Bölüm 46

1.4K 77 2
                                    


SİNEM HANVAN

Mavinin en sevdiğim tonuna yönünü kaybetmiş bir çocuk gibi baktım. Kuytuya çekildiğimde ağır gelen acılarımı bıraktığım denizleri severdim. Sonsuzluğa uzanır gibi dalgalanmaları hoşuma giderdi.

Puslu geçmişim artık parmaklıkların arkasındaydı. Geleceğim ise altın bir tepsiyle bana sunuluyor gibi şanslı hissediyordum.

Eve geldiğimde salondaki kalabalığın piyanoya baktığını gördüm. Yeşim tüm zerafetiyle parmaklarını tuşların üzerinde gezdirdi. Cemre destek olmak istercesine elini Yeşim'in omzuna koydu ve sevgiyle baktı. Bu Cemre'den beklemediğim bir bakıştı.

Müzik kulağımda dalgalandı ve şaha kalktı. Sessiz ve hayranlık dolu bakışların arasından Yağız'ın bakışlarını seçtim. Ela gözleri kendini müziğin eşsiz ritmine bırakmıştı. Kusursuz yüz hatları beynimde oturmuştu bu bakışımla.

Müzik son bulduğunda alkış sesleri kulakları doldurdu. Yeşim, intikamında katettiği yola göre içindeki karanlığı serbest bırakıyordu.

"Seni sonsuza dek dinleyebilirim." dedi Oğuz sırıtarak. Aralarındaki çekim kuvvetinden herkesin haberi vardı ve bunu inkar eden tek kişi Yeşim'di.

"Ama ben senin için sonsuza dek piyano çalmam." dedi Yeşim. Beklenilen cevap gecikmedi. Yinede Oğuz gülümsedi ve neşesini esirgemedi.

Muğla'ya bulutların üstünden veda ettik. Yaşanmışlıklar olan bir şehre veda etmek zordu. Geçmişi geride bırakmak her zaman için iyi gelmiyordu. Bunu kısacık yaşadığım bir yer için söyleyebiliyordum. 

İstanbul'u özlemediğimi söyleyemezdim. Boğazın süslediği şehir hayatımı geçirdiğim şehirdi. En büyük acıları ve en gerçek mutlulukları gördüğüm şehirdi.

Pınar, evin kapısını açtığında keyiflendi. "Evimi özlemişim." dedi. Kirayı elimize para geçtiğinde üç aylık ödediğimiz için sıkıntı çekmiyorduk. Annem her ne kadar beni yüz karası olarak görse de arada sırada hesabıma para yatırıyordu. Gururlu davranacak kadar zengin olmadığım için geri çevirmiyordum. Bunu bana yaptıklarının telafisi ya da bedeli olarak düşündüğümde rahatlatıyordum kendimi. Ne kadar acınası bir durumdaydım. Babam, annemin bana para yolladığını öğrenseydi ondan boşanacak kadar nefret ediyordu benden. Hırsız kızından.

Cemre hızla banyoya girdiğinde koltuğa uzandım ve sıranın bana gelmesini bekledim. Diğerlerinden havaalanında ayrılmıştık. Bir saat belirleyip Eren'in planlarını dinlemeden önce yorgunluğumuzu üzerimizden atmamız gerekiyordu.

Suyun altına girdiğimde tüm yorgunluğun tenimden akıp gitmesine izin verdim. Suyun buharı tüm bedenimi temizleyecekti. Saçıma hindistan cevizli şampuanı döküp bolca köpürttüm. İnsanın kendi evinde ettiği rahatı başka hiçbir yerde etmemesini anlıyordum.

Banyodan çıktıktan sonra üzerime kısa yazlık bir elbise geçirdim. Elbisenin çiçek detayları kızlar tarafından beğenilmeyecek olsa bile buna aldırmadım.

Salona geldiğimde herkesin hazırlandığını ve beni beklediğini gördüm. Anlaşılan intikam planına aralıksız devam ediliyordu.

...

Yağız oturduğu yerde doğruldu ve hepimize teker teker baktı. "Yusuf'un şikayetçi olmasının ardından ifadeye çağrılan üç kişi olduğunu öğrendim. Hakan Can zaten bildiğimiz bir adamdı. İkinci adamımız Uğur Asıl."

Yeşim gözlerini kıstı ve nefretle baktı.

"Yusuf'un ifadesine göre Rüya'nın ölümünden sorumlu olan ikisi." İşte şimdi bende sinirlenmiştim. Öfkem elle tutulacak hale gelmişti. Bu cinayetti. Benimkinden daha ağır bir cezası olmalıydı.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin