Bölüm 43: Çıkmaz Sokak

14.7K 1.1K 2.2K
                                    

Hellö! Bu bölüme hazır mısınız?

Bölümde yine çöküşler yaşayacağız ama merak etmeyin, önceki bölümden sonra bu bölüm size koymaz :')

Yorumları ve oyları unutmayalım psikopatlar

İyi okumalar

Bölüm 43

Çıkmaz Sokak

Kendimi vurmaya karar verdiğim o anı anımsıyorum, sanki yıllar öncesiymiş gibiydi. O anda beni ölüme iten sadece iki sebep vardı. Biri hastaneye döneceğime ölümü tercih edecek olmam, diğeri ise Barış'ın her şeyi bilmesine rağmen bana en büyük korkumla ihanet etmesiydi. 

Korkum ve Barış'ın ihaneti beni ölüme sürüklemişti.

Şimdi bir ölüydüm, aranan veya hastaneye kapatılacak biri değildim. Hemen önümde uzanan beyaz koridorun ortasında kendini öldürmek için çabalayan sevgilim vardı. Öldüğümü sanıyordu, kendini suçluyordu ve belli ki düşünebilecek kadar bile kendinde değildi. Ben asla onun ölümünü istememiştim, yaşaması için onunla olmaktan bile vazgeçecektim. Onca sözüme, benim için yaşamasını söylememe rağmen ölümü tercih ediyordu.

Ölümüm bile sözlerimi dinlemesi için yeterli olmuyordu.

Ne yaparsa yapsın, beni isterse binlerce kez sırtımdan, kalbimden bıçaklasın yine de onu bu acıyla baş başa bırakamazdım. Ben nefes almaya devam ederken o kendini ölüme mahkum edemezdi.

"Alâ!" diye haykırdığında gözlerimin dolmasına mani olamadım. Çığlık çığlığaydı, her geçen saniye daha da kötü oluyordu. 

Buna daha fazla dayanamazdım. Bu yüzden Ömer'in bütün söylediklerini bir kenara ittim ve ona doğru koşmak için bir adım attım. Dudaklarım onun adını haykırmak için an kollarken ona doğru uzattığım kolumdan bir hışımla geri çekildim. Adı dudaklarımın arasında kaldı, ona ulaşamadı.

Sırtım duvara sertçe çarptığında, ağzımın üzerine sertçe elini bastırdığında kararan gözlerim Ömer'in korkak gözlerinin üzerindeydi. Bana izin vermiyordu, gitmemi ve görünmemi istemiyordu. Barış'ın hayatı umurunda bile değildi, zamanında benim hayatımın olmadığı gibi.

"Ortaya çıkarsan belki Barış hayatta kalacak ama sen öleceksin." diye fısıldadı. "Eğer hastaneye döndüğünde hayatta kalacağına dair bana söz verirsen seni bırakırım. Barış'ın karşısına çıkarsın, hayatta olduğunu gösterirsin ama hemen ardından seni o nefret ettiğin camlı odaya kapatırlar. Oraya gitmemek için ölmeyi seçtin, şimdi sana ihanet eden adam yaşasın diye kendi canına mı kıyacaksın?"

Gerçekler yüzüme bir tokat gibi çarptılar. Barış'ın haykırışları, Koray'ın ve Anıl'ın onu sakinleştirme çabaları... Hepsi kulaklarımdaydı ama hiçbirini durduramıyordum. Camlı odanın ardında kalamazdım, Barış'ın karşısına çıkmak benim ölümüm olurdu. 

Barış'ın yanında olmam da zaten onun ölümü değil miydi?

Ona zarar veriyordum, bunu birçok kez duymuş ve görmüştüm. Anıl onu korumak için bana ihanet etmemiş miydi? Barış onlara zarar verdiğim için bana ihanet etmemiş miydi? Yokluğum onların hayatını kurtaracaksa varlığımla nasıl yeniden her şeyi mahvederdim?

"Şimdi sana kötü adam gibi görünebilirim ama yemin ederim kardeşim, sana yemin ederim sadece senin hayatta kalmanı istiyorum. Bir daha kendini öldürmeye çalışmana, bu kez bunu başarmana dayanamam. Kızımın halasıyla büyümesini, Derin'in en yakın arkadaşıyla yeniden sırdaş olmasını ve kardeşimle yeniden çocuklaşmak istiyorum. Çok hata yaptım, seni hastanede bırakarak iyileşeceğine inanmak benim en büyük hatamdı. Korktum, Barış gibi ben de kendini öldürmenden korktum. Şimdi seni ben koruyacağım, o camlı odadan iyileşmeni beklemeyeceğim."

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin