Bölüm 27

2.3K 132 8
                                    

YEŞİM ÖZGÜR

Salıncakta sallanan küçük kıza takılmıştı gözlerim. Pembe dizlerine kadar uzanan bir etek giymişti. Saçları uzun ve siyahtı. Gözlerindeki mutluluk bana birçok şeyi hatırlattı. Belki küçükken gittiğim dondurmacıdaydı bu mutluluk, belki de çok çalıştığım bir sınavdan yüksek aldığım anda ki mutluluktu. O kadar uzak gelen bu duyguyu özlemiş olabilirdim.

Parktaki diğer çocuklara takıldı gözlerim. Beş yaşlarında bir erkek çocuk aynı yaşlarda sarışın bir kızı kovalıyordu. Kız aniden yere düşünce endişelendim. Yakınımdaydı. Hızlı adımlarla kızın yanına gittim. Sarı saçları suratına dökülmüştü. Yere eğilip onu yerden kaldırırken yüzüne baktım.

"İyi misin?" dediğimde suratıma baktı. Yeşil gözleri bir anda ışıldadı. Cevap vermedi. Vücuduna bakınmaya başladım. Dizi kanıyordu. Küçük çantamdan peçete çıkarırken "Acıyor mu?" diye sordum. Acı çektiği belliydi ama cevap vermiyordu. Sanırım annesi onu tanımadığı insanlarla konuşmaması için uyarmıştı. Ve akıllıydı. Peçeteyle yarasını temizlemeye başladım. Banka oturttuktan sonra üzerindeki tozları temizledim. Tekrar yüzüme baktıktan sonra gülümsedi.

"Yabancılarla konuşmaman gerektiğini bilecek kadar akıllı bir kızsın demek." dedikten sonra alt dudağımı ısırdım.

"Ben Yeşim." dedikten sonra elimi uzattım. Gözlerinin içi gülüyordu. Elini uzattıktan sonra "Rüya." dedi sessizce. Düşüncelerim tıpkı gülümsemem gibi aniden silinip gitmişti. Geçmişten gelen bir acı bulutu çoktan dünyamın üzerini kaplamıştı. Ellerimi hızla çektikten sonra bir kadının "Rüya" diye bağırdığını duydum. Kızını kenara çektikten sonra sinirle baktım.

"Orada çene çalacağına çocuğuna baksana!" diye bağırdım. Çantamı yerden aldıktan sonra arkama baktığımda ikinci şoku yaşamam bir oldu. Oğuz tam karşımda bana bakıyordu. Gözlerindeki anlam veremediğim ifade tüm içimdekileri biliyor gibiydi. Sanki çektiğim acıyı hissediyordu. Çantamı omzuma takıp yanından geçecektim ki kolumdan tuttu. Ateşe dokunmuş gibi yüzüne bakınca elini geri çekti. Suratına anlamsızca baktım.

O da aynısını yapıyordu. Bir süre bana bakmaya devam etti. "İçindeki iyiliğin bir yerlerde saklandığını biliyordum." dedi. Sözleri benim için bir şey ifade etmiyordu. Kirli sakalları yüzüne ayrı bir hava vermişti. Ona bu kadar dikkatli bakmamıştım hiç.

"Saçmalama vaktin gelmiş yine." deyip güldüm.

"Kız sana benziyor sanki biraz." dedikten sonra gözlerimi kıstım ama hala alay ederek gülüyordum.

"Seri katiller bile çocuklara kötü davranmaz." diye üste çıktım. Bu anlamsız amacıma sadece güldü. Gülünce gözlerinin kısılması ona ayrı bir karizma katmıştı.

"Neden kendimi sürekli senin tarafından takip ediliyormuş gibi hissediyorum acaba?" dedim gözlerimi kısarak.

"Çünkü öyle, sadece içindeki iyiliğin bazen o karanlık tarafı bastırdığını kabul etmeni istiyorum." dedi. Oğuz'un gözlerinde inanmak istemediğim bir samimiyet vardı.

"Bana benzediğini iddia ettiğin kızın adı Rüya. O yüzden onun intikamını almadan bu sadece senin gördüğün iyi olan tarafıma asla izin vermeyeceğim." dedim. Etkileyici bir konuşma yapmış olacağım gözlerini kaçırdı.

"Kızlar hazırlandılar. Eren evi tuttu bile. Böylece polisin bizi bulması imkansız hale geldi. Yani her şey kusursuz ilerliyor Yeşim Hanım." dedikten sonra yüzümü buruşturdum. Bu tür şeylerden hiç hoşlanmazdım. Yan yana yürümeye başladığımızda uzun boylu bir kız olmama rağmen yanında biraz kısa kalmıştım. Gözlerimi devirdikten sonra kızları gördüm. Sinem'in elinde büyük bir bavul vardı. Cemre elindeki fazla çantayı elime tutuşturdu.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin