20 ''Lilith'in Çocuğu''

27K 998 72
                                    

"Bütün sınıf arkadaşlarımın isimlerini biliyordum... Biri hariç. Yeni öğrenci... Arkamdaki sırada, serinkanlı siyah gözleri karşıya sabitlenmiş bir hâlde kaykılmış oturuyordu...

Siyah gözleri beni âdeta delip geçiyordu. Dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı. Kalbim bir an tekler gibi oldu ve o bir anlık duraksamada, kasvetli bir karanlık duygusunun bir gölge gibi üzerime örtüldüğünü hissettim. Bu duygunun kaybolması sadece bir an sürdü, ama ben hâlâ ona bakıyordum. Gülümsemesi dostça değildi, bela kelimesini heceleyen bir gülümsemeydi. Ve vaat doluydu."

-Becca Fitzpatrick, Fısıltı

-Becca Fitzpatrick, Fısıltı

Ουπς! Αυτή η εικόνα δεν ακολουθεί τους κανόνες περιεχομένου. Για να συνεχίσεις με την δημοσίευση, παρακαλώ αφαίρεσε την ή ανέβασε διαφορετική εικόνα.

''LILITH'İN ÇOCUĞU''

1

          Yaratıcı'nın merhametini kaybetmiş düşmüş kimselerdik. Tıpkı nasıl başladığını bilmediğimiz rüyalarımız gibi nasıl doğduğumuzu da hatırlamıyorduk. Gözlerimizi açıyor ve aklımızın erdiği yaşa geldiğimizde dünya denen karanlık yeri deneyimliyorduk. Acı şekilde.

Kalplerimizde kandan öte kin ve nefret kazılıydı. Şeytanla dans edecek kadar kötü, bir meleği tuzağa düşürecek kadar ikiyüzlü olabilirdik. Peki ya bu zıtlıklar ütopyasında gerçekten seçim şansına sahip miydik? Ya geçtiğimiz bütün yollar bizi tek bir noktaya götürüyorsa?

Ya gerçekten seçme hakkına sahip değilsek?

Yaratıcı'nın soruma cevap verir gibi göğü tekrardan bir şimşekle parçalara böldüğünü gördüm.

O sırada "Üstüne kuru şeyler bulsak iyi olur,'' diyen sesle irkildim.

Aras şömineyi yakmak için bir şeyler bulmaya gitmişti ve ne zaman geri geldiğini fark edemeyecek kadar dolu bir zihnim vardı. Bir buz kütlesi kadar soğuk olan ellerim yine bir buz kadar soğuk olan kollarımda gezindi. Baştan aşağı ıslanmıştım ve onun da önerdiği gibi üzerimi değiştirmem gerekiyordu.

Onaylayan bakışlarla ona döndüğümde beni beklemeden yürümeye koyuldu. Gıcırdayan merdivenleri onun peşi sıra çıktığımda kulübenin kasveti beni gergin hissettiriyordu. Bir de Aras'ın garip sessizliği ve o dikkatli bal rengi gözlerini üzerime dikmesini hesaba katarsak eğer...

Üst kattaki bir şiltenin, ahşap küçük bir dolabın ve eski bir kilimin olduğu odaya gelmiştik. Aras, dolabın kulplarının üzerindeki tozu üstünkörü silkeledi.

''Uzun süredir kimse uğramıyor,'' diye mırıldandığını işittim. ''Ortalığın harap halde olması bu yüzden.''

Sessiz kalmayı tercih ederek odaya bir zamanlar İlkim'in buradaki halini hayal ederek bakakaldım. Bu karyolanın üzerinde nasıl uyuyakaldığını, ailelerinden kaçmak için geldikleri bu kulübedeki dolaba kıyafetlerini yerleştirirken aklından neler geçtiğini... Ölüler, yaşayanlardan daha çok ilgimi çekerdi.

YASAK MEYVEΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα