⏳Zamanın Değerini Bilmek⌛

En başından başla
                                    

-Sübhanellah, der, Resulüllah(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ)’ın Bayrağını dalgalandıran zat da mı bizimle görüşmek için araya vasıta koyacak? Hemen kalkıp imam Şafi’yi kucaklar ve genç imamı alıp odasına bundan sonra götürür, İmam-ı Şafii’ye ancak bundan sonra vakit ayırır.

Genç imam, büyük müçtehidin vaktini böylesine dikkatli ve titiz şekilde kullanmasına hiç şaşırmaz. Çünkü kendisi de Mekke’den Medine’ye doğru yola çıktığında arkadaşlarından hemen geriye kalarak Kur’an-ı Kerim’in hatmine başlar, Medine’ye gelinceye kadar da yol boyunca tam 16 tane hatim okumaya muvaffak olur, yolda geçen vaktini bile boşa harcamaktan böylesine bir dikkatle kaçınır, hem yol yürür hem de hatim okuyarak nakitten de kıymetli vaktini değerlendirmiş olur. Ancak İmam-ı Malik (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) , odasına alıp vakit ayırdığı genç misafirine hemen teklifini yapar:

-Hazırladığım şu hadis kitabı Muvatta’ı bir okuyayım da dinle, böylece vaktimizi de değerlendirmiş olalım!

Genç imamın cevabı ise ondan geride değildir:

-Efendim der, siz zahmet buyurmayın, ben okuyayım da siz dinleyin. Ben değerli kitabınız Muvatta’ı Mekke’de iken ezberleyip de gelmiştim huzurunuza!

Ve İmam-ı Şafii (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) , müellifinin huzurunda kitabını ezbere okur, böylece o da vaktini tam değerlendirerek ezberlediklerini kitabın sahibine kontrol ettirmiş olur.

Evet, onlar nakitten de kıymetli buldukları vakitlerini işte böyle değerlendirmiş, değil bir iki saat, belki bir iki dakikayı bile boşa geçirmekten titremişler, sonunda da ilim irfan yolunda erişilmez yüceliklere böyle ulaşmışlardır.

Hasan-ı Basrî (قَدَّسَ اللهُ سِرَّه ), sahâbe-i kirâmın (رَضِىَ اللهُ  عَنْهم) halini şöyle anlatır:
"Ben öyle insanlara ulaştım ki sizin elinizdeki altın ve gümüşü koruduğunuzdan daha fazla vakitlerini koruyor ve boşa harcamaktan sakınıyorlardı.  Sizden biriniz nasıl iyi bir kazanç getirmeyen yerlere altın ve gümüşünü harcamıyorsa, onlar da zamanlarını öyle titizlikte koruyor, bir tek nefesi dahi zayi etmiyorlar, vakitlerini Allah'a itaatin dışında asla kullanmıyorlardı."

İnsan ömrü üç zaman dilimine ayrılır. Biri geçen süredir; buna mazi denir. Bu süre, iyiliği ve kötülüğü ile geride kalmıştır. Diğeri elde olmayan süredir; buna gelecek denir. İnsanın ona ulaşıp ulaşmayacağı belli değildir. Bir diğeri de insanın içinde yaşadığı andır; işte eldeki zaman odur. Ona fırsat denir. Yapılması gereken ne varsa onda yapılmalıdır. Çünkü o da geçmek üzeredir. Hayırlı işlerde, şimdi dursun sonra yaparım demek şeytandandır.

Menkıbe

İmam Şa’rânî (قَدَّسَ اللهُ سِرَّه) demiştir ki: İmam Şâfiî (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) , ilminin ve hâlinin yüceliğine rağmen hakka âşık sufilerle otururdu. Kendisine:

Şunların meclis ve sohbetinden ne istifade ettin? diye sorulunca, İmam şu cevabı verdi:

Onların en fazla şu sözlerinden istifade ettim:

Vakit bir kılıçtır. Sen onu kesmezsen, o seni keser. Yani, sen vakitten istifade etmezsen, o senin ömründen bir parça kesip atar. Sen nefsini hayırlarla meşgul etmezsen, o seni kötülüklerle meşgul eder.  

Bir müminin hayat hedefi şu âyette özetlenmiştir:

"Resûlüm de ki: Benim namazım ve ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.

✔️ KISSADAN HİSSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin