Bölüm 25:Kanıt

15K 1.5K 3.7K
                                    

Hellö! Özleştik değil mi?


Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın psikopatlar 

İyi okumalar

İntihar, bir insanın ümitlerinin tükendiği noktada, kendini kaybettiği bir anda devreye giren kurtuluş biçimidir.

Gerçekler hayata karşı beslediğim ümidi tüketti, kendimi kaybettim ve bedenimin arkaya doğru savruluşuna eşlik ettim.

O ana dek sesler yoktu, yalnız gibiydim ve çaresizdim. 

İnandığım gerçekler en çok inandığım kadının bir hayal ürünüydü.

Kötü olduğuna inandığım insanlar masumdu, hayatımı çaldığına inandığım insanlar hep benim yanımdaydı.

Ömer'in babası masumdu, Ömer masumdu...

Benim canımı yakan bu masumiyetti.

Benim yaşamak için bir sebebim yoktu çünkü kötüler ölmeliydi, kötülük kendini öldürmeliydi.

Bedenim boşlukta süzüldü, sadece birkaç salise sürdü. Gözlerim birkaç saliseyi, birkaç dakika kadar uzun yaşadı. Hislerim gözlerime eşlik etti, dışarı bıraktığım nefesin son olacağını düşündüm. 

Asır kayboldu, saliselere Defne eşlik etti. Havada süzülen elime uzanmaya çalışırken,"Savaşçılar intihar etmezler."diye bağırdı. Sesi bir sis gibi dağıldı, etrafta süzülür gibi oldu. Parmak uçlarıma dokunacağı anda onunkinin aksine daha büyük bir el yerine geçti, elimi sıkıca yakaladı. Bedenim uçurumun dibine, toprak zeminin altında kalan kayalara doğru salındı. Kollarımız bedenlerimizin arasında bir ip gibi gerildi. Uçurumun dibine çakılmadım ama hayatta kalmış da sayılmazdım.

"Sıkı tutun."diye nefes nefese seslendi Barış."Sıkı tutun Alâ!"

Ayaklarım aşağı doğru sallanıyor, bedenim sanki çekiliyordu. Bütün ağırlığım aşağıya doğru kayıyor, Barış'ın elime dolanan eli kayıyordu.

"Diğer elini de uzatmaya çalış!"dediğinde bir nefes kadar dediğini idrak edemedim. Uçurumun kenarına sıkıca tutunmuş, endişesini ve korkusunu saklamadan beni yukarı doğru çekmeye çalışıyordu. 

Defne Barış'ın hemen yanında belirdi, onun gibi uçurumun kenarına bana doğru eğildi.

'Alâ Barış'ın seni kurtarmasına izin ver. Onlara bunca şeyi yaşatıp hayatlarından öylece çıkamazsın.'

Defne'nin görüntüsü titreşir gibi oldu, sesi uçurumun aşağısından bağırıyormuş gibi yankılanıyordu. O da hayaldi, benim hastalıklı zihnimin bir ürünüydü. Hikayesini çaldığım kadın, geride bıraktıklarına ellerimdeki kanları bulaştırdığım kadın...Bana gülümsüyordu, kurtulmamı istiyordu. Gerçek değildi, burada değildi...

"Alâ elimi bırakma!"diye haykırdı Barış."Kayıyorsun tut, ölemezsin!"

'Ölemezsin Alâ.'diye tekrarladı Defne.'Ölümün senin için kurtuluş olmadığı konusunda anlaşmıştık.' 

"Senin için kurtuluştu."diye mırıldandım."Ben de senin gibi savaşçı olduğumu sanıyordum ama cellatmışım."

Defne ve Barış'ın görüntüsü birbirine karışıyordu. Hangisi elimi tutuyordu, hangisi hayatım için savaşıyordu? Aslında kim yaşamamı istiyordu?

'Ben cellat olarak doğdum, asla bir savaşçı olmadım.'dedi Defne.'Bu yüzden ölüm senin için değil benim için kurtuluştu. Sen doğuştan savaşçısın ve savaşçılar intihar etmezler.'

11 NUMARADove le storie prendono vita. Scoprilo ora