Bölüm 30: Çatlak

18.9K 1.2K 4.2K
                                    

Hellö!

Umarım iyisinizdir ve gününüz güzel geçiyordur. Güzel gününüzün ortasına bir bomba gibi düşecek bölüme hazırlanın!

Bu bölümden sonraki bölümler yarı uzunlukta olacak ve haftada bir şeklinde gelecek.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Yorum konusunda önceki bölüm çok eksik kaldı, lütfen bu bölümde öyle olmasın✍🏻

Bölüm 30

Çatlak

Evin önüne geldiğimizde hava aydınlanmak üzereydi. Barış, benden önce varmıştı ve kapıyı aralık bırakıp ortadan kaybolmuştu. Her şeye rağmen bana öfkeliydi, öylece kabullenmeyecekti biliyordum ama biraz yumuşadığına inanmak istiyordum.

Barış'ın ardından eve girmek yerine evin önündeki basamağa oturdum ve dirseklerimi dizlerime bastırarak başımı kolumun içine yasladım. Yorgundum, nefes almak bile çok zor geliyordu. Düşünmek, dinlemek, konuşmak ya da yürümek... Hiçbirini istemiyordum.

Biri gelene dek, harekete geçmem gerekene dek buradan kalkmak istemiyordum. Gücümü toplamalıydım, acılarımı bastırmalıydım. Ayağa kalktığımda yenilenmiş olmak zorundaydım. Beni sıkıştıran bütün hislerden, acılardan arınmak zorundaydım.

Küçükken, her şey hala toz pembeyken evin önündeki basamağa çok fazla koşturduğum için otururdum. Nefes nefese olurdum ama dudaklarımda muzip bir gülümseme dolanırdı. Basamak bana hep ilaç olurdu, dinlenirdim ve enerjimi toplayana dek kalkmazdım. Bir daha ayağa kalktığımda gücümü toplamış olurdum, yeniden koşturmaya devam ederdim.

Küçükken yeniden koşturabilmek için basamağa otururken, şimdi acılarımı ve hislerimi bastırabilmek için oturuyordum. Küçüklüğümü diliyordum, bir kez daha yaşamak için nelerimi vermezdim.

Dolu gözlerim hafif aralıktı ve sıcak yaşlar yavaş yavaş yanaklarımdan boynuma doğru süzülüyorlardı. Sadece duruyordum, cıvıldayarak etrafta dolanan kuşların seslerine odaklanıyordum. Zihnimdeki bütün acı anıları kapıların arkalarına kapatmaya çalışıyordum ama her nefes alışımda kapıyı tekmeleyerek geri çıkıyorlardı.

Kuşlardan biri eski bir şarkıyı mırıldanır gibi öttüğünde dolu gözlerimi aralayarak gökyüzüne, ağaçların arasına çevirdim. Kanat çırpan kuşları izlerken gülümsemeye çalıştım ama yapamadım. Dudaklarım artık yukarı doğru kıvrılamayacak kadar vicdani yükler tarafından esir alınmışlardı.

Bir kuşun üzerime doğru geldiğini gördüğümde başta manevra yapıp gökyüzüne doğru yönelecek sandım. Bekledim, iyice yaklaştığında kaşlarım çatıldı. Gözlerim irileşti, kuş gür bir ciyaklamayla bana çarpacağı sırada ellerimi yüzüme siper ederek korkak bir çığlık patlattım. Kuşun kollarıma çarpma sesi zihnimde yankılandı, parçalanan tüylerin bedenimin etrafında süzüldüğünü hissettim.

Kuşlar ciyaklamaya başladı ve bir anda anlamsız sesler anlam kazandılar.

'Aleyna'yı öldürdün.' diyorlardı. 'Aleyna senin yüzünden öldü.'

Titrek bir nefes alarak avuçlarımı gözlerime bastırdım. Gerçek değiller, olmadıklarını biliyorum. Kuşlar konuşamaz, bana zarar vermezler.

Saçlarımın arasına karışan sivri dokunuşları ve hemen ardından kulağımın dibinde patlayan ciyaklamaları işittim. Elimin tekini saçlarıma doğru götürdüğümde bir kuşun ince, küçük gagası elimi çizdi. Saçlarımı çekiştiriyordu, boynumu çiziyordu.

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin