Bölüm 13:İtiraf

19.5K 1.6K 4K
                                    

Hellö! Nasılsınız?

Bölüme başlamadan önce bir şeyler söyleyeceğim okuyun atlamayın 😂

Okunma oranından çok mutluyum, 17 Numara sevenlerini hala burada görmek çok güzel bir his. Kalabalıksınız ama yorum sayısı çok az. Azcık daha düşüncelerinizi bana açarsanız bu yazarı mutlu edersiniz🌼

İyi okumalar🌬️

***

Nefret insanı bir yere kadar götürürdü. Yolu tamamlamak için içinizde bir tutam dahi sevgi olmalıydı.

Benden nefret ediyorlardı, saf nefret. Bu yüzden yolun sonunu getiremeyeceklerdi. Korkuyorlardı ve nefrete sığınıyorlardı. Barış'ın gözlerinden sadece bu okunuyordu.

Ben saf nefret beslemiyordum çünkü duygularım çok değişkendi. Ben yapmıyordum, hastalıklı diye bahsedilen zihnim ister istemez iyi hisler besliyordu. Ya da bir şeylere tutunuyor diyebilirdik.

Bu yüzden her şeye rağmen silahı ateşlerdim. Korkum yoktu, kaybedecek bir şeyi olmayanın korkusu da olmazdı. Ha, doğru ya. Bunu kaybedecebileğim tek şey için yapıyordum, özgürlüğüm. Başka bir şey yoktu. Bu yüzden gözüm sonuna dek kararabilirdi.

Barış telefonu kulağından indirerek gözlerini yavaşça delikten çekti. Anıl'a doğru döndüğünde nefesimi tutmuş ne söyleyeceğini bekliyordum. Sonuçta ne söylerse kaderimiz ona göre şekillenecekti.

Bir kez daha katil olmak istediğimi sanmıyordum. En azından öldürmek istediğim kişi Ilgın değildi. Ne zaman birini öldürmeyi düşünsem aklıma Defne'nin rüyamda söyledikleri geliyordu. Buna benim karar veremeyeceğimle ilgili söyledikleri. Doğrusu düşüncelerimi sekteye uğratmayı başarmıştı.

"17 Numara, onunla ilgili bir şey yazdın mı?"

Barış bunu Ilgın'a sorduğunda gayet sakin görünüyordu. Sesini telefondan duymuştum, kapatmamıştı.

Ilgın duyar duymaz gözleri büyüdü ve Anıl'a baktı."Ben..."

Cümlesinin devamını getiremedi. Korkmaya başlamıştı. Korksa iyi olurdu. Hangi cesaretle eski katillerin sinirlerimi hoplatacak hareketlerde bulunuyordu? Bunu ben bile... Hayır, bunu bir ben yapardım. Yaptığım tam olarak buydu ama istemeden olmuştu...

"Sen ne?"diye çıkıştı Barış. Bunu gören Anıl hemen Barış'a döndü ve öfkeyle soludu. Anıl öfkelenince korkulmayacak tiplerdendi. En azından bu ortamda en az ondan korkulurdu. Çok yumuşak bir kalbi vardı. Kız kardeşi olan her erkek böyle miydi acaba?

"Ona bağırma."diyerek Barış'ı omzundan hafif itti. Uyarı gibiydi, yapmamasını rica eder gibi daha çok.

"Bağırmıyorum, gerçeği hemen öğrenmek istiyorum o kadar. Benim için sorun değil, sadece beklersek olacaklar senin canını sıkabilir."

Evet, sevgilisini öldürebilirdim. Bu canını hayli sıkardı.

"Neyden bahsediyorsun?"

Söyleyemez.

"Güven bana, hemen gerçeği öğrensen iyi olur."

Anıl yüzünü buruşturarak gözlerini etrafta gezdirdi."Al..."

Lafının devamını getirmeden Barış Anıl'ın ağzının üzerine elini kapattı. Neredeyse adımı söylüyordu. Yumuşak 'A'yı' söylemek üzereydi. Adım olduğunu buradan anlamıştım.

Beni soracaktı, niyeti zaten Ilgın'a beni göstermekti. Bizi karşılaştırmaktı.

"Sadece Ilgın konuşsun. Bize gerçeği anlatsın ve dağılalım."

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin