1. Bölüm...İLK BAKIŞ

3.4K 161 81
                                    

Necip Öğretmen, gürültü içindeki sınıfa geldiğinde herkes sessizleşmişti. Bir süre ayakta durup gülümseyerek öğrencilerine baktı.

Necip: Evet çocuklar bugün biraz sohbet edelim ne dersiniz.. Çünkü bugünkü hayat bilgisi konumuz anne sevgisi.. Şimdi herkes annesini anlatacak olur mu... Hadi başlayalım zil çalmadan bitirmeliyiz.. ilk sen başla hadi Aykut
Aykut: Benim annem çiçek gibidir, beni çok sever...
Necip: Peki tamam..Ömer neden gözlerin doldu sen anneni sevmiyor musun yoksa..

Esmer, şişman bir çocuk en arkadan bağırdı " Öğretmenim onun annesi yok ki onu terk etti.. Ömerin annesi onu sevmiyor.."
Bu sözleri duyan 7 yaşındaki minik Ömer yumruğunu sıktı ama gözyaşlarını durduramadı.. Necip çocuğu azarlamak için arka sırlalara doğru yürüdüğü sırada Ömer çantasını alıp koşarak merdivenlerden indi..

Ömer: Baba.. seni görmeliyim. Diyip okulun kapısında bekleyen şöföre yalvararak şirkete gitmek istediğini söyledi..

...

Hilmi, siyah takım giymiş adamın dediklerini duyduktan sonra kocaman sırıtıp..

Hilmi: Cezanı çekme günün geldi Kervancıoğlu... Artık önümde durmayı bırak, bu dünyada tek bir nefes alma şansın bile kalmadı.. diyip oturduğu koltuğa daha çok yayılmıştır. Daha sonra Sevimin gelmesiyle bütün adamlarını dışarı göndermiştir.

Hilmi: Yine ne oldu be kadın..
Sevim: hani halledecektin şu evlatlık işini.. hamileyim sanıyor herkes ortada çocuk yok..
Hilmi: Dedim ya sabret adamlarım araştırıyor, sen sadece hamile numarası yapmaya devam et..
Sevim: Sadece bir ay kaldı eğer bir bebek bulamazsan rezil olurum elaleme..
Hilmi: Tamam eve git şimdi..

..

Salim elinde duran gazetenin son sayfasınıda okuyup katladı ve derin bir nefes aldı.

Salim: Acaba benim küçük Zehram napıyor, babasının kokusunu özlemiş midir..
Rasim: Ne o yine Zehrayı mı düşünüyorsun Salim..
Salim: Nasıl düşünmeyim be abi.. Anası doğumda öldü. Ben burdayım akşama kadar annem o yaşlı haliyle hem evi idare ediyor hem Zehrama bakıyor..

Diyip gülümsedi... Tam o anda bir yangın ihbarı geldi ve herkes koşarak olay yerine doğru gitmeye başladı...

...

Ömer, asansöre binmiş yaşlı gözlerle asansörün aynasında kendi gözlerine odaklanmıştır. Birden aynadaki görüntüsü donuklaşmış ve asansör hareket etmeyi bırakmıştır. Korkuyla kapıyı yumruklamaya başlamıştır. İçerden bağırma sesleri ve dumanlar geliyordur. Dumanın etkisiyle gözleri kararmış ve bayılmak üzereyken son bir çığlık koparmıştır.

Ömer: baba....

22 yıl sonra......

Sonbahırın başlangıcı olmasına rağmen güneş Zehranın odasının camından içeri gidip yorgun ve uyuyan Zehrayı uyandırmayı başarmıştı. Gözlerini açar açmaz telefonunun saatine baktı saat 10.30 du ve 12 de Leyla ile görüşmesi gerekiyordu. Odası dağınık bir haldeydi daha dün akşamüzeri Amerika'dan geldiği için bavulunu yerleştirme fırsatı bulamamıştı. Esneyerek banyoya gitti...

...

Ömer, oturduğu sandalyeden kalkıp elindeki dosyayı sinirli gözlerle karşısındaki çalışana fırlattı.

Ömer: Bu nasıl bir çalışma, hayatında hiç hesap yapadın mı sen.. 1 saatin var eğer doğru bir şekilde gelmezse bu hesaplar istifanı ver.

Diyip, önünde duran başka dosyayı alıp inceleme başladı. Çalışan da yerden topladığı kağıtları alıp sessizce odayı terk etti.
Demir kapıyı tıklatıp..

Demir: Ömer bir kahve molasına ne dersin, sesin yine tüm ofisi inletti..
Ömer: Beceriksizlerle iş yaparsak olacağı bu.. yok canım istemiyor kahve falan..
Demir: peki o zaman.. mesai arası ama ben Leyla ile çıkıyorum bir arkadaşı gelmiş de yurtdışından onunla tanıştıracak beni istersen sende gel değişiklik olur sana da boğaz havası..
Ömer: kız mı erkek mi..
Demir: ne.. ciddi misin sen..

Ömer ciddi olduğunu belli edercesine bakışlarıyla doğruladı..

Demir: inanmıyorum sana gerçekten... kız.. oldu mu..
Ömer: siz gidin o zaman ben çalışacağım..
Demir: tamam kadın düşmanı görüşürüz...
Ömer: Demirrr... diyip elindeki dosyayı tehdit eder gibi kaldırdı Demirde gülümseyip odadan çıktı.

...

Zehra, bavulu açıp eline ilk gelen kot pantolonu ve tişörtü giymiştir hava serin olduğu içinde yazlık ceketini alıp aşağıya inmiştir. Sevim salonda dergilere bakıyordur.

Zehra: Günaydın anne..
Sevim: uyanabilmiş sonunda prenses.. nereye gidiyorsun böyle giyinmiş.. der iğneleyici bir ses tonuyla..
Zehra: Leyla ile buluşacaktım biliyorsun geçen geldiğimde de göremedim..
Sevim: önce konuşacağız daha dün neden öyle haber vermeden geldin onun hesabını vermedin..
Zehra: gelince konuşsak inan şuan bu konuşmayı kaldırabilecek psikolojide olduğumu sanmıyorum...

Gül, evin yardımcısı salonun kapısında Zehrayı bekliyordur.

Gül: Efendim geldiğinizden beri hiç bişey yemediniz.. kahvaltı hazırlamamı ister misiniz..
Zehra: Gül ablam gerek yok dışarda yerim bişeyler.. der. Ve Gül gülümseyerek yolcu eder Zehrayı..

Zehra, son model kırmızı porschesine inip aynada gözlerine bakar. Bütün gece ağladığı için kıpkırmızıdır. Aklına dün akşam eve geldiğinde anne ve babasının azarlamaları gelir. Onlara göre hep Amerikada yaşamalıdır ama Zehra vatanından ayrı kalmak istemedği için dönmüştür. Bu düşünceleri aklından çıkarıp çantasından göz kalemini ve rimelini çıkarıp hafif bir makyaj yapar ve Leyla ile buluşacakları mekana sürmeye başlar.

...

Ömer, titreyen telefonun sesiyle içine gömüldüğü dosyadan başını kaldırır. Onu bu hayatta tek gülümseten kadın arıyordur.

Ömer: efendim kardeşim...
Ayşe: Abiciğim hiç itiraz istemiyorum sahildeki her zaman gittiğimiz mekanda oluyorsun yarım saate.. diyip gülümser.
Ömer: sana itiraz ettiğimi ne zaman gördüm meleğim.. tamam.. geleceğim... diyip otoparka doğru gider.

...

Ömer ve Zehra mekana geldiklerinde tek bir park yeri vardır ve aynı anda o park yerine girmek için yeltenirler ve çarpışırlar. Ömerin sinir daha da artmıştır. Arabadan inerek ön kaputa baktığında burnundan soluyordur.
Zehra şaşkınlık ve korkuyla arabadan inmiştir çünkü bu kazayı babası öğrenirse dünkü tartışmanın üstüne çok kötü olacaktır. Ömer, kaputtan başını kaldırıp Zehra ile göz göze gelir....

Bölüm sonu.. Yorumlarınızı bekliyorum..

ÇÖL ÇİÇEĞİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin