FİNAL

27.1K 1.7K 4K
                                    

Hellö! Final bölümümüze hoş geldiniz. Noktayı koymaya hazır mısınız?

Ben son noktayı koyarken epey zorlandım, onları bırakmak benim için oldukça üzücü oldu ama toparlandım ve üstesinden geldim. Umarım finali beğenirsiniz, düşüncelerinizi mutlaka benimle paylaşın. Buradan, panomdan ya da İnstagram'dan paylaşabilirsiniz. Hepsini görüyor ve okuyorumღ

Yıldızı parlatmayı, satır aralarını son kez doldurmayı unutmayın. Evrene veda ediyoruz, güzel bir veda olsunღ

İyi okumalarღ

FİNAL

Zihnimdeki yalancılar mı beni yendiler yoksa ben mi kendime yenildim?

Bunun bir hayal, kuruntu olma ihtimali var mıydı? Bunun bir kuruntu olması için her şeyimi verirdim.

Olduğum yere yığılmama engel olan yenilmez bacaklarım değil, Koray'ın elleri olmuştu. Beni düşmeden önce sıkıca tuttu ve bir süre kendime gelemeyeceğimi anlayınca kollarının arasına alıp kaldırdı. Koltuğa taşıdı, yatırdı. 

Kendimdeydim ama şok halindeydim. Kıpırdayamıyordum, yeterince nefes alamıyordum. Düşünüyordum ama bu düşünceler beni boğuyordu. Ağlıyor muydum, emin değildim. Bitmek bilmeyen bir çukurun içine düşüyor gibi hissediyordum. Boğucu bir histi, geçmiyordu.

Herkes başıma üşüşmüştü, bana sorular soruyorlar ve iyi olup olmadığımı öğrenmek istiyorlardı. Lakin cevap veremiyordum, dudaklarımı aralayıp iki kelimeyi bir araya getiremiyordum.

Barış kaçmıştı. 

Benden ve herkesten.

Neredeydi, kendine zarar vermiş miydi ve verecek miydi?

Ya ölürse, ya onu kurtaramazsam?

Nefes alamıyorum, kesinlikle içime çektiklerim nefes değildi. Boğazımdan içeri süzülen hava canımı yakıyordu. Yakıcı his, bütün bedenimi sarmalıyordu ve beni kül ediyordu. Bir kömür parçası gibi parçalara ayrılacak gibiydim.

"Alâ kendine gel." dedi Koray, sesini seçebildim. Çenemden kavradı ve hareket ettirdi. Hissetmiyordum ama yaptığını görebiliyordum. Hislerim beni felç etmişti, sanki duygu felci kesilmiştim. "Güçlü kalmak zorundasın, Barış'ı bulmak zorundayız."

Bulmak zorundayız, biliyorum. Ben ayağa kalkmalıyım, kendime gelmeliyim ve Barış'ı bulup ona sıkıca sarılmalıyım. Gerçek olduğuma inandırmalı, zihnindeki yalancıdan ayırmalıyım.

Bunu istiyorum ama yapamıyorum. Yapamadığım her saniye içimdeki yangın harlanıyor. 

"Onu görmüyor musun!" diye haykırdı Devin, hemen tepemde karşı karşıya kalmışlardı ama aralarında ben vardım. Devin koltuğun bir tarafında, Koray bir tarafındaydı. "Bencil olmayın artık, onu parçalamayı bırakın."

"Bu bencillik değil." diye bağırdı Koray, öfkesi artık kontrol edilecek gibi görünmüyordu. "Barış'ı kaybedersek, onu da kaybederiz. Aptal olma Devin, duygularına yenik düşüp durma."

"Siz gelene kadar her şey normaldi." diye bağırdı bu kez Devin. "Bunu kendi içinizde halletseydiniz ne olurdu? Alâ'yı bulaştırmasanız, onun hayatını tehlikeye atmasanız ne olurdu!"

"Onların ilacı birbirleri." diye çıkıştı Koray, aralarındaki soğuk savaş sona erecek gibi değildi. Kalkmak, buradan çıkmak ve Barış'ı bulmak istiyordum. Elimi zoraki kaldırdım, hislerim hala yoktu. Parmaklarım boynumu kavradı, sanırım. Yeterince güçlü nefes alabilirsem, kendime gelebilirdim. Öyle hissediyordum, kendimi buna zorluyordum.

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin