MUHARREM VE AŞURE

Start from the beginning
                                    

Ehl-i Sünnet anlayışında bu gün için yas tutma, ağıt yakma, dövünme gibi adetler yoktur. Eğer böyle yapmak doğru olsaydı; Hazreti Hüseyin radıyellâhü anh’ın dedesi olan Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) ’in vefatından dolayı bunları yapmak daha yerinde ve evlâ olurdu.

Bundan dolayıdır ki Müslümanlar yalnız Muharrem’in onunda değil, Kerbela faciasını her hatırladıklarında üzülürler ve orada şehit edilen tüm müslümanlara fatihalar, dualar gönderirler.

Aşure günü orucu
İbn Abbas radıyellâhü anhümâ anlatıyor: Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Medine’ye gelince yahudileri Aşure günü oruç tutarken gördü ve onlara:

Bu tuttuğunuz oruç nedir, diye sordu.

Dediler ki:
– Bu hayırlı bir gündür. Allah o günde, Firavun’u ve adamlarını suda boğdu; İsrailoğulları’nı düşmanlarından kurtardı. Hazreti Musa aleyhisselâm da (şükür ifadesi olarak) o gün oruç tuttu, biz de şükür için bu orucu tutuyoruz.

Bunun üzerine Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) :
Ben Hazreti Musa’ya sizden daha yakınım, buyurarak o gün oruç tuttu ve müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti.

İbn Abbas radıyellâhü anhümâ’dan rivayet edilen bir diğer hadis-i şerifte Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Aşure günü oruç tutun. (Aşure gününden) bir gün evvel veya bir gün sonra da oruç tutarak yahudilere muhalefet edin.

Meşhur alimlerimizden İbn Hacer (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه) şöyle demiştir:

Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) , Mekke-i Mükerreme fethedilip İslâm her yerde bilinip üstünlük elde edince, derhal yahudi ve hıristiyanlara muhalefeti de ilan etti. Aşureye bir gün önce veya bir gün sonra ilave yapılmasını emretti.

Nitekim Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) bu hususta;
Eğer önümüzdeki seneye kadar yaşarsam, Muharrem’in dokuzuncu gününde oruç tutacağım.” buyurmuş fakat seneye yetişemeden vefat etmiştir.

Bir diğer hadiste şöyle buyurmuştur:
Aşure günü oruç tutunuz. Bu gün bütün peygamberlerin oruç tuttukları bir gündür. O halde siz de bu orucu tutun.”

Genelde bütün nafile ibadetler, özelde nafile oruç, kulun Allah’a yakınlaşması açısından önemlidir. Bunu bazı faziletli zamanlarda yapmak ise daha bir önem arzetmektedir. Aşure günü orucu hakkında zikrettiğimiz hadislerde olduğu gibi Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimiz’in hem fiilî hem de kavlî sünnetleri bulunmaktadır. Zira Muharrem’in onuncu günü hem kendisi oruç tutmuş hem de sahabelerine tutmalarını tavsiye etmiştir. Ancak Rasulullah (صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) ’in aşure orucunu diğer nafile oruçlardan farklı görmesi, Hicret’ten önce henüz Ramazan orucu bile farz kılınmadan aşure orucunu tutuyor olmasıdır.

Aşure pişirme adeti
Hazreti Nuh aleyhisselâm ve ona inanıp beraberinde gemisine binen müminler, Muharrem’in onuncu günü sağ ve salim olarak Cudi dağının eteklerine inerek karaya ayak basmışlardı. Hazreti Nuh aleyhisselâm bu nimete şükretmek için o gün oruç tutmuş ve müminlere de oruç tutmalarını söylemiştir.

İftar vakti yaklaştığı zaman, Hazreti Nuh aleyhisselâm ,
Kimin yanında yiyecek olarak ne kaldı ise onu getirsin.” buyurmuştur.

Bunun üzerine kimisi bir avuç buğday, kimisi bir avuç nohut ve kimisi bir miktar pirinç derken, yedi çeşit hububat toplanmıştır. Hazreti Nuh aleyhisselâm bunları karıştırmış ve böylece bir çeşit yemek pişirilmişti. Müminler iftarlarını bu yiyeceklerle açmışlar, Nuh aleyhisselâm ’ın bereketiyle hepsi doymuşlardır. Bir nevi tatlı mahiyetinde olan bu yemeğe, tufandan kurutuluşu ifade eden “selamet yemeği” denmiştir.

✔️ KISSADAN HİSSEWhere stories live. Discover now