92. Bölüm / Gerçek Bir Savaş

311 52 131
                                    

Peter'ın acı kaybına rağmen savaş bütün şiddetiyle devam ediyordu. James ve Sirius her şeyden habersiz saldırıya uğrayan grubun yanına koşarken karşılarına çıkan Abraxas Malfoy ile oldukları yerde durmak zorunda kalmışlardı.

"Hayırdır gençler ne bu acele?" diye sordu Abraxas Malfoy. "Şu hezimete uğramış arkadaşlarınıza yetişmeye çalışıyorsanız sizi de onların arasına dahil etmekten onur duyarım" dedi alayla. Bir yandan da asasını tehditkar bir edayla sallamaktan geri durmuyordu.

Uzun sapsarı saçları kibirli bakışlarıyla tipik bir Malfoy erkeğiydi. Tahminen 40-45 yaşlarında olmalıydı.

James biraz ileride hareketsiz bir şekilde yatan Lily Evans'a endişe dolu bir bakış gönderdikten sonra Abraxas Malfoy'a nefretle döndü. Anlaşılan onu geçmeden Lily-Çiçeğine ulaşması mümkün olmayacaktı.

Sirius da James'in sağ tarafında durup aynı ifadeyle hedefine kilitlenmişken iki arkadaş tehlikeli bir bakış paylaştı. İkisi de birlikte düello etmeye bayılırlardı. Çünkü bir aradayken mükemmel bir uyum yakaladıkları için rakiplerinin pek bir şansı kalmıyordu.

"Birileri belasını arıyor galiba... Ne dersin Çatalak! Ona istediğini verelim mi?" diyerek alaycı bir sırıtma gönderdi Sirius.

James de kısa sürede havaya girmişti. "Sorman bile hata Pati!" deyip Abraxas Malfoy'a küçümser bir ifadeyle baktı.

Malfoy onların cesareti karşısında kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdıktan sonra kendine hakim olamadan gülmeye başladı.

"Bu ahmakça cesareti nerede görsem tanırım. Aptal Gryffindorlular sizi!!" diyerek gülmeye devam etti.

Sirius onun sinir bozucu gülüşünü kesmek için hızlı bir dilkilit büyüsü gönderdi ancak Abraxas Malfoy tek hamlede savuşturmayı başarmıştı.

"Sen Orion'un büyük oğlu olmalısın. Şu asi olan... Yıllardır aramıza girmediğin için neredeyse yüzünü bile unutmuşum" diyerek konuşmaya devam etti. "Kan hainleriyle takıldığın doğru demek. Hiç utanmıyor musun? Asil Black ailesinin düştüğü durumun tüm sorumluluğu sana aitken hem de" dedi tiksinmiş bir ifadeyle.

Sirius an be an yükselen öfkesiyle baktı karşısındaki adama. "Black ailesi de asaletleri de yerin dibine batsın!" dedi nefretle. "Onların sonunu ben değil saçma sapan takıntıları getirdi. Asıl sizin gibi ahmaklar onların düştüğü durumdan ders almadığı için aynı sonu yaşayamaya mahkum olacak."

Abraxas Malfoy kaşlarını çatmış sinirle dişlerini gıcırdatırken bu defa James Potter araya girdi.

"Boşuna kendini yorma dostum. Seni anlayacak sağ duyuya sahip olduğunu sanmıyorum. Sanki sol kolları ile birlikte iradeleri de damgalanmış gibi davranıyorlar çünkü" dedi alayla.

Bu sözler bardağı taşıran son damla oldu ve Abraxas Malfoy oldukça hızlı bir şekilde asasını savurarak James'e bir lanet gönderdi. Ancak Sirius çoktan arkadaşını koruma kalkanının ardına almıştı bile.

James duraksamadan bir silahsızlandırma laneti göndermiş ama kalkana çarpan büyüsü hiç bir etki göstermemişti.

Abraxas tekrar saldırmaya hazırlanırken James ve Sirius sanki anlaşmışlar gibi ayrılıp birbirlerine zıt yönlere doğru koşmaya başladılar. Rakibi şaşırtıp dikkatini dağıttıktan sonra saldıracaklardı.

Malfoy onların planını anladığı için önce kendisini yarı saydam devasa bir koruma kalkanının içine aldı ve Sirius'un olduğu tarafa yönelip tereddüt etmeden öldüren laneti gönderdi.

Sirius kolaylıkla lanetin hedefinden kaçarken Malfoy ona nefes aldırmadan bir kaç lanet daha gönderdi. Arka arkaya gelen yeşil ışık huzmelerinden bir cambaz edasıyla kaçan Sirius oldukça zor durumdaydı.

Kayıt Dışı / ÇapulcularWhere stories live. Discover now