kötü KIZLAR

By dermanhas

218K 11.1K 536

Önce ruhundaki lekeyi temizle! Tüm yaptığın yanlışlar için bir mum yaksaydın alev olur muydu tüm hayatın? ... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
2011 Baharı
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
SON 3
SON 2
SON

Bölüm 46

1.4K 77 2
By dermanhas


SİNEM HANVAN

Mavinin en sevdiğim tonuna yönünü kaybetmiş bir çocuk gibi baktım. Kuytuya çekildiğimde ağır gelen acılarımı bıraktığım denizleri severdim. Sonsuzluğa uzanır gibi dalgalanmaları hoşuma giderdi.

Puslu geçmişim artık parmaklıkların arkasındaydı. Geleceğim ise altın bir tepsiyle bana sunuluyor gibi şanslı hissediyordum.

Eve geldiğimde salondaki kalabalığın piyanoya baktığını gördüm. Yeşim tüm zerafetiyle parmaklarını tuşların üzerinde gezdirdi. Cemre destek olmak istercesine elini Yeşim'in omzuna koydu ve sevgiyle baktı. Bu Cemre'den beklemediğim bir bakıştı.

Müzik kulağımda dalgalandı ve şaha kalktı. Sessiz ve hayranlık dolu bakışların arasından Yağız'ın bakışlarını seçtim. Ela gözleri kendini müziğin eşsiz ritmine bırakmıştı. Kusursuz yüz hatları beynimde oturmuştu bu bakışımla.

Müzik son bulduğunda alkış sesleri kulakları doldurdu. Yeşim, intikamında katettiği yola göre içindeki karanlığı serbest bırakıyordu.

"Seni sonsuza dek dinleyebilirim." dedi Oğuz sırıtarak. Aralarındaki çekim kuvvetinden herkesin haberi vardı ve bunu inkar eden tek kişi Yeşim'di.

"Ama ben senin için sonsuza dek piyano çalmam." dedi Yeşim. Beklenilen cevap gecikmedi. Yinede Oğuz gülümsedi ve neşesini esirgemedi.

Muğla'ya bulutların üstünden veda ettik. Yaşanmışlıklar olan bir şehre veda etmek zordu. Geçmişi geride bırakmak her zaman için iyi gelmiyordu. Bunu kısacık yaşadığım bir yer için söyleyebiliyordum. 

İstanbul'u özlemediğimi söyleyemezdim. Boğazın süslediği şehir hayatımı geçirdiğim şehirdi. En büyük acıları ve en gerçek mutlulukları gördüğüm şehirdi.

Pınar, evin kapısını açtığında keyiflendi. "Evimi özlemişim." dedi. Kirayı elimize para geçtiğinde üç aylık ödediğimiz için sıkıntı çekmiyorduk. Annem her ne kadar beni yüz karası olarak görse de arada sırada hesabıma para yatırıyordu. Gururlu davranacak kadar zengin olmadığım için geri çevirmiyordum. Bunu bana yaptıklarının telafisi ya da bedeli olarak düşündüğümde rahatlatıyordum kendimi. Ne kadar acınası bir durumdaydım. Babam, annemin bana para yolladığını öğrenseydi ondan boşanacak kadar nefret ediyordu benden. Hırsız kızından.

Cemre hızla banyoya girdiğinde koltuğa uzandım ve sıranın bana gelmesini bekledim. Diğerlerinden havaalanında ayrılmıştık. Bir saat belirleyip Eren'in planlarını dinlemeden önce yorgunluğumuzu üzerimizden atmamız gerekiyordu.

Suyun altına girdiğimde tüm yorgunluğun tenimden akıp gitmesine izin verdim. Suyun buharı tüm bedenimi temizleyecekti. Saçıma hindistan cevizli şampuanı döküp bolca köpürttüm. İnsanın kendi evinde ettiği rahatı başka hiçbir yerde etmemesini anlıyordum.

Banyodan çıktıktan sonra üzerime kısa yazlık bir elbise geçirdim. Elbisenin çiçek detayları kızlar tarafından beğenilmeyecek olsa bile buna aldırmadım.

Salona geldiğimde herkesin hazırlandığını ve beni beklediğini gördüm. Anlaşılan intikam planına aralıksız devam ediliyordu.

...

Yağız oturduğu yerde doğruldu ve hepimize teker teker baktı. "Yusuf'un şikayetçi olmasının ardından ifadeye çağrılan üç kişi olduğunu öğrendim. Hakan Can zaten bildiğimiz bir adamdı. İkinci adamımız Uğur Asıl."

Yeşim gözlerini kıstı ve nefretle baktı.

"Yusuf'un ifadesine göre Rüya'nın ölümünden sorumlu olan ikisi." İşte şimdi bende sinirlenmiştim. Öfkem elle tutulacak hale gelmişti. Bu cinayetti. Benimkinden daha ağır bir cezası olmalıydı.

"Diğer adam, daha pasif olan sanırım şu hiç kimseye dokunmayan adam oluyor." dedi Yağız. Ciddiyeti özenilecek cinstendi. Dudakları tek bir çizgi halindeydi. Kararlılıkla bakıyordu karşısındakine.

"Yılan dövmeli olan.." Yeşim yutkundu. "O yok mu?" dedi. Sesinin titremesi beni incitmişti.

"Maalesef." dedi Yağız.

Oğuz sıktığı ellerini gevşetti. "Önce Uğur denen adama ne yapacağımızı bulalım. Daha sonra onuda halledeceğiz." dedi Oğuz kararlılıkla.

"Ben biraz araştırma yaptım. Yarın akşam nişan töreni var."

Yeşim hayal kırıklığıyla kafasını salladı. "Hepsi aile olmanın bir yolunu bulmuşlar. Geçmişi önüne çıkan bir benim herhalde." dedi. Geçmişi önüne çıkan kötülük yapanın değilde kötülüğe uğrayanın olması büyük haksızlıktı.

"O zaman biz geçmişini önüne koyarız." dedi Oğuz.

"Bunu yapmak yerine bıraktığı gibi hayal kırıklığı yaşatmak daha iyi bir yol. Her ne kadar uzak tutmaya çalışsa da pisliği hala hayatında." Yağız anlamadığım bir şekilde güven vererek konuşuyordu.

"Nasıl?" dedi Cemre şüpheyle. "Nişanlısını aldatıyor. Ona hayatında unutamayacağı bir gece yaşatmak için bazı planlarım var." Yağız'ın bildikleri ile doğru oranda kullandığı aklı ters köşe edecek cinstendi.

"Hukuk fakültesinde bunları da öğretiyorlar mı?" Cemre gülerek söylemişti bunu.

"Orada öğrendiklerimi anlayacağını sanmıyorum." Kibirli bir havayla söylediği cümleden sonra Cemre'nin gerildiğini hissettim. "Bizim anlayıp senin anlamadığın şeylerde vardır elbet Avukat."

Pınar'ın uyarısı ortamdaki gerginliği arttırmıştı. İkisinin arasında sürekli sorun çıkmasına alışmıştım. "Her neyse, yarın bu işi hallederiz." Yağız oturduğu yerden kalktı. Arkasına bakmadan gitti. 

CEMRE ARSAY

Yıllardır bilinmeyen bir senfoni duyuluyordu uzaklarda. Sessizliğin içine sıkışmış anılar vardı. Hiç görülmemiş ruhlara saldırıyordu umutlar. Veda edercesine ama veda etmekten uzak. Kulaklarımda çınlayan bu ses beni kendime getirdi. Kaybolmaya yakındım. Kaybolmaktan uzaktım.

Bir tebessümün üzerine serpilmiş umutlar eşliğinde bir danstı bu. Müziğin beraberinde getirdiği, yalanların süzgecinden geçirdiği temiz bir dans.

Sağ kolumu omzuna koydum ve ileri doğru hareket ettim. O yönlendiriyordu. İçimde yok olan her şeyi canlandırıyordu gözleri. Okyanusun rengi gibiydi.

Dakikalar geçerken kendimi biraz daha geliştirdiğimi fark ettim. En azından artık ayağına daha az basıyordum.

Sol eliyle beni döndürürken zerafeti göz kamaştırıyordu. Oldukça şık bir görüntünün içine hapsolmuştu. Onun yanında nasıl göründüğümü merak ettim. Yakışıyor muyduk? Kafamdan bu düşünceyi uzaklaştırıp gözlerimi uzaklara diktim. Asıl amacımı unutmamalıydım.

Koyu mavi giydiği takımıyla şık görünmeye çalışan Uğur, nişanlısının elinden tutmuştu. Dans etmeye başladıklarında Eren'e yaklaştım. "Dans ediyorlar."

"Bizde dans ediyoruz." diye fısıldadı kulağıma. Bu durumda bile beni etkilemeye çalışıyordu. Siyah kısa elbisemin izin verdiği kadarıyla ona ayak uyduruyordum. Salondaki birçok insan bize bakıyordu.

"Dikkat çekmemek için dans ettiğimizi sanıyordum." dedim kısık sesle. Fazlasıyla dikkat çektiğimizi biliyordum. Hatta az önce yeşil elbiseli bir kadın, eşi olduğunu tahmin ettiğim adama bizi göstererek dans etmeyi teklif etti. Adam kabul etmeyince kadın ile tartışmaya başlamışlardı.

"Seninle dans etmek istediğim için dans ediyoruz." Eren'in ego tatmini yaptığı cümleden sonra ayağına bastım. "Bunu prova olarak algıladım." deyip güldü. Ayağına basmamı nasıl bir prova olarak algılamıştı acaba?

"Artık oturmalıyız bence." dedim. Zaten bu işi fazla beceremiyordum. Yüzü düştü ve beni son kez döndürüp kolunun üstüne yatırdı. Yüzlerimiz birbirine yaklaştığında "Bu tutkulu dans için teşekkür ederim Cemre." dedi. Beni sinir etmek için yapıyordu.

Dansı bıraktığımızda masamıza doğru ilerledik. Yağız ve Pınar'ın biraz ileride yakın bir şekilde dans ettiğini gördüğümde ağzımın yarım metre açık kaldığına bahse girerdim.

Pınar buz mavisi elbisesinin içinde muhteşem görünüyordu. Saçları topuzdu ama yara izine doğru bıraktığı kahkülleri orayı kapatıyordu. Makyajı ona ayrı bir hava vermişti.

"Muhtemelen az önce avukat ölmeden önce yapacağı son şeyi yapıp Pınar'ı dansa kaldırdı. Bunu malum şahsın nişanlısının yanında yaptığı için reddedilmedi tabi." deyip gözlerini devirdi Yeşim.

Sinem'in uzak bakışları nişan töreninden sıkılmış gibiydi. Bir an önce ne olacaksa olsun istiyordu. Saçlarını sımsıkı bir topuz yapmıştı. Yüz hatları gergindi.

"Oğuz'u damadın üzerine atlamasın diye görüntüleri koyması için arka tarafa yolladık." diye ekledi Yeşim.Uğur'un nasıl bir pislik olduğuna dair görüntüleri ele geçiren avukatımız olmuştu. 

Sinem'in yanına oturduğumda uzak bakışlarının sebebini öğrenmek istemiştim. Omzuna dokunduğum halde bana doğru bakmadı.

"Kendimi bu kızın yerine koyuyorum. En mutlu gecesi mahvolacak. Güvendiği ve sevdiği adamı sonsuza kadar kaybedecek. En kötüsü de ondan nefret edecek." dedi Sinem. Kendi hikayesine benzeyen yönleri bulmuştu. Gözleri ışıltısını yitirmiş bir şekilde bakıyordu.

"Bizim için önemli olan bu değil Sinem." Daha iyi hissettirmeyeceğini biliyordum. Sadece şansımı deniyordum. Yüzünü bana çevirip umutsuzca bıraktı. "Biz şuan ne yapıyoruz biliyor musun Cemre? Yeni bir Sinem yaratıyoruz."

Bu cümlenin ardından buz kesmişim gibi üşüdüm. Kafamdaki düşünceler yerini bulamadı. Bu oldukça ağır gelmişti. Birinin umutlarını elinden alıyorduk. Bunu tek fark eden Sinem olmuştu. Yeşim'i kurtarmaya çalışırken bir başkasının küllerini alevlendirecektik. Eren'e doğru yürümeye başladığımda aklımda bunu durdurmaktan başka bir şey yoktu. Sadece engel olmalıydım.

Işıklar kapandığında geç kaldığımı anlamıştım. Nişan töreninin ortasında Uğur'un nişanlısıyla yaşadığı evde onu aldattığına dair görüntüler dev ekranda gösterilirken Yeşim'in gülümsediğini gördüm. Uğur'a olan nefreti her şeyin üstesinden gelmişti. İşte bundan korkmuştum. Nefretimiz bizi tamamen ele geçirmişti.  Benimde bu durumda gülüyor olmam gerekiyordu ama Uğur'un nişanlısının yüzünde gördüğüm hayal kırıklığı tüm benliğimdeki acıları tetiklemişti.

Uğur şaşkınlıkla nişanlısına bakarken kızın ağladığını ve dışarı koştuğunu gördüm. Bulanık görüntülerin ardından Oğuz'un Uğur'a saldırması gecikmedi. Yeşim'in intikamı bu kadar basit olmamalıydı Oğuz için.

Yağız engel olmak için araya girdiğinde Oğuz'un saldırmak için tekrar öne atıldığını gördüm. Sevdiği kızın hayatını mahvedenlerden biri bu adamdı. Onu suçlayamazdım.

Eren'in hepimizi dışarı çıkarmaya çalıştığını hatırlıyorum. Sinem gözlerimin içine acıyla baktı.

Arabaya doğru ilerlerken karanlığın içinde ağaçların arasında gördüğüm bir yüzü hafızama kazımak istemiştim. Beynimin bana oyun oynadığını düşündüm. Çünkü başka bir açıklaması olamazdı.

Gözlerimi kıstım ve emin olmak için tekrar baktım. Tanıdık yüz, tanıdık bakış. Gözlerinin büründüğü ifade. Kanımı donduracak bir görüntü. Hissettiğim her şeyi bir kenara bırakıp bende bıraktığı acıyı hatırladım.

Terk edilmişlik.

Değersizlik.

Kötü kız.

Karşımdaki kadın yüzündeki izlerin hakkını verecek kadar çok ağlamış olmalıydı. Yüzündeki yaşının getirdiği çukurluğun içinde yitirilmiş umutlarımı gördüm. Annem karşımda mıydı? Yoksa ona ihtiyacım olan bir anda hayali beynimde bütünleşmiş miydi? Ama benim ona ihtiyacım olmazdı. O zaman buradaydı. Annem buradaydı. 


Medya  Cemre..  Sevgilerle..

Continue Reading

You'll Also Like

517K 26.1K 26
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. Kına yakmak kendini adamaktır ; Bir gelinlerle damatlara yakarlar ; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. B...
111K 3.7K 29
Uyarı: Cinsellik argo sigara küfür bulunmaktadır rahatsız olan okumasın lütfen Okulda geçen eğlenceli bir kurgu 🗝️ "Gör beni artık belki de gerçek...
435K 14.3K 24
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
842K 23.1K 79
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...