82. Bölüm / Slytherin Varisi

417 62 86
                                    

Narcissa Malfoy devasa malikanenin geniş salonunda şömine başına oturmuş önceki gece Rabastan'ın getirdiği mektubun alevlerin arasında kül oluşunu izliyordu.

Ricardo Ridley yine kurnazlığın sınırlarını zorlamıştı mektupta. Onun herkesi iyi gözlemleyip kimin ne istediğini çabucak kavradığını ilk tanıştıkları gün bile anlamıştı Narcissa. Mektupta yazanlara bakılırsa kendisini de iyi çözmüştü genç büyücü.

Şu sıralar etrafındaki hiç kimse onu anlamazken iki günlük kayıt dışı bir büyücünün ne istediğini en iyi çözen kişi olması tam anlamıyla bir ironiydi.

Narcissa derin bir nefes alıp aklındakileri toparlamaya çalıştı. Ricardo girdiği bu çıkmazda ona resmen açık bir kapı gösteriyordu. Riskli olmasına rağmen bu yolda yürüyecekti Narcissa. Çünkü başka çaresi yoktu. İçinde bulunduğu hayatı yaşamak istemiyordu. Ailesine söz geçiremediği için evliliğe razı olmuştu ama böyle devam edemezdi. Kendi hayatının kontrolünü eline alması gerekiyordu. Kendine olan saygısını kaybetmemek için bunu yapmak zorundaydı.

Salonun kapısı bir anda açılınca refleksle gelen kişiye baktı. Elbette Lucius'tan başkası değildi. Devasa evlerinde hiç bir misafir ağırlamamışlardı zaten. O yüzden gelen giden olmazdı.

"Seni odan dışında bir yerde görmek ne güzel Cissy! " diyerek tam karşısına oturdu Lucius umutla.

Bu tepkisi normaldi aslında çünkü Narcissa onun yüzünü bile görmemek için odasından dışarı pek adımını atmazdı.

Güzel cadı herhangi bir yorum yapmayıp sessizliğini koruyunca Lucius şansını biraz daha zorlamaya karar verdi.

"Bugün birlikte akşam yemeği yer miyiz? Seninle vakit geçirmeyi özledim Cissy" dedi hüzünle.

Narcissa öfkeli bakışlarını ona çevirip her zamanki nefret tonuyla konuşmaya başladı.

"Ölümüne müsaade ettiğin biriyle vakit geçirmeyi özlediğini söylemen biraz yüzsüzlük oluyor artık Lucius! Sen o gün beni ölüme terk edip Lordunun peşinden gittiğinde bizi feda ettin. Şimdi ne hakla romantik akşam yemeği hayalleri kurarsın?" dedi sinirle.

Lucius Malfoy duyduğu her cümlede daha da mahcup hissetmişti. Ama yapabileceği bir şey yoktu. Olan olmuştu zaten.

"Başka çarem yoktu Cissy biliyorsun. Beni de oracıkta öldürürdü. Ben... Korktum... Ama Merlin'e yemin olsun ki şimdiki aklım olsa bir an tereddüt etmez seninle birlikte ölürdüm. Kırgın ve öfkeli bakışlarınla her gün ölüyorum zaten" dedi Lucius mahzun bir edayla.

Narcissa ona samimiyetsiz bir gülüş gönderdi. Söylediklerinin tek bir kelimesine bile inanmamıştı elbette.

"İş işten geçtikten sonra yiğitlik naraları atmak kolay tabi" diye mırıldandı.

"Ne yapayım o zaman!" diye isyan etti Lucius. "Beni affetmen için ne yapayım sen söyle!"

"Seni affedebileceğimi düşünmen gerçekten komik" diyerek alaycı bir şekilde güldü Narcissa. "O çok sevdiğin Lordun gelip şimdi canımı almanı istese emrini yerine getirmek için bir saniye bile durup düşünmezsin be! Kimi kandırıyorsun sen!" dedi öfkeyle.

"Yapmam! Ben bir kere korkaklık ederek bizi öldürdüm zaten. Bir daha yapacağıma ölürüm daha iyi!" dedi Lucius sinirle.

Narcissa bir anda gülmeye başlamıştı. Çünkü Lucius'un sözleri inandırıcı olmaktan ziyade komik gelmişti.

"Sen! Bizim için! Öleceksin öyle mi?" dedi alayla. Bir yandan da gülmeye devam ediyordu.

Gülüşünü nihayet bastırınca ciddi bir ifadeye bürünüp Lucius'un tam gözlerinin içine baktı. Ricardo'nun planını devreye sokmanın tam sırasıydı.

Kayıt Dışı / ÇapulcularWhere stories live. Discover now