Bölüm 51

1.3K 58 3
                                    


CEMRE ARSAY

Işığın bulutun arasında nazlı bir edayla süzülüşünü izliyordum.

Okulun son günlerinde asi gülüşüyle dikkatimi çeken adamı düşündüm. Okyanusun rengindeki gözlerine nasıl nefretle baktığımı hatırladım. Kendi içimde girdiğim savaşta galip gelememiştim. İçime atmaya çalıştığımda büyüdü, kök saldı içime.

Rüzgarın esintisi bedenimin aksine ruhumu okşadı bu kez. Soğuk havanın üzerimde bıraktığı hakimiyeti severdim. Darmadığın olmuş duygularımı, kaybolmuş hayallerimi arayan, muhtaç olduğunu söyleyen okyanusun rengi içime işlemişti. Derin bir sessizlikle sabahın ilk ışıkları tenime erişti.

Annemin yüzünde pişmanlığın kök saldığı ifadeyi hatırladığımda farklı duygulara kapılmıştım. İstanbul'un kendisi gibi soğuk günleri başlamıştı. Sinem farklı dünyalarda geziniyordu.

Pınar ise kendiliğinden alınan intikamını düşünüyordu. Bahçeye sessizce girdiği halde sesini duymuştum. Sade kahveyi elime tutuşturup yanıma oturdu. Saçlarını dağınık bir topuz yaptığı için yara izi oldukça belirgin görünüyordu.

"Sessizlik." dedi kahvesinden bir yudum aldı. "Bazen en ihtiyacımız olan şey olabiliyor."

Kahvenin sıcaklığının ellerimi ısıtmasını istediğim için tüm parmaklarım bardaktaydı. Gözlerimi çokta güzel manzarası olmayan küçük bahçemize diktim. "Pembe mi giysen acaba?" dediğimde ikimizde gülümsemiştik. Bu onu iğrendiren konudan kurtulup kolumu omzuna atıp ona yaslandım. "Belki de biraz gürültüye ihtiyacımız vardır Pınar."  

Kafasını yavaşça salladı. "Ölmediğin için mutluyum." deyip dudağını büktü. Söylediği cümlenin saçmalığına kendisi de gülmüştü. "Bende." diye itiraf ettim.

"Sinem ile aranız nasıl?" 

"Hala benden nefret ediyor." Pınar önüne gelen kahküllerini düzeltti. "Böyle devam edecekmiş gibi görünüyor."

"Ona biraz zaman ver, hata yaptığını anlayacaktır." dedim samimi bir şekilde.

"Hata yapanın kim olduğuna bağlı." Düşünceli gözlerle bakışlarını belli bir noktaya dikti.

"Uzun süredir kim olduğuma dair soruları kafamda cevaplamaya çalışıyorum. Bu hayatta yaşamamın asıl amacı ne? Sonra kum saati kadar hızlı akan bir hayatta neden bunları düşünerek kum tanelerini kaçırdığımı anlayamıyorum. Düşüncelerim sanki beni yavaşlatıyor. Kim olduğumu veya nereye ait olduğumu bilmeden yaşamak varken neden bunları düşünüp zaman kaybediyorum? Hatırladığımda gülümsememe neden olacak anılar bırakmak yerine neden kapkaranlık bir hayat seçiyorum kendime? Kendi hayatımı mahvetmek işime geliyor sanki."

Pınar gözlerini bana dikti ve kurduğum her cümleyi kafasında tarttı. Mavi gözlerinde eksik olan nefreti hatırladığımda gülümsedim. "Çekildiğimiz kabuktan çıkmayı ve dışarıdaki dünyayı görmeye ihtiyacımız var."

"Her şey daha kötüye giderken nasıl başaracağız bunu?"

"Yeşim bizim yanımızda, Sinem'in sorunlarını çözmekte bize kalıyor. Yeniden mutlu olmak mümkün."

Gözlerini yine benden çekti. "Sinem'in sorunlarını çözmek istemiyorum." dedi. Soğuk tavrı ile yine geride kalmak için çaba gösteriyordu. 

"Senin yarattığın sorunlardan mı bahsediyorsun? Onları çözmek zorundasın." dedim direterek. Dağılmamıza göz yumamazdım. Ben onların seçtikleri liderdim ve buna göre davranmalıydım.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin