Bölüm 8

4.6K 286 6
                                    

SİNEM HANVAN

Çaresizlik nedir iyi bilirim. Onur'un diğerlerinin yaşayacakları şeyleri yıllar önce yaşamıştık. Pınar'ı hatırlıyorum. Teninden et koparılır gibi çığlık atmıştı ablasının mezarında. Çok seviyordu onu. Yüzündeki ize bakıp yıllarca intikam istemişti.

Cemre. O tüm çığlıklarını içine atmış masumluğunu en karanlık gölgelerde yitirmiş biriydi. Acıların en büyüğünü çekmişti. Annesi o adama gitmişti. Benim babamın beni harabeye döndüren adama inandığı gibi o da onun hayatını mahveden adama inanmıştı.

Yeşim. Tek suçu eve yakın sokaktan gitmek olan Yeşim'in daha acı verici bir şeyi vardı. Vicdan azabı. O gün o sokaktan gitmek istemeseydi arkadaşı yaşıyor olacaktı. Ve bu sözde olan adalette yargılanmayan itler hiç karşılarına çıkmayacaktı. Karanlık demek kolay. Aydınlığı hayal etmek zor bizim için.

Sabahın ilk ışıkları Cemre'nin yüzüne vurmuştu. Bütün gece uyumamıştım. İntikam planı kurarak geçirdiğim geceler gibi yine uyumamıştım. Cemre yatakta doğrulduktan sonra "Uyumadın mı sen?" dedi şiş gözlerime bakarak.

"Şu iş bitsin. Hep beraber uyuruz." Dedi ben cevap vermeyince. Kollarını bana sardıktan sonra Pınar'ın cıyaklamasını duyduk. "Bende." Derken Yeşim de kapıda belirdi. Hep berber sarılırken tek huzurlu yerin onların kolları olduğunu biliyordum.

Eren'in öksürme sesi bizi kendimize getirdi. "Günaydın. Mesajı atmamız için Onur ve Harun'un farklı yerlerde olması gerekiyor. Ben Onur'un yanına gideceğim. Sizde Harun'un yanına gidin isterseniz." Dedi. Bize neden yardım ettiğini anlamasam da ona minnet duyuyordum. Ama bunu asla dile getirmeyecektim.

"Tamam." Dedi Pınar soğuk bir sesle.

Üzerimize bir şeyler giydikten sonra aşağı indik. Arabaya binerken Yeşim sürücü koltuğuna geçti. Ben yanına oturdum. Cemre ve Pınar ise arkaya geçti. Çok oyalanmıştık. Şirkete gidinceye kadar saat iki olurdu.

"Siz fazla görünmeyin. Biz Yeşim'le ortalığa bakınırız. Şimdi Harun sizi görür. Yine olay çıkmasın." Dedi Cemre.

"Ben ona olayın alasını yaşatırdım ama neyse..." dedi Pınar.

Yeşim arabayı yavaşça durdurdu. "Holdinge giriyor. Yanında Onur yok. Şimdi tam sırası. Oraya gidinceye kadar saat geçer zaten." Dedi Yeşim.

'Patronun yanında yok. Acaba kimin kollarında? Dörtte Ankara Caddesindeki otele bakmanı öneririm.' Bu mesajı Harun'un telefonuna attım. Sinsice gülümsedikten sonra "Bari öldürmese de bana kalsa" demeyi ihmal etmemiştim.

"Bu eğlenceyi kaçırmamak için yarım saatimiz var." Yeşim gaza basınca tekerler çığlık atarak Harun'un arabasını takip etmeye başladı.

"Yüz ifadesini gördünüz mü? O piçe yardım etmek neymiş anlasın şimdi?" dedi Cemre.

"Peki sonra ne olacak Sinem?" Soru Pınar'dan gelmişti. Ne olacağını biliyordum. Yıllardır düşündüğüm şey.

"Onu vicdanıyla baş başa bırakacağım. Yıllar önceki vicdanıyla. Tabi kendi intikamım için küçük bir dövüş sahnesi de olacak." Dedim. Sanki bunu söylememi bekliyormuş gibi nefesini verdi. Otele yaklaşırken Harun arabadan indi. Gözlerinin nasıl yandığını buradan görebiliyordum. O da benim gibi güvenmişti. Ve başına geleceklerden habersizdi. Onu tıktığım o yerken kurtaracak tek kişi Harun'du. Bu yüzden onu saf dışı bırakıyorduk. Onur'un vicdanı yıllar sonra tekrar aklına gelecekti.

Arabanın içinde bir süre bekledikten sonra Harun dışarı çıktı. Gözüm istemsiz şekilde eline gitti. Onu patakladığı belliydi. Elleri kızarmıştı. İstediğim şeydi aslında.

"Artık itin koruyucu meleği yok." Dedi Pınar. Sesi alaylı çıkmıştı. Cemre çalan telefonunu açtı ve kulağına götürdü.

"Efendim Eren." Pınar'ın delici bakışlarından sonra hoparlöre almıştı.

"Sanırım işlem tamam. Akşam işi bitirmek isterseniz uygun bir yer biliyorum." Herkesin bakışları bana dönmüştü. Konuşmam gerekiyordu ama kafamdaki senaryoda eksik bir şeyler vardı. Onur otelden çıkınca bakışlarım ona yöneldi. Yanındaki kadının suratına bakmıyordu. Yüzü kanlar içindeydi. En yakınının karsıyla birlikte olan bir adama zamanında aşık olmuştum. Ne kadar aptaldım. Onu görmek tüm geçmişimi gözler önüne serdi.

"Eren." Dedim güçlükle "Birkaç sağlam adama ihtiyacım var. Bir tane de silaha. Ve sakin bir ortama. Boş terk edilmiş bir depo ya da benzeri. Ayarlar mısın?" dedim. Eren'in düşündüğü veya istediğinin bu olmadığına emindim.

"Sinem bence adalete..."

"Yıllar önce bir işe yaramayan adalet şimdi ne boka yarayacak?" diye bağırdı Pınar. Haklıydı. Hiçbirimizin intikamını almamıştı adalet. Hiçbiri içeride değildi. Eren "Tamam." dedikten sonra telefonu kapattı. Beklenilen sona yaklaşıyordu Onur. Kendi sonuna.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin