Bölüm 13

3.6K 250 1
                                    

YEŞİM ÖZGÜR

Kısa bacaklarımla koşa koşa gideceğim yere ulaşmıştım. Parayı uzattıktan sonra Rüya'ya bakış attım. 

"Gerçekten eve gidip bu kadar az zamanda nasıl geri döndün?" dedi şaşırarak. Nefes nefese kalmıştım. "Bunu almak için her şeyi yaparım. Satmadılar değil mi?" dedim merakla. 

"Hayır. Birazdan bizim olacak." dedikten sonra Rüya elindeki parayı sahibine uzattı. Yavru kediyi kollarıma alır almaz "Bu gece bende kalsın." dedim. O kadar sevimli görünüyordu ki Rüya şikayet ettiğinde onu da akşam bizde kalmaya zorladım. 

Gözlerim Rüya'nın kedisine tıpa tıp benzeyen minik yavru kedisine takılmıştı. Aynı onun kedisi gibi siyah beyazdı. 

Oğuz yanıma oturduktan sonra "Eren karakoldaki arkadaşına sorgulatıyor. Bulmaya çalışıyoruz." dedi. O gün yanımda olduğu için teşekkür etmem gerekiyordu. Gerek var mıydı bilmiyorum ama bunu yapmak istemiyordum. Ellerini birleştirdiğinde "Sana kızmıyorum. Yeşim yaşadıkların çok kötü." dedikten sonra güldüm. Yüzüm aniden ciddileşirken "Konuşmak istemiyorum. Eğer öyle olsaydı sürekli hatırladım. Kendi işine bak." deyip yanından kalktım. Niye bu kadar üzerimde kalıyordu acaba?

Yavaş adımlarım hızlanırken Pınar'ın odasından gelen çığlığa odakladım. Yine kabus görüyor olmalıydı. Odasına girdikten sonra yatağın içinde oturmuş bir şekilde duran Pınar'ı ağlarken gördüm. Hıçkırıyordu. Ablası aklına gelmiş olmalıydı.

Yanına gidip ona sarıldıktan sonra içimin yandığını hissettim. Onun canı yandığında benim de canım yanıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra "Dayanamıyorum artık. Ondan nefret ediyorum." dedi ağlayarak. Çenesinden tutuktan sonra "Pınar, yapma lütfen. Ağlama ne olur." dedim. Onun ağlaması içimden bir şeyler koparıyordu. Bu bana atılan dayaktan daha çok yakıyordu üstelik.

"Ondan nefret ediyorum. Öz kızlarına kıyan o adamdan nefret ediyorum. Eceli olmak istiyorum. Ablam toprağın altında can çekişirken o adam arkadaşıyla kahkaha atarak sohbet ediyordu ya! Benim ablam can çekişirken annem sadece ağlıyordu." Tekrar nefes aldıktan sonra gözyaşlarını sildi. "Neden? Neden Yeşim?" dedikten sonra ağlamaya devam etti. O da birisini kaybetmişti. Sevdiği birini kaybetmişti benim gibi. O yüzden onu daha iyi anlıyordum. Kafasını tekrar omzuma dayadıktan sonra "Bilmiyorum kardeşim. Bunlar niye bizi seçti bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var. Sonuna kadar pişman olacaklar." dedim. Elini tuttuktan sonra tam uykuya dalacaktım ki kapının önünde bize bakan Oğuz'u gördüm.

Pınar çoktan uyumuştu. Bir süre gözleri bana takıldıktan sonra gitti. Bende uykuya daldım.

Her şey çabuk ilerliyordu. Eren sehpanın üzerine dosyaları savurdu. 

"Size bunları yapanın dört kişi olduğunu söylemiştin."

"Aslında beş." dedim hayıflanarak "Ama birisi uzaktaydı. Hiç kimseye dokunmadı. Onu görmedim." diye itiraf ettim. Beş kişi olduklarını biliyordum.

"Sadece iki kişiyi bulmuşlar. Kumral ve esmer olanı." dedikten sonra nefes aldım. Dövmeli olanı bulamamışlardı anlaşılan.

"Kumral olan Yusuf Erkan. Bundan önce de gasp ve tacizden sabıkası var. Esmer olan Hakan Can. Trafik cezasından başka cezası olmayan sabıkası temiz biri." dedi Eren. Biraz şüpheyle söylemişti bunu. Eldivenlerimi çekerken "Bu kadar mı? Beş kişi vardı. İki kişi mi? Ailesi onlar bulundu dediği iki kişi mi? Onuların kızlarını iki kişi öldürmedi." dedim nefes vererek. Elim ayağım sinirden titriyordu. 

Ayağa kalktıktan sonra Cemre yanıma geldi. "Sakinleş biraz. Bulacağız." dedi. İkazıyla yerime oturdum ve dosyalara baktım. "Resim yok mu?"

"Malesef." dedi Eren. Resim ne işime yarayacaktı bilmiyorum ama en azından boşa zaman kaybetmediğimizi anlamış olurdum. Sadece ihtimaller üzerine oynanan bir intikam oyunu istemiyordum. 

"Neredeymiş bunlar?" dedim sinirle.

"Kumral olan tatile gitmiş Alanya."dediğinde güldüm. Kafam almıyordu. İki genç kızın hatta çocuğun hayatını mahvetmişti ama rahat rahat tatil yapabiliyordu. Pınar "Geleceğinin içine sıçtığım piç." dedi. Küfürlü konuşması beni rahatsız etmiyordu ama Eren rahatsız olmuştu anlaşılan. 

"Esmer olan Muğla'ya taşınmış. Evlenmiş. Çocuğu da varmış." dedikten sonra beynimden vurulmuşa döndüm. Kafamdaki planlar ani yer sapması yaratırken ne kadar kötü olacağımı hatırladım.

"Sorun değil." dedi Pınar. "Yeşim ve Rüya da çocuktu bakmayın öyle." dedi Eren ve Oğuz'u kast ederek.

"Saçmalama. Başkalarının hayatını mahvetmeyin diye girdiniz bu işe." dedi Eren. İnanamayan gözlerle Pınar'a bakıyordu.

"Çocuğunun olması veya olmaması beni ilgilendirmiyor. Rüya öldü. Yeşim'de öyle. Ve her kim olursa olsun cezasını çekecek. Bu yüzden çocuklarının babasız kalması beni pekte ilgilendirmiyor açıkçası." dedi Pınar. Oğuz ileri çıkarak kolundan tuttu.

"Sen nasıl bir insansın ya? Masum bir çocuktan  bahsediyoruz. Babasız kalmaya hakkı var mı o çocuğun?"

"Sen bana neyi anlatıyorsun? Babasız kalmayı mı? Sakın piç kurusu. Sakın bana babasız kalmaktan bahsetme. Her yüzüme baktığımda bunu görüyorum çünkü. Bazı babalar hiçbir halta yaramıyor. Acı vermekten başka" derken gözleri doldu. Oğuz bunu görünce üstelemedi.

Cemre yutkunduktan sonra "Neyse önce Alanya'ya gidelim. Hem diğerlerinin yerini de öğreniriz." dedi. Böylece yeni macera başlamıştı. Sıra bendeydi. Benim maceramda.


kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin