Bölüm 16:Hayal Alemi

22.5K 1.4K 5.1K
                                    

Hellö! 

Bölüm çok geç geldi, hatta bana bunun için sövdünüz biliyorum. Hakkınızdır, çok beklettim...

Bazen 11 Numara değilde Zihnimdeki Kapılar modunda oluyorum. Ona üst üste bölüm atarken burayı aksattım. Sonra 17 Numara'yı kendi kendime düzenleme serüvenime biraz devam ettim. 11 Numara'yı yazmak istediğimdeyse bu evrenden çok uzaklaştığımı fark ettim. Bazen oluyor böyle ama neyse, bir dahaki bölüme daha adapte olmuş olurum gibi geliyor. Bu bölüm diğerlerine göre daha sakin ama olsun, önemli anları içinde barındırıyor.

Ne boş yaptın yazar?

Medyada 17 Numara'nın tanıtım videosu var. İzleyin bakalım, sizce nasıl olmuş?

İyi okumalar...

***

"Bir adam."dedim yutkunurken. Gözlerine derin bakıyordum, kaçırırsam şüpheli cevaplar verdiğimi sanabilirdi. Onun aklında tek bir şüphe olsun istemiyordum. Koray'ın güvenini kaybetmek demek iflas bayrağını çekmekle eş değerdi.

İçeri doğru bakarak,"Bir adam ne ya? Detay versene."dediğinde ben de arkaya bakmak istedim ama boyunluk yüzünden yapamıyordum.

"Detay yok."diye fısıldadım."Geldi ve hiçbir şey söylemeden beni öldürmeye çalıştı. Ömer'in adamı olabileceğini düşündüm."

Gözlerini iyice kıstı. Böyle Kore'lileri andırıyordu. Büyük gözleri yoktu, daha çok çekikti. Şüphelendiğine dair delici bakışlar atmaya çalışırken Kore'liye dönüyordu.

"Ömer seni öldürmez, istediği bu değil."

Omuzlarımı silkmeye çalıştım ama bu sadece nefesimi kesti. Gereksiz bir hareketti...

"Gece..." dediğim an boğazıma bir ağrı saplandı. Sanki ses tellerim sıkışıyordu, sesim kesilmişti. Konuşmaya devam etmeye çalıştım ama beceremedim. Sanırım şu anki halime göre haddimden fazla konuşmuştum.

Elimi boğazıma doğru götürdüm. Boyunluğu tutarak derin nefesler alıp vermeye çalıştım. Boğazımdan geçen her nefeste canım daha çok yandı.

"Alâ..." dedi Barış. Onun geldiğini fark ettiğimde konuştuğumu anlamasın diye belli etmemeye çalıştım ama yüzümün aldığı hali gördüğü an anladı.

"Ses tellerin şişmiş hala konuşuyor musun?"diyerek beni azarladı önce. Sonra Koray'a dönerek,"Yine bilmiş bilmiş ne konuşuyorsun?"dediğinde elindeki bardaklar o konuştukça sallanıyordu.

"Sesini kaybederse kulaklarım huzura erer diye düşündüm."

Ona şok olmuş bir vaziyette bakarken Barış'ın elindeki çaylardan birini alarak bacak bacak üzerine attı. Çaydan bir yudum alarak yüzünü buruşturdu ve çayı geri Barış' a verdi.

"Çorban kadar kötü. Tatsız tuzsuz şeylerden nefret ediyorum. Pizza söyleyeceğim... Ya da hamburger mi söylesem? Alâ..."dedi ve bana bakarak kafasını iki yana salladı."Doğru ya sen sadece sıvı tüketebiliyordun."

"Sorunlu."Kendimi tutamayarak ona laf attığım an boğazımdan yayılan acı çeneme kadar yayıldı. Ağzım kasılırken dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir daha konuşursam dilim kopsun.

"Bak hala konuşuyor."Barış hayıflanırken Koray telefonuna gömülmüş, muhtemelen sipariş veriyordu.

"İçeri geçelim, orada saydıracağım."diyerek içeri yöneldi. Ayağa kalkmaya çalışırken uzun süredir oturduğum için haliyle kasılmıştım. Ağrılarım yüzünden de normalden on kat fazla etkisini görüyordum. Ayağa kalkmayı başardığımda baldırımdaki kesik kendini belli etmeye başladı. Üzerindeki sargı yapışmış, derim çekiliyormuş gibi hissediyordum. Kesik olan bacağımı biraz havaya kaldırarak ağırlığımı sağlam ayağımın üzerine verdim. Sekerek yürümek için önüme baktığımda koltuğa uzanan yol gözümde büyüdü. Doktor Hanım sözde reçeteme tek başıma yürüyebilmem içinde bir şeyler yazsaymış keşke.

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin