Bölüm 33:Defne Karaca'ya

27.5K 1.7K 6.1K
                                    

Hellö, mektubu okumaya hazır mısınız?

Medyadaki şarkıyı mektubu okurken dinlerseniz anlam kazanacaktırღ

Şuraya yeniden bir ithaf satırı bırakıyorum, öncekiler sürekli aklımda karışıyor. Aktif olanlarınıza ithaf etmek istiyorum. Bırakın, bir sonraki bölümde ithafları güncellerim

İyi okumalar

Bölüm 33

Defne Karaca'ya

Uzun sessizliği bölen, keskin bir kılıç misali ortadan ikiye yaran, odaya bir hışımla dalan Ege'nin korkak cümleleri olmuştu. Büyük, seri adımlar atarak içeri dalmış, Asır'ın yatağına otururken yüzündeki kan izlerini ovuşturmaya koyulmuştu.

"Sikecekler bizi." dediğinde herkesin gözleri siyah zarfın üzerinden kalktı ama kimse Ege'ye bakmadı. Üçü de gerilmişti, sanki diken üzerindeydiler.

"Ben şimdi seni silkeceğim." diyerek Ege'ye doğru döndü Barış. "Başımıza açtığın dertler yetmiyor bir de senin sızlanmalarını mı dinleyeceğiz lan?"

Barış, aşağıda olduğundan daha öfkeli görünüyordu ve ben bunun sebebinin Ege olduğunu sanmıyordum. Siyah zarf yüzünden böyleydi.

"Elinizdeki ne?" diye sorarken yataktan kalktı Ege. Göz ucuyla zarfa bakıyordu ve iyice meraklanmış gibi bir hali vardı.

Anıl zarfı geri çekerken dolaba doğru döndü ve zarfı aldığı yere geri bıraktı. Kasadan üç silah alarak geri çekildi ve kasayı kapatıp kilitledi. Anahtarı Barış'a verdi.

"Bir şey değil." dedi Anıl, göz ucuyla Koray ve Barış' a baktı. Okumak için deliriyor olmalılardı ama renk vermiyorlardı. Yıllar önce ölen arkadaşlarının ardında bıraktığı son mektubu öylece geri koyamazlardı. Tamam, Defne'yle ölmeden önce bir mektup yazdıklarını biliyordum ama bu farklıydı. Bu çok özeldi.

Evet, çok özeldi.

Aslında kimse okumamalıydı.

"Asır'ın kasasından çıkan her şey önemlidir." dedi Ege ve kasaya doğru ilerledi. Elini Barış'a uzatırken, "Versene, içeride ne var bakınacağım." dedi.

Barış birkaç saniye ters ters Ege'ye baktı ve eline tokatlar gibi vurarak onu reddetti. "Sana silah bile yok, ne kasasından bahsediyorsun?"

"Silah yok mu?" diye isyan etti Ege, bu durumdan hiç hoşnut değildi. "Kendimi korumak zorundayım, bana da bir silah verin. Bıçakla katil kovalayacak halim yok ya. James Bond değilim ya da Joker?"

"İyi tarafından bak," dedi Anıl, bana baktı. "Alâ'nın da olmayacak."

Kaşlarımı çattım ama bu sahte bir hareketti. Odasındaki silahı unutmuştu salak.

Ege bana doğru döndü, bir şey söylememi bekler gibi baktığında omuz silktim. "Birilerini öldürmek için silaha ihtiyacım yok."

Ege gözlerini devirirken stresli bir halde ellerini beline yerleştirdi. Ayağını zemine vuruyor, rahatsız edici sesler çıkarıyordu. Gerçek bir endişe... Dışarıdaki katiller gerçek ha!

"Ben silahsız yapamam." dedi Ege, Barış'a baktı. "Yanlarına döndüğümden beri bana silah vermiyorlardı. Günlerdir silahsızım yani savunmasızım. Kendimi korumak için bir silaha ihtiyacım var Barış."

Barış bıkkın bir nefes bırakırken göz ucuyla Anıl'a baktı ama kısa kesti. Sanki ne düşündüğünü çözmek ister gibi baktı ve Anıl onun için yeterli olmuş gibi Ege'ye döndü.

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin