29. Bölüm.."Karınla gerçekten ruh ikinizisiniz.."

1.1K 101 48
                                    

Destekleriniz için tekrar tekrar teşekkür ederim ;)

Ömer: O kız Zehra olamaz dimi.. O adamın karşısında.. hayır hayır ne düşünüyorum.. O şuan hastanede.. Ama üstündeki elbise bugün Zehranın giydiğinin aynısı... diye kendi kendine konuşur.. En sonunda emin olmak için o tarafa doğru yavaş yavaş yürür ve başını çevirdiğinde Zehranın gülümseyen bir ifadeyle Merte baktığını görür.

Mertin dikkatini masanın yanında durmuş Zehraya bakan uzun boylu, mavi takım elbiseli, zengin görünümlü adam dikkatini çekmiştir ve tek kaşını kaldırarak Ömere doğru bakar. Karşısındaki adam son derece sinirli ve hayal kırıklığına uğramış bir şekilde Zehraya bakıyordur ama Zehra dikkatini boğaz manzarasına vermiş düşünceli bir şekilde dalıp gitmiştir. Geçen bir dakikanın ardından Ömer gitmek için arkasını döndüğünde Mert..

Mert: Beyefendi arkadaşımı birine mi benzettiniz.. dediğinde Ömer arkasını dönmüş ve Zehrada kendine gelip başını yana doğru çevirdiğinde gözleri, Ömerin kızgın gözleriyle buluşmuştur. Zehra şaşkınlıkla sandalyesinden kalıp..
Zehra: Ömer.. Napıyorsun burda..
Ömer: Bence bu soruyu benim sana sormam gerekiyor..ne işin var burda.. demiştir dişlerinin arasından..
Mert: Zehra bu adamı tanıyor musun..
Ömer: Tanıyor hem de çok iyi..
Mert: Bir dakika Zehra yoksa bu adam..kocan mı.. dediğinde Ömer, Merte kısa bir bakış fırlatmış ve daha sonra Zehranın elinden tutarak..
Ömer: EVet kocasıyım.. ve sen şimdi benimle geliyorsun.. diyip Zehrayı çekiştirmeye başlamıştır. Zehra sinirle elini çekip..
Zehra: Mert.. kusura bakma şimdi gitmeliyim seni daha sonra ararım.. diyip çantasını alıp sinirle yürümeye başlamıştır. Ömer, Merte sert bir bakış attıktan sonra Zehranın peşinden gitmiştir.

Zehra, sinirli bir şekilde yürürken Ömer kolundan tutup durdurmuştur.

Zehra: Bırak beni..
Ömer: Nereye gittiğini sanıyorsun bin şu arabaya..
Zehra: Seninle hiç bir yere gelmiyorum ben..
Ömer: Geliyorsun.. öyle kaçıp kurtulmak yok.. yalan söyledin bana.. dediğinde kolundan sürükleyerek arabaya bindirip deli gibi sürmeye başlamıştır. Zehranın canı çok yanıyordur... Göz yaşları yanaklarından süzülürken kolunu tutuyordur. Ömer sinirli bir şekilde araba kullanıyordur.

...

Mert masada tek başına kalmış olanlara anlam vermeye çalışıyordur.

Mert: Zehra, onun gibi bir adamla mı evli gerçekten.. ona sürekli bu şekilde davranıyorsa.. Yoksa neden söylemesin.. en kısa sürede neler olduğunu öğrenmem lazım.. dediğinde telefondan gelen melodiyle düşüncelerinden sıyrılmıştır.

...

Ömer, dünden beri olanları düşünüyordur. Önce bir gece hastanede kalacağım demesi, arkadaşının hasta olması, bu sabah hastaneye gideceğim demesi, kendisinin de gelmek için ısrarlarına rağmen istememesi, sabahki Mertten gelen arama.. hepsini düşündükçe hızını daha da arttırıyordur. Zehranın canının yandığının ve ağladığının bile farkında değildir.

Zehra, ruhen ve bedenen acı çekiyordur. Ömere tek söylediği yalan hasta bir arkadaşı olduğu ve aslında hasta olan kişi kendisidir. Ama şimdi hem onun gözünde yalancı durumuna düşmüş hem de Merte çok büyük ayıp olmuştur. Zehra gözyaşını tek eliyle silip..

Zehra: Arabayı durdur inmek istiyorum..
Ömer: Ya tabi randevun yarım kaldı.. ona mı gideceksin..
Zehra: Sen ne dediğinin farkında mısın.. durdur şu arabayı.. diye bağırmıştır. Ömer bir anda fren yapıp arabadan inmiş ve Zehranın kapısını açıp inmesini beklemiştir. Zehra indikten sonra kapıyı sert bir şekilde kapatmıştır.

Ömer: Evet.. durduk.. ne diyeceksin..
Zehra: Biraz fazla tepki vermiyor musun..
Ömer: Sen bana yalan söyledin ya..hani hastaneye gidecektin arkadaşın için..
Zehra: Gittim zaten orda karşılaştım Mertle..
Ömer: Sonra da arkadaşını bırakıp, gel bir kahvaltı mı yapalım dediniz.. Zaten sabah araması da tesadüftü dimi.. hiç sözleşmediniz yani..
Zehra: (Allahım yardım et.. gerçekleri söyleyemem ona..) Hastanede karşılaştık çünkü.. Mert doktor.. üstelik benim çok yakın arkadaşım.. hem anlaşmalı eşimden izin mi almam gerekiyordu arkadaşımla kahvaltı yapmam için.. dediğinde Ömer yumruğunu sıkmıştır sinirle..
Ömer: Kiminle naptığın umrumda bile değil.. ama sen bana yalan söyledin ya... O geçen gece hastanede kalman da mı yalandı yoksa onunla mıydın.. dediğinde Zehranın gözyaşları yanaklarını tekrar ıslatmıştır.
Zehra: Ne düşünürsen düşün umrumda değilsin.. diyip arkasını dönüp yürümeye başlamıştır. Ömer arkasından koşup kolunu tutup kendine çekmiştir. Biraz önce tuttuğu yerden tuttuğu için Zehranın canı daha da yanmıştır. Ömer bir süre Zehranın gözlerinde kaybolmuş, ne diyeceğini bilememiştir. Zehra en sonunda dayanamayıp..
Zehra: Bırak lütfen..
Ömer: Bana bütün bu olanları açıklamadan bırakmam.. demiştir sakin bir ses tonuyla..
Zehra: Canım yanıyor.. dediğinde Ömer, gözlerini Zehranın gözlerinden ayırıp tuttuğu bileğe çevirmiş ve yavaşça bırakmıştır. Zehra, bileğini acıyla tuttuğunda Ömer kolunu sıyırıp ne yaptığını kendi gözleriyle görüp pişmanlık içinde gözlerini kapatmıştır.
Ömer: Ben..
Zehra: Bişey demene gerek yok.. alıştım senin bu zorbalıklarına.. ama biraz önce dediğin şeyi hayatım boyunca unutmayacağım... seni beni dinlemeden anlamadan neyle suçladın..
Ömer: Ben seni orda öyle görünce..
Zehra: Evet beni orda görünce hükmünü verdin ve yargıladın şimdi bende gidiyorum çünkü sana bir şeyleri açıklamama gerek olduğunu sanmıyorum sonuçta bu evlilik bile koca bir yalan değil mi.. diyip arkasını dönüp yürümeye başlamıştır. Karşıdan gelen taksiyi durdurup Ömeri orda öylece bırakıp gitmiştir.

ÇÖL ÇİÇEĞİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin