53 ''Kanlı Ay''

2.9K 192 64
                                    

Bir gün iyi niyetli kurbağa akrebe yardım eder. Akıntının ortasında kurbağa sırtında korkunç bir acı hisseder. İkisi de akıntının içine doğru sürüklenirken kurbağa sorar akrebe:

"Niye yaptın akrep kardeş? Bak şimdi ikimiz de öleceğiz."

Akrep döner ve şöyle der: "Ben akrebim, napayım benim huyum bu."

53

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

53

Ayın karanlığı dağıtan ışığı kendisinden değildir, yalnızca güneşin ışığının bir yansımasıdır. Fakat aya ışığı olmadığı halde güneşten daha özel bir yetenek bahşedilmiştir. Uzayda bulunduğu yere göre bir kısmı karanlık, diğer kısmı aydınlıkta kalır. Kendini gizler, gizini açığa vurur, bir bakmışsın tamamıyla karşındadır, bir bakmışsın tamamıyla yok olmuştur.

Tıpkı insana benzer bu yüzden, farklı göründüğü her şekil için bir safha adı takılmıştır insan tarafından. Tüm yüzeyini aydınlık görmemize izin verdiğinde ona Dolunay deriz, tümüyle karanlığa gömüldüğünde ise Yeniay. Hilal, ilk dördün, şişkin ay, son dördün diğer safhalarıdır.

Pek çok kimliği vardır, bu kimlikler yalnızca bulunduğu konuma göre değişir. Bu yüzden ışığını aldığı güneşten üstün, ışığı yansıtamayan insanla türdeştir. Tıpkı ay gibi, bir parçası her daim gizlidir insanoğlunun. Nerede bulunduğu, kim olduğunun apaçık cevabıdır. Bu yüzden biri tanınmak istendiğinde kiminle olduğu değil, nerede olduğu hesaba katılmalıdır.

''Yağız'la nasıl aynı tarafta olursun?''

Birinin kiminle olduğu değil, nerede olduğu önemlidir, diye tekrarladı bilinçaltım. Birinin neden o yerde olduğu daha önemlidir, diye cevapladım. Birini neyin oraya ittiği ve oraya hapsettiği daha önemlidir.

Serumum bittiğinde ve kan testimin sonucunda bir şey çıkmadığında eve dönmeme izin verilmişti. Zehir kanıma karışmadan yok edilmişse de bir ilaçtan daha kuvvetli bir zehir beni ele geçirmişti ve bu defa beni öldürmeden bırakmaya niyeti yoktu.

Bütün gece bir kurtçuk gibi içimi kemiren endişe, kemiğime kadar beni yiyip bitirmişti. Hala yaşıyordum, hala oradaydım ama cevabını veremediğim sorular mütemadiyen aklımdaydı. Neden yaşıyordum, nasıl ölecektim... Ve bundan sonra ne olacaktı?

''Bazen iki düşman ateşkes eder, ortak bir düşmanı ezebilmek için,'' dedi Aras.

''İki düşman nasıl birinin diğerine ihanet etmeyeceğini bilir?'' diye sordum.

''Bir kere boğazını sıkıp öldüremediğinde, gırtlaklayamadığın düşmana tabii olursun.'' Kapanmak üzere olan gözkapaklarının arasından yorgun gözlerle bana baktı. ''Geç oldu Atlas, eve gir.''

YASAK MEYVEحيث تعيش القصص. اكتشف الآن