Bölüm 1

1.2K 45 23
                                    

Eveeet, sonunda kavuştuk. 🐥 Hepinize tekrardan merhabalar! Öncelikle bu kadar uzun bir ara vermek durumunda kaldığım için affınızı istiyorum. Bazı yoğun ve sıkıntılı süreçler atlattım. 🥺 Covid geçirdim, aileme bulaştırdım, sınıfım kapandı, (Öğretmenim.) bazı sağlık sıkıntıları yaşadım ama artık iyiyim. Bir aksilik olmadığı sürece de her cuma yine sizinle birlikte olacağız. Sadece bölümü düzenleyip tamamladığım için yarını bekleyemedim. 🤗 Yeni bir hikaye, yeni bir macera ve yeni karakterlerimiz için çook heyecanlıyım. Tabi sevdiğinizi düşündüğüm "Hayallerin Yolculuğu" hikayemizdeki ilk karakterlerimiz Elizabeth ve Alec'i de unutmadığımı bilmenizi isterim. ✨ Onları da göreceğiz. Ama bu hikayemizin baş kahramanı biricik Sophie McAlister'ımız olacak. İlk hikayeyi okumayanlar da merak etmesinler, ilk bölümümüzde kimlerin nasıl bağlantılı olduğunu da minik bir özet şeklinde anlattım. Ama tabi ilk hikayeyi okumanızı da tavsiye ediyorum. Şimdi sizi ilk bölümümüzle baş başa bırakıyorum. Umarım bu yolculukta da ilkinde olduğu gibi keyif alırsınız. Görüşmek üzere! 🌸





Sophie McAlister o sabah kalktığında uykusuzluğun verdiği bir mahmurlukla gözlerini ovuşturarak kendine gelmeye çalışıyordu. Çünkü İskoçya kralı Charles'ın bugüne yetiştirmesini istediği Fransızca çeviriler vardı. Sophie de işini son dakikaya bırakmayı hiç istemezdi. Kendi klanı olan McAlister klanından ayrılalı dokuz ay oluyordu. Bu süre boyunca sadece dört kere, birkaç gün kalarak evinde vakit geçirmişti. Burada kaldığı dokuz ay boyunca da aynı dün gece olduğu gibi yoğun olarak çeviri yapıyordu. Tabi bir de çevrilen yazılara verilen cevapları da yazıp tekrar Fransızca'ya çevirmek epey vaktini alıyordu. Mektuplar gönderildiğinde teslim edilme ve cevabın gönderilmesi süresindeki kalan boş vaktinde ise sarayda at biniyor, geziyor, bitkiler yetiştiriyor, kitap okuyor, kendi isteğiyle yemek yapıyor, okla alıştırmalar yapıyor, abisi ile eşi Elizabeth'e ve abisinin en yakın arkadaşı olan McLeod klanı lideri Ian'la evli, aynı zamanda da Elizabeth'in ablası olan Jennifer'a sık sık mektuplar yazıyor, sık sık kral ve ailesi ile sohbet ediyordu. Kral onu ailesinden ayırmıyordu. Mümkün oldukça birlikte yemek yiyor ve birlikte vakit geçiriyorlardı. Bunun sebebi de kralın, abisini çok sevmesi ve güvenmesiydi. Her şey kralın, abisi Alec ve eşi Elizabeth'in düğününe gelmesiyle başlamıştı. Düğünde Fransız kralı ile olan yazışmalarını gerçekleştirecek güvenilir birine ihtiyacı olduğunu söylemişti. Alec de McAlister klanının lideri olarak çoktan kralın güvenini kazanmış biriydi. Sophie'nin, o daha küçükken düşmanları tarafından vahşice katledilen annesi, kızının ve oğlunun her türlü eğitimi almasını istemiş ve uygulamıştı. Bu yüzden de Sophie kendi yaşıtlarına göre birçok alanda bilgi sahibiydi. Kral Charles da bu durumu bildiğinden Alec'in yanına gelmişti. Abisi Sophie'nin gitmesini hiç istememişti. Sophie ise şimdilerde Sinclair klanının lideri olmaya hazırlanan -belki de olan- Daniel'la yaşadığı o üzücü durum olmasa bu teklifi reddedebilirdi. Çünkü klanında çok mutluydu. Elizabeth'i de çok seviyordu. Çok iyi arkadaşlardı. Fakat birbirlerine olan hislerine rağmen Daniel, Sophie'yi bırakmıştı. Daniel'ın babası, karısı öldükten belli bir süre sonra başkasıyla evlenmiş, evlendiği kadın Daniel'a uygunsuz bir şekilde ilgi gösterip karşılığını alamayınca ona iftira atmıştı. Daniel'ın babası Alasdair de onu klandan sürgün etmiş ve ancak istediği kadınla evlenirse geri dönebileceğini söylemişti. Daniel ise bütün bu haksızlıklara rağmen babası gerçeği anladığında klana döneceğini ve babasının istediği kadınla da evleneceğini söylemişti. Daha sonra değişik tesadüfler karşısında kendisini McAlister klanında bulmuştu. Yıllar boyunca da yükselerek kumandan olmuştu. Aradan beş yıl geçtikten sonra abisinin düğününde ise Alasdair Sinclair biraz daha kafası karışmış görünerek oğlunu klana geri dönmesi için çağırmış ve evlenme vaktinin geldiğini söylemişti. Daniel ise nefret ettiği üvey annesine ve onun aptal oğlu Angus'a rağmen klanını onlardan kurtarmak zorunda olmasının verdiği bir sorumlulukla, babasına gerçekleri göstermek için klana dönmek durumunda kaldığını Sophie'yi derinden yaralayarak söylemişti. Sophie onun klanına dönmek zorunda olduğunu anlasa da başka bir kadınla evlenecek olmasına anlam verememiş, bunu da Daniel'a söylemişti. Onu ikna etmeye bile çalışmıştı. Ama karşılığında çok acı bir şekilde reddedilince yabancılara karşı takındığı o soğuk ve mesafeli tavrını Daniel'a karşı oturtmuş, kalp kırıklığını en derinlere saklamıştı. İşte tam bu yaşananlardan sonra kralın teklifi Sophie'ye ilaç gibi gelmişti. Klanda kalıp ikisinin anılarının soluşunu izlemek ve kendisine acı çektirmek yerine uzaklaşmayı tercih etmişti. Abisi ile bu konuda ne kadar ters düşseler de Elizabeth ona çok yardımcı olmuştu. Çünkü Sophie olan biten her şeyi ona anlatmıştı. Elizabeth de abisini ikna etmesine yardımcı olmuştu. Tabi yaşadıklarını anlatmadan... Klandan ayrılışı ona farklı duygusal bir yıkım yaşatmıştı. Klandan ayrıldığı sırada Daniel henüz gitmemişti. Veda etmeyi bırak, Sophie klandan ayrıldığı güne kadar onun yüzüne bile bakmamıştı. Onun gözlerine bakmak acılarını tekrar su yüzüne çıkaracaktı biliyordu. Nitekim öyle de olmuştu. Gideceği günün sabahında Sophie ahırlarda atı Daisy ile vedalaşırken kapı açılmış ve Daniel içeri girip kapıyı kapamıştı. Sophie onu görünce alelacele kapıya ilerlese de Daniel kolundan tutup onu durdurmuş ve yüzüne bakmaya zorlamıştı. Sophie onun gözlerine baktığında acısı ve soğukluk maskesiyle çok zorlu bir savaş verse de yüzünü ifadesiz tutmayı başarmıştı. "Kolumu bırakır mısın? Gitmem gerekiyor." Daniel'ın yüzünde beliren o acı ifade Sophie'nin içine işlese de ona hissettiklerini göstermemeyi başarmıştı. En azından öyle düşünmek istiyordu. "Neden gidiyorsun Sophie? Bana bunu yapma. Gitme kal." Sophie ağzından kaçan histerik kahkahaya engel olamamıştı. "Seninle tek kelime konuşmayı planlamamıştım. Ama bu söylediklerin beni güldürdü. Asıl gidenin sen olduğunu bilerek bunları söylemen o kadar komik ki... Sen yolunu nasıl çizdiğini çok açık bir şekilde ifade ettin. Şu an söylediklerinin benim için hiçbir değeri yok. Yeni hayatında çok mutlu olmanı diliyorum Daniel. Şimdi izin verirsen gideceğim?" Bu cümlelerden sonra Daniel elini kolundan çekmiş ve gözlerindeki hayal kırıklığını gizleyememişti. Sophie ise bu acı ve hayal kırıklığı dolu yüzü aradan geçen dokuz ay boyunca hiç unutmamıştı. Zaten sonra da ahırlardan çıkıp koşarak uzaklaşmış ve gözyaşlarının o zaman akmasına izin vermişti. Şimdi düşününce bütün bunlar dün yaşanmış gibiydi. Belki de acısı her şeyi bu kadar taze tutuyordu. İçini derin derin çekerek yatağından kalktı ve yüzünü yıkayıp küçüklüğünden beri yaptığı gibi yatağını topladı. Yaşadıklarını düşünerek kendisine yeterince işkence yapmıştı. Ama bütün bunları düşünecek ve üzülecek zamanı yoktu. Çevirileri krala teslim etmeliydi ve bugün kralın oğlu Prens Bruce, uzun Fransa seyahatinden sonra eve gelecekti. O yüzden saray çok karışıktı. Sophie onu daha önce hiç görmemişti. Zaten prens olmadığı için kral Sophie'nin yardımını istemişti. Şimdi oğlu seyahatinden erken geldiği için bu muhtemelen onun evine dönüşünü de erken bir tarihe çekmiş olacaktı. Kahvaltı etmeden önce krala çevirilerini teslim edecek ve bu konuyu konuşacaktı. Hızlı bir şekilde günlük elbiselerinden olan zümrüt rengi elbisesini üzerine geçirdi. Saçlarına yetiştirdiği ve topladığı böğürtlenlerden yaptığı kremi sürerek kıvırcık saçlarına şekil verdi ve notlarını alarak hızla odadan çıktı. Prens akşama doğru gelecekti. O yüzden kıyafetine çok önem vermemişti. Akşama değiştirecekti. Çünkü sarayda bu tarz durumlar balo düzenlenerek kutlanırdı ve soylu misafirler çağırılırdı. Kendi kutlamalarından biraz daha farklıydı. Klanlarında kutlamalara herkes katılırdı. Köylü ve soylu ayrımı asla hiçbir konuda yapılmazdı. Her zaman daha samimi olurdu. Burada olan ve daha önce gördüğü kutlamalar hep biraz daha soğuk ve kasvetli geliyordu. Sophie kralın daveti üzerine bir süre kalıyor, teklif edilen birkaç dansı kabul ediyor, sonra da izin isteyip odasına gidiyordu. Herkes sarayda birden beliren kadını merak ederken kral Sophie'nin çok önemli bir misafiri olduğunu ve bir süre burada kalacağını söylüyordu. Ama buraya geliş amacından asla bahsetmiyordu. Sophie'nin de bahsetmemesini söylemişti. Gerçeği sadece kral ve kraliçe biliyordu. Kraliçe de Sophie saraya ilk geldiğinde soğuk davranmış, zaman geçtikçe biraz daha normale dönmüştü. Fakat asla kralın ona davrandığı gibi içten davranmıyordu. Daha resmi ve soğuktu. Her davranışını inceliyor ve sorguluyordu. Sophie o yüzden işlerini bitirdikten sonra sarayda çok fazla kalmıyor, dışarıda vakit geçiriyordu. Kraliçe hakkında ise öğrenebildiği nadir şey, tek çocuğu olan Prens Bruce'a olan hassasiyeti ve bağlılığıydı. Bundan dolayı bu akşam çok fazla göze batmamaya ve erkenden odasına gitmeye karar vermişti. Zaten prens de geldiğine göre Sophie birkaç güne evine dönerdi. Kral bir sene demişti fakat sanıyordu ki saray yolculuğu buraya kadardı.

Böğürtlen MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin