Bölüm 21:Yıkıntı

15.5K 1.3K 2.1K
                                    

Hellö! Züper bir bölümle geldim. Muhtemelen bölüm sonunda bana söveceksiniz ama olsun 🌙

İyi okumalar🎈

***

Bir yıl önceydi. Doktor, beni zorla tuttuğunu asla kabullenmediği camlı odanın kapısında belirmişti. İçeri girmeden önce, camın ardından beni izlemişti. Yüzünde düşünceli bir ifade, hareketlerinde anlam veremediğim bir durgunluk vardı.

Odaya girdiğinde başta aralık olan kapıdan kaçıp gitmek istemiştim. Onu etkisiz hale getirmeyi, camın arkasında olmanın nasıl bir his olduğunu ona göstermeyi istemiştim. Çabucak çıkacaktım, onu kilitleyecektim ve camın arkasına yerleşip izleyecektim. Onun beni izlediği gibi, bana baktığı gibi bakacaktım.

Bu fikirden, bana gülümsediğinde vazgeçtim. Zihnimde bir ses onun suçlu olmadığını söylüyordu. Bu ses her daim beni durdurmuştu. Çünkü asıl suçluyu biliyordum, onu tanıyordum.

Doktor bana kendi kendime konuştuğumdan bahsettiğinde omuzlarımı silktiğimi hatırlıyorum. Ona, 'Konuşabileceğim başka kimse yok' dediğimde dudaklarını birbirine bastırmış ve usulca yanıma ilişmişti. 

Üçüncü seviye bir hastaya kimse böyle yaklaşmazdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üçüncü seviye bir hastaya kimse böyle yaklaşmazdı. Hele ki bir yılını doldurduysa asla yaklaşmazlardı. Çünkü bir yıl boyunca aklı başına gelmeyen hastadan ümit tamamen kesilirdi.

Hastane bir kibrit kutusuydu. Kibrit kutusundan çıkabilmek için yanmayı kabul etmen gerekirdi. Hastalığını kabullenmeli, yanıp kül olmalı ve işin sonunda o küllerden yeniden doğmalıydın. Temiz bir zihinle, yenilenmiş gibi.

Ben hiçbir zaman o kibrit kutusundan çıkamadım. Asla yanan bir kibrit olamadım. Hastaneyi yaktım ama yine de o kibrit kutusundan çıkamadım. Çünkü zihnimde hala o hastanenin içindeydim. Olay hiçbir zaman fiziksel olmamıştı, her zaman zihinseldi.

Doktor bana onunla konuşabileceğimi söylediğinde bunun neyi değiştireceğini sorduğumu anımsıyorum. Çünkü gördüğüm kadarıyla ben konuştukça seviyem yükseliyordu. Her zaman bir neden istedim, gerçeği öğrenmeyi diledim. Ben iyiydim, camlı odada kaldıkça kötü oluyordum. Dışarıda bir hayat vardı ama ben o hayatı yaşayamıyordum. O bana cevap vermedikçe 'Ömer' dedim. O benim çıkmamı istemedikçe o pisliğin adını haykırdım.

Ben o zamanlar aslında kendi kendimle konuşmuyordum. Cam da bazı yansımalar vardı. Eski hayatımdan tanıdık yüzler, kalbimdeki insanların siluetleri, Defne ve Asır vardı. Çünkü ben neyi düşünürsem o kişi karşımda beliriyordu. O zamanlar bunun benim hayal dünyam olduğunu sanırdım. Hepsi hayaldi, gerçekte orada değillerdi. Biliyordum, ben akıl hastası değildim. Sadece kendime konuşabileceğim arkadaşlar yaratıyordum.

Şimdi, tam şu anda kulağıma fısıldayan adam gerçekti. Yanımdaydı, hissedebiliyordum. Defne gerçekten benden arkadaşını kurtarmamı istiyordu. Asır gerçekten Arden'in peşinden gitmemi ve intikamımı almam istiyordu. Gerçektiler, gerçek olduklarına inanacağım kadar benimleydiler. Artık hayal gibi değildi, rüya hiç değildi. 

11 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin