Yeryüzünün ilk Savaşı (melekler ve cinler)

69 10 4
                                    


Bu bölümde bahsedilen savaş, insanlarla insanların yapmış oldukları savaşlar değil, insan yaratılmadan önce meleklerle cinlerin yapmış oldukları düşünülen ve meleklerin komutanlığını henüz Allah’ın huzurundan kovulmamış olan İblis’in yaptığı, çoğu teorik bilgilere dayanan ilk savaştır.

Kurân-ı Kerîm’e göre cinlerden ilk yaratılan varlık Cânn’dır. Cânn (الجان), genellikle cinlerin atası ya da cin türü anlamında kullanılan bir terimdir.“Bir şeyi örtmek, gizlemek” mânasındaki "cenn" kökünden türemiş bir isim olup “kendisini örten, duyulardan gizlenen varlık” demektir.

Elmalılı Hamdi Yazır: Cann, onu da bundan evvel «narissemum»dan yaratmıştık.

Elmalılı (sadeleştirilmiş):Cini ise, daha önce zehirleyici şiddetli ateşten yaratmıştık.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2):Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.

Bazı hadislerde Cân’nın yaratıldığı ateşin, bildiğimiz ateşlerden çok daha sıcak olduğu bildirilmektedir. Ebu Davud et-Tayalisî’nin İbn Mes’ud’dan naklettiği bir hadise göre, “Bu (dünyada gördüğümüz) ateşler, Cân’nın yaratıldığı ateşten yetmiş kat daha hafiftir.”

Bu, öyle büyük bir ateştir ki, hem nûr’u, hem de dumanı vardır. Allah, nurdan melekleri, zulmetten ise cinleri yaratmıştır. Cinlerin babasına “Dümas” ya da “Tarnüs” derlerdi. Melekler, nurdan yaratıldıkları için ibadete başladılar. Cinler, zulmetten (karanlıktan, ateşin siyah kısmından) yaratıldıkları için de küfür, isyan ve tuğyan ettiler. Zamanla çoğaldılar. Allah, bunlara bir “şeriat” (yasa) gönderdi. Tâate ve ibadete çağırdı. Tanüs ve evlâdı itâat edip Allah’a ibadete koyuldular. Bir müddet bu halde devam ettiler.

Aradan 6030 ya da 5020 yıl (Muhyiddîn-i Arâbîye göre ise 4020 yıl) geçti. Bu müddetin sonlarına doğru, inat ve isyâna başladılar. Çünkü ateşin zulmet (karanlık) kısmından yaratılmışlardı. Kibre düşüp ibadeti bıraktılar. Allah, onların büyüklerini çeşitli cezalarla helak etti. Zayıfları, şeriatten ayrılmamıştı. İbadete devam ediyorlardı. Onun için sağ-salim kaldılar.

Allah, kendi cinslerinden “Hülyânis” nâmında birini bunlara vâli tayin edip yeni bir şeriat emretti. İlkin itâat ettilerse de, uzun bir devir geçtikten sonra bunlar da âsî oldular. Allah, bunların da kibre düşenlerini helak edip doğru yolda olanları sağ bıraktı ve bunların başına “Halet” adında bir cinni hâkim etti.

3. bir devir geçti ve onlar, yine doğru yoldan ayrıldılar ve Allah’ın gazabına uğradılar. Sâlihlerden çok az kimse kaldı. Zamanla çoğaldılar. İçlerinde “Hamüs” adlı birisi, en iyileriydi. Onu kendilerine vâli yaptılar. Hamüs, bütün ömrü boyunca “emr-i bil mâruf nehy-i anil münker” (kötülükten sakındırıp iyiliği emretme) ve ilâhî kanunun hükümlerini uyguladı. Ölümünden sonra Cânn’ın kötü evlatları, nimetlere küfredip, isyan ve fesat yolunu tuttular.Allah, onlara da nasihatçiler ve uyarıcılar yolladı. Fakat bu, fayda vermedi. Dördüncü devirde nihayet buldu.

Allah’ın gönderdiği melekler, onların birçoğunu katletti. Geriye kalanlar, adalara, harabelerde saklandılar ve dağıldılar. Bülüğa erişmeyenleri melekler esir ettiler. Onlardan biri de İblis’ti.

Bu olay, Kurtubî Tefsirinde şöyle anlatılıyor;

“Şehr b. Havşeb ve bazı usulcüler der ki: İblis yeryüzünde yaşayan ve meleklerin kendileri ile savaştığı cinlerdendi. Melekler, onu küçükken esir almış, o da meleklerle birlikte ibadet edip durmuş ve meleklerle birlikte ona da hitap edilmiştir.”

✔️ KISSADAN HİSSEWhere stories live. Discover now