Bölüm 11:17 Numara Vakası

Start from the beginning
                                    

"Alâ bir şey mi yaptım?"diye sordu."Seni kıracak bir şey mi söyledim?"

"Beni kıracak bir düşüncen mi var?"diye ona bakmadan sorduğumda rüzgar saçlarımı arkaya savuruyordu. Gecenin soğuğu burnumun direğini sızlatırken elimi çeneme yasladım. Karanlık gökyüzünü aydınlatan yıldızları izledim, dikkatimi onlara yönelttim. Barış'ı ve bana söyleyeceği yalanları hafife almak için kendimi hazırlıyordum.

"Yok, seninle ilgili bütün düşüncelerim güzel."dediğinde dudaklarımın arasından kaçan histerik kahkahayı tutamadım. Yalan söylüyorsun diye yüzüne tokadı patlatmak istiyordum. Dışarıdan bakınca kandırılmaya müsait akıl hastasının biriydim tabii. Güzel sözler söyleyince aklım havada kalırdı, rahatça karıştırabilirdi. Ben onun benliğine, güzel düşüncelerine inanmıştım. Akıl hastası olduğum için değil buna ihtiyacım olduğu için inanmıştım, inanmak istemiştim. 

"Güzel düşüncelerini sadece bana söyleyebiliyor olmanın bu kadar kırıcı olabileceğini düşünmezdim."diyerek korkuluklardan uzaklaştım ve içeri girmek için arkama döndüm. Gideceğim sırada kolumdan yakalayarak beni durdurdu.

"Biri bir şey mi söyledi?"Kolumu kurtararak gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Endişeliydi, arkadaşlarıyla konuşurken bu kadar endişeli olduğunu sanmıyordum. İstediğine ulaşamamaktan korkuyordu. Sorun ben değildim, kendine olan öfkesiydi. Öfkesinden beni iyi yaparak kurtulamayacağından korkuyordu. Bunun bir nebze farkındaydım ama bu bana olan davranışlarından önceydi.

"Başka biri söylese etkilenmezdim."dedim ve dudaklarımı sıkıca birbirine bastırarak kapıya doğru yöneldim."Boşversene. Sorun yok, her şey harika."

Bana cevap vermesini beklemeden önce balkondan sonra da odadan çıktım. Aşağıya indiğimde herkes salonda toplanmış aralarında fısıldarcasına sessizce konuşuyorlardı. Benim hakkımda olduğunu anlamak için Sherlock olmaya gerek yoktu.

"Barış nerede?" diye gözlerini büyüterek ayağa fırladı Koray."Kardeşimi öldürdün mü?"

"Salak mısın sen?"diyerek koltuğun onlardan en uzak köşesine oturdum. Anıl şüpheli bakışlarını merdivenle benim aramda dolandırırken bacak bacak üstüne atmıştım.

"Seni alıp gelmesi gerekiyordu."diye aynı şüpheyle konuştu Anıl."Yoksa kafasını duvardan duvara sektirip öylece ölmesi için mi bıraktın!"

"Siz kafayı yemişsiniz."Onların tahminlerine tiksinircesine bakarken ardıma yaslanmıştım ki yanımdaki Ege bunun üzerine koltukta benden uzaklaşmaya başladı.

"Delinin yanında akıllı kalmak ne mümkün."diyerek bana bakmadan laf atan Ali'ye ters ters bakıyordum ki Barış ağır adımlarla merdivenden inerek üzerimdeki tüm okları bir anda çekti.

"Bir şey mi oldu?"diyerek Ege ile arama oturan Barış'a çevirdim ters bakışlarımı."Akıl hastanesinden çıkınca en azından normal insanlarla bir araya gelirsin sanıyorsun ama buranın oradan bir farkı yokmuş. Biz de onu konuşuyorduk."

"Bize deli mi dedi o?"diyerek Koray' a baktı Anıl. Bunu ciddi ciddi sormuş olması dışında bir problem yoktu.

"Deli dedi."diyerek dudaklarını büzdü Koray."Millet deliye biz akıllıya hasretiz cümlesi bizim için yazılmış olabilir mi o zaman?"

Hepsinin ruh hastası olduğu konusunda hemfikir miyiz?

"Pazardan aldım bir tane eve geldim bin tane bilmecesini bilir misin?"diyerek Koray ve Anıl'a baktı Ali. Anıl anlamış gibi gözlerini kıstığında Ege gülerek anladığını belli eden taraf olmuştu.

11 NUMARAWhere stories live. Discover now