Bölüm 7

6.8K 315 6
                                    

Çarelerin tükendiği zaman da gördüğün ışıktır umut. Biz birbirimizin umudu olmuştuk. Hepimizin yaşadığı acılar farklıydı ama hissettiklerimiz aynı. Ankara gerçekten akşamları serin oluyordu. Saray bozması evin bahçesine çıkarken üzerime ince bir ceket almıştım. Yaza girmemize az bir zaman kalmıştı.

Bahçedeki kamelyaya otururken elime aldığım çubukla yere anlamsız şekiller çizmeye başladım. Genellikle kızgın suratlar çiziyordum. Kişiliğim gibi. Bu düşünce beni güldürürken

"Neden kendi kendine gülüyorsun?" duyduğum ses ani bir şok geçirmeme neden olsa da çaktırmadım. Eren yanıma otururken bana anlamsız bakışlar attı.

"Ne yapıyorsun burada?" dediğimde sırıttı. Kibirli piç havalarından ne zaman çıkacaktı acaba?

"Burası benim evim unuttun mu?"

"Sürekli yüze mi vurursun?" Sesim fazla şüpheciydi. Bize yardım etmesinden dolayı ona minnettar olmam gerekiyordu ama bunu asla yapmazdım. Buz dağı lakabıyla anılan biriydim nasıl olsa. Bu düşünceler beni geri çeviremez.

"Neden bu kadar zorsun? Sadece biraz o sert duruşundan taviz ver. Bu sana da iyi gelecek." Dediğinde yüzümü buruşturdum. Bana iyi gelecek bir şey yoktu. Bir şey bilmediği halde hayatıma burnunu sokamazdı. Yine de söylediklerini düşündüm. Cevap vermeyeceğimi anlayınca "Anlatarak başlayabilirsin. Kimseye anlatmam ve asla sana karşı koz olarak kullanmam. Burada dinlerim ve burada unuturum." derken sesi samimi geliyordu. Ona inanmak istedim. O olaydan sonra kızlardan başka birine inanmak istedim. Bu kadar zor olmamalıydı.

"Ne anlatıyım? Yaşadıklarımı hatırlamak bile canımı fazlasıyla yakıyor." Dediğimde kafasını salladı.

"O zaman şu suç ortaklarımızı anlat. O soğuk tipleri senin ağzından dinlemek isterim." Dediğinde güldüm. Normalde onlara böyle bir şey söylenmesine asla izin vermezdim ama şuan ki durum normal değildi. O bize yardım ediyordu ve ben buna anlam veremiyordum. Suç ortaklarımız lafı dikkatimi çekmişti. Bizim. Ah, gerçekten kafam karışmıştı!

"Pınar, gerçekten soğuk biridir. Görünüşünün aynısı. Ne bir eksik ne bir fazla." Derken yüzümü ona çevirdim. "Yara izi?" diye sorduğunda yüzümü buruşturdum. Bunu anlatmak istemiyordum.

"Kendisi isterse ancak öyle öğrenebilirsin." Dediğimde kafasını sallamıştı. Anlayışlıydı.

"Bir kavga olduğunda veya birisini hırpaladığımızda hep önde olmak ister. Hep lider olma ruhuyla yetiştiğinden bence. En fazla zararı o vermek ister. Sinem onun tam tersi. Bilirsin her grubun bir duygusalı olur." Derken dudağını ısırdı. Acaba? Dermiş gibi bakıyordu.

"Yani bir süre sonra duygusallığını kaybetti, kaybetti ama bize oranla daha yumuşaktır." Dediğimde şaşırmışa benziyordu. En yumuşağımız bile psikopatın teki.

"Aslında hep Sinem'in daha önceki hayatına özenmişimdir. O mutluluğu da acıyı da son zerresine kadar yaşamış biri. Ben onun aksine çok mutlu değildim." Sinem'in aşkından bahsetmek gibi bir niyetim yoktu. Sadece düşüncelerimi söylemek istemiştim.

"Yeşim'in karakteri oldukça değişken. Benim gibi daha karmaşık biri. Acı çekmeyi de çektirmeyi de iyi bilir. Onu asla fiziksel acıyla korkutamazsın. En ağırlarını bile kaldırır." Dediğimde üzülmüştüm.

Sinem'de belki çok fazla fiziksel acı çekmişti babası tarafından ama Yeşim öldüresiye dövülmüştü. Üstelik onu o hale getirenler beş dakika önce en yakın arkadaşına tecavüz edip onu öldürenlerden başkası değildi. Bu durum kanımı donduracak kadar dehşet vericiydi. Yeşim'in intikamında daha sert olacağımı şimdiden kendime söylemeye başlamıştım.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin