Bölüm 40: Kırmızı

13.3K 1.1K 1.3K
                                    

Hellö! Bölüm sonu tepkileriniz için pek heyecanlıyım doğrusu✍🏻

Satır aralarını doldurmayı, oy vermeyi unutmayın

Bölüm 40

Kırmızı

Banyoya ulaştığım sırada henüz kapısını açıp içeri giremeden merdivenlerden çıkan Barış'ı gördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Banyoya ulaştığım sırada henüz kapısını açıp içeri giremeden merdivenlerden çıkan Barış'ı gördüm. Beni görünce gülümsedi, bu her şeyden habersiz bir gülüştü. Ve bu gülüş her zamanki gibi kötü düşüncelerimin engeli olmuştu.

"Nerede kaldın?" dedi ve merdivenlerin başında durdu. "Hadi gel, yemek soğudu. Anıl yine hakkını yiyecek bak."

Anıl...

"Geliyorum." dedim, kocaman açtığım gözlerimi kısmaya çalışıyordum. "Sen in, ben ellerimi yıkayıp geliyorum."

"Beraber yıkayalım." diyerek bana doğru bir adım attığında yüzüm nasıl bir ifadeye büründü bilmiyorum ama ikinci adımı atmadı. Gülümsemesi soldu, kaşları çatıldı. "Neyin var Alâ?"

"Hiç." dedim sakin bir şekilde, başarabilirdim. "Her zamanki duygusallığım. Yüzümü yıkayayım, sen git ben hemen arkanda olacağım."

"Yokluğumda fırsat bulup ağlıyorsan yanından ayrılmayacağım."

Nasıl bir duygusallıktı, korkuydu bilmiyorum. Kısa bir an kaçıp gitmem gerektiğini göz ardı ederek ona doğru koşturdum ve sıkıca sarıldım. Son kez gibi, ona son kez sarılıyormuşum gibi sıkıca sarıldım. Onunla nefes almayı öğrenmiştim ve o yokken nasıl hayatta kalacağımı bilmiyordum.

Neden yaptın Anıl? Neden bizi mahvettin?

"Asır yine ters bir şey mi söyledi?" diye sordu, ne kadar da masum düşünüyordu. Zihnimdeki karanlığı Asır olarak görmem bile sanki bir sorun değilmiş gibi sormuştu. "Kim üzdü seni?"

Anıl üzdü Barış, Anıl beni çok üzdü. Yüzüme güldü, gözlerinde umudu görmeme izin verdi ama sırtımdan bıçakladı. Bizi yok etti, bütün yaşadıklarımızı bir çırpıda sildi. Sormadı bile, hiç acımadı.

"Bir planım var." Eli saçlarımda dolanıyordu ve bunun son olduğunu biliyordum. Bir daha elleri saçlarımın arasına karışamayacaktı, uçlarında dolanıp bana kısa hallerini sevdiremeyecekti. Saçlarım kesildiğinde çok üzülmüştüm, yıkılmıştım. Ama Barış saçlarımı düzelttiğinde, parmaklarını usulca uçlarında gezdirdiğinde kısa hallerini de sevmeye başlamıştım. Bunu ona hiç söylememiştim ama çok sevmiştim. "Önce yemek yiyelim, senin moralini düzeltelim. Sonra biraz dışarı çıkacağım, gece yarısı için hazırlık yapmam gerekiyor."

"Gece yarısı?" diye sorarak başımı kaldırdığımda endişeli bakışlarının yanı sıra gülümsediğini gördüm. "Gece yarısı ne var?"

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin