77. Bölüm / Darmadağınık

487 71 120
                                    

Gecenin karanlığı her yanı sarmış ve etrafta huzursuz bir sessizlik hakimken üç arkadaş tenha sokakta kimseye görünmeden gizlice ilerlemeye çalışıyorlardı.

James, Remus ve Leo görünmezlik pelerininin altına gizlenmiş fark edilmemek için çaba sarf ediyorlardı. Pelerin üçünü de gizlemekten acizdi ve ayakları bilekten bir karış yukarısına kadar görünüyordu. Neyseki yeni ay dönümü olduğu için ay görünmüyordu, her yer zifiri karanlıktı. Böyle bir gecede hiç kimse yerdeki üç çift ayağa dikkat etmezdi.

Üç arkadaş da Peter'ı bu acı gününde yanlız bırakamamak için Hogwarts'tan kaçmış ve Hogsmeade'de bindikleri Hızır Otobüs yardımıyla Peter'ın büyükannesinin evinin olduğu sokağın girişine kadar gelmişlerdi.

Peter'ın evi de ailesiyle birlikte zebani ateşinde küle döndüğü için gidecek bir yuvası kalmamıştı. Bir tek yaşlı büyükannesi vardı. Onun da aklı gidip geldiği için pek aile hissi verdiği söylenemezdi.

Sirius Black St Mungo's'tan henüz dönmediği için bu gece onlara katılamamıştı. Ancak James'le birlikte kullandıkları çift yönlü ayna sayesinde onu da bu buluşmaya dahil edebileceklerdi. Çünkü Çapulcu olmak her zorluğu birlikte atlatmak demekti.

Sessizce karşılarındaki iki katlı biraz bakımsız görünen eve baktılar. Üst kattaki ışığı yanan odada Peter kalıyor olmalıydı.

Hepsi yavaşça pelerinin altından çıktıktan sonra James yerden küçük bir taş alarak ışığı yanan cama attı. Tam isabet ettiği için küçük bir "tık" sesi duyulmuştu. Üçüncü taştan sonra pencere yavaşça açıldı ve Peter'ın solgun yüzü göründü. Aşağıdan fark edilmiyordu ancak arkadaşlarını görünce Peter'ın gözleri dolmuştu. Sanki geleceklerini zaten biliyormuş gibi hiç şaşırmamıştı.

Yaklaşık bir dakika sonra evin kapısı açıldı ve oldukça solgun görünen Peter dostlarını içeri davet etti. Kapıyı kapatır kapatmaz Peter'a sıkıca sarılan kişi James olmuştu. Teselli edecek kelimeleri yoktu. Zaten böyle bir durumda ne söylenirdi ki?

Remus onların ayrılmasını beklemeden ikisine birden sarılınca üçlü kucaklaşma yaşamışlardı. Ancak Leo onlara uzaktan bakıp olduğu yerden kıpırdamamıştı. Çünkü kim ne derse desin Peter'ın ailesi onlar yüzünden ölmüştü ve Leo bunun suçluluğunu bir türlü üzerinden atamıyordu.

Peter bir süre sonra Leo'nun eksikliğini fark etmiş olacak ki başını hafifçe kaldırıp dolu dolu olan gözlerini onunla buluşturdu.

"Sen neden ayrı duruyorsun?" diye sordu şaşkınlıkla. Uzun süre ağlamış olduğu için sesi çatallı çıkıyordu.

Leo cevap veremeden bakışlarını kaçırdı sadece. Hayatı boyunca hiç bu kadar özgüvensiz hissetmemişti. Peter'a karşı o kadar mahcup hissediyordu ki göz teması kurmak bile zor geliyordu.

"Kendini suçluyor" diyerek araya girdi Remus. "Onu kurtarmaya gelmeseydin bunları yaşamayacağını düşünüyor" diye açıkladı kısaca.

Peter bir an farkındalıkla sarsıldı. Hiç bu açıdan düşünmemişti. Yaşadığı acıya o kadar odaklanmıştı ki arkasındaki sebepleri fark edememişti.

Olivia ve kendisinin aileleri... Tabi yaa... Voldemort o geceden sonra hepsinden intikam alıyor olmalıydı. Diğerlerinin aileleri bir şekilde kurtulmuş olmalıydılar. Çünkü bir kısmı yoldaşlık üyesiyken Blackler zaten ölüm yiyendi. Geriye en savunmasız olarak Hemsley ve Pettigrew aileleri kalıyordu.

Bu açıdan bakınca taşlar yerine oturmuştu. Ancak tüm bu olanlar içinde Leo'yu suçlayacak bir şey bulamıyordu. Çünkü o zaten en başından beri hiç birini dahil etmemek için kimseye bir şey söylememişti.

Kayıt Dışı / ÇapulcularWhere stories live. Discover now