sevgilim bile olmadı ki. Ben olasılığın içine giren bir kız değildim. Kendimi soyutladığımın, uzak tuttuğumun farkındaydım. Her fırsatta laf değiştirmekten, beni birinin sevdiğini hissettiğimde uzaklaşmamdan herkesin haberi vardı. Bunu sadece kendime değil, herkese yapıyordum. Bilerek değildi oysaki.

Kendini seven birinden neden korkardı ki insan? Mutkuluktan neden kaçardı? Aşkın mutluluk olduğuna inancım yoktu gerçi. Asıl sorun buydu işte, nefen böyleydim? Tek bir sorumlu vardı, babam.

Annemi aldatmış olmasından nefret ediyordum. Annemin çaresizliğinden, yıkılan otoritesinden, günden güne gözümün önünde çöken görüntüsünden...

Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Güçlü durmalıydım fakat gerçeği biliyorken buna zorlanıyordum. Rüzgar'ın yanında ağlama kızım, sana ilgi göstermesine neden olursun. Bu seni daha da üzer...Ağlama!

Yumruk yaptığım elimi daha da sıkarken yürüdüğümüz yolda durdum. Ben durunca elimi tutan Rüzgar da durdu. Bana baktığının farkındaydım fakat ona bakacak yüzü kendimde bulamamıştım. Düşünceler beynimi işgal ederken beynim artık yok olmak istercesine kendini imha etmeye çalışıyordu. Ama önünde bir çok engel vardı. Tıpkı benim korkularımın aşık olmama engel olması gibi.

''Bebeğim iyi misin? '' diyen Rüzgar'a çevirdim dolu gözlerimi. Gerildiğini fark ettim.

''Üzülüyor musun?''

Gözlerim doluydu ve aklımı işgal eden sorulara, sorunlara, düşüncelere yol açmak istiyordum. Rüzgar anlamadığını belli ederek kaşlarını hafifçe çattı.

''Neden?''

Hafifçe gülümsedim, burukça.

''Üzülüyorsun ama saklıyorsun. ''

Evet öyle düşünüyordum. Kim üzülmez ki sevdiğinin onu sevmediğini bildiğinde. Ona bakarken gözündeki parıltıyı göremediğinde.

''Ben hiçbir şeye üzülmüyorum, ne oluyor, söyle hadi bebeğim. ''

Başımı salladım iki yana.

''Ben...Özür dilerim.''

Gözlerim fazlasıyla dolmuştu ve kendimi sıkmasam ağlayacaktım. Bana ne olduğunu çözmeye çalışan Rüzgar,elimi bırakıp yüzümü avuçları arasına aldı.

''Özür dilenecek bir şey yok...sakin ol. '' dedi kısık sesiyle. Ellerimi yavaşça kaldırıp ellerinin üzerine koydum. Ellerini yüzümden çekerken birkaç adım uzaklaştım ondan.

''Üzüyorum işte seni, üzülüyorsun biliyorum.''

Sesim yükselmişti ama sinirim kendimeydi. Bağırmak, rahatlamak, beynimin içindekileri atmak istiyordum!

''Beni üzmüyorsun ki, sen mutlu ediyorsun daha çok güzelim.''

Başımı salladım.

''Neden kabul etmiyorsun üzüldüğünü, senden her kaçtığımda gözlerindeki acıyı görüyorum Rüzgar! Ben görebiliyorum, hislerini.. ''

Yutkundu sakince, bana doğru temkinli bir adım attı.

''Yanımdasın, gözlerinin içine bakabiliyorum, kokunu alabiliyorum, yanımdasın... ''

'' Bir o kadar da uzağındayım!'' dedim.

''Şu lanet olası korkum yüzünden ben aşık bile olamıyorum ki! Korkularıma sığınmaktan yoruldum ben Rüzgar. Ne kadar tedavi gördüm biliyor musun? Nr kadar psikoloğa gittim! Geçmiyor, ne yaşadıklarım, ne düşüncelerim! ''

Bağırdım! Düşüncelerimden kurtulmak adına bağırdım.

''Hiçbir zaman normal bir ilişkim olmadı benim, hiçbir zaman. Bunun yüzünden bana üzülmüş gibi bakma hakkın yok! Elimden gelse, seni severim Rüzgar. Ben yapamıyorum sadece.''

Konuşurken kaçırdığım gözlerimi tekrar çevirdim ona. Ani bir hareketle yaklaşıp, sıkıca sarıldı bana. Daha fazla dayanamadım, gözyaşlarıma izin verdim. Kendimi tutamayıp yere çökerken Rüzgarda benimle birlikte yere dizlerinin üstüne çöktü. Kolları beni bırakmayacakmış gibi sarıyordu bedenimi.

Gözyaşlarım hızla akarken bende kollarımı ona sardım. Gözyaşlarım hıçkırıklara dönerken Rüzgar daha da sarıldı bana.

''Seni seviyorum, bu senin suçun değil."

Birinin varlığını hissetme ihtiyacı ile daha da sarıldım Rüzgar'a.

'' Özür dilerim '' dedim yine. Rüzgar benden ayrılıp yüzümü elleri arasına aldı ve göz yaşlarımı sildi ama yerine yenileri çoktan gelmişti.

''Özür dileme senin suçun değil. '' dediğinde beklentiyle bana baktığı için kafamı sallayabildim sadece. Gözyaşlarım ısrarla yine akarken Rüzgarında gözlerinin dolduğunu gördüm. Yine üzüyordum onu ama yapacak bir şeyim yoktu ki. Yutkundum ve kendimi toparlamaya çalıştım.

Rüzgar bana bakarken başka zaman yapmayacağım bir şey yaptım ve Rüzgar'a sıkıca sarıldım tekrar.

Ne kadar böyle birbirimize sarılı şekilde durduk bilmiyorum ama uzun zaman geçmişti. Rüzgarsa kafasını boynuma gömmüş duruyordu öylece. Halinden memnundu sanırsam. Kafamı geri çekip kollarımı ondan ayırırken o da benden ayrıldı. Gözlerimin içine bakarken

'' İyi misin? '' diye sordu. Kafamı sallayıp gülümsedim.

'' İyiyim."

''Gidelim mi artık, yoksa tekrar sarılalım mı ben halimden gayet memnundum. ''

Şakayla karışık söylemlerine gülümsedim.

'' Belli oluyor.''

Yüzündeki gülümsemesi artarken ayağa kalkmaya çalıştım Rüzgar'dan destek alarak. Ayağa kalktığımda Rüzgar'a elimi uzattım. Elimi tuttuğunda onu çekmeye çalıştım ama tam tersi oldu ve o beni çekti. Aslında şaka yapacağının farkındaydım, zorlayıp bırakacaktı fakat ben sandığından daha dengesiz duruyordum. Haliyle çektiği için düşerken gözlerimi kapattım.

Ben bir yerimin acımasını beklerken tam tersine acı hissetmedim, daha da yumuşak bir yere düştüm. Tek gözümü açıp düştüğüm yere bakarken bunun Rüzgar olduğunu gördüm. Diğer gözümü de açtım ve üzerinden kalkmaya çalıştım ama başarısız oldum ve yine üzerine düştüm. Rüzgar panik halime gülüyordu. Hoşuna gidiyordu tabii ben panikledikçe.

''Yardım etsen mi güleceğine?''

Kafasını salladı. Bir an ne olduğumu şaşırırken kendimi Rüzgar'ın altında buldum. Kaşlarımı çatıp ona baktım.

''Rüzgar, ne yapıyorsun? ''

Gözlerimin içine bakarken gözünde bir çok duygu vardı. Gözleri dudaklarıma kaydı. Sonra gözlerime baktı. Yutkunduğunu gördüğümde istemsizce bende yutkundum. Kafasını bana doğru yavaş yavaş yaklaştırdığında, ellerimi omuzlarına koydum. Gözleri gözlerimde olduğu için tepki vermem zorlaşıyordu. Üzerimde o mavi gözlerinin etkisi vardı. Kafasını daha da yaklaştırdığında gözlerimi sıkıca kapattım.

Yanağımda hissetiğim sıcaklık ve üzerimdeki ağırlığın kalkmasıyla gözlerimi açtım. Derince nefes almaya çalışırken, hızla ayağa kalktım. Neyse ki bir şey demeden, Rüzgar yürümeye başladığında bende peşinden yürüdüm.

Kalbim vücudumu sarsarcasına atarken, birkaç hızlı adım atıp kolundan tuttum. Hemen bana dönerken, elimi kalbimin üzerine bastırdım.

"Senin yüzünden böyle!"

Bunu ne olarak algılayacağını umursamadım. İtiraf olabilirdi, suçlama olabilirdi. Korktum mu etkilendim mi seçemiyordum. Gülümsediğinde, bir şeyler demesi için ona baktım. Ne hissettiğimi bulamadığım için mi ondan söylemesini istiyordum?

'' Hadi gidelim güzelim... '' dediğinde kafamı salladım. Tekrar yürümeye başladığımızda Rüzgar hala gülüyordu.

Sende yavaşla kalbim artık. Amma meraklıymış hızlı atmaya. Sebepsiz yere bol bol at sen zaten. Elimle saçlarımı düzelttim. Evden çok fazla uzaklaşamamıştık. Kısa zamanda ev görüş açımıza girdiğinde Rüzgar yüzündeki gülümsemeyi sildi. Korumaların ondan korkmasını istiyordu amcam gibi.

Eve yaklaşınca gördüğüm kişiyle mutlu oldum. Eser buradaydı! Adımlarımı hızlandırıp Eser'in yanına gittim hızlıca. Rüzgar da benim peşimden geliyordu. Eser beni fark ettiğinde şaşırdı. Bilmiyor muydu benim burada olduğumu? Yüzünde gülümseme oluşurken

''Senin ne işin var burada? '' dedi şaşkınlıkla. Yanına vardığımda elimle Rüzgar'ı gösterdim.

''Katil psikolojisini iyi bilen biri olarak, kurbanımı tanımam için beni evine kaçırdı.''

Eser şaşkınlıkla Rüzgar'a baktı.

''O adamın evinden mi kaçırdın kızı?"

''Amcam verdi daha doğrusu."

Rüzgar sinirle bana bakarken omuz silktim. Yalan söylemiyordum.

''Nasıl yani? '' dediğinde

''Uzun mesele gelsene içeride konuşalım, benim de canım sıkılıyor bu evde."

Başını salladı hevesle.

''İyi olur, özledim '' dediğinde güldüm. Rüzgarın sinirli bakışları bu sefer Eser deydi.

'' Geleyim mi abi? '' dediğinde Rüzgar bana baktı. Masum bakışlarımı ona atarken derin bir nefes alıp verdi.

'' Gel '' dedi sert sesiyle. Kudur kudur!

İçeri doğru ilerlerken Eserle ben sırıtıyorduk. Kıskanıyor muydu bu beni? Demir kapıyı korumalar açtığında içeri girdik. Evin kapısının ziline ben bastım. Yoksa bu ikisinin basacağı yoktu. Kapıyı yine o kız açtığında, sabahki gülüşleri canlandı yüzümde.

''Sabah ki görüntü güzel miydi? Sana daha iyisini yaşatmamı istemiyorsan, o ağzın bana bakarken yukarı kırılmasın, eğer kıvrılırsa..." yine cümlemi tamamlayamadan bir el ağzımı kapattı. Gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi. Kıza bakıp

''Hadi sen git. '' dedi. Kız kafasını sallayıp giderken ağzımdaki Rüzgarın elini ittim. Sinirle ona bakarken o gülüyordu. Bir şey demeden salona ilerledim. Eserde kendini tutma gereksiniminde bulunmadan gülüyordu. Koltuklardan birine oturdum ve aramızda bağ oluşan şömineye bakmaya başladım.

Eser ve Rüzgar da gelip oturduklarında Eser

'' Kızı dövseydin. '' dedi. Ters bir bakış attım ona. Tekrar şömineye bakmaya başladım.

''İki oldu, sabah korumalar şimdi kız senin benim çalışanlarımla derdin ne? '' diyen Rüzgar'a Eser'e attığım bakışlardan daha sertlerini yolladım.

'' Onların benimle derdi ne biri gelir kollarımı tutar biri karşıma geçmiş sırıtır! ''

Rüzgar hala gülüyordu. Sabır diler gibi tavana baktım. Sonra tekrar şömineye döndüm. Valla en iyisi şömine. Geri cevapta vermiyor susuyor hep.

''Kız güldüğü için mi kızdın yoksa başka bir sebep mi vardı?"

Eser imayla konuştuğunda yumruğumu sıktım. Özlemişti her halde. Rüzgar yumruk yaptığım elimi görüyordu ama Eser görmüyordu. Rüzgar bu sefer Eser'e baktı ve

'' Sus, ben seni uyarıyorum yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. '' dedi. Bense düz bir şekilde hala şömineye bakıyordum. Eser biraz daha konuşursa bu yumruk onun suratına patlayacaktı.

'' Ne olacak abi?'' diyen Eser'e sinirle döndüm ve yumruk yaptığım elimi kaldırıp

'' Tadını özlediysen gel bir tattırayım yada dur ben geleyim '' dedim ve ayağa kalktım. Eser bir Rüzgara baktı bir bana sonra ellerini yüzüne koyup

'' Tamam valla bir daha demeyeceğim özür dilerim. Vurma....cidden çok acıyor. Ayrıca bir kızdan dayak yemek çok onur kırıcı. Geri tepki de veremiyoruz.'' dedi. Parmaklarının arasından bana bakarken Rüzgar Eser'e baktı.

"Hele bir geri tepki ver. Derini yüzse susacaksın!"

Onu takmadan alayla,

'' Zaten su içmeye gidecektim '' dedim ve merdivenlere ilerledim. Evin içinde Rüzgarın kahkahası vardı. Bende gülüyordum. Arkamı dönüp Eser'e baktığımda somurtuyordu.

'' Rezil olduk iyi mi! '' dediğinde daha da güldüm ve merdivenleri çıkmaya başladım. Suyumu içip tekrar salona geldiğimde ikisi de gülerek sohbet ediyordu.

Rüzgar diğer mafyalar gibi değildi. Onun duyguları vardı. Sadece sinirlendiği zaman gözü bir şey görmezdi o kadar. Ben ağladığım zaman gözlerinin dolması bile onun duygusal biri olduğunun kanıtıydı. Fakat bu yönü sadece bana da olabilir veya Eser gibi yakın arkadaşlarına.

Canım sıkılıyordu benim ama. Salona geçip oturdum ve aklıma gelen fikirle

'' Film izleyelim mi? '' dedim masum bakışlar atarken Rüzgara. Eser de beni onaylayıp

'' İyi olur zaten vakit geçmiyor '' dedi. Rüzgar derin bir nefes aldı ve itiraz edecek gibi oldu. Hatta bir ara öyle bir bakış attı ki bir an 'Film de neymiş?' Diyesim gelmişti. Bakışları yumuşarken piç piç gülüp

'' Ben seçersem '' dedi. Ben kafamla onaylarken Eser kafasını sağa sola sallayıp

'' Abi sen benim inadıma korku filmi seçersin şimdi. '' dedi.

'' Ne o çok mu korkuyorsun? ''

Erkeklerde korkar ama mafya olduğu için zaten korku filminin içinde. Ben korku filmleri izlerdim ama aniden bir şeyler çıkınca tepki veriyordum. Eser birden omuzlarını dikleştirip

'' Ne korkacağım ya '' dedi.

''E o zaman ben filmi seçeyim sende kendini hazırla Eser '' dedi Rüzgar. Ben gülerken Eser derin nefes aldı ve arkasına yaslandı. Rüzgar'da kalkıp televizyonun üstündeki rafta olan filmlerden bir kaçını alarak geldi. Yanıma oturduğunda kalkmak istesem de yapmadım. Kaçmak yok artık Ezgi. Elindeki üç filme baktı. Biraz düşündükten sonra birini seçip Esere attı ve

'' Bir zahmet takı ver '' dedi. Eser masum bakışlarını bana atarken omuz silktim. Ayağa kalkıp televizyona takmaya gitti.

...

Film bitmişti ve Eser hala filmin etkisindeydi. Eserin gözünün önünde elimi salladığımda olduğu yerde zıpladı.

'' İyi misin? '' dediğimde ayağa kalktı ve

'' Ben gidiyorum size iyi akşamlar '' dedi. Kapıya doğru koşar adımlarla ilerlerken elinde koltuğun yastığı kalmıştı ama o bunun farkında değil gibiydi. Rüzgar da fark etmiş olacak ki

"Yastığı bırak!" Diye seslendi ona. Eser olduğu yerde tekrar zıplarken eline baktı. Bize bakıp yastığı atacağı sırada Rüzgar

"Sakın!" Diye uyardı. Eser de yastığı kapının yanına koyup hızla evden çıktı. Kıyamam, nasıl da korkmuş.

Kaşlarımı çatıp Rüzgar'a döndüğümde gülüyordu.

'' Neyi var? '' dediğimde bana baktı ve

'' Yarına düzelir filmin etkisinde hala böyle filmlerden fazla etkileniyor '' dediğinde bende senin etkindeydim demek isterdim ama demedim tabi ki de. Tamam film boyunca elim kalbimin üzerindeydi. Rüzgar bana her yaklaştığında hızlanmışta olabilir...

Rüzgar ayağa kalkıp televizyonu kapattı ve cebinden telefonu çıkarıp bana uzattı. Bu benim telefonumdu. Elinden telefonumu alırken

'' Ne zamandır sende? '' diye sordum.

'' Sabah valizin geldiğinden beri '' dedi.

'' Neden bana vermedin?"

'' Kurcaladım biraz... ''

Kurcalasın bir şey bulamamıştır ki.

''Bir şey yoktu içinde. ''

Telefonumu açıp aramalara girdim. Off kızlardan bir çok arama vardı. Özellikle Emine! Sanırım aramalıyım onu. Telefonu kapatıp Rüzgara baktım ve

'' Ben odama çıkabilir miyim? '' dedim. Bana yaklaştı ve elini kalbime koydu. Yanağıma yaklaşıp öptüğünde kalbimin hızlandığını bende hissetmiştim. Rüzgar geri çekildiğinde yüzünde gülümseme vardı. Yutkundum sessizce.

'' İyi geceler '' dedi ve elini çekti. Ona bakarken bende

'' İyi geceler '' dedim ve hızlı adımlarla merdivenlere ilerledim. Elimi kalbime koyduğumda hızlandığını fark ettim. Bu neydi şimdi! Merdivenlerden hızlıca çıktım ve odama girdim. Kendimi yatağa atıp bağdaş kurdum.

Beklemeden Emine'yi aradım. Çok geçmeden açtığında hızla konuşmuştu.

''Kızım sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun, neredesin sen insan bir haber verir her yerde seni aradım telefonunu da açmadın! ''

''İyiyim iyiyim, merak etme."

''Merak etme mi? Neredesin sen? '' dediğinde telaşı beni mutlu etmişti.

''Tamam artık telaş yapma, anlatacağım sana neler oldu bir bilsen...'' dedim.

'' Ne oldu anlat hadi! '' dedi meraklı sesiyle. Bende fazla bekletmeden anlattım. Olan bitenin hepsini anlattığımda Emine'nin tepkisini bekledim.

'' Sen şimdi onun evindesin yani?" dediğinde

'' Evet '' dedim.

'' Kendi isteğinle mi? ''

'' İlk başta öyle değildi ama şuan kalmak istiyorum,yani sıkıntı yok. ''

'' Tamam ama ne olursa bana haber ver. '' dedi. Sizi düşünen dostlarınız olması çok iyi bir şey.

'' Haber veririm merak etme hadi sende yat iyi geceler!''

''Tamam biz yarın kızlarla buluşacaktık zaten, anlatırım ben onlara iyi geceler ''

Telefonu kapatıp yatağın yanına koydum ve üzerimi değiştirip,yatağa uzandım.

.....


Bölüm geç geldi farkındayım ama başta da dediğim gibi aksilik sı*ıyorum bu sıra. Neyse ki hallettim, uyumadım düzelttim zaten saat sabahın beş buçuğunda yayınlandığıma bakılırsa.

@sebepsizokur iletişim için takipte kalın.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!


Continue Reading

You'll Also Like

İhtiras By milavens

Teen Fiction

1.2M 25.4K 22
Körkütük sarhoş bir kız. Bir bar ve yaşanmaması gereken bir gece. Adamın tek istediği, tenine yüz sürdüğü kadınla sevişmek. Asla daha fazlası değil l...
136K 9.4K 90
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
550K 19.5K 12
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
960K 63.1K 50
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...