SON 3

474 11 5
                                    

Uzun bir zamandan sonra...

YEŞİM ÖZGÜR

Kapalı kutu yalnızlığım içinde tek bir umut kalmayıncaya kadar kapalı kalmaya devam etti. İçimdeki nefretten kurtulabilmek için bir şanş çıkmıştı karşıma. Özgürlüğüne düşkün kötü kız her şeyi mahvedene kadar uğraşır. Yapmayı bildiği tek şey buydu. İlk kez içimde o kadar koyu bir pişmanlık sezdim. Ruhumun içinden bedenime ulaşıp şaha kalkan bir pişmanlık.Beyin yakan, gözlerini dolduran somut bir acı. Bazen bir şeyin sana ait olduğunu düşünürsün değil mi? Tüm benliğinle hissedersin. Evet, artık hissedemiyorum.

Gözlerimin bana ihanet etmiş olmasını isterdim. Bu sahneyi görmemeliydim. Oğuz yanımıza doğru gelirken ayakta durmakta zorlanıyordum ama istifimi bozmadan bakmaya devam ettim.

"İyi akşamlar." dedi. Ses tonu beni delirtecek kadar sakindi. "Ben buradayım." diye bağırmak istedim. Ama yapamadım. Eren 'in omzuna vurdu. "İyi akşamlar, arkadaşını tanımıyorum galiba." dedi Eren.

"Deniz, kız arkadaşım."

Burada yok olmak istiyordum. Tam şurada yerin dibine girmeliydim. Gözlerim Oğuz'un yüzünün her santimetresini inceledi ama bir defa bile bana bakmadı. Sanki orada değildim ya da sadece ruhen oradaydım.

Sohbet ilerlemişti. Ama ben odaklanamıyordum. "Konservatuarda bale ve keman eğitimi alıyorum ayrıca tiyatroya da ilgim var ama şuan o kadar yoğunum ki ayıracak vaktim yok." Kızın ses tonu çok hoştu. Sinem'in eski saç rengini andıran kızıl saçları vardı gözleri hoş bir kahverengi tonundaydı. Boyu kısaydı ama Oğuz'un yanında sırıtmıyordu. Oğuz'un hayalini kurduğu masum ve iyi kız bu muydu diye düşünürken kadehi diğerlerine çarptım.

"Yeşim sende piyano eğitimini konservatuarda alıyordun değil mi?" dedi Cüneyt. Benim yerime Sinem cevap verdi. "İstanbul'a geçtiğini sonradan öğrendim."

"Artık onunla ilgili her şeyi sonradan öğreniyoruz" Pınar'ın cümlesi üzerine gözlerimi Oğuz'dan çekip Pınar'a diktim. Zaten her şey yeteri kadar zordu.

"Oğuz, artık yavaş yavaş kalksak mı Eliz'e sinema sözümüz var." dediğinde yumruğumu sıktım istemsizce. Demek Eliz'i de tanıyordu. Aileyle tanışacak kadar samimilerdi. Benden nefret eden Eliz, Deniz'i seviyor muydu? Bu soruları kafamdan uzaklaştırmak istedim.

Oğuz nazik bir şekilde belini tutup "Haklısın. Eren yarın balığa çıkıyoruz unutma." dedi. Eren ise yavaşça omzuna dokundu.

Gece boyunca bana bir defa bile bakmamıştı. Sanki benim tanıdığım Oğuz'un yerine geçmiş bir kuklaydı. Biz zamanlar benim kuklam olduğuna inanırdı.

...

Eren'in ısrarı üzerine tekneye bende gidecektim. Kızlarında geleceğini söylemişti. Başkalarının yaptığı planla uymak istemiyordum ama Oğuz'un sinir bozucu tavrı, kız arkadaşı olmayınca devam edecek miydi merak ediyordum.

Tekneye binerken daha önce Oğuz'un beni tuttuğu an aklıma geldi. Yine sendelemiştim ama bu sefer kendim tutundum. Kızlar daha gelmemişti. Teknenin içinden çıkan Oğuz beni gördüğüne şaşırdı. Teknenin hareket ettiğini görünce kıyıda kalan Eren'e baktım. Bir dolaplar döndüğünü anlamalıydım. Oğuz ile er geç konuşacaktım ama bu kadar erken olmasını istemiyordum.

"En azından birbirinize veda edin." dedi. Baştan beri o planlamıştı. Kaptana durun diye çığlıklar atıp tekneyi durdurabilirdim ama yapmadım. Uzun bir süre sessiz kalmıştık ikimizde.

"Bir şey söylemeyecek misin?" dedim. O sanki daha önce hiçbir şey yaşamamışız gibi soğuk ve uzak bakışları beni delirtiyordu. Kızıp bana küfürler etmesi daha çok işime gelirdi.

"Ne söylememi istersin?" dedi histerik bir şekilde. Bu alaycı olmayan ama bana öyleymiş gibi gelen tavrı ile çıldırmak üzereydim. "Mesela teşekkür edebilirsin." dedim. Bunları söylememem gerekiyordu ama yine tutamayacaktım çenemi. "Seni zincirlerinden kurtardığım için. Sana yeni bir hayata başlaman için gerekeni verdiğim için." dedim.  İçimden 'seni terk ettiğim için.' dedim ama bunu sesli şekilde dile getirmedim. Nasıl bir insandım ben böyle?

Bana hakaret edecekmiş gibi baktı. Açıkçası benimle kavga etmesini, bağırmasını istiyordum. Hala bir ışık görmek için. Gözlerini bana dikti ve en etkileyici ses tonuyla fısıldadı. "Haklısın, teşekkür ederim."

Şu an anlamıştım. O artık benim Oğuz'um değildi.

...

PINAR YÜREL

Eren'e karşı her zaman acımasızdım. Sadece ona özgü bir durum değildi. Hayattaki her şeye karşı dinmeyen bir öfkem vardı. En yakın arkadaşım beni darmadağın edene kadar hep daha fazlasını isterdim.

"Nasıl dayandın bunca yıl? Eğer nefsi müdafadan yargılanmasaydın hala hapisteydin ve yıllarını orada geçirecektin. Neden Cemre'yi ele vermedin?" dedim Sanki bunu duymayı bekliyordu.

"Bu hayatta bilmediğimiz bir çok şey var Pınar. Düşünmek için vakit bulduğunda soruları kendi kendine cevaplıyorsun. Cemre yaptıklarının ve yapacaklarının arkasına hastalığı ile saklanabilirdi. Ama kartları açık oynamayı tercih etti."dediğinde ona delirmiş gibi baktım.

"Kartlarını açık oynuyordu fakat hile yaptığını kimse anlamamıştı. Eğer çalacağı kart bitmiş olsaydı oyunu bitirirdi."

"Oyun bitti Eren. Hulusi öldü."

"Bir oyunu oynarken sadece bir amacın yoktur. Planlarını ve hamlelerini bütün amaçlarını düşünerek yaparsın. Baştan beri amacı hayatına giren herkesi bir şekilde aradan çıkarmaktı. Onur, Sinem'in hayatını mahvetmişti bu yüzden Cemre'nin listesindeydi ama Sinem de masum değildi. Çünkü tanıştıkları andan itibaren onun öfkesini yitirmesine sebep olacak kadar kırılgan ve korunmaya muhtaçtı. Ayağına takılacağını biliyordu. Yeşim ise öfke doluydu ama sadece ona kötülük yapanlarla ve Rüya ile ilgileniyordu. Onunda eksisi buydu. Tabi sonradan işler değişti, planlarda öyle. Sen en güçlü silahıydın. Çünkü işini bitiremezse onu bunun yerine yapacak kadar güçlü biri bırakacaktı geriye. Bu yüzden onu vurduğunda seni ihbar etmedi."

"Beni seviyordu Eren. Belki ihanet etti ama bizi seviyordu." dedim birden. Hala onu savunduğumu fark ettiğim an başımı eğdim. Gözlerim acının etkisiyle doldu.

"Seviyordu ama sevgisinden daha önemli bir şey vardı hayatında. İntikam. Vazgeçtiğini söylemişti ama Yağız'la birlikte sonunda yapacağı hamleyi planlıyordu."

"Yağız senin arkadaşındı." İhanete uğrayan sadece biz değildik. Dediğim gibi Eren'le karşılaştığımız andan beri ona en kötü davranan bendim. Yapım böyleydi, iyi olamıyordum. Şuan fark ediyorumki iyi olmak çevrendeki insanlarla ilgiliydi. İster istemez onlar gibi davranmaya başlıyorduk. Eren ve Oğuz'un bir zamanlar dediği gibi birbirimizin nefretini, öfkesini besliyorduk.

"Evet, bu yüzden bana onun için neler yapacağımı sordu. Bende Cemre için her şeyi yaparım dedim. Aslında sadece benim ona dediğimi yapıyordu."

Kafamı salladım. "Bu yüzden intikam planından vazgeçtiğini söylediğinde ikisi ortalıkta yoktular. Bunca şeyi planladıktan sonra hangi cehenneme gitti peki?"

"Oyunu bitirmeye." dedi Eren.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin