Bölüm 39

2K 92 5
                                    



YEŞİM ÖZGÜR

'Kuşlara özenmişimdir hep. Özgürlüğe kanat çırpmak herkese özgü bir şey değildir'

Gecenin vermiş olduğu soğukluk değildi bu. Gri bulutlarla beraber bir sis vardı etrafımda. Gözlerim umutsuzca daha ileriyi görmek için çabalıyor ama başarılı olamıyordu. Sessizlik aklıma ürkütücü senaryolar getirmek için kendini hissettiriyordu. Yabancı bir his tüm hücrelerime işlerken ruhumu kavuran bir acı geziniyordu üstümde. Kendimden vazgeçiyordum. Başka bir diyara gitmek için elveda diyebilmeliydim bir kez. Belki de hakkım yoktu buna. Her zaman en kötüsünü hak eden özgürlüğüne düşkün bu kız siliniyordu dünyanın üzerinden.

Harflerin anlamı büyüktür. Birleşerek akla kazınacak kelimeleri oluşturur. Bir anda söylenip pişman olunacak cümleleri ya da ömür boyu kalıcılığını sürdürecek, mutlu edecek cümleleri oluşturur.

Üzerine ismimi kazıdığım mavi kaplı defterimi açtım. Parmaklarımı ismimin üzerinde gezindirdim. Bu içimi döktüğüm defteri her gördüğümde gülümsüyordum anlamsızca.

Kapımın hızla açılmasıyla gerildim. Defteri yastığımın altına koydum ve ayağa kalktım.

"Kahvaltıyı hazırladım." Dedi Pınar şüpheyle. Bir şeyler gizlediğimi anlamıştı. Dün gece Oğuz ile beraber geldiğimizi dert etmişti kendine. Üstelik Oğuz'un üzerinde tişörtünün olmamasına da canı sıkılmıştı. Dün gece fazlasıyla sarhoş olmam dışında bir şey hatırlamıyordum. Hatırladığım tek şey o rahatlatıcı olan kokuydu. Oğuz'un kokusu.

Kahvaltı masası oldukça sessizdi. Eren'in hastaneden çıkmasına rağmen Cemre'nin çattığı kaşları yeni bir sorunun habercisi gibiydi.

"Tişörtünü bulmuşsun." Dedi Pınar. Benim korumacı arkadaşım. Üzerindeki dün giydiği tişört olmamasına rağmen sorun çıkarmak istiyordu.

"Özel hayata saygın olsun biraz." Diye dalga geçti Oğuz. Dün gece hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Muhtemelen yine burnunu sokmaması gereken bir durum olmuştu ve o koca burnunu sokmaktan geri kalmamıştı. Aptalca bir şey yapmadığımın farkındaydım. Bu yüzden dert etmedim.

"Senin bu tişört konusunda bir fikrin yok herhalde." Dedi Pınar şüpheyle. Vazgeçmeyeceğini biliyordum. Öğrenmek istediğini öğrenecekti. 

Sinem gülerek "Kör kütük sarhoş olduğunu söylüyorsun. Belki tişörtü o çıkarmıştır." Dedi. Eğleniyor gibiydi. Sert bakışlarımı ona çevirdiğinde hala gülüyordu. Benimle dalga geçiyorlardı.

"Bunu yapmadığını söyle." Dedi Pınar iğrenerek.

Komik olmadığını söylermişçesine baktım. Ah! Bunu tabiki de yapmamıştım. "Belki de çıkarması için ısrar etmiştir." Dedi Eren. Bu yaralı haliyle ne kadar cesurca davranıyordu. Bu konudan sıkılmıştım.

"Şu lanet olasıca tişörtüne ne olduğunu söyle artık!" dedim sinirle. Vereceği cevaptan korkuyor muydum? Aptalca bir şey yapsaydım hatırlıyor olurdum. Belki de hatırlamayacak kadar çok içmiştim.

"Üzerime kustuğunu hatırlamıyor musun yani?" Gözlerim fırlayacakmışçasına büyürken Sinem'in ve Cemre'nin kahkahaları tüm salona yayılmıştı. Yalan söylüyordu. Bunu yapmış olamazdım. Sinirle masadan kalkıp kendimi dışarı attım.

Bir daha asla içmeyecektim. Bunu kendime defalarca tekrarladım.

Asla. Asla.

Dışarı her çıktığımda ayaklarımın beni bağımsızca götürdüğü yere odaklandım. Lokanta kapanmıştı. Hakan ailesini en güvenli yere götürmek için hazırlanıyor olmalıydı. En son Oğuz'un onu öldüresiye dövmesinden sonra bunu yapmakta haklıydı. Nereye giderse gitsin onu bulacağımı biliyor olmalıydı. Bunu söylemiştim ona. Tıpkı bir gölge gibi olacağımı söylemiştim.

kötü KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin