42. Bölüm / Can Pazarı

504 80 121
                                    

Leonardo yanındaki Olivia ve Sirius Black ile beraber Hogsmeade'in doğu cephesindeki tenha yapılar arasında Emilia ve Luciana'yı arıyordu. Baktıkları her yerden olumsuz bir şekilde dönmek iyice morallerini bozmuştu.

Bir anda onların tam tersi istikameti olan köyün batı cephesinde kırmızı kıvılcımlar gökyüzünü sararken Leo sessiz bir küfür mırıldandı.

"Onlara en uzak yerde biz olmalıyız. Yetişmemiz mümkün değil" dedi umutsuz bir şekilde.

Olivia sevdiği çocuğun umutsuz yüzüne baktı. Onun endişesini alamıyor olmak çaresiz hissettiriyordu. Hem kendisi de Leo'dan farklı sayılmazdı. Luciana en yakın arkadaşı ve sırdaşıydı. Ona bir şey olma ihtimali bile yüreğinin sıkışmasına sebep oluyordu.

"Sonuçta bulundular değil mi? Acele edersek belki biz de bir işe yarayabiliriz" diyerek ortamın enerjisini yükseltmeye çalıştı Olivia. Sevdiği çocuğun bir şeyler yapmasa kendini yiyip bitireceğinin farkındaydı çünkü.

Leo'nun Luciana ve Emilia'ya karşı ne kadar hassas olduğunu çok iyi biliyordu. Sadece kız kardeş demek bile yetersiz bir tanım kalırdı. Kendi canından bile daha öte seviyordu onları. Bu duruma alışmıştı ve onları kıskanmak yerine Leo'nun bu denli koruyucu bir kişiliğe sahip olmasını oldukça değerli buluyordu.

Sirius Black "Acele edelim bütün eğlenceyi kaçırmak istemiyorum" diye işi yine şakaya vurdu. Neticede hepsi hareketlenmiş ışığın geldiği yöne ilerlemeye başlamışlardı.

Yaklaşık 5 dakikalık tempolu bir yürüyüşten sonra Hogsmeade Köyü'nün üzerini büyük bir soğukluk ve derin bir umutsuzluk kaplamaya başladı. Leo böyle bir etkiyi bırakan şeyin ne olduğunu gayet iyi biliyordu. Çünkü Noel tatilindeyken yakinen görme imkanı olmuştu.

Korkuyla etrafına bakındı ruh emiciyi görebilmek için. Zaten fazla aramasına da gerek yoktu. Gökyüzü neredeyse yüzden fazla ruh emici ile kaplanmış ve köyün bazı yerlerinden çığlık sesleri yankılanmaya başlamıştı.

Olivia korkuyla Leonardo'nun arkasına sığınarak "Neler oluyor? Ruh emicilerin burada ne işi var?" diye sordu.

Ancak hissettiği yoğun endişeden dolayı kalbi sıkışan Leo ona cevap verebilecek durumda değildi. Kırmızı kıvılcımlardan hemen sonra yaşanan bu manzara kızların güvenliği açısından daha fazla endişelenmesine sebep olmuştu.

"Acele edelim çabuk!" diyerek onları gaza getirmeye çalıştı Sirius.

Üçü birlikte hızla koşarak köyün iç kısımlarına doğru ilerlemeye devam ettiler. Tam o anda köşeye sıkışmış üçüncü sınıflardan oluşan bir öğrenci grubu çığlık çığlığa beş tane ruh emicinin hedefi olmuşlardı.

Sirius ve Leo hiç tereddüt etmeden asalarını kaldırıp büyülü sözleri söylediler.

"EXPECTO PATRONUM!"

"EXPECTO PATRONUM!"

Sirius'un asasından devasa bir köpek çıkarken Leonardo'nun Nubiya Aslanı göz kamaştırıcı bir şekilde ileri fırlayıp ruh emicilere saldırmıştı.

Üçüncü sınıf Hogwarts öğrencileri umutsuzluk hissinin kaybolup yerini hoş bir sıcaklığa bıraktığını fark ettikleri anda büyük bir rahatlama ile dönüp onlara bakmışlardı.

Olivia hızlıca üçüncü sınıf öğrencilerinin yanına giderek onları az ilerideki Zonko'nun Şaka Dükkanına yönlendirdi. Çünkü dükkan içerisinde patronus yapabilen bir kaç tane 7. sınıf Hufflepuff öğrencisi vardı ve oraya sığınan herkesi ruh emicilerden korumaya çalışıyorlardı.

Çocukların güvende olduğuna emin olduktan sonra tekrar koşmaya başladılar. Sirius sinir olmuş bir ses tonuyla Leonardo'ya döndü.

"Patronusunun bir aslan olduğunu söylememiştin! Benden daha fazla Gryffindor olman artık sinir bozucu olmaya başladı Çömez Çapulcu!" dedi yapmacık bir sinirle.

Kayıt Dışı / ÇapulcularWo Geschichten leben. Entdecke jetzt