Bölüm 19

3.4K 194 12
                                    

YEŞİM ÖZGÜR

Yine ruhum yok oluşlarını yaşıyordu ve ben karanlığın içine bir adım daha hapsolmuştum. Bana hiç yakışmıyordu tutsaklık. Yeşim Özgür'e en uzak kelimeydi. Bir intikama, bir cezaya adanan bir hayat çok boştu.

İçini büyük bir acıyla doldurduğum bu kuyu beni en derine çekmek için elinden geleni yapıyordu. Acımasız kız, kötü kız, bencil kız şimdi de katildi. Ne yazıktı ki çevremdekiler de bu kanlı oyuna dahi olmuştu. 

Aklıma Rüya gelince doğru yolda olduğumu düşünüyordum. Ama Rüya'nın bile yetmediği zamanlar oluyordu. Belki sandığım kadar kötü değildim. Beki de sandığımdan daha kötüydüm.

"Keşke." dedi nefes vererek Oğuz. "Keşke içindeki acıyı söküp alsam. Keşke seni bu dipsiz kuyudan çıkarabilsem. Keşke sana uzattığım eli görsen." dedi acıyla. Gözleri kararınca bakışlarımı kaçırdım.

"Bana acıman sinirlerimi bozuyor. Kibirli piçin arkadaşı, ürkek kızın abisi olduğunu unutmamı bekleme şirin çocuk." dedikten sonra kalktım. Kötü olduğumu unutmamam gerekiyordu. 

Annemin cevapsız çağrılarını bir süre daha cevapsız bırakacaktım. Yatağıma uzandıktan sonra Oğuz'un dediklerini düşündüm. Pek bir anlamı olmasa da güzel konuşmuştu. Çok güzel.

...

"Şimdi Muğla'daki ki diğer şerefsize geldi sıra. Hakan Can." dedim. Otelin bar bölümündeydik. Tüm gözleri üzerimde gezindi. Kızlardan bakışlarında kesinlik olan bir Pınar vardı. Cemre şüpheyle bakarken Sinem hayal dünyalarında gibiydi. Kibirli piçin ve arkadaşının ne yaptığı pek umurumda değildi.

"Sorun ne?" dedim. Bakışlarından bir sorun olduğunu anlayabiliyordum.

"Emin misin?" dedi Cemre. Pınar gözlerini devirirken benim intikamım için can attığını görebiliyordum. Keşke diğerleri de Pınar gibi olsaydı. Tekrar etmek zorunda kalmasaydım.

"Cemre bunu konuşmuştuk. Neden tekrar ediyorum sürekli?" dedim sinirle.

"Çünkü gözlerindeki kesinliği göremiyorum Yeşim. Ve bu beni engelliyor." demişti. Böyle düşünmesi ve bunu diğerlerinin yanında dile getirmesi canımı yakmıştı. Ve canımı yakanın canını yakardım.

"Peki seni engelleyen gerçekten bu mu? Benim kararsızlığım mı yoksa Eren'in senin hakkındaki edineceği olumsuz düşünceler mi?" Söylediğim anda pişman olmuştum. Cemre'yi kırmak isteyeceğim en son şeydi. Ona bunu ima etmem çok yersiz olmuştu ama sinirlenmiştim işte.

Cemre'nin gözleri öfkeyle parladı ama cevap vermedi. Çünkü birimiz sinirlendiğinde diğerinin susması gerekiyordu. Bu bizim değişmeyen kuralımızdı. Bakışlarını benden aldıktan sonra barın çıkışına yöneldi. Sinem'de aynısını yaparak yanımdan uzaklaşırken Pınar önündeki biraya odaklanmıştı. 

"Senin sorunun ne?" dedi Eren. Anlaşılan lafın ucu ona dokundu diye sinirlenmişti kibirli piç!

"Seni ilgilendirmez." dedim gözlerine bakarak. Ondan korkacak değildim.

"Bana bak!" diye yaklaştığında ben de bir adım attım. Boylarımızın yakın olması işime gelmişti. Benimle inatlaşması kabul edilemezdi.

"Haddini bil kibirli piç." dedim sinirle.

"Bir annem var. Ve belli." dedi dişlerini sıkarak. Kast ettiğim annesi değildi. Gözlerimi devirdikten sonra o da barın çıkışına yöneldi. Oğuz her zamanki gibi acı bakışını attı. Buna gelemiyordum. Çevremdekilere ne oluyordu?

"Nereye?" dedi Pınar. 

"Çıkacağım biraz." dedim nefes vererek.

"Cemre'yle akşam konuşursunuz. Üstüne gitme." dedi. Pınar mantıklı konuşurdu. Bu yüzden kafamı salladım.

Birbirimize söz vermiştik. İntikamımız ne olursa olsun yardım edecektik. Ama Cemre ve Sinem sürekli kural ihlali yapıyordu. Benim kararlarıma karışıyorlardı. Ve bundan nefret ettiğimi biliyorlardı. 

"Onları kırıyorsun." Tahmin ettiğim gibi Oğuz yine yanımda bitmişti. Bu aralar çok karışıyordu bana. Sürekli yanımda bitmesi de sinirimi bozuyordu.

"Defolup gidersen yalnız kalabilirim." dedim.

"Onları kırmak sana iyi gelmeyecek." dedi. Her şeyi biliyordu.

"Yıllarca intikam planlarıyla büyüttüğüm kini söndürmeye çalışmasınlar o zaman."dedim ben de haklıydım. Ama sinirlerime hakim olmam gerekiyordu.

"Yeşim, haklı olduklarını ikimizde biliyoruz." 

"Sen benim hakkımda hiçbir bok bilmiyorsun." dedim.

"İzin ver de öğreneyim o zaman. Yaralarına dokunmama izin ver." dedi sakince. Bir süre ifadesiz kaldım. Bu durumu sindirmeye çalıştıktan sonra kötü kız görüntüme bürünüp güldüm.

"Sakın sana aşık oldum falan deme." deyip kahkaha attım.Aslında hiç içten bir kahkaha değildi bu. Gülüşüm kaybolurken Oğuz hala ciddiydi.

"Aslında o kadar kendin gibisin ki! Olmaya çalıştığın kötü kızdan o kadar uzaksın ki! Keşke kendini benim gözümden görebilsen. O zaman çok güzel olurdu." dedi. Ne söylediğini anlamıştım. Başka birinin gözünden kendimi görmek saçmaydı. 

"Gördüklerin anca görmek istediklerin kadar." dedim kararlılıkla. "Asıl beni görsen arkana bakmadan kaçarsın. Çünkü ben Cemre'ye o gün sigarayı sana değdirmediği için kızdım. Kardeşinin canını yakmak için öne atıldım. Kibirli arkadaşına gününü göstermeyi en çok ben istedim. En kötü olan benim."

"En çok acı çeken sensin." diye karşılık verdi.

"Bakıyorsun ama görmüyorsun. Ben berbat olanım."

"Değilsin. Kendini değiştiremeye çalışıyorsun."

"Sus artık!" diye bağırdım. "Ben iyi değilim." Yanıma yaklaşarak elleriyle ellerimi tuttu. Ellerimi çekecekken tuttu. Gözlerimin tam içine baktı. Ben göz yaşlarımı serbest bırakırken "Ağla." dedi. Fazla romantik bir andı. Ve ben romantizm den nefret ederdim.

"Benim yanımdayken güçlü olmana gerek yok. Kötü olmana da gerek yok. Ben her zaman yanındayım."

Medya da Oğuz...

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin