Bölüm 38:Zihnimdeki Yalancı

17.1K 1.1K 3.2K
                                    

Hellö! Arayı uzattım değil mi? Kızmayın ne olur, elimde değildi. Çok yoğunum, birçok şeyle aynı anda uğraşıyorum ve finalde yaklaştığı için araya sıkıştırmak istemiyorumღ

Lütfen bol bol yorum yapmayı, satır aralarını doldurmayı ve oy vermeyi unutmayınღ

BÖLÜM 38

ZİHNİMDEKİ YALANCI

Gözlerimi kapadım ve kısa süre sonra açtığımı sandım. Fakat ormanda kapadığım gözlerimi bir hastane odasında açtığımda baygınlık geçirdiğimi ya da zihnimde bir boşluk oluştuğunu idrak edebildim. Kısık gözlerim beyaz odanın tavanında, görebildiğim yüksek eşyaların üzerinde dolanırken burnumdan derin bir nefes almış ve yavaşça bırakmaya başlamıştım.

Uyuşmuştum, nefes aldığımda soluğumun sesini çok yoğun duyuyordum. Sanki kalbim kulağımda atıyordu, sesler öylesine keskindi ki kimse beni zihnimin içinde bir düğün olmadığına inandıramazdı. 

Tenimde bir dokunuş, üzerimde bir gölge hissettiğimde gözlerim sola doğru usulca dönmüştü. Barış'ın yorgun gözlerini, solgun tenini, aşağı doğru bükülmüş dudaklarını gördüğümde yavaşça yutkundum. O kadar üzgün, o kadar kötü görünüyordu ki kısa bir an buna bir anlam veremedim.

Kısa sürede her şey oturdu ama, her şey zihnimde yeniden belirdi.

"İyi misin?" diye sordu, sesindeki zayıflık canımı yaktı. "Lütfen iyi olduğunu söyle."

Cevap veremedim bir süre, onun vicdanının yüzüne nasıl da yansıdığını izledim. Bana bakarken umut arayan gözlerinin ardındaki acı her geçen saniye canımı daha çok yaktı. Bunun benim yüzümden olduğunu bilmek, Barış'ın benim yüzümden acı çektiğini görmek zaten kırık olan kalbimi paramparça etmeye yetmişti. 

Derin bir nefes alırken başını öne eğdi ve elimi sıkıca kavradı. Saçları dağılmış ve üstü kanlanmıştı. Üstündeki kimin kanıydı? Koray'ın mı yoksa Ege'nin mi?

"Koray iyi." dedi, başını kaldırıp gözlerime bakmamıştı. "Daha uyanmadı ama Kader iyi olacağını söyledi. Çok kan kaybetmiş, neyse ki Anıl'la kan grupları aynıymış." Zayıf bir gülümseme dudaklarının arasından kaçtı. "Kan verdi diye bütün vişneli meyve sularını içti, sonra tansiyonum düştü diyerek Koray'ın yan yatağına serildi. Koray'ın yanından ayrılmamak için birkaç numara çekiyor işte."

Sustu, elimi daha sıkı tuttuğunu hissettim. Sanki elimden destek alıyordu, bunu hissedebiliyordum. Daha ne kadar güçlü kalmaya çalışabilirdi ya da daha ne kadar vicdanının sesini duymazdan gelebilirdi? Ayaktaydı, yanımdaydı, hepimizin yanındaydı ama çoktan yıkılmıştı. 

"Ege'yi de soracaksın." dedi, derin bir nefes daha aldı. Hafif öksürerek boğazını temizlediğinde konuşmakta zorlandığını anladım. Vereceği cevaptan sadece o korkmuyordu, ben de korkuyordum. "Onun durumu henüz belli değil. Ege hastanede, burada değil. Yaraları çok ağır olduğu için Kader müdahale edemedi, önce Koray'la ilgilenmesi gerekiyordu."

Diğer elini dağınık saçlarına götürdü, daha fazla dağıttı. Eli saçlarından boynuna kaydı, orada durdu. Bana bakmasını, gözlerindeki acıyı benimle paylaşmasını istiyordum. Bütün acılarımda yanımda olmaya çalışan adam kendi acısını gizlemek zorunda hissetmemeliydi.

Sağ tarafımda ölü gibi duran elimi kaldırdım ve vücudumu hafif çevirerek elini kavradım. Sonra geri çekildim, yanımda ona yer açtım. Başını kaldırdığında onun için açtığım yeri gördü ve gözlerime bakabildi. Gözleri kan çanağına dönmüş olmasının yanı sıra dolu doluydu. Sanki ağlayacaktı ama ağlamamak için kendini kasıyordu.

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin