Bölüm 44: Camın Ardındakiler

14.7K 1.1K 2K
                                    

Hellö! Tahmin ettiğimden erken bitirdim bölümü. İnstagram'dan takip edenler bilir, 17N özel bölümünü yazdığım için geç paylaşacaktım. Yine çok erken değil ama bölüm iki bölüm uzunluğunda, telafi ettim sayarım.

Bu arada güzel haber, 17 Numara bugün 5 Milyon okunmaya ulaştı yeeey!

Umarım bir gün 11 Numara'nın da 5 Milyon olduğu günleri görürüz

Burada birlikte geçireceğimiz son iki bölüm, bu yüzden beni yorumlarınızla şımartın. Burası için yeni bölüm heyecanı, yorumlara gömülme partileri yapamayacağım için üzülüyorum...

BÖLÜM 44

CAMIN ARDINDAKİLER

Bir yıldır ölüydüm, varlığım dünyadan silinmişti. Geride hiçbir kanıt bırakmadığıma emindim, bir ölü olarak anıldığımdan emin olduğum kadar.

Şimdi Koray karşımdaydı, beni bulmuştu ve bundan aldığı hazzı dudağının kıvrımlarında görebiliyordum. Beni nasıl bulmuştu, Barış'ın ona söylediklerini sonunda ciddiye mi almıştı yoksa?

Her neyse, şimdi her şeye rağmen tam karşımdaydı. Onu özlemiştim, inkar edemezdim. Koray bana hiç ihanet etmemişti. Bütün düşüncelerini yüzüme çarpmıştı ama arkamdan iş çevirmemişti. Hem yanımdaydı, karşımda dursa bile varlığını yanımda hissetmiştim. Gerçekleri yüzüme çarparken bile o kadar yapıcıydı ki onun o nefret edilesi tavırlarına rağmen onu dostum olarak görmüştüm.

Anıl'ın ve Barış'ın ihanetinden onu da sorumlu tutmuştum, kısa bir süre. Birilerini suçlamayı bıraktığımda onu da suçlamayı bırakmıştım. Her zaman suçlu olan tek kişinin ben olduğuma kendimi inandırmıştım.

"Benimle geliyorsun." dedi, bana karşı kurduğu ilk cümle her zamanki gibi emrivaki ve netti. Ama bilmediği bir şey vardı, ben eski Alâ değildim.

Bir yıl önce çok güçsüzdüm, sürekli tutunacak bir dal arıyordum. Ayakta durmak o kadar zordu ki düşmemem için beni birilerinin tutması gerekiyordu. Kendi başıma ayakta durmayı öğrenmek zorunda kalmıştım. Önce yalnızlığımı aşmıştım, ardından yalnızlığı ile savaşan diğerlerine ayakta durmaları için yardım etmiştim.

"O iş biraz zor." dedi Devin, beline kadar uzanan saçlarını omzundan arkaya doğru savurmuştu. Koray'ın ona doğrulttuğu silah onun öfkesini tetiklemişti. Devin'in kendisine silah doğrultan erkeklere karşı keskin bir öfkesi vardı. Bu geçmişine dayanıyordu.

Devin'in ablası ona şiddet gösteren bir adamla birlikteydi. Bir aileleri yoktu, bu yüzden Devin onlarla yaşıyordu. Adam bir polisti, yanında sürekli bir silah taşıyordu. Her akşam ablasıyla kavga ediyorlar ve o silah ablasını hedef alıyordu. Devin yıllarca o silahın patlamasından korktu, bu onda travmaya sebep oldu. Yeterince büyüdüğünde ablasıyla kaçmak, yeni bir hayat kurmak istedi ama adam izin vermedi. O silah ablasının kalbinde patladı ve sıra Devin'e geldiğinde adam o kadar da şanslı olamadı. Devin'in içindeki katil, ablası gözlerinin önünde yıllarca tehdit edildiği silahla öldürüldüğünde çıkmıştı.

"Kim bu veletler?" diye hayıflandı Koray, gözlerini devirdi. Devin'e yan gözle dahi bakmıyordu, sadece benimle göz teması kuruyordu. Arkasında dört katil vardı ama gözlerinde ufacık bile korku kırıntısı göremiyordum. "Seviye düşmüş."

"Bu silah kafanda patladığında da aynı şeyleri söyleyebilecek misin bakalım?" dedi Riyaz, elindeki silahı süs olarak kullanmaktan vazgeçmiş olacak ki Koray'a doğru tutmuştu. Gözleri gözlerimdeydi, benden bir onay bekliyordu ama bilmiyordu ki asla onay alamazdı.

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin