Bölüm 42

1.7K 89 3
                                    



CEMRE ARSAY

Kafamdaki soru işaretleri her saniye biraz daha kemiriyordu düşüncelerimi. Fotoğraftaki o gözler aklımdan silinmezken bakışlarımı ondan alamıyordum. Bir açığını yakalamaya çalışıyordum hareketlerinden. Okula yaklaşık bir yıl sonra gelen Eren'in o parkta ne işi vardı ve bizi neden gözetliyordu?

Aklımda kurduğum senaryolar ile kendi hayal gücümü bile zorluyordum. Bunu kimseye anlatamıyordum. Kendi soru işaretlerimin cevaplarını önce ben öğrenmek istiyordum.

Eren'i çok kısa bir süredir tanıyorum ama hakkımızdaki her şeyi biliyor. Her zaman yanımda olacağını söylüyor. Ne olursa olsun yanımda olacak olması mantıklı gelmiyor. Hayatını riske atıp yanımda olması mantıklı gelmiyor. Belki de kafamdaki soru işaretlerinin cevaplarını bulabileceğim yer yanımdadır.

Salondaki koltuktan kalıp Eren'in odasına doğru yöneldim. Erken saatlerde Oğuz ile dışarı çıkmışlardı. Kızlar ise dün gecenin vermiş olduğu yorgunlukla hala uyanmamışlardı.

Adımlarımı yavaş ve temkinli atıyordum. Eren'in odasında yakalanırsam durumu açıklamam gerekirdi. Şimdilik bu fotoğraftan kimseye bahsetmeyecektim.

Eren'in odasına girdiğimde aklıma vurulduğu gün gelmişti. Yerde kanlar içinde nasıl yattığını hatırladığımda gözlerimi kapattım. Saçlarımı geriye atıp nefes aldım. Ne aradığımı bilmiyordum. Ufacık bir ipucu lazımdı belki de. Eren'in gözlerine bakıp hesap sormak için küçük bir nedene ihtiyacım vardı.

Odanın gri ve boğucu havası içimi daraltmıştı. Küçük çalışma masasına sıralanmış olan dosyalara baktığımda hepsinin Onur ve Hakan ile ilgili şeyler olduğunu gördüm. Bu yaptığımın doğru olmadığını biliyordum ama bizden bir şeyler sakladığı kesindi.

Onur'un daha önce hangi evde oturduğu, kimlerle iş yaptığı dosyalarda yazılıydı.

Hakan'ın lokantasını hangi tarihte açtığı ve daha önce hangi şehirlerde yaşadığı yazılıydı.

Aradığım şey bunlar değildi. Bu yaptığı araştırmaların farkındaydım. Biraz abartmış olabilirdi ama bize tüm bilgileri o vermişti. Bu yüzden şaşırmadım. Ondan tüm bu araştırmalarına ve bize yardım etmesine rağmen şüphe duyduğum için kendimle çelişkiye düşüp duruyordum.

Gardırobunun yanında bulunan komidinin çekmesini açtığımda düşüncelerim toz bulutu gibi dağıldı. İlk defa yanılmış olmayı bu kadar çok istemiştim. Eren'e güvenmek istemiştim.

Güven dünyadaki en değişken duygu olmalıydı. Verilmesi en zor olan. Yıllar sonra birine güvenmek imkansız gelmişti ve yine pişman olmuştum. Elimdeki fotoğraflar bana aitti. Farklı zamanlarda çekilmiş fotoğraflar. Neredeyse tüm fotoğraflarda somurtuyordum ya da öfkeliydim. Kaşlarım çatılmıştı ve ciddiyetle bakıyordum. Sadece bir fotoğrafımda gülüyordum. Muhtemelen Yeşim'in yaptığı bir espriye gülerken çekilmiş bir fotoğraftı. Gülümsediğim fotoğrafımda yüzüm kırmızı kalemle çember içerisine alınmıştı.

Fotoğrafın altında bulunan mavi dosyayı elime aldığımda endişeye kapılmıştım. Belki de şuan bizden bile daha psikopat olan bir adamın evindeydik. Çünkü eğer yanılmıyorsam bir yıldan beri bizi takip ediyor ve fotoğrafımı çekiyordu. Bunları neden yaptığına anlam veremezken dosyayı açtığımda şaşkınlığım bir kat daha arttı. Bu dosyalar Hulusi'ye aitti. Üvey babam. Bana bunca acıları çektiren adama ait dosyalardı. Ona açtığım davaya ait tüm dosyalar elimde duruyordu.

Şaşkınlığımın zirvesine tutunmuş bir şekilde yere diz çökmüştüm. Düşüncelerim duygularımın arasına sıkışmış kalmıştı. Kendi kafamda yarattığım hikayeler hiç bilmediğim diyarlarda gezinmeme neden olmuştu. Sonsuz güvenebileceğimi düşündüğüm bu adam bu kadar şeyi nasıl biliyordu?

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin