⏳Zamanın Değerini Bilmek⌛

673 12 7
                                    

أَجْمَعِينَ وَصَحْبِهِ وَآلِهِ مُحَمَّدٍ سَيِّدِناَ عَلىَ وَالسَّلاَمُ وَالصَّلاَةُ الْعَالَمِينَ رَبِّ لِلهِ اَلْحَمْدُ

Allah Teâlâ, ayet-i kerimede asra yani zamana yemin ederek şöyle buyurmuştur:

"Asra (zamana) yemin olsun ki bütün insanlar hüsran ve ziyandadır; ancak iman edip sâlih amel işleyenler, birbirine hakkı ve (hak yolunda) sabrı tavsiye edenler müstesnadır.

İmam Şâfiî (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) bu sûre hakkında demiştir ki:

"Eğer insanlara bu sûreden başkası indirilmeseydi, (taşıdığı mâna ve mesajla) bu sûre onlara yeterdi

Bu sûrenin, Kur'an'ın bütün ilimlerini (özetle) içerdiği belirtilmiştir. Çünkü Kur'an'ın bütün ilimlerini bu sûrede özetlenen şu dört alanda toplamak mümkündür:
İman,
sâlih amel,
iyiliği emir,
kötülükten nehiy. 

Büyükler, vakit nakittir, derler. Yani vakit kâinatta en değerli sermayedir. Vakit insana nakit kazandırır; fakat dünya dolusu nakit verilse, geçen bir saniye geri getirilemez.

Bir insanın bütün ömrü inkâr üzere geçse, son saatinde iman ve tövbe etse ve o hal üzere ölse, bu kimse ebedî cenneti ve saadeti bulur. İman üzere geçen bu bir saat, ömrün en kıymetli anıdır. Dünyada hiçbir mal, insana bu bir saat içindeki saadeti kazandıramaz. Demek ki insanın bir saati bütün dünyadan kıymetlidir.

Cüneyd-i Bağdâdî (قَدَّسَ اللهُ سِرَّه) der ki:

"Vakit sermayeni iyi kullan. O bir kere ele geçer; kaçırdın mı bir daha ebediyen ele geçiremezsin. Kâinatta vakitten daha kıymetli bir servet yoktur."

Dünyada her an bir defa yaşanır, bir daha ele geçmez. Onun için Allah dostları her ânı son fırsat olarak görmüşler ve her nefesi son nefes gibi değerlendirmişlerdir.

Gerçekte insan hayatı iki nefes arasındaki süredir. Alınan bir nefes geri verilmese hayat biter. Tersi de böyledir. Bu nefesler sayılıdır ve son sayı insana gizlidir. Kimse şu kadar nefesim kaldı, şu kadar süre daha yaşayacağım diyemez.

Bu yüzden sufiler kendilerini ‘ibnu’l-vakt’, yani ‘zamanın çocuğu’ olarak tarif etmişlerdir.

Bazılarının iddia ettiği gibi bu öğretinin manası, sufinin her zaman ve mekâna kendini uydurması demek değildir. Bilakis burada kastedilen, her anı tam bir teyakkuz hali içerisinde yaşamak, her zaman ‘huzur’da olmaktır. Bir başka ifadeyle, ‘hazır’ olmak ile ‘huzur’ bulmak arasındaki yakın ilişki, ancak her anın hakkını verdiğimiz zaman tahakkuk edebilir. 

Menkıbe

İmam-ı Şafii (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) hazretleri, bir ara Mekke’den kalkıp Medine’ye İmam-ı Malik(رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) hazretlerini ziyarete gider. Sıhhatli hadisleri Muvatta’ında toplayan büyük müçtehidi yerinde ziyaret etmek ister. Medine’ye gelip de kapısında görüşmek için izin isteyince gelen cevap düşündürücü olur:

Bir müşkülünüz varsa sorun, cevabı verilsin. Yoksa imamın görüşme günü değil, boş vakti yoktur!

Mekke valisinden bir mektup getirdiğini söylemesi üzerine dışarıya çıkıp bir iskemle üzerine oturan İmam-ı Malik (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) hazretleri, genç misafirin uzattığı mektubu okurken: Bu mektubu size getiren Muhammed bin İdris eş Şafii genç âlimlerimizdendir… Cümlesine gelince, hemen ayağa kalkan İmam Hazretleri:

✔️ KISSADAN HİSSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin