81. Bölüm

1.5K 204 135
                                    

ÖMER'DEN..

Alevi bavulunu almış kapıdan çıkmak üzereyken yakaladım. Açtığı kapıyı kapatıp sinirle baktım.

Ömer: Nereye böyle? Dediğimde gözünden yaşlar düşmeye başladı.
Alev: Ömer ben böyle olsun istemedim.. Zehra beni yanlış anladığı için.. dedi. Elimi belime koyup gülümsedim..
Ömer: eee..
Alev: Sende gördün bana vurdu Ömer.. Artık nasıl biriyle evlendiğini gör.. Ben gidiyorum.. dedi. Kapıyı açıp.

Alevin hiç görmediğim bir yüzünü daha keşfetmiş oluyordum böylece..

Kapıyı sonuna kadar açıp kolundan tutup dışarı çıkardım ve bahçenin en köşesine çektim.

Alev: Ömer, bana inanıyorsun dimi.. Dediğinde kolunu bırakıp yumruğumu sıktım.
Ömer: Evet niye inanmayım tabiki inanıyorum sonuçta sona tokat attı dimi hem de hiç hak etmediğin halde.. derken telefonumu çıkarıp Tayfuna gelmesi için mesaj attım.
Alev: Hem bu ilk değildi.. Daha önce bana neler yaptı ama sustum...

Artık sabrım kalmamıştı. Duvara bir yumruk atıp

Ömer: Alev artık yalan söylemeyi bırak ve kes kesini.. diye bağırdım. Bu tepkim karşısında şaşırmış ve korkmuştu.
Alev: Elin.. diyip elimi tutmak istedi geri çektim, akan kanları görmezden gelip..
Ömer: Ne sanıyorsun, bütün yaptıklarının yanına kalacağını mı yoksa beni aptal yerine koyup duygu sömürüsü yapacağını mı? Hayır, artık benim ailemden tek bir kişiyle bile görüşmene izin vermeyeğim.. dediğimde telefonunu çıkardı. Büyük ihtimalle Halamı arayacaktı ama telefonunu elinden aldım.
Alev: Ben gitmek istiyorum.. Söz Amerikaya gidip bir daha dönmeyeceğim.. dediğinde sinirli bir şekilde güldüm.
Ömer: Önce ailemle bağlarını koparacaksın, sonra da yaptıklarının bedelini ödeyeceksin ondan sonra ne yaptığın beni bağlamaz..

...

Tayfun geldikten sonra Alevi tayfuna bırakıp Zehranın yanına gittim. Ayşe ve Mert balkonda konuşuyordu. 

Üzerindeki örtüyü biraz daha yukarı çekip yüzündeki saçı geriye attım. Elim yanağındaydı, o kadar güzel uyuyordu ki melek gibiydi.. Ama ne kadar bitkin olduğu her halinden belliydi. Bir anda elimin üstüne dönüp elleriyle tuttu. Hala uyuyordu. Elim altında kalmıştı, elimi çekersem uyanabilirdi. Hafifçe yanına yattım, gülümseyerek yüzünü incelemeye başladım. Gözlerinin altı hafiften çökmüştü ve çattığı kaşlarına şimdi biraz huzur gelmişti.. Dudaklarının arası hafif aralıktı ve nefes alışverişi öylesine yavaştı ki.. Kalbi nasıldı, ağrısı geçmiş miydi.. Şimdi Mert gelip kesin yine bana fırça atacaktı..  Acaba sonuçlarını başka doktorlara mı göndersem.. Derin bir nefes aldım. Mert ve Ayşe camdan bize bakıyordu. Mertin konuşacağı bir şeyler olduğu çok belliydi.. Bu arada Ayşe.. O nasıldı? Hafiften elimi çekip alnına bir öpücük koyup yataktan kalktım ve gidip perdeyi çektim. Balkona çıkıp kapıyı sessizce kapattım.

Benim kalktığımı görünce ikisi de masaya oturmuştu. Ayşenin yanına gidip yüzünü ellerim arasına aldım.

Ömer: Canım sen iyi misin?
Ayşe: Hafif tansiyonum düşmüştü ama merak etme oğlum da ben de iyiyiz.. diyip gülümsedi. Cinsiyeti belliydi ama hala bir isim bulamamışlardı..  Karnına dokunup gülümsedim ve masaya oturdum.
Ömer: Mert sen nasılsın,  kusura bakma ilgilenemedim seninle?
Mert: Ben iyiyim de siz.. Neler olmuş öyle, duyduklarım doğru mu Alev..
Ömer: Maalesef, bu kadar ileri gideceğini ben bile tahmin edemedim..
Ayşe: Hepsi benim yüzümden ısrar etmeseydim dün gel diye..
Ömer: Sen nerden bileceksin ki canım kardeşim.. Suçlama kendini..
Mert: Sakın öylece gitmesine izin verdim deme Ömer..
Ömer: Halam ve Nihat şirketten gelmesini beklemek zorundayız, birazdan gelirler.. Şimdi Tayfunla..
Mert: Herkesin bilmesi en mantıklı..
Ömer: Mert bu arada Zehra nasıl.. Hastaneye gitmemize gerek var mı? Dediğimde gülümsedi..
Mert: Biraz önce biz de Ayşeyle onu konuşuyorduk... Sen son bir kaç haftada Zehraya naptın Ömer.. dedi.. Masanın altındaki sardığım elimi yumruk yaptım. Ayşeye göstermemiştim. İçimi bir anda kaplayan korku bocalatmışt beni.. Derin bir nefes alıp yutkundum.
Ömer: Mert, ne demek istiyorsun?
Mert: Ömer, hayatımda böyle bir şey görmedim ben.. Öylesine hızlı güçleniyor ki kalbi, yarın mutlaka hastaneye gelin test yapacağım..

Bir anda öyle bir rahatlamıştım ki. Gülümseyip Ayşeye baktım.. Daha sonra Merte baktım..

Ömer: Mert, böyle bir habere öylesine ihtiyacım vardı ki, çok sağol..
Ayşe: Zaten dışardan bile farkediliyor ikinizin değişimi.. Resmen yeni çıkmaya başlayan sevgililer gibisiniz abi, aylardır evli olmanıza rağmen.. diyip gülümsedi..

Teknik olarak öyleydi aslında..

Zehra: Kim değişmiş Ayşe.. 

Sesini duydupumda gülümseyip masadan kalkıp arkamı döndüm. Uykulu hali o kadar tatlıydı ki.. Yanına gidip kucaklayıp havaya kaldırdım. Etrafımda döndürürken çığlık atıyordu. Mert ve Ayşenin kahkaha sesini duyabiliyordum. Yere bıraktığımda şaşkın şakın yüzüme bakıyordu..

Ömer: Benim meleğim değişen sensin, kalbin hızla iyileşiyormuş...
Zehra: Gerçekten mi? Diyip gülümsemeye başladı..
Mert: Gerçekten Zehra gerçekten.. dediğinde o da bana sımsıkı sarıldı..

Nazan: Şeyy, Salim Bey geldi.. dediğinde hemen ayrılıp birbirimize baktık..

Salim Baba, evdekilerle konuşacaktı ama Alev meselesini halletmeliydik önce..

Mert: Ben bir selam verip gidiyim, bir saate hastanede olmam lazım..
Ömer: Tamam Mert, tekrar çok sağol görüşürüz dedim elini sıkıp..
Zehra: Dikkat et kendine ve çok sağol Mert..
Mert: Yarın test yapacağım mutlaka gel..
Zehra: Tamam..  diyip Ayşeyle gittiler..

Tam bende gideceğim zaman elimi tuttu..

Zehra: Ömer, elin..
Ömer: Merak etme canım, önemli bir şey değil..
Zehra: Ne demek önemli değil.. Hemen gel pansuman yapacağım..
Ömer: Ama baban..
Zehra: İki dakika sürmez.. diyip içeri götürdü elimden tutup..

Büyük bir özenle pansuman yapıp sardıktan sonra, salona geçtik.. Halam ve Nihatta gelmişti..

Salim Babayı bir köşeye çekip durumu anlattım ve yarın söylemesini rica ettim. Daha sonra salona geldiğimizde Tayfunu çağırdım.

Tayfun, bütün delilleri gösterdi ve ses kayıtlarını herkese dinletti. Ben de Alevin gerçek yüzünü herkese anlattım. Zehra da ona dediği şeyleri bir bir anlattıktan sonra bundan sonra bu aileden hiç kimsenin onunla görüşmemesini rica ettim. Zaten bu öğrendiklerinden sonra hiç kimse yüzünü görmek istemiyordu.. Ve bütün bu olanlar Alevin yanında olmuştu. Anlattığımız tek bir şeye bile itiraz etmeden, ağlayarak oturmuştu. İşlediği suçlardan dolayı bir kaç yıl hapis yapması gerekecekti..

Tayfunla birlikte gittikten sonra evde sessizlik olmuştu. Herkes düşünceli bir şekilde oturuyordu. Zehra elimi tutmuş ve başını göğsüme yaslamıştı. Ayşe de Nihatın göğsüne yaslanmış ve tek eli karnındaki bebeğindeydi..  Salim Baba da sessizce oturuyordu..

Hediye: Sofrayı hazırladım, yemeyecek misiniz? Dedi. Yaklaşık yarım saattir o kadar kişiden çıkan tek sesti bu..
Cevriye: Yiyeceğiz tabi.. Bu ne haliniz ya görende cenaze evi sanır Allah korusun.. Eğer bize biraz olsun değer verip saysaydı yapmazdı bunları,  hakketti..
Nihat: Haklısın hala.. Ben zamanında çok uyardım onu.. dedi. Nihat biliyor muydu yani..
Ayşe: Nasıl yani sen biliyor muydun? Dedi. Herkesin sormak istediği soruydu bu..
Nihat: Alev şirkete büyük bir zarar verip ayrıldığı gün Ömere itiraf ederken duymuştum. Ömer, o gün terslemişti ama vazgeçmedi maalesef.. Bunları yaptığını bilmiyordum ama..  diyip sustu..
Salim: Zehra kızım, biz gidelim mi? Dedi Salim babanın rahatsız olduğu çok belliydi bu konudan..
Zehra: Baba..
Ömer: Yemekten sonra ben sizi bırakırdım..
Salim: Siz yiyin, ben biraz kızımla vakit geçirmek istiyorum..
Cevriye: Ama Salim Zehrayla Ömer..
Salim: Biliyorum evliler.. Aslında bugün sizinle bir konu hakkında konuşmak için gelmiştim..

Söyler mi acaba.. Hayır yapmaz.. Bizim gerçekten evli olmadığımızı Ayşe öğrenirse..

Cevriye: Söyle biz yabancı mıyız Salim çekinme..
Salim: Zehra ve Ömer evli değiller...

Bölüm Sonu..

Daha sık yazmaya çalışacağım, keyifsizim bu günlerde o yüzden ara biraz açıldı kusura bakmayın..

Yıldızlar için teşekkür ederim şimdiden..

ÇÖL ÇİÇEĞİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin