50. Bölüm

1.5K 139 96
                                    

Odaya gittiklerinde herkes masada yemeğe başlamak için onları bekliyordu. Zehra "hoş geldiniz.." derken yapabildiği kadar gülümsedi, bu gülümsemedeki samimiyetsizlik en yakın arkadaşı tarafından farkedildi. Ömer, Zehranın sandalyesini çektikten sonra kulağına eğilip..

Ömer: Lütfen bir şeyler yemek için kendini zorla, kaç gündür yemiyorsun.. diye fısıldayıp yanına oturdu. Zehra bu cümleye karşılık şaşkınlık dolu bir bakış attı sevdiği adama..

"Rol yapıyor olsaydı kulağıma fısıldamazdı ki, gerçekten beni mi düşünüyorsun?" Diye düşündü Zehra eline çatalı alırken..

Demir: Biz gelirken ustalar giriyordu içeri yeni televizyon mu aldınız.. sözlerine karşılık Zehra ve Ömer birbirlerine baktı..
Cevriye: Öyle mi, oğlum salondaki tvyi yeni aldık ya ne gerek vardı..
Ömer: Aslında onu kendi odamız için aldık.. Film izlemeyi ikimizde seviyoruz..
Nihat: Gerçekten iyi düşünmüşsünüz keşke biz de alabilsek.. diyip imalı bir şekilde Ayşeye baktı.
Ayşe: Bakın bu laf banaydı diyip gülümsedi..
Leyla: Niye izin vermiyorsun ki Ayşeciğim..
Ayşe: Bütün gün şirkette yoruluyor zaten, bir de gelip tv izlerse benimle hiç ilgilenmeyecek.. evlendiğinde sen de anlayacaksın beni..
Nihat: Bakın, nerden neyi düşünüyor... ben seninle her zaman ilgilenirim hayatım..
Ayşe: Zehra sen nasıl izin verdin almasına.. dediğinde Zehra, Ömere baktığında Ömerin hafiften gülümsediğini görmüştür.. Yutkunup,
Zehra: Aslında benim fikrimdi.. Ama açılma ve kapanma saatlerini tabiki ben belirleyeceğim... dediğinde Ömer ağzını silip Zehraya gülümsemiştir..
Ömer: Demek öyle.. göreceğiz bakalım.. dediğinde Ömerin telefonuna mesaj gelmiştir.

"Dışarda seni bekliyorum, acil.. Zehraya söyleme..
MERT"

Mesajı okuduktan sonra masadakilerle sohbet eden Zehraya bakıp,

Ömer: Afiyet olsun size, ben birazdan geleceğim... diyip dışarı çıkmıştır.

Ömer, telaşla Mertin yanına gelip..

Ömer: Niye içeri gelmedin, bir şey mi oldu.. dediğinde Mert sinirden yumruğunu sıkıyordur ve ağlamaktan gözleri kızarmış gözlerini nefretle Ömere dikmiştir.
Ömer: Mert noluyor.. dediğinde Mert daha fazla dayanamayıp Ömerin yakasına yapışmış ve
Mert: Sen, hani mutluluk getirecektin Zehraya.. Onun neden üzüyorsun, neden yaralıyorsun, sen bu hayatta onun ilk ve tek sevdiği değil misin bunu ona neden yapıyorsun.. diye bağırıp bırakmıştır yakasını..
Ömer: Mert, bu öfkede neyin nesi hem ben Zehrayı üzecek ne yapmışım.. dediğinde Mert ceketinin cebinden çıkardığı zarfı Ömere uzatmıştır.

Ömer, zarfa baktıktan sonra Mertin endişeli ve sinirli yüzüne bir kez daha bakıp zarfı açmıştır. Yazılanların çoğu tıbbi terim olduğu için..

Ömer: Bu ne.. hiç bir şey anlamadım..
Mert: Zehranın son tahlil sonuçları..
Ömer: yani.. iyileşiyor dimi.. diyip yutkunmuştur.. Mert derin bir nefes alıp..
Mert: Kalbin güçlenmesi durmuş.. bu gerileyebileceği anlamına geliyor ve öyle olursa onu ameliyata alamam..
Ömer: Ama ilaç kullanıyordu, düzenli olarak hastanede yatıyor...
Mert: Mutluluk Ömer onun ihtiyacı olan bu.. Onu soruyorum işte sana madem seninle bu kadar mutlu bu sonuçlar ne..
Ömer: Onunla daha çok ilgileneceğim.. ona bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim anladın mı beni..
Mert: Eğer bir kez daha tek bir kez daha bu sonuçlar böyle çıkarsa Ömer, o zaman benden kork.. Beni yanında değil karşında bil.. çünkü Zehra benim bu hayatta en değer verdiğim insan, senin yüzünden ona bir şey.. diyip yutkundu.. ve arabaya binip gitti..

Ömer, Mertin gitmesiyle birlikte sakladığı endişelerini, korkularını sanki kalbinden söküp atarcasına avazı çıktığı kadar bağırmak istedi fakat tek yaptığı şey yanaklarından süzülen gözyaşlarını silip elini ağzına götürmek oldu...

ÇÖL ÇİÇEĞİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin