✔️ KISSADAN HİSSE

By Okyanus_Gibi

37.2K 4.3K 2.3K

Kıssalar, hayatımıza ibret olabilecek hikayeler..... Küçük bir not : her bölümde kıssa olmayabilir. #Neredeys... More

MUKADDİME / مُقَدِّمَه
ALLAH sizi Cennetine Dâvet Ediyor
OSMAN OĞLU DEĞİL MİSİN SEN?
NE İNSANLAR (KADINLAR) VARMIŞ!!!
EDEP VE HAYA
BİR BEDEVİ
اَسْتَغْفِرُالله
SAKIN LÂNET OKUMA
YEDİ KELİME
Uğursuz, Nûrsuz ve Talihsiz bir gün
Üç Kişi
DEDİKODUYLA İLE İLGİLİ YAŞANMIŞ İBRETLİK OLAY
En Büyük Hırsızlık: "HUY HIRSIZLIĞI"
Sabrın Sonu Selamet
HZ.FÂTIMA(رَضِىَ اللهُ عَنْها) Annemizin Çeyizi
Mümin ile Müslüman arasındaki fark nedir?
HZ.İBRÂHİM(عليه السلام)İle Kuşlarn Hikâyesi
Günümüz Çağın En Büyük Sorunu Resim Paylaşmak..
☁Yeryüzüne İnen Zemzem: Nisan Yağmuru💧
ÖLÜM NEDİR HOCAM
Ekmekçi Teyze! Çok Tatlı Çok İbretli Bir Kıssa
ÇAMLICA CAMİİNİN ŞİFRELERİ
Bu kirli çağda
EMOJİ NEDİR? 👇
EYVالله
💚🌹BERAD GECESİ
Sanal Ortamda Dolanan Bir Resim Var
Kardeş Olmak İçin Kan Bağı Gerekmez!
HEPİMİZ AĞLADIK!!!
Yaradanın Emirleriyle Alay Etmek
Unutulan İSLÂM Beldesi
İblisi Üzen Yedi Güzel Haslet
Namazı Kıl Ve Duâyı Bırakma
Salatu Selam, Salat, Zikir Demektir
Muhteşem Bir Yazı 💖
ORUÇ TUTMAK
Hurma Ağacı🌴
Hazreti Rabia Adeviye (قَدَّسَ اللهُ سِرَّها)
Şeytanın Yerleri Neresi Biliyor musunuz?
Ahir Zaman Dini Muhafaza Etmek
ALLAH İçin Yapmak
Ekmek Veren Eli Kıran Baba
Verdiğin Acılar İçin Sana Şükürler Olsun الله 'ım
BU GİDİŞ NEREYE
NAMAZ - Bahaneler & Cevapları
Şikayet Yerine Hadi Şükredelim 😊
Amel'de Gevşeklik
Anne Hakkını Anlatan Alkame'nin Kıssa'sı
Kelime-i Şahâdet Getirmenin Fazileti
Papazın İmtihan Etmesi
Kendini Zinadan Kurtaran Genç
Bel'am Bauranın Kıssası
İffetin Cinsiyeti Yoktur
Nasıl Yaşarsan Öyle Ölürsün
Annelerin Değerini Bikmek 🌼
ALLAH RASÛLÜ ﷺ Ve Yetim Çocuk
Taşlar Elmasmış💎
Ben Nûşirevan'dan Daha Âdilim
Farkıda mıyız? Subiminal Mesajlarda Uyanık Olalım
TAKMA DİŞLER 😆
Kendi İhtiyacın İçin Mi Alıyorsun?
Dolmuştaki Kızın İbretlik Sonu
Sevmek! Lâkin Uzaktan Sevmek 😢
Bi 50 Liranız Var Mı Acaba?😌
RUHUMUZA FATİHA! 😔😖
BÜYÜK الله'IN BÜYÜK SÖZÜ ☝
Her kadın sapıktır mıdır?
YARATILIŞ GAYESİ NEDİR?
SABIR صَبِرْ
Adli Tıp Uzmanının İbretlik Rüyası
Güzel söz
Gereksiz Görsellerden Dolayı Unutkanlık Başlar
😭ben ağlamayayım da kim ağlasın? 😢😭
BENİ YIKAYAN O ZÂT'TI 💖
⚠👉ÖLÜM VE ÖTESİNİ DÜŞÜNMEK
Size Tohum Versem Eker misiniz?
Herkes Kendini Evinin 🏠 Çobanı Bilecek!
MUHTEŞEM BİR YAZI
Yarın'LGBT'nin sonuna'AŞK, AŞKTIR'Denilerek
Cennete Girebilecek Mi?
UYANMANIN VAKTİ Gelmedi Mi?
👀Sağlam Kafa Çürük Vücutta Bulunur
😢Çaresiz Bir Anne 😢
Sen Hacer-İbrâhim Olursan, Çocuklarında İsmail Olur
Abdestin Çıktığı Yer
Herkes Bir Kurban Kessin!
Kim Bilir,Yapacağımız Bir DUÂ
Boşanmaktan Vazgeçiren Sûre البقرة
Senden İyi Olmasın! MI?
⚠SÜT TOZU⚠
MESCİD-İ NEBEVÎ Hakkında Ne Kadarını Biliyoruz?
HELÂL LOKMA
🌹Takvâ ve Vera Sahibi🌹
HİCRİ YILBAŞI
HİCAB Haremlik Selâmlık
Geleceğin Çocuklarını Nasıl Yetiştiriyoruz?
Cennetin Kapısında Ne Yazıyor Biliyor musunuz?
HACCIN HİKMETİ
MUHARREM VE AŞURE
Kim Bir Bardak❄Soğuk Su💦İçerse Beni Hatırlasın
GELİN DERTLEŞELİM
AHİR ZAMAN HASTALIĞI
NE SÖYLEDİ, NE ANLADI!
Eskiden Ne Güzeldi Herşey
Ya Size İftira Atılmış Olsaydı?
🍃İNCİR / تين HİKÂYESİ
ÖLDÜĞÜN GÜN
Hayır Hanımefendi !
Bir Tebbesüm bir tatlı söz
BÜYÜK OYUN FARKINDA MIYIZ?
🔗İĞNELİ FIÇI NEDİR?
Baykuş ve Hazreti Süleyman (عليه السلام)
Elmalılı Tersîrini Kim Yaptırdı?
➿DNA Testi Olmadığı Yıllar
NAMAZSIZ MÜSLÜMANLIK
Maharet Gösteriş Değil,Aklını Kullanmaktır
+Aşk nedir? -Aşk ateştir🔥ateş
ÇARŞAF-I ŞERİF Hakkında
🐕Kabirdeki Köpek
KUR'ÂN-I KERÎM ile konuşan kadın
RESÛLULLAH'IN(ﷺ)İSİMLERİ
Çok güzel Duâ
Tesettürden uzaklaşan
Ölümün 3 ay önceden başladığını biliyor muydunuz?
Uslûbun güzelliğine bakar mısınız..
Epifiz ve Ruh Molekülü (DMT)
Sabır Çanağı Taşınca
NİYET
İçki Şişesi
YANLIŞ OLAN SELAM VERME
YILBAŞI HAZIRLIKLARI
✏📚Ahir Zaman Notları📚✏
🌹PEYGAMBER ﷺ SEVGİSİ💚😢
Dünyadaki en dayanalsız ev Örümcek evi
💢İşlediği cinayeti açığa çıkardı
Gençlere tavsiyeler
İş için imtihana giden gencin hikayesi
HAYR MI, ŞER Mİ?
👉ÇARŞAF-I ŞERİF(giymeyi hiç düşündünüz mü?) ?👈
🚫Yılbaşı(Noel) Kutlamanın Tehlikesi🛇
Yılbaşı Çavuşu
ÇAĞI AŞANLARDAN OLMAK
BİR KISSA BİN HİSSE
⏳Zamanın Değerini Bilmek⌛
Kabirde konuşan genç (Hayatü's-Sahabe)
ŞÜKRETME SEBEBİ
CÖMERT KÖLE
🌹DELÂİLÜ'L-HAYRÂT
Ölülerin Rahminden Doğmak
😔KUR'ÂN-I KERÎM ile olan münasebetimiz 😔
Jelâtin Tehlikesinin ne kadar farkındayız?
Zinakarlar günü 📅
Duâ eden mi daha kazançlıdır, Duâ alan mı?
😲NEREYE GİDİYORUZ !!!😱
GÜVENME MEVKİİNE !!!
😔Canımızdan can gidiyor ve bizim bundan haberimiz yok
Bir Lira
Kariyer Hayatı mı? 😲
ÜÇ AYLAR
YEŞİL SARIKLI MELEKLER 💚
VAKİ OLANDA HAYR VARDIR
Şifa SÜNNET-İ SENİYEDİR ☝
ANZAKLI ÖMER'İN Hikâyesi Yıl:1915 Yer:Çanakkale
Çanakkale Şehitlerinin destansı hikâyeleri
ABDESTİN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ OLUMLU ETKİLERİ
"DARISI BAŞIN(m)A" ŞİRKİ​
Şeytan çok İbadetlere el uzatır, Lâkin SALAVAT-I ŞERİFEYE el uzatmaz.
Yeryüzünün ilk Savaşı (melekler ve cinler)
Virüs İle Bakteri arasındaki Fark
BİZIMLE KAL DEME VAKTİDİR.
Bir virüs tüm insanlığı dize getirdi
Korkmadan Müslümanca Yaşamak
KİMİN DUASI KABUL OLUR ...!!!
Dua İstemek - Zikir Ehli
Hanım Kardeşlerimize Özel
🏠📚Evde Teravih
Mânevî Yardım
Canfadâ Hatun'un KADİR GECESİ
İtikaf
öneri
👳İmam mı hırsız, KUR'ÂN mı öksüz? 📚
Hazret-i Süleyman ⚔️ ve karınca🐜
İlim Talebesinin değeri
Tesettür, bahane ve cevapları
ÂMİN İNŞÂEالله" Demeyin!
Çanakkale Ruhu
Off değil, Aff
Kırlangıç Hikayesi
Ayıpları Örtmek
Hizmet eden misiniz, edilen mi?
Kadınlar Çok Kazançlıdır
⚰️ Öldükten Sonraki Sesler
Alay Etmenin Cezası
Hayat Kurtaran Sadaka
Ağaç Yaşken Eğilir 📚 Nasıl Yetiştirirsen Öyle Büyür!
😔😢😭NE HALT İŞLEMİŞİM BÖYLE ...!!!😭
Hangi günler Oruç tutulmaz?
VERDİĞİN SÖZDE DUR!
😲Son mu😱

REFİK-İ A'LA'YA

91 10 5
By Okyanus_Gibi

Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) Medine'ye hicretinin on birinci yılında, Safer ayının on sekizinci çarşamba gününü on dokuzuncu perşembeye bağlayan gece, Medine'nin dışına çıkarak, gece karanlığında Baki' mezarlığını ziyaret etti. Mezarlıkta yatan ehl-i kubûra selam verdi. Onlar için istiğfar edip Allah'tan mağfiret diledi.
Sözlerini:
"İnşaallah, yakında biz de sizin aranızda olacağız" diyerek tamamladı ve oradan ayrıldı. Sanki dirilerle vedalaştığı gibi ölülerle de vedalaşmıştı. Doğru, ailelerinden Meymûne radıyallahu anhâ'nın yanına geldi.

Eve geldiği zaman, ahvalinde bir değişiklik hissetti. Bu hastalığının ilk belirtisi idi. Fahr-i Âlem (Aleyhissalâtu Vesselâm), kendisini ölüme götürecek hummaya yakalanmıştı. Artık humma nöbetleri başlayacak ve kısa aralıklarla gelmeye devam edecektir.

Hastalığın başladığı bu ilk sıralarda Yâr-ı Gâr-ı olan, Hazreti Ebu Bekr radıyallahu anh:
"Ey Allah'ın Resûlü, müsaade ederseniz, iyileşinceye kadar size hizmet edeyim" der.

Bu talebe Aleyhissalâtu vesselam:
"Ey Ebu Bekr, Ehl-i Beytim bugünlerde bana hizmet ederlerse ızdırapları artar, Allah Teâla hazretleri sana ecrini versin" şeklinde cevap verdi ve kabul etmedi.

Hastalığının ilk beş gününü, her zaman yaptığı gibi, sırayla hanımlarının yanında geçirdi. Pazartesi günü hastalığı ağırlaşıp ağrısı şiddetlenince, vahy-i İlahî kendisiyle beraber olduğu zamanlarda gelmiş olan Hazreti Aişe radıyallahu anhâ'nın hücresinde kalmak için diğer hanımlarından izin istedi. Bu izni açıktan talep etse, onların kırılabileceğini bildiği için, dolaylı ve imalı bir şekilde ihsas etti: "Yarın nerede kalacağım, kimin yanında olacağım?" diye arada sırada sordu.

Aileleri, Efendimiz'in arzusunu anlamışlardı. Hazreti Aişe'nin hücresinde kalmasına müsaade ettiler: "Nerede isterseniz orada kalın!" dediler.

Hummanın tesiriyle, Aleyhissalâtu Vesselâm zayıflamıştı, dermandan düşmüştü. Hazreti Ali ile Hazreti Abbâs radıyallahu anhümâ'nın kolları arasında, Hazreti Aişe radıyallahu anhâ'nın odasına getirildi. Vefatına kadar da hep burada kaldı. Bu esnada sıhhati ve gücü elverdiği müddetçe mescide gidip, namazları kıldırdı. Böylece ölümünden üç gün öncesine kadar namazları vakti vaktine mescidde bizzat kıldırdı. Son kıldırdığı namaz, perşembe gününün akşam namazı oldu. Bu esnada başı çok ağrıdığı için başına bir mendil bağlayarak namaz kıldırmıştı. Namazda da Mürselât sûresini okudu.

Namazdan sonra, yine Hazreti Aişe'nin odasına döndü. Tâkati iyice azalıyordu. Öyle ki cemaate imamlık edemeyecek hale gelmişti. Yatsı namazının vakti girince, Bilal-i Habeşî radıyallahu anh, her zamanki usulü veçhile Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)'ın odasının önüne gelip "Ey Allah'ın Resûlü namaz vakti!" diye seslendi.

Aleyhissalâtu Vesselâm, yatsı namazının vaktinin girdiğini anlamıştı.
"Cemaat namazını kıldı mı?" diye sordu. Yanındakiler: "Hayır! Ey Allah'ın Resûlü, sizi bekliyorlar!" diye cevap verdiler. Bunun üzerine:
"Leğene su koyun da yıkanayım, belki hafiflerim!" buyurdular. Su hazırlandı. Aleyhissalâtu Vesselâm oturup leğende yıkandı.

Mescide gitmek için ayağa kalkmak istediği sırada, yatağın üzerine düşüp bayıldı. Ayılınca tekrar:
"Cemaat namazını kıldı mı?" diye sordu.
Yine:
"Hayır ey Allah'ın Resûlü! Sizi bekliyorlar!" cevabını aldı.

Resûlullah yine, leğene su koymalarını söyledi. Hazırladılar. Oturup soğuk su ile bir kere daha yıkandı. Yine mescide gitmek üzere ayağa kalkınca, bayılıp düştü.

Ayılınca, cemaatin namazı kılıp kılmadığını tekrar sordu. Yine kılmadıkları, kendisini bekledikleri söylendi. Tekrar su hazırlamalarını söyledi. Hazırladılar. Oturup soğuk su ile bir kere daha yıkandı. Yine mescide gitmek üzere ayağa kalkınca, bayılıp düştü.

Ayılınca, dördüncü defa yine aynı suali sordu. Yanındakiler de aynı cevabı verdiler. Bunun üzerine Aleyhissalâtu Vesselâm:
"Ebu Bekr'e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın!" diye emretti. Hazreti Aişe, babasının ne kadar yufka yürekli ve hassas olduğunu bildiği için, onun Resûlullah'ın makamında durup halka namaz kıldıramayacağını tahmin ederek bu emrin yerine getirilmesini istemedi. "Ey Allah'ın Resûlü! Ebu Bekr yufka yüreklidir, Kur'ân okurken ağlar. Bu sebeple Resûlullah'ın yerinde durup namaz kıldıramaz!" dedi. (Bazı rivayetler, Hazreti Aişe'nin bu sözü Hazreti Hafsa'ya söylettiğini ifade eder.)

Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) bu itiraza itibar etmeyip:
"Ebu Bekr'e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın" dedi. Onlar da yine aynı şeyi tekrar ettiler. Bunun üzerine Aleyhissalâtu Vesselâm:
"Sizler, Hazreti Yusuf'un kadın arkadaşlarısınız?" diye biraz sitem ettikten sonra:
"Haydi, Ebu Bekr'e söyleyin cemaate namaz kıldırsın!" emretti.

Aleyhissalâtu Vesselâm, bu suretle, ilerde hilafet, efdaliyet gibi ihtilaflı meselelerde, Müslümanlara, hakkın ne tarafta olacağına bir işaret, bir ipucu vermek istiyordu: Daha sağlığında, Hazreti Ebu Bekr'i namaz gibi en mühim dinî bir vecibede Müslümanlara imam kılıyordu. Dahası, arkasında namaz da kılacaktı. Böylece Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in her meselede sünnete dayanan görüşlerinde, hilafet meselesinde de Hazreti Ebu Bekr'in ehak olduğuna dair sünnetten bir delil bırakıyordu.

Hülâsa yanındakiler, Aleyhissalâtu Vesselâm'ın ısrarı karşısında, Hazreti Ebu Bekr'e gidip imam olması hususundaki emr-i Nebevîyi tebliğ ettiler. O da, o günkü cuma gecesi, yatsı namazından başlamak üzere, pazartesi sabah namazına kadar cemaate on yedi vakit namaz kıldırdı. Bu namazlar, Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)'a vekâleten kıldırılmıştı.

Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), Hazreti Ebu Bekr'in vekâleten namaz kıldırdığı günlerden birinde, bir öğle vakti -ki rivayetlerde bunun, vefatından beş gün önceki öğle veya ikindi olduğu belirtilir- kendisinde bir hafiflik hisseder. Bundan cesaretlenerek:
"Ey Aişe, yedi kuyudan yedi kırba su doldursunlar, ağızlarını bağlayıp, bağlarını çözmeden getirsinler. Onları üzerime dökün, belki hastalığım biraz hafifler de halka va'z ve nasihat ederim" dedi. Söylediği gibi, gidip suları getirdiler. Hafsa radıyallahu anhâ'ya ait bir leğenin içine oturtup Aleyhissalatu vesselâm'ın üzerine suyu dökmeye başladılar. Epeyce bir döktükten sonra, eliyle işaret edip "yeter!" dedi.

Bu şekilde yıkandıktan sonra biraz rahatlayan Aleyhissalâtu Vesselâm, Hazreti Ali ile Fazl İbnu Abbâs radıyallahu anhüm'ün kolları arasında, tâkatsizlikten ayaklarını yerde sürüyerek mescide çıktı. Bu sırada Hazreti Ebu Bekir radıyallahu anh namaza başlamıştı. Resûlullah'ın geldiğini hissedince, O'nun yerinden çekilerek, imamet makamını kendisine bırakmak istedi. Ancak, Aleyhissalâtu Vesselâm yerinden ayrılmamasını işaret buyurdu ve Hazreti Ebu Bekr'in sol tarafına oturtulmasını emretti. Oturduğu yerden imamet vazifesini îfâ etti. Hazreti Ebu Bekr'in okumakta olduğu sureyi, bıraktığı yerden okumaya devam etti. Böylece Hazreti Ebu Bekir, Aleyhissalâtu Vesselâm'a, cemaat de Hazreti Ebu Bekr'e uyarak namaz kıldı. Hazreti Ebu Bekr'in bu namazdaki rolü, tekbirleri cemaate duyurmaktan ibaretti.

Namaz bitince Aleyhissalâtu Vesselâm, minberin alt basamağına oturdu. Cemaat de mümkün mertebe ona yaklaşıp oturdu. Allah'a hamd ü sena ettikten sonra Ashab'la helalleşti. Sonra şunları söyledi:

"Ey insanlar! Her kimin sırtına vurmuşsam işte sırtım, gelip vursun. Kimin bende alacağı varsa gelip alsın!"

Cemaatten biri kalkıp:
"Ey Allah'ın Resûlü! Bir gün sizin emrinizle bir kimseye üç dirhem sadaka vermiştim!" dedi. Aleyhissalâtu Vesselâm hemen onu ödedi ve sözlerine devam etti:
"Allah Teâla hazretleri kulunu dünya hayatı ve nimetleri ile, âhiret hayatı ve nimetleri arasında muhayyer bıraktı. Allah'ın kulu da ahiret hayatı ve nimetlerini tercih etti!" buyurdu.

Bu sözleri işiten Hazreti Ebu Bekr radıyallahu anh, Aleyhissalâtu Vesselâm'ın ne demek istediğini anlayarak ağlamaya başladı. Aleyhissalâtu Vesselâm:
"Ey Ebu Bekir, ağlama! Arkadaşlığına ve mal fedâkârlığına en çok medyûn olduğum insan, Ebu Bekir'dir. Ümmetimden herhangi birini bu dünyada dost edinmekliğim icab etse, bu dost Ebu Bekir olurdu. Fakat İslâm râbıtası (din kardeşliği) hepimizi kardeş etmiştir. (Şahsi kardeşlikten efdal kılmıştır.) Ebu Bekr'in mescide bakan kapısı açık kalsın, diğer kapılar kapansın!" buyurdular.

Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), vefatından dört gün önceki çarşamba günü, Ashab-ı Kirâm radıyallahu anhüm'den bazı mühim kimselerin yanında bulunduğu bir sırada, kendisinden sonra vukûa gelecek ihtilafları önlemek ve onlardan korumak maksadı ile bir şey (vasiyetnâme) yazmak istedi:

"Bana yazı yazacak bir şey getiriniz. Size bir kitap (vasiyetname) yazayım ki, benden sonra yolunuzu şaşırıp dalâlete düşmeyesiniz!" buyurdu. Orada bulunanlardan bazısı -ki öncelikle Hazreti Ömer- "Resûlullah'ın hastalığı ağırlaşmış olmalı, yanımızda Kur'ân vardır. Bize Allah'ın kitabı yeter!" diyerek böyle bir vasiyetnâme yazılmasına gerek duymadı. Bu söz üzerine oradakiler ihtilâfa düştü.

Bir kısmı: "Yazı malzemesi getirelim, vasiyetname yazsın!" derken bir kısmı da "Buna gerek yok, bize Kur'ân yeter!" diyerek münakaşa ettiler. Gürültü çoğalmıştı.

Bunun üzerine Aleyhissalâtu Vesselâm:
"Haydi kalkın, Resûlullah'ın huzurunda Ashab'ın münakaşa etmesi, ihtilafa düşmesi doğru değildir. Beni kendi halime bırakın. Benim şu anda içinde bulunduğum murakebe ve Allah'a dönüş hazırlığı hâli, sizin beni meşgul etmek istediğiniz şeylerden daha hayırlıdır" buyurdu ve vasiyetname yazdırmaktan vazgeçti. Bundan sonra şifahen şu üç şeyi vasiyet etti:

1) Arabistan Yarımadası'nda Müslüman olmayan hiç kimse kalmasın.

2) Kabîleler tarafından gönderilen elçi ve heyetlere iyi muamele yapılsın, hediyeler verilmesi ihmal edilmesin.

3) Ravi İbnu Abbâs bu maddeyi unuttuğunu söyler, ancak bazı rivayetlerde "namazların vaktinde kılınması" Resûlullah'ın en son söylediği sözlerden olarak zikredilir.

Resûlullah'ın hastalığı bazen hafifliyor, bazen de şiddetleniyordu.

Cumartesi günü, Cebrail aleyhisselam gelip halini hatırını sordu. Pazar günü gelip tekrar halhatır sordu ve peygamberlik iddiasına kalkan Esvedü'l-Ansî'nin öldürüldüğünü haber verdi. Sonradan gelen haberler bunu te'yid etti.

Suriye'ye gönderilmek üzere Resûlullah'ın Üsâme radıyallahu anh komutasında hazırladığı ordu, Aleyhissalâtu Vesselâm'ın hastalığının şiddetlenmesi üzerine cumartesi ve pazar günü yola çıkmadı. Üsame gelip, Hazreti Peygamber'i ziyaret edip gidiyordu.

Pazar günü hastalığı daha bir şiddet kazanınca, aileleri Hazreti Abbas radıyallahu anhüm ile görüşerek zatülcenb ilacı vermek istediler. Aleyhissalâtu Vesselâm bunu almayıp reddetti. "Zatülcenb için faydalıdır" dedilerse de almamakta ısrar etti. Ancak, baygın düştüğü bir anda ilacı ağzına koydular. Ayılınca ilacın içildiğini anladı. "Ben zatülcenb değilim. Benim ilacım başkadır, o ilaçtan siz de içeceksiniz" diyerek, orada bulunanlara ceza olarak ilaçtan içirdi. Resûlullah'ın hastalığı humma olduğu için soğuk suda yıkanmak iyi geliyor, hararetini düşürerek rahatlık ve iyileşme temin ediyordu.

Resûlullah'ın vefat ettiği gün olan pazartesi günü, biraz iyileşmişti. Sabah olunca penceresinin perdesini aralayarak mescide baktı. Cemaat saf saf olmuş, sabah namazı kılıyordu. Manzaraya çok sevindi ve işitilecek bir sesle tebessüm buyurdu. Duyduğu rahatlık O'nu mescide çıkma hususunda cesaretlendirdi. Mescide geçti. Aleyhissalâtu Vesselâm'ın geldiğini hisseden Hazreti Ebu Bekr radıyallahu anh, imamet makamını O'na bırakmak istedi ise de Aleyhissalâtu Vesselâm yerinden ayrılmamasını işaret buyurdu. Hazreti Ebu Bekr'in arkasında durarak sabah namazını kıldı. Bu sefer de oturarak kıldı, ama İmam Ebu Bekir'di.

Namazı kılınca Hazreti Aişe'nin hücresine çekildi, perdeyi indirmek istedi, ama dermansızdı, başkaları indirdi.

Resûlulah'ı aralarında gören cemaat de, Efendimiz iyileşti diye sevinmişti. Hatta Hazreti Ebu Bekir, izin alarak Medine civarındaki Sunh'taki evine gitmişti. Ancak bu hafifleme, ölüm öncesinde çoğunlukla herkeste görülen rahatlama idi. Öğleden sonra hastalığı ağırlaştı, bayılma nöbetleri sıklaştı. Hazreti Fatıma, babasının çektiği ızdırabın müşahedesine dayanamayarak: "Vay babacığımın ızdırabına! Ey Rabbinin davetine icabet eden babacığım, ey makamı Cennetü'l Firdevs'te olan babacığım, ey Cebrail'e ölümünü haber verdiğimiz babacığım!" diye yas ederek ağlamaya başladı. Aleyhissalâtu Vesselâm: "Kızım, baban bu günden sonra hiç ızdırap çekmeyecek!" diyerek onu teselli etti.

Bu sırada Hazreti Aişe'nin oğlan kardeşi Abdurrahman elinde bir misvak olduğu halde içeri girdi. Hazreti Aişe'nin göğsüne dayalı olan Aleyhissalâtu Vesselâm misvağa dikkatle bakmıştı. Bunu gören Hazreti Aişe, misvağı Hazreti Abdurrahman'dan alıp, ucunu dişleriyle koparıp, yumuşatarak Aleyhissalâtu Vesselâm'a uzattı. Efendimiz alıp dişlerini misvakladı.

Bu sırada Hazreti Üsâme huzura geldi. Onu gören Aleyhissalâtu Vesselâm "Artık, Allah'ın bereketiyle git!" buyurdu. Hemen ayrılıp Medine dışındaki ordusuna hareket emri vermişti ki, Fahr-ı Kâinat'ın vefat haberi geldi. O da hareket emrini geri aldı.

Resûlullah, pazartesi öğleden sonra, iyice ağırlaşmıştı: Nefeslerini zor alıyor, bazan da tıkanıyordu. İyileştiği bir anda kölelere iyi davranılması, namazın ihmal edilmemesini tavsiye etti.

Yanındaki su çanağına arada sırada elini batırıyor ve yüzünü ıslatıyordu. "Lâilahe illallah" diyor, dua mahiyetinde ayetler okuyordu. Şu ayeti okumuştu. (Mealen):
"Kimler, Allah ve Resûlü'ne itaat ederse onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîkler, şehidler ve sâlih kimseler ile beraberlerdir, bunlar ise ne güzel arkadaşlardır"
(Nisa 69).

Okuduğu bir dua da şu idi: "Lailahe illallah, Lailahe illallah, Lailahe illallah. Ölümün de şiddetleri, halleri, sadmeleri var. Ey Rabbim, ölümün sarsıntılı anlarında bana yardım et. Ey Rabbim beni bağışla, ey Rabbim beni bağışla!"

Resûlullah'ın mübarek yüzleri bazan sararıp, bazan kızarıyordu. Sonunda nefesi daraldı, hareketleri daha da ağırlaştı. Ellerini yukarı kaldırıp üç kere mübarek parmaklarıyla semaya doğru işaret ederek:
"Refik-i A'la'ya, ulvî ve yüksek Refik'e, beni Refik-i A'la'ya ulaştır" dedi.

Bunlar son kelamlardı. Elleri düştü. Gözleri açık olarak tavana dikili kaldı. Mübarek ruhları, talep ettiği Refik-i A'la'ya, Rabb-i Rahimine kavuştu. Allahümme salli ve sellim ve bârik ala seyyidina Muhammedin ve alâ Âl-i seyyidina Muhammedin bi-adedi sevab-ı ümmetihi ve bi-adedi zerrâti'lkâinat.

Her fani gibi Aleyhissalâtu vesselam da vefat etmişti. Ama geride, İslâm'ı medenî dünyanın her tarafına ulaştıracak güzide bir cemaat bırakmıştı:
Ashab-ı Kiram...
Kur'ân ve sünnet yolunda her şeyini fedaya hazır, sünnetin tek bir kelimesi ve hatta harfi için bir aylık meşakkatli yolculukları göze alan, tek bir hadisteki ufak bir şüphesini gidermek için Medine'den kalkıp Mısır'a giden sahabeler bırakmıştı. Müsterîh olabilirdi. Rabbisinin tebliğ vazifesini hakkıyla yapmıştı, hesabını verebilirdi.

Rabbimiz, bizleri onun şefaatinden mahrum etmesin, şeriatından ayırmasın, sünnetinden mahrum kılmasın.

اَللَّهُمَّ آمِينْ اَجْمَعِينَ

Continue Reading

You'll Also Like

78.2K 4.6K 36
Turist rehberi olan Paiva Köksoy, arkadaşlarıyla çıktığı bir gezide, olmaması gereken bir yeraltı mağarasına giriş bulur ve merak onu ele geçirir. Ma...
16.5K 554 18
Bu hikayede alaeddin ve Gonca çifti için yazılmış hikayeler olacak şimdiden keyifli okumalar ...
8.1K 230 8
Kuruluş Osman dizisinin sevilen çifti AlGon için one shot serisi
2.2K 650 9
🖤💛 BOZ-KIR 💛🖤 Kader hayatının en büyük sınavını 11 yaşında evini terketmek zorunda kaldığında yaşa...