Geçmişteki ihanet ile şimdiki arasında ne gibi bir fark vardı da içindeki çocuğu öldürmeden mezara koymuştu?

"Canım sıkılıyor."Pes edercesine elimi masaya vurdum ve ayağa kalktım. Bu ani hareketim onu güldürmüştü.

"Can sıkıntınla uğraşacak vaktim yok."dedim ciddiyetimi koruyarak."Bu işe bulaşmayacaksın ve ne biliyorsan onları bilmezden geleceksin. Yoksa Koray ve Barış ortaya çıkan içindeki katilden haberdar olur benden söylemesi."

Ona ters ters bakarak arkama döndüm ve odaya gitmek için harekete geçtim. Zihnimdeki sesleri bastırmak çok zordu. İhtimaller beni o kadar çok yoruyordu ki çığlık atmak istiyordum.

Anıl eğer katliamı benim yaptığımı bilseydi yine de böyle davranır mıydı?

"O halde katliamı aslında kimin yaptığını onlara söylemem gerekir."

Ayaklarım yere çivilenmiş gibi aniden duraksadım. Söyledikleri sırtıma bir ok gibi saplanırken nefesim kesildi. Nöronlarım oradan oraya çığlık ata ata koşarken kalbimde bir ağrı hissettim. Kaybetmenin verdiği o derin sancı...

Yutkunarak ona doğru döndüm. Ayağa kalkmıştı ve direk karşımda duruyordu. Dudağının kenarı hafif kıvrılmıştı ama bu bir gülümsemeden çok uzaktı. Gözlerindeki keskinlik, çenesindeki kasılma bunun kanıtı gibiydi. Öfkeliydi, dalgaya alarak bunu saklamaya çalışıyordu.

"Neden?"

"Çünkü öfkem serbest kaldı ve ben onu ancak intikam alarak bastırabilirim."

"Bu intikam sana ait değil."

"Benim ki alamayacağım kadar güzel. Elimde sadece senin intikamın kalıyor Alâ."

Kafamı iki yana sallarken,"Sana bunu yapamam."dedim."Eğer elini kana bularsan beni asla affetmez."

"Kim?"

"Rüyalarıma giren kadın."

Kaşlarını anlamadığını belli edercesine çattı. Anlamasını beklemiyordum zaten. Ona sizi bu bataklıktan kurtaran kadını rüyalarımda görüyorum ve o bunu istemezdi diyemezdim. O zaman bana hasta gözüyle bakabilirdi işte.

"Yardım istemiyor muydun?"dedi."Edeceğim. Arden, üvey abin... Önündeki bütün engelleri kaldırmak için yardım edeceğim."

"Elini kana bulamayacaksın Anıl."diyerek reddettim onu."Ömer'i öldürmeyeceğim. Arden'i ise tek başıma halledeceğim. Bundan haberin yokmuş gibi davranacaksın."

"Kimin öğrenmesinden korkuyorsun?"diye sorduğunda gözlerimi kaçırdım. Çok açık değil miydi zaten?

"Korkmuyorum, bunun önümde bir engel olmasını istemiyorum o kadar."

"İntikam yolunda her şey mübahtır Alâ. Koray, Barış, Ege, Ali ya da herhangi biri..."diyerek ağır adımlarla bana yaklaştı."Kim öğrenirse öğrensin bununla yaşamayı öğrenmen gerek. Sen akli dengesi yerinde olmayan, intikama susamış bir katilsin. Diğerleri seni sadece kendi hayatını kurtarmak için abisini alt etmeye çalışan tehlikeli bir kız olarak görüyor olabilir ama sen asla tehlikeli diyebilecek kadar masum olmayacaksın."

"Ne yapacaksın?"Aramızda sadece bir adımlık mesafe bırakmıştı."Onlara gerçeği söyleyecek misin?"

Dudaklarını birbirine bastırarak aşağı doğru büktü."Sen söylemezsen, ben de söylemem."Bir an rahatladım, ama sadece birkaç saniye kadar sürdü. Çünkü bir sonraki cümlesi içimi yaktı.

"Tek şartla, onlardan uzak duracaksın. Koray ve Barış, ikisi de bir daha bu işe bulaşmayacaklar."Dudaklarım bir cevap vermek ister gibi aralandı ama yapamadım. Önüme kurduğu bariyer o kadar sağlamdı ki onu geçebilecek herhangi bir cümlem yoktu. Çünkü eğer öğrenirlerse zaten giderlerdi. İntikam için yanımda olan Anıl dışında kimse bu gerçeği öylece kabullenmezdi.

11 NUMARAWhere stories live. Discover now