Bölüm 24:Bedel

14.9K 1.3K 2.4K
                                    

Hellö! Dönüm noktası gibi bir bölümle karşınızdayım. Hikayenin gidişatı nasıl terse dönüyor bu bölümde şahit olacaksınız. Bundan sonraki bölümler bu bölümün ardında bıraktığı tohumlar olacak...

İyi okumalar


Son iki hafta Ömer'den uzaklaştığımı hissetmiştim. Ona karşı beslediğim nefret, küçük kızını ve mutlu ailesini gördükten sonra bir nebze dinmişti. Gerçekleri ona anlatmaya çalışmak yerine öldürmeyi seçmek her daim ardında durduğum karardı. Bir ailesinin olması beni vicdana iten tek unsurdu.

Ömer benim aileme olanları görmezden gelmiş, babasının katil olduğunu kabullenmeyi reddetmişti. Bu reddi ikimiz arasındaki gerilimi ateşlemiş, nefret duvarlarını aramıza örmüştü. Ben onun babasını öldürdükten sonra abi-kardeş ilişkimiz sonsuza dek rafa kalkmıştı.

Ömer kendince haklıydı ama bu gerçekten kaçabileceği anlamına gelmiyordu. Her şey ortadaydı, cümleler doğruları yansıtıyordu. Beni akıl hastanesinde zorla tutması gerçeği değiştirmemişti.

Şimdi alnıma silahın namlusunu dayarken, eğlendiği apaçık ortadaydı. Keyif alıyordu çünkü geleceğini tehdit eden insandan kurtulabileceğini düşünüyordu. Belki bir ihtimal bunu başarırdı ama başarmaması için tüm kozlarımı kullanmaya hazırdım.

Vicdanım sustu, yerini nefrete bıraktı. Çünkü nefret haklı çıktı, vicdanın elinden başka bir şey gelmedi. 

"Kalk."diye fısıldadı."Benimle geliyorsun."

İç çekerken yavaşça yerimde doğruldum. Silah benimle birlikte hareket ederken ayağa kalktım. Şimdi tam karşısında, dimdik ve cesaretimden ödün vermeden duruyordum. Silah beni ancak doğru kişinin elinde olursa korkutabilirdi. Ömer'in elindeki silah beni korkutmuyordu. Beni korkutan çok başkaydı, bundan çok uzaktı.

"Gitmek için üç saniyen var."diye fısıldadığımda yutkunurken kafasını iki yana salladı. Üstündeki gereksiz cesaret dikkatimi çekmişti. Ona cesaret veren bir şeyler vardı.

"Benimle gelmezsen ölecek kişi sen olmayacaksın."

Gülecek gibi olduğum anda silahı benim alnımdan çekip uyuyan Barış'a doğru çevirdi. Gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu, kalbimin ritmi arşa çıktı. Korku bedenimde hakimiyet kurarken zihnimde dolanan başıma geldi.

Beni ancak silahı değer verdiğim insanlara çevirdiğinde korkutabilirdi. 

Tek bir hareketi onun canını almaya yeterdi. 

Barış benim yüzümden ölürdü.

Korktukları başına gelirdi. 

Panzehir içindeki zehre yenik düşerdi. 

"Yapma."diye fısıldadığımda boşta olan eliyle kolumdan kavradı. Beni kendine doğru çekerek gözlerimin içine öfke dolu gözleriyle baktı.

"Ailem benim kırmızı çizgim. Çizgiyi aştın küçük kardeşim."

Beni iyice tuttu ve kapıya doğru çekiştirmeye başladı. Ona engel olmadım, beni götürmesine izin verdim. Bu evden çıkana dek ona ayak uyduracaktım. Elinde tuttuğu silahtan aldığı güç yok olduğunda onu buna pişman edecektim.

Evden çıktığımızda kapı ardımızdan açık kalmıştı. Beni ormana doğru çekiştirirken ses çıkaramadım, Barış'ın uyanma riskini göze alamadım. Beni korumaya çalışma ihtimalini düşündüm. Ömer'in silahından çıkacak bir merminin onun canını aldığını zihnimde yaşattım. Bu ihtimal beni yerle bir etti, yok etti. 

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin